Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/799 E. 2021/729 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2021 (Ara Karar)
NUMARASI :…
DAVA : Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ : 14/06/2019
KARAR TARİHİ : 03/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/06/2021

Taraflar arasındaki şirket müdürünün azli istemiyle açılan dava kapsamında ihtiyati tedbir isteminin yargılaması sonunda ara kararda yazılı nedenlerden dolayı talebin reddine yönelik olarak verilen hükme karşı ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP:
İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili 20/01/2021 tarihli talebinde ve dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin %25, davalı …’in %75 hissesine sahip olduğu davalı …. tek yetkilisi ve müdürünün davalı … olduğunu, 30/03/2019 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında şirkete özel denetçi atanması talebinin reddedildiğini, şirket adına 06.02.2018 tarihinde 4.500.000,00 TL bedelle satın alınan taşınmazın gerçek değerinin 2.700.000,00 TL olduğunu, 1996 yılından beri yatırım yapmayan şirketin bu taşınmazı da yatırım yapma amacıyla satın almadığını, davalının satın alınan bu taşınmaz sebebiyle şirketi 1.800.000,00 TL şirketi zarara uğrattığını, şirketin uzun yıllardır elde ettiği karın, davalının kötü niyetli olması sebebiyle dağıtılmadığını, 2010 yılından bu yana dağıtılmayan kar miktarının 14.477.198,79 TL olduğu halde son 6 yılda yalnızca 780.549,54 TL kısmı dağıtılmış olup müvekkiline bu 6 yıllık süreçte 195.000,00 TL kar payı verildiğini, davalının şirketi atıl durumda tutarak kasıtlı olarak ihalelere teklif vermediğini, buna karşılık davalı şirket müdürüne aylık 50.000,00 TL ücret ödendiğini, 2018 yılında davalıya ödenen ücretin 1.420.796 TL olduğu halde müvekkiline hiçbir ücret ödenmediğini, buna karşılık müvekkiline hiçbir ücret ödenmediği gibi kar paylarının da verilmediğini, davalıya ait …. ..Ltd. Şti. Tarafından da davalı şirket ile birlikte ortaklaşa kullanılan ofis için ne kadar kira bedelinin ödendiğinin de izaha muhtaç olduğunu, şirket parasıyla satın alınan lüks aracın davalının kullanımına verildiğini, davalının şirketlerden maaş bahanesiyle yılda 1.420.796 TL parayı şahsi varlığına aktardığını, dava dışı …. İle davalı şirketin aynı merkezde aynı personelle yönetildiğini, davalının her iki şirketten kendisine maaş bağladığını, 15/03/2014 tarihli genel kurul toplantısında tek başına aldığı genel kurul kararı ile şirket müdürünün rekabet yasağını kaldırdığını, ….. iştigal alanlarında faaliyet gösteren … kurarak tüm faaliyetlerini bu şirket üzerinden yürütmeye başladığını, …. Başkanlığı’nın, …..Ltd. Şti’nin alt taşeron olduğu ……. Tamamlanması ve 1. Kısmın Tadilat ve Büyük Onarımları” işinde usulsüzlükler yapıldığını ve 104 milyon kamu zararı oluştuğunu tespit ettiğini, bu hususta …. Başkanlığı tarafından … ihbarda bulunulması üzerine …. sayılı dosya üzerinden soruşturmanın devam ettiğini, bu tespitler dışında davalı …’in şirketleri sevk ve idaresinde pek çok usulsüzlük yaptığını ve bu suretle şirket varlıklarını şahsi servetine aktardığını belirterek şirket müdürünün azli ile Sayıştay raporu kapsamındaki tespitlerin şirket müdürünün yönetim yetkisini açık ve ağır şekilde ihlal ettiği hususlarında kapsamlı özel denetim raporu alınması istemleriyle açılan dava kapsamında davalı şirket adına idare ve temsil yetkisi verilmiş olan …’in şirket müdürlüğü görevinin dava sonuna kadar ihtiyati tedbir kararı verilmek suretiyle durdurulması ve şirket müdürünün azli ile dava sonuçlanıncaya kadar TMK’nın 403. Maddesi uyarınca kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmiş, 20/01/2021 tarihli duruşmada Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dava dosyasında müvekkilinin şirket ortaklığından çıkartılmasına karar verildiğini beyan ederek devamla kayyım tayini ve davalı şirket ortağının ve müdürünün şirketi borçlandırma yetkisini ortadan kaldıracak tedbirlerin alınmasına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, davanın ve ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince duruşma açılarak yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 389 vd. maddeleri gereği yapılan değerlendirmeye göre davacı vekilinin talep dilekçesindeki iddialarını, ihtiyati