Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/788 E. 2023/478 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/788 Esas 2023/478 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/788
KARAR NO : 2023/478

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/11/2020
NUMARASI : 2019/109 Esas 2020/597 Karar
DAVACI
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLİ
DAVA : Tazminat (Kasko Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/07/2017
KARAR TARİHİ : 29/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/04/2023

Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait aracın davalı tarafından kasko sigorta poliçesi ile teminat altına alındığını, aracın 29/08/2016 tarihinde köprü altında su birikintisinden diğer araçların geçtiği gibi dikkatli şekilde geçerek yoluna devam ettiğini, aracın arıza yapmadığını, uyarı işareti vermediğini, 06/09/2016 tarihinde yolda seyir halinde iken motorun birden durarak çalışmadığını, aracın çekici ile servise götürüldüğünü, yapılan incelemede aracın motor kısmına su girmesi nedeniyle çalışmadığı, aracın motorunun tamirinin mümkün olmadığının tespit edildiğini, kasko poliçesi kapsamında sel su baskını klozunun uygulanması için davalıya yapılan başvurunun reddedildiğini belirterek şimdilik 6.000,00 TL hasar-tamir bedeli ve tespit giderleri, 2.500,00 TL değer kaybı, 1.500,00 TL ikame araç bedeli olmak üzere toplam 10.000,00 TL maddi tazminatın hasar tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında hasar bedeline ilişkin talebini toplam 83.718,65 TL’ye, ikame araç bedelini 2.500,00 TL’ye artırmıştır.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; bağımsız eksper tarafından aracın diagnos cihazına bağlatılmış ve aracın ilk olarak 79.859 km’de arıza uyarısı verdiği ilerleyen kilometrelerde de arıza uyarıları vermeye devam ettiği, ancak araç kullanıma devam edilerek 80.918 km’de araç bloğunu patlatmış olduğu şeklinde tespitlerde bulunulduğunu, davacının ilk ikaz sonrası 1.000 km’yi aşan bir mesafede ve yineleyen ikazlara rağmen aracın kullanılmasının sürücünün ağır ihmalini ortaya koyduğunu, sigortalının arızayı en başından itibaren bilmesine rağmen aracı servise götürmeyip, gerekli bildirimi arızanın ortaya çıkışında hemen müvekkiline yapmaması nedeniyle rizikonun gerçekleşmesine kasten sebebiyet verdiğini, zarar miktarını kasten artırıcı eylemlerde bulunduğunu, müvekkilinin zarardan sorumlu tutulamayacağını, sigortalının genel şartlara aykırı davrandığını, ikaz lambalarının davaya konu olaydaki gibi bir durumda yanmaması halinde sorumluluğun müvekkiline değil, aracın ayıplı olması sonucunu doğuracağı için ihbar olunana yüklenmesi gerektiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi kök ve ek raporunda, mevcut olayda diagnos cihazında aracın muhtemelen suya girdiği 29/08/2016 tarihinde 79.859 kilometrede P0302 – yanmada kesiklik, silindir 3 tanındı, püskürtme devreden çıkarılacak arızası, 80.597 kilometrede marş gecikmesi, çıkış marş motoru akım aşırı yüklü arızası ve 80.916 kilometrede yanmada kesiklik arızası verdiğinin görüldüğü, araç göstergelerinde bulunan egzoz emisyon ikaz lambalarının yanmasıyla sürücüye hata uyarısı yapılmış olabileceği, olayda her ne kadar diagnos cihazında arıza kaydı gözükmesine rağmen arızanın sadece aracın beynine kaydedilip, araç göstergelerinde bulunan ikaz işaret ve lambaları yanmayıp, sürücüye hata uyarısının da yapılmamış olabileceği, bunun araçta ayıp anlamına gelmeyeceği, yine araç göstergelerinde bulunan ikaz işaret ve lambalarının anlık olarak yanıp sürücüye hata uyarısı yapılmış fakat su tahliye edildikten sonra lambaların sönmüş ve sürücünün ciddi bir arıza olmadığının düşünülmüş de olabileceği şeklindeki tespit ve görüşler uyarınca teknik olarak ihtimalli durumların bulunduğunun anlaşıldığı, raporlarda diagnos cihazına arızaların kaydedildiğinin belirtilmesi karşısında rapordaki görüşlere ilişkin mahkemece değerlendirme yapılması gerektiği, davacı yan 29/08/2016 tarihinde … geçişi sırasında karşılaştığı su birikintisinden geçtiğini, aracın geçişinden sonra herhangi bir arıza vermeyip 06/09/2016 tarihinde arıza verdiğini belirtmiş ise de hasarın 29/08/2016 tarihindeki yağışlar neticesinde meydana geldiğine ilişkin dosya kapsamındaki tek delil diagnos cihazındaki 29/08/2016 tarihli arıza kaydı olduğu, arıza kaydı da tek başına hasarın sel nedeni ile meydana geldiğini ispata yeterli olmadığı, mevcut deliller uyarınca diagnos cihazına arıza kayıtlarının işlenmiş olması karşısında, aracın arıza vermediğine yönelik ispat yükü de davacı üzerinde bulunduğu, davacının 29/08/2016 tarihinde iddia ettiği yoğunlukta su birikintisinden geçtikten sonra araçta arıza meydana gelebileceğini öngörmesi gerektiği, söz konusu tarihten 06/09/2016 tarihine kadar aracın kullanımına devam ettiği, herhangi bir arızanın o tarihe kadar meydana gelmediğini belirtmesi karşısında rizikonun 29/08/2016 