Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/793 E. 2022/476 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

… MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : KONYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/03/2021
NUMARASI : …
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 14/07/2017
KARAR TARİHİ : 14/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/05/2022

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın pasif dava ehliyeti bulunmadığından reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının yatırılan paranın istenildiği her an geri alınabileceği ve karşılığında yüksek oranlarda faiz verilebileceği gibi garantilerle para topladığını, müvekkilinin davalı şirkete 10.225,99 Euro (20.000,00 DM) para ödediğini, davalının dolandırıcılık eylemini gerçekleştirdiğini belirterek 10.225,99 Euro’nun tahsil tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca işleyecek en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının elinde bulunan hamiline hisse senetlerinin şirket genel kurul toplantılarında dava dışı … tarafından asaleten kullanıldığını, davanın zaman aşımına uğradığını, müvekkilinin davacıya hisse senedi satışı yapmadığını, müvekkiline ait hamiline hisse senetlerini davacı elinde bulundurduğu sürede şirketin ortağı olduğunu, şirket kayıtlarında herhangi bir ödeme kaydınını bulunmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile … denetim raporu ekinde bulunan CD’de davacı tarafından sunulan tahsilat mektubunun yer almadığı, davalının belge ve içeriğini kabul etmediğini, bu nedenle davalı şirketi bağlamayacağı, belgenin davacının davalı şirkete para yatırdığına delil teşkil etmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının yurt dışında … işçilerden istenildiği an geri alınabileceği ve karşılığında yüksek oranda faiz verileceği garantisiyle mevzuata aykırı bir şekilde para topladığını, müvekkilinin bu şekilde tahsilat makbuzu karşılığında 20.000,00 DM ödeyerek davalı şirkete ait hisse senetlerini aldığını, tahsilat makbuzunda ismi yer alan …’nın şirketin ortağı ve yetkilisi olduğunu, tahsil edilen paradan davalının sorumlu bulunduğunu, tahsilat makbuzu karşılığında müvekkiline davalı şirkete ait hisse senetleri verildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Hisse senedi suretleri, tahsilat makbuzu, davalı şirket 11/11/2006 ve 16/12/2006 tarihli olağan genel kurul toplantısı hazirun cetvelleri, dava konusu hisse senetlerinin … tarafından … … A.Ş.’ye tevdi edildiğine ilişkin 03/11/2006 tarihli belge sureti, davalı şirket yetkilileri hakkında dolandırıcılık suçundan açılan ceza davalarında verilen karar suretleri, yargılama aşamasında muhasebeci, hukukçu, mali müşavir bilirkişiden alınan 24/04/2018 tarihli bilirkişi kök, 17/03/2019 tarama tarihli birinci ek, 09/03/2021 tarama tarihli ikinci ek rapor, emsal dosyalarda yer alan … yazı cevabı dosya içerisinde yer almaktadır.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi kök raporunda, … denetim raporlarına göre davalının yönetim kurulu tarafından hisse senedi bastırılması yönünde karar bulunmadığı halde şirketin 2545 adet hisse senedi bulunduğu, davalı adına tanzim edilen tahsil makbuzları karşılığında fiilen teslim edilen hisse senetlerinin hangi şirkete ait olduğunun tespit edilemediği, şirketin genel kurul toplantılarının kanuna uygun şekilde yapılmadığı, genel kurul toplantılarının gerçek anlamda pay sahiplerinin oluşturduğu toplantılar olmadığı, davalı şirket defterlerinin incelendiği, davacının … hesabında adı geçen şirket ortakları arasında bulunmadığı, tahsilat kaydının yer almadığı, davacının sunduğu hisse senetlerinin … tarafından … … tevdi edilen senetlerle aynı olduğu, dosyaya davacı tarafından sunulan hisse senetlerinden kaynaklanan ortaklık haklarının üçüncü kişiler tarafından kullanıldığı, davacının hisselerinin nominal değeri olan 4.000,00 TL düşülürse kalanın 9.244,92 Euro olacağı yönünde kanaat bildirilmiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda verilen 05/06/2018 tarih ve 2018/1573 Esas 2019/1196 sayılı davanın pasif dava ehliyeti bulunmadığından reddine yönelik karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine anılan karar Dairemizin 10/10/2019 tarih ve 2018/1573 Esas 2019/1196 Karar sayılı karar ile “… Yapılan yargılama sırasında mahkemece, davacının sunduğu … … A.Ş. başlıklı 01/01/2001 tarihli tahsilat makbuzunda tahsil eden bölümünde ismi yazılı …’nın davalı şirket ortağı olduğu ancak yetkilisi sıfatı bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş, davalı şirket yetkilileri hakkında açılan ceza dava dosyalarında ve … denetleme raporlarında davacının, davalı şirkete veya yetkililerine veya çalışanlarına para verdiğine ilişkin bir bilginin bulunup bulunmadığı, emsal dosyalarda yer alan … raporlarından davalı şirket ve yöneticileri tarafından çok sayıda kişiden para toplandığı, hisse senetlerinin izinsiz halka arz edildiğinin anlaşıldığı, … raporlarında yer alan davalı şirket tarafından para toplanan kişilere ilişkin listelerde davacı adının olup olmadığı, tahsilat makbuzunda adı geçen …’nın … raporlarında belirtilen davalı temsilciler listesinde adının bulunup bulunmadığı, buna göre bu kişinin davalı şirket adına yurtdışında para toplamak için görevlendirilip görevlendirilmediği hususlarının araştırılmasından ibarettir.