tedbir verilmesini gerektirecek şekilde yaklaşık olarak ispatlayamadığından, davacının haklılığının yaklaşık olarak da ispatı yargılamayı ve delil toplanmasını gerektirdiği gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; alınan 07/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda davalı şirket müdürünün usulsüz iş ve işlemlerde şirketi ve dolayısıyla müvekkili ortağı zararlandırma gayreti içinde olduğunun belirlendiğini, yine aynı raporda davalı şirket müdürünün gerçek rayiç değeri 2.970.240,00 TL olan taşınmazı 4.500.000,00 TL’ye satın alarak şirketi 1.529.760,00 TL zarara uğrattığının tespit edildiği, davalını şirketi fahiş miktarda zarara uğrattığını, taşınmaz bedelinin 3.100.000,00 TL’sinin nakit olarak ödendiğini, taşınmazın gerçek değerinin neredeyse 1,5 katı bedelle satın alınmış olmasının açık ve ağır yönetim kusuru olduğunu, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin….. Esas sayılı dava dosyasında müvekkilinin davalı şirket ile dava dışı ….Ltd. Şti.’nden çıkarılmasına, hüküm altına alınan 1.816.744,88 TL ile 9.055.422,78 TL ortaklıktan çıkma paylarının davacıya iadesine, henüz kesinleşmeyen karara karşı istinaf ve temyiz kanun yollarına başvurulması halinde müvekkilinin 3 veya 4 yıl boyunca çıkma paylarına kavuşamayacağını, halihazırda şirketlerde her türlü işlemde tek yetkilinin davalı şirket müdürü olduğunu, mevcut iş ve işlemleri gözetildiğinde bundan sonraki süreçte de şirketlerin içini boşaltarak müvekkilinin ayrılma akçesinin tahsil kabiliyetini ortadan kaldırması ihtimalinin çok yüksek olduğunu, bilirkişi raporundaki tespitlerin davalı şirket müdürünün mal kaçırma kastı ile hareket ettiğini gösterdiğini, 15/03/2014 tarihli genel kurul toplantısında tek başına aldığı genel kurul kararı ile şirket müdürünün rekabet yasağını kaldırdığını, …….Ltd. Şti.’nin iştigal alanlarında faaliyet gösteren …. … kurarak tüm faaliyetlerini bu şirket üzerinden yürütmeye başladığını, …..Ltd. Şti.’nin iştigal alanlarında faaliyet gösteren …’yı kurarak tüm faaliyetlerini bu şirket üzerinden yürütmeye başladığını, davalının sahte noter belgeleri ile ihale yeterliği sağlayarak ………Ltd. Şti.’nin telafisi imkansız zararlara uğramasına sebebiyet verdiğini, davalı şirketin almış olduğu iş bitirme belgesinde belgesinde ve bu belgeyi almak için kullandığı belgelerde usulsüzlük yapıldığını (sahte noter belgeleri ve bu belgeler sayesinde alınan iş bitirme belgeleri, usulsüz olarak hazırlanan İş Deneyim Güncelleştirme ve Değerlendirme Formu) “… Üniversitesi Onkoloji Hastanesi Eksik İşlerin Tamamlanması ve 1. Kısmının Tadilat ve Büyük Onarım İşi” ihalesinde usulsüzlük yapıldığı hususları gerek ihale makamı İdare tarafından gerekse de Sayıştay tarafından açıkça tespit edildiğini, ihale edilecek iş tutarının asgari sınıra uygun olmaması ve usulsüz olarak güncelleştirilmesi gerek resmi evrakta tahrifat yapılarak ihale komisyon üyelerinin imza kısımlarının evrakının çıkarılması gerekse Ankara 10. Noterliği’nden gelen müzekkere cevabına göre iş deneyim belgesine (alt yüklenici-iş bitirme belgesi) esas ön yeterlilik şartnamesi şartlarını gerçekte yerine getirmeyen alt yüklenici sözleşmesinin sahte noter tasdikli olarak düzenlenmiş olması sebepleriyle şirket ortağının açıkça suç işlediği, şirketin itibarını ağır şekilde zedeleyerek ihalelerden yasaklı hale getirdiğini, davalı şirket müdürünün resmi belgede sahtecilik yaparak kamu kurum ve kuruluşlarından haksız menfaat elde etmeye çalıştığını, davalı şirketi kullanarak ticari itibarını piyasa güvenilirliğini ortadan kaldırdığını, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen karar kaldırılarak davalı şirket adına idare ve temsil yetkisi verilmiş olan …’in şirket müdürlüğü görevinin dava sonuna kadar ihtiyati tedbir kararı verilmek suretiyle durdurulmasına, dava sonuçlanıncaya kadar şirketi temsil ve idare etmek üzere şirkete kayyım atanmasına aksi kanaatte olunması halinde mali işlerin denetimi ve yönetimi için denetim kayyımı atanmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep, limited şirket müdürünün azli istemiyle açılan dava kapsamında şirket müdürlüğü görevinin dava sonuçlanıncaya kadar durdurularak şirkete kayyım tayinine ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle istemin reddine karar verilmiştir.