tarihindeki sel-su baskını neticesinde meydana geldiğinin ispatlanamadığı, aradan geçen 8 günden sonra meydana gelen hasarın poliçe ile üstlenilen sel su baskını klozu kapsamında bulunduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerek dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu gerekse yaptırılan delil tespitinde aracın motoruna su girdiğini, arıza ve hasarın motorda biriken su nedeni ile oluştuğunun açık olduğunu, su birikintisinden geçiş esnasında motorun stop etmediği ve göstergelerin de uyarı ikazı vermemesinden dolayı davacının yoluna devam ettiğinin verilen ifadelerden anlaşıldığının alınan tespit raporunda belirlediğini, müvekkilinin kullanımından kaynaklı bir hasarın mevcudiyetine ilişkin hiçbir değerlendirme yapılmadığını, müvekkilinin dışarıdan müdahalesi ile motora su birikmesinin mümkün olmadığını, mahkemece yaşanan olayın bir doğa olayı neticesinde meydana geldiğinin açık şekilde kabulü ve somut olayın buna göre incelenmesi gerektiğini, bu durumda kullanım hatasından kaynaklı bir hasardan bahsetmenin abesle iştigal olduğunu, müvekkilinden ikaz ışıklarına ilişkin ispatı istenen konunun da teknik bir konu olduğunun gözden kaçırılmaması gerektiğini, yapılan harici araştırmalarda sel su baskını ile arızalanan benzinli motorlarda aracın olay anında stop etmeyip, 1.000 km’ye kadar yoluna devam edeceğini, sürücünün de bu durumu anlamasının mümkün olmadığının belirlendiğini, bu hususun dava dilekçesinde de belirtilmesine rağmen bilirkişi ve mahkeme tarafından inceleme ve değerlendirmeye tabi tutulmadığını, bilirkişi raporlarında aracın ikaz ışıklarının yanmamış olması ihtimali ve bu nedenle aracın kullanıma devam edilmesinin söz konusu olabileceğinin belirtildiğini, olayın da tam olarak bu şekilde gerçekleştiğini, araç motora su girmesine rağmen hiçbir şekilde ikaz vermediğinden müvekkili tarafından kullanılmaya devam edildiğini, mahkeme tarafından bilirkişi raporundaki bu teknik ihtimalin hakkaniyete aykırı şekilde davalı yan lehine yorumlanarak hükme esas alındığını, müvekkilinin parça ve tamirat masrafı oldukça fazla olan bir araçtaki arızayı bilmesi ve buna rağmen aracı kullanmasının hayatın olağan akışına aykırı olmakla müvekkilinin kendi menfaatine de ters düştüğünü, müvekkilinin araçtaki zararın artırımına yönelik hiçbir eylemi olmadığını, arızanın öğrenilme tarihinin yetkili servis tarafından kontrol edildiği gün olarak kabul edilmesi gerektiğini, arızaya ilişkin bir ikaz ve gösterge olmadan müvekkilinin söz konusu hususu bilebilmesinin mümkün olmadığını, teknik bir konuda tüm sorumluluğun müvekkiline yüklenmesinin de hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkilinin arızayı öğrendiği an üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini, belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan hasar, ikame araç ve değer kaybına ilişkin tazminat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek, eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Kasko sigorta poliçesi, ekspertiz raporu, yargılama aşamasında sigortacı ve makine mühendisi bilirkişiden alınan 12/05/2020 tarihli kök, 22/10/2020 tarihli ek rapor, sigortalı araç ruhsatı, sigortalı araç fotoğrafları, araç faturası, davacı tarafından davalıya yapılan başvuru ve davalının verdiği cevap yazısı, davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarname sureti, 29/08/2016 tarihinde Ankara ilinde aşırı yağış olduğuna ilişkin internet haberleri, Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/104 D. İş sayılı dosyası, Ankara İl Emniyet Müdürlüğü müzekkere cevabı dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava Ankara 2. Tüketici Mahkemesinde açılmış olup, anılan mahkemenin 2017/299 Esas 2017/846 Karar sayılı görevsizlik kararınına karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Ankara 22. Hukuk Dairesinin 2017/2106 Esas 2018/2073 Karar sayılı kararıyla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi üzerine dosya Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmiştir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi heyeti kök raporunda, dava konusu aracın motor kısmının hasarlandığı, 79.348,17 TL hasar oluştuğu, araç yoksunluk tazminatının 2.500,00 TL olduğu, diagnos cihazında arıza kaydı gözükmekte ise de, arızanın sadece aracın beynine kaydedildiği, araç göstergesinde bulunan ikaz, işaret ve lambaların yanmadığı, sürücüye hata uyarısı yapılmamış olabileceği, bu durumun araçta imalat hatası ya da gizli ayıptan söz edileceği anlamına gelmeyeceği, arıza meydana geldiğinde, araç göstergelerinde bulunan ikaz lambalarının anlık yanıp ancak motor içindeki su tahliye edilince lambanın sönmüş olabileceği için sürücünün ciddi arıza olmadığı düşüncesiyle aracı kullanmaya devam etmiş olabileceği, sigortalının kasko sigortası genel şartlarına aykırı davrandığı hususunun ispat edilemediği, değer kaybının teminat kapsamında olmadığı yönünde kanaat bildirilmiştir.