Mahkemece yukarıda açıklandığı şekilde yapılacak araştırma sonucunda tahsilat makbuzunda adı geçen …’nın davalı şirket adına para toplama yetkisi bulunmadığının tespiti halinde davalının iş bu davadaki taraf sıfatının değerlendirilmesi, aksi durumun tespiti halinde ise yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda açıkça, şirket muhasebe kayıtlarında davacının pay sahibi olduğuna veya şirkete para ödediğine ilişkin bir kayda rastlanılmadığı belirlendiğine göre, taraflar arasında sahih bir ortaklık ilişkisinin mevcut olmadığı, bu durumda davacının zararından davalının haksız fiil hükümleri uyarınca sorumluluklarının bulunup bulunmadığı üzerinde durulması ve haksız fiil, hile ve aldatma olgusunun tespiti yapılırken, davalı şirketin yöneticileri hakkındaki ceza dosyaları, bu dosyalardaki rapor ve tanık beyanları ve özellikle … raporlarında yer alan davalı şirket tarafından para toplanan kişilere ilişkin listelerde davacı adının olup olmadığının belirlenerek oluşacak sonuç çerçevesinde davalının hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekirken, davacının para verdiğini iddia ettiği ve şirket ortağı olduğu tespit edilen …’nın davalı şirket yetkilisi olmadığı, ödenen paranın şirket kayıtlarında görünmediği ve davacının dayandığı tahsilat makbuzunun davalı şirketi bağlamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Öte yandan davacı yan tahsilat makbuzu ile ödediği bedel karşılığında davalı şirkete ait 40 adet hamiline yazılı hisse senedini aldığını iddia etmiş, bu iddiasına dayanak olarak da tahsilat makbuzunda numaraları belirtilen hisse senedi asıllarını dosyaya ibraz etmiştir. Mahkemece davacı yanca sunulan hisse senedi asıllarına ilişkin 17/07/2017 tarihli 5225/61 makbuz no’lu kıymetli evrak ve değerli şeylerin alındı makbuzu düzenlenmiştir. İbraz edilen senetlerin hamiline yazılı niteliği gözetildiğinde hisse senedi aslını elinde bulunduran kişi senet üzerinde bu belge nedeniyle kurulan ortaklık ilişkisinin geçersiz olduğu, ödenen bedelin iadesine ilişkin hak iddia edebilecektir. Hisse senedi asılları davacı yedinde bulunmaktadır. Hal böyle olunca bilirkişi tarafından davalı şirket genel kurul toplantılarının gerçek pay sahiplerinin oluşturduğu toplantılar olmadığının tespit edildiği, bu tespit karşısında hamiline yazılı hisse senetlerinin tahsilat makbuzu tarihinden sonra dava dışı … tarafından bankaya tevdii edilmesi ve genel kurulda bu hisselerin dava dışı … tarafından temsil edilmesinin ve dosyaya hisse senedi asıllarının davacı tarafından ibraz edilmesinin sonuca etkisi üzerinde durularak hüküm kurulması gerekirken bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
” gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusu kabul edilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Dairemizin kaldırma kararından sonra yapılan yargılama sırasında alınan birinci ek raporda davalı şirket yöneticileri hakkındaki ceza dosyalarının Yargıtay tarafından zaman aşımı nedeniyle düşürülmesine karar verildiği, davacının sunduğu tahsilat makbuzunda ismi bulunan …’nın davalının … raporlarında belirtilen yurt içi ve yurt dışı temsilciler listesinde yer aldığı, davalı şirkete ait defterlerde davacının sunduğu belgelerde yer alan tutarlarla ilgili bir tahsilat kaydının tespit edilmediği, davacının … hesabında adı geçen şirket ortakları arasında bulunmadığı tespit edilmiş, alınan ikinci ek raporda da …’nın denetim raporu ekindeki CD’lerde, davacının sunduğu tahsilat makbuzuna, CD’lerdeki davalı şirkete ait evraklar içinde rastlanmadığı, davacının elindeki hamiline hisse senetlerinin davalının 11/11/2006 ve 16/12/2006 tarihli genel kurul toplantılarında … tarafından … … … Bankasına tevdi edilerek şirketten … belgesi alınmak suretiyle asaleten kullanıldığı, … denetim raporunda davalı şirketin genel kurul toplantılarını gerçek pay sahiplerinin oluşturduğu toplantılar olmadığının belirtildiği yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı yan istenildiği an geri alınabileceği ve yüksek faiz verileceği garantisi üzerine davalıya hisse senedi karşılığı para ödediğini iddia etmiş, davalı yan ise şirket kayıtlarında herhangi bir ödeme kaydı bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece Dairemizin kaldırma kararı üzerine yapılan yargılama sonunda davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, geçerli bir şirket ortaklığı ilişkisi kurulup kurulmadığı, davacı tarafından ödenen bedelin davalıdan tahsilinin talep edilip edilemeyeceği hususlarından kaynaklanmaktadır.