HMK’nun 389/1 maddesine göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
HMK’nun 390/3.maddesinde tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
Gerek 6102 Sayılı TTK ve gerekse özel yasalarda limited şirkete temsil kayyımı, atanmasına ilişkin bir hüküm bulunmamakla birlikte 6102 Sayılı TTK’nın 1. maddesinde “Türk Ticaret Kanununun, Türk Medeni Kanununun ayrılmaz bir parçası” olduğuna ilişkin hükmü karşısında konu ile ilgili 4721 Sayılı TMK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Türk Medeni Kanunun 426 maddesinde düzenlenen temsil kayyımlığı müessesesi, gerçek kişiler esas alınarak getirilmiş bir kurum olmakla birlikte tüzel kişiler içinde temsil kayyımı atanabileceği gerek öğretide (Türk Medeni Hukukunda ……. 103) ve gerekse yargı kararlarında (Yargıtay 11.H.D. 1988 tarih …. sayı vb.) kabul görmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nun 403/2. maddesinde kayyımın, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanacağı, 426. maddesinde vesayet makamının, aşağıda yazılı olan veya kanunda gösterilen diğer hallerde ilgilisinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyımı atayacağı, kayyım atamasının yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel olmayacağı, 427. maddesinde ise bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa kayyım atanacağına ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 630/(2) ve (3). maddelerinde de; her ortağın, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunacağı belirtilmiştir.
… olayda, ihtiyati tedbir isteyen davacı %25, davalı … ise %75 … Ltd. Şti’de pay oranına sahip olup, davalı aynı zamanda şirketin müdürüdür. İhtiyati tedbir isteyen davacı, dava dışı … … … …. tek müdürü olan davalının, şirketin hesaplarından kendi mal varlığına para aktardığını, gerçek rayiç değeri üzerinde şirkete taşınmaz satın aldığını, şirketin üstlendiği işlerde usulsüzlükler sonucu yüksek miktarda kamu zararına sebebiyet vermesi üzerine şirket aleyhine soruşturma başlatıldığını, aynı merkezde faaliyette bulunan davalı şirket ile birlikte diğer şirketlerden de yüksek miktarda ücret aldığını, uzun süredir yatırım yapmayan şirketin atıl bırakıldığını, kar elde etmesine rağmen kar payı dağıtılmadığını, rekabet yasağı kuralını kaldırarak aynı alanda faaliyette bulunan şirket kurmak suretiyle davalı şirketin zarara uğratıldığını ileri sürerek TTK’nın 630. Maddesi gereği müdürün azli istemiyle açılan dava kapsamında TMK’nın 403. maddesi uyarınca dava sonuçlanıncaya kadar şirket müdürünün temsil ve idare görevinin durdurulmasına karar verilmesini, şirkete kayyım atanmasını talep etmiştir. İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili ayrıca, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde … Esas sayılı dava dosyasında müvekkilinin davalı şirket ile dava dışı …Ltd. Şti.’deki ortaklığından çıkmasına ve belirlenen çıkma paylarının ödenmesine dair verilen ancak henüz kanun yollarından geçerek kesinleşmeyen bu kararın kesinleşinceye kadar geçecek süre zarfında davalı şirket müdürünün zararlandırıcı eylemleri sebebiyle çıkma paylarının tehlikeye gireceğini de bildirmiştir.