Yargılama sırasında yürürlüğe giren 07/12/2019 tarihli 30971 sayılı … Gazete’de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’nun 41. maddesinde 25/03/1987 tarihli ve 3332 sayılı … Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ”31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı … … Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.06.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga … Ticaret Kanunu ile 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı … Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun’un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
Yine … … Kanunu’nun “Halka açık ortaklık statüsünün kazanılması” başlıklı 16. maddesinde; “(1) (Değişik birinci cümle: 28/11/2017-7061/109 md.) Payları borsada işlem gören ortaklıklar ile kitle fonlaması suretiyle halktan para toplayan ortaklıklar hariç olmak üzere pay sahibi sayısı beş yüzü aşan anonim ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılır. Bu ortaklıklar halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olurlar.
(2) Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıklar, halka açık ortaklık statüsünü kazandıktan sonra en geç iki yıl içinde paylarının işlem görmesi için borsaya başvurmak zorundadırlar. Aksi durumda, Kurul, bu payların borsada işlem görmesi veya ortaklığın halka açık ortaklık statüsünden çıkarılması için, ortaklığın talebini aramaksızın gerekli kararları alır.
(3) (Ek: 28/11/2017-7061/109 md.) (Değişik cümle:27/12/2018-7159/8 md.) Pay sahibisayısı en az beş yüz olan kooperatiflerin veya kendisine ortak olan kooperatiflerin pay sahibi sayısı tek başına ya da toplam olarak en az beş yüz olan kooperatif birliklerinin veya kooperatif merkez birliklerinin yönetim kontrolüne sahip olduğu ve yıllık en az elli milyon … lirası satış hasılatı yapmış olan anonim ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılır. Bu ortaklıklar halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olurlar. (Mülga cümle:27/12/2018-7159/8 md.)(…) Bu fıkra kapsamına giren ortaklıklara ikinci fıkra hükümleri uygulanmaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Davalı şirketin anonim pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ancak borsada işlem görmeyen anonim ortaklık niteliğinde olduğu dosya içerisinde yer alan … yazı cevabından anlaşılmıştır. Bu durumda yukarıda anılan yasa hükmü somut uyuşmazlıkta uygulanamayacaktır.
Davacı vekilinin istinaf itirazlarına gelindiğinde, somut olayda davacı yan, davalının Bankacılık Kanunu’na aykırı olarak mevduat topladığı, … … Kanunu’na aykırı olarak izinsiz aracılık faaliyetinde bulunduğu ve hisse senetlerini kurul kaydına aldırmadan izinsiz halka arz ettiği, davalı şirket ile yatırım ilişkisine girildiği, ortak olmak gibi bir amacının bulunmadığı, ödenen para nedeniyle müvekkiline hisse senedi verildiği, davalının güveni kötüye kullanarak tahsil ettiği paraları iade etmediğini ileri sürülmüş ve delil olarak da … … A.Ş. antetli “Tahsilat Makbuzu” başlıklı 01/01/2001 tarihli 20.000 DM değerinde 000158-000159 nolu 40 adet hisse olduğunun kayıtlı olduğu, ancak üzerinde davalı şirkete ait hiçbir kaşe ve imzanın olmadığı, tahsil eden … imzalı bir belge ve tahsilat makbuzunda hisse numaraları yer alan hamiline yazılı hisse senetlerine dayanılmıştır.