… Rektörlüğü’nün şikayetçi olması üzerine aralarında davalı şirket müdürünün de bulunduğu şüpheliler hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan hazırlık soruşturması kapsamında alınan bilirkişi kök ve ek raporlarına göre “…. Onkoloji Hastanesi Eksik İşlerin Tamamlanması ve 1. Kısmın Tadilat ve Büyük Onarımları” işinde usulsüzlükler yapıldığına ve kamu zararının oluşmasına neden olunduğuna dair alınan kök ve ek raporlara göre şüphelilerin üzerine atılı kamu kurum ve kuruluşlarının ihalesine fesat karıştırmak, resmi belgede sahtecilik ve edimin ifasına fesat karıştırmak suçlarından delil yetersizliğinden 19/12/2019 tarihli ve … soruşturma ve …. karar no’lu kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince yargılama sırasında hesap uzmanı, emlakçı ve mali müşavir bilirkişilerden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan 07/12/2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda; 06.02.2018 tarihinde alınan Ankara ili … İlçesi, …. Mahallesi …. parselde kayıtlı 11.648 m2 yüzölçümlü tarla vasfındaki taşınmazın şirket kayıtlarına göre 4.500.000,00 TL’sına satın alındığı, satın alma tarihindeki gerçek değerinin 2.970.240,00 TL olacağının hesaplandığı, bu durumda 1.529.760,00 TL zararına hareket edildiği, yapılan incelemede kar dağıtımının yapıldığı, davacı tarafından da karın dağıtıldığı ancak az dağıtıldığının iddia edildiği, karın tamamının dağıtılmasının gerekmediği, şirketin borca batık durumda olmadığının belirlendiği, 2018 yılında satış karı elde etmese de faiz geliri nedeniyle 1.846.818,08 TL dönem net karı elde ettiğinin tespit edildiği, ancak davalı müdürün kasıtlı olarak girebileceği hangi ihalelere girmediği hususunda bir açıklama ve belge bulunmadığından incelemenin mümkün olmadığı, 15/03/2014 tarihli genel kurulda alınan kararla rekabet yasağı kuralının kaldırıldığı iddiası ile ilgili olarak söz konusu genel kurul kararının açılacak dava ile iptalinin mümkün olduğu, yine aynı yerde faaliyet gösterdiği iddia edilen dava dışı ……. Davalı şirketin alt yüklenicisi olduğu ve tarafların bu şirkete de ortak olduğu bizzat dava dilekçesinde belirtilmiş olması karşısında … şirketinin rakip şirket olmadığının anlaşıldığı, kaldı ki her iki ortağın da bu şirketin de ortağı olduğunu, davalının kurduğu belirtilen … …ş. Ltd. Şti.’nin ise rakip firma olup olmadığı, hangi işleri davalı …Ltd. Şti alabilecek iken davalı şirket müdürünün kendi şirketi olan … İnş. Şti.ne aldığı hususunda … bir iddia bulunmadığından incelemenin mümkün olmadığı, dosya kapsamından… eksik işlerinin tamamlanması..ihalesini üstlenen ancak ihale aşamasında 02.05.2008 tarihinde sunulan alt yüklenici iş deneyimi belgesinin inceleme raporunda belirtilmesi ve ihale yeterliliğine sahip olmadığı halde ihaleye katıldığı gerekçesiyle davalı şirketin ve diğer davalının 1 yıl süreyle bütün kamu kurum ve ihalelerine katılmaktan yasaklanmasına dair işlemin iptali için davalı şirket ve davalı müdür tarafından Ankara 17. İdare Mahkemesi’nin……Esas sayılı dosyasıyla açılan iptal davasında 12.07.2019 tarihli kararla 1 yıl ihalelere katılmaktan yasaklanmasına dair kararın yürütmesinin durdurulmasına karar verildiğinin anlaşıldığı, dosya kapsamında davalı şirket müdürünün iddia olunan usulsüzlüklerle ilgili olarak mahkumiyetine dair bir ceza mahkemesi kararına rastlanmadığı, sunulan vergi cezalarının 2012 yılı ve öncesine ait olduğunu, davalı şirketin 2018 yılında 820.007,02 TL tutarında inşaat maliyeti gerçekleştirmiş ve işçilere fazla mesai ödemesi yapmış olmasına karşılık herhangi bir hakediş faturasının düzenlenmemiş olması, 2018 yılı içerisinde faiz geliri dışında herhangi bir ticaret geliri bulunmayan davalı şirketin merkez iş yerinden kaynaklı personel giderleri ile işyeri genel giderlerinin toplam inşaat maliyetlerinden yüksek olması, davalı şirketin 2018 yılı içerisindeki kasasında özellikle 2 Mart 2018 ve 31.12.2018 tarihleri arasında ticari faaliyetiyle orantılı olmayıp kanaatine varılan miktarda nakit bulunması hususlarının izaha muhtaç bulunduğu, belirtilmiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; limited şirketin tek müdürü olan davalının azli istemiyle açılan dava kapsamında dava sonuçlanıncaya kadar şirket müdürünün müdürlük görevinin durdurularak şirkete kayyım atanması talebiyle ilgili olarak özellikle ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilince dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan belgelere göre (bkz. Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 24/09/2019 tarihli… Karar ) bu aşamada HMK’nın 390/3. Maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbir isteminde yaklaşık ispat ölçütünü yerine getirmemiş bulunmasına, şirkette organ boşluğu olmamasına, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, ihtiyati tedbir isteyen davalı şirket kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sy. Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri uyarınca istinafa başvuran taraftan alınması gereken 59,30 TL karar harcı başlangıçta peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin istinafa başvuran taraf üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-f. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.03/06/2021

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.