Davalı yan ise, davacıdan hiçbir şekilde para alınmadığını, tahsilat makbuzunun kendisini bağlamadığını savunmuştur.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda, … denetleme raporlarına göre davalının yönetim kurulu tarafından hisse senedi bastırılması yönünde karar bulunmadığı halde davalı şirketin 2545 adet hisse senedi bulunduğu, davalı adına tanzim edilen tahsil makbuzları karşılığında fiilen teslim edilen hisse senetlerinin hangi şirkete ait olduğunun tespit edilemediği, şirketin genel kurul toplantılarının kanuna uygun şekilde yapılmadığı, gerçek anlamda pay sahiplerinin oluşturduğu toplantılar olmadığı, davalı şirket defterlerinde davacının … hesabında adı geçen şirket ortakları arasında bulunmadığı, tahsilat kaydının yer almadığı, davacı tarafından sunulan hisse senetlerinden kaynaklanan ortaklık haklarının 3. kişiler tarafından kullanıldığı tespit edilmiş, alınan ek raporlarda da kök rapordaki tespitler tekrar edilerek davalı şirket defterlerinde davacının dayandığı belgede yer alan tahsilata ilişkin bir kaydın bulunmadığı, davacının … hesabında adı geçen şirket ortakları arasında bulunmadığı, tahsilat makbuzunda ismi bulunan …’nın davalının … raporlarında belirtilen yurt içi ve yurt dışı temsilciler listesinde yer aldığı tespit edilmiştir.
Yargılama aşamasında davalı yan davacı tarafından sunulan tahsilat makbuzunun kendilerini bağlamayacağını bildirmiş ise de, makbuz davalı şirket antetli olup altında imzası yer alan … da davalı şirketin yurt içi ve yurt dışı temsilcisidir. Anılan tahsilat makbuzunda davacıdan tahsil edilen 20.000,00 DM karşılığı teslim edildiği belirtilen 000158-000159 no’lu hamiline hisse senedi asılları davacı elinde olup, senet asılları da mahkemeye teslim edilmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece tahsilat makbuzu altında adı geçen …’nın … raporlarında davalı şirketin yurt içi ve yurt dışı temsilciler listesinde yer aldığı, davalı şirket antetli, şirketin temsilcisi sıfatına sahip …’nın imzasının yer aldığı tahsilat makbuzunun davalıyı bağlayacağı, … denetim raporlarında ve davalı defterlerinde tahsilat makbuzunda yer alan tahsilata yer verilmemiş ise de, tahsilat makbuzu ile davacıdan tahsil edilen bedel karşılığında davacıya teslim edilen hisse senedi asıllarının davacı tarafından mahkemeye ibraz edildiği, tahsilat makbuzunda tahsil edildiği belirtilen bedelin davacıya iade edildiğine yönelik herhangi bir savunmanın bulunmadığı, tahsilat makbuzu, … denetim raporları ve davalı şirket hisse senetleri aslının davacı elinde bulunduğu, taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin kurulmadığı, davacının ödediği bedeli davalıdan geri isteyebileceği, davacının iddiasını ispatladığı, tahsilat makbuzunda yer alan 20.000,00 DM’nin DM Euro paritesi karşısında 10.225,99 Euro’ya tekabül ettiği gözetilerek davanın kabulüne yönelik hüküm kurulması gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/03/2021 tarih ve 2019/583 Esas 2021/144 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın KABULÜNE,
4-Davacının davalı şirket ortağı OLMADIĞININ TESPİTİNE,
5-10.225,99 Euro’nun tahsil tarihi olan 01/01/2001 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı kanun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının bir yıl vadeli euro mevduat hesabına ödediği döviz faizi ile birlikte davalı şirketten tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça mahkemeye sunulan hisse senedi asıllarının karar kesinleştiğinde veya kararın tamamen infaz edildiğinin anlaşılması durumunda talep halinde davalı şirkete iadesine,
7-Alınması gereken 11.113,72 TL karar ve ilam harcına karşılık peşin alınan 712,93 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.400,79 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
8-Davacı tarafından yapılan 712,93 TL peşin harç, 31,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 744,33 TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 2.850,00 TL bilirkişi ücreti,193,00 TL tebligat ve posta gideri, 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 3.141,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktara göre davacı taraf yararına takdir ve hesaplanmış olan 6.227,06 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
11-Artan gider avansının HMK.m.333 gereği davacı tarafa iadesine,
B)1-Davacı tarafından peşin yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-İstinaf aşamasında davacı tarafından posta ve tebligat gideri olarak yapılan 60,20 TL ile 162,10 TL istinaf başvuru harcı olmak üzere toplam 222,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/04/2022

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.