Alınan bilirkişi heyeti ek raporunda da, kök rapordaki görüş tekrar edildikten sonra araçtaki hasara ilişkin kök raporda maddi hata yapıldığı belirtildikten sonra sigortalı araçta 83.718,65 TL hasar oluştuğu tespit edilmiştir.
Davacı yan bila tarihli dilekçesi ile davalı şirkete başvurarak su birikintisinden geçtiğini, aracın arıza vermediğini, 06/09/2016 günü yolda aracın stop ettiğini belirterek hasar bedelinin ödenmesini talep etmiştir.
Anılan başvuru üzerine davalı yan 07/10/2016 tarihli cevabi yazısında, genel şartların uygulanabilmesi için öncelikle karşılıklı iyi niyet prensibi çerçevesinde sigortalı yükümlülüklerinin yerine getirildiğinin ve kapsam altında olan bir riskin gerçekleştiğinin tespiti gerektiği, dosyada ise bu şartlar gerçekleşmediğinden tazminat tutarının ödenmeyeceği belirtilmiştir.
Davacı tarafından davalıya gönderilen 01/11/2016 tarihli ihtarname ile de, 29/08/2016 tarihinde aşırı yağmurun oluşturduğu su birikintisinden geçtiğini, aracın arıza yapmadığını, uyarı işareti vermediğini, 06/09/2016 tarihinde aracın birden bire arıza yaparak çalışmadığını, kasko poliçesi sel su baskını klozu kapsamında hasar bedelinin ödenmesini talep etmiştir.
Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/104 D. İş sayılı dosyasında, makine mühendisi bilirkişiden alınan 19/10/2016 tarihli tespit raporunda, …servisinin hatalı bir işleminin bulgularına rastlanmadığı, hasara bağlı olarak değişmesi gerekli parçaların Kdv dahil 80.000,00 TL olduğu, hava filtresinin formunun ıslanması nedeniyle belirli kısımlarında deforme olduğunun tespit edildiği, marş yapıldığından motorun çalışmaması üzerine motorun fiziki kontrollerinin yapıldığı, motorun emme manifoldu kısmında blok yüzeyinde kırılma olduğunun tespit edildiğinin belirtildiği, bu arızanın motor çalışır ve hareket halinde aracın su birikintisinden geçerken aracın ön panjur bölümünde hava emiş borusundan suyu çekerek hava filtresi ve devamında silindirlerin yanma odasına ulaşan suyun piston kolunun eğilmesine neden olduğu, sıvı sıkışmasından kaynaklı oluşan piston kolundaki mm’lik eğriliklerin motorun yüksek devirlerinde düzensiz çalışmalara ve titreşimlere neden olacağı, aracın bu şekilde kullanılması durumunda da motor bloğundaki meydana gelen hasarın olmasının muhtemel olacağının düşünüldüğü yönünde kanaat bildirilmiştir.
Anılan tespit raporu davalı vekiline tespit dosyasında tebliğ edilmiş olup, davalı vekili tespit raporuna karşı itiraz dilekçesi sunmuştur.
Davacı yan kasko sigortalı aracın trafikte seyir halinde iken aniden durarak çalışmadığını, yetkili serviste yapılan incelemede aracın motor kısmında sıvı birikmesi olduğunun tespit edildiğini, Ankara’da meydana gelen yoğun yağış sırasında köprü altındaki su birikintisinden dikkatli şekilde geçtiğini, su birikintisinden geçişinden sonra aracın herhangi bir arıza uyarısı vermediğini, araçta oluşan hasardan, ikame araç bedelinden ve değer kaybından davalının sorumlu olduğunu iddia etmiş, davalı yan ise iddia edilen zarardan kasko sigorta poliçesi nedeniyle sorumlu tutulamayacağını, sigortalının genel şartlara aykırı davrandığını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ile bilirkişi raporundan ayrılınarak davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacının aracının trafikte seyir halinde iken motorunun durduğu ve tekrar çalışmadığı, aracın motor kısmında sıvı birikmesi olduğu, oluşan bu sıvı birikmesinin araç motor bloğunu çatlattığı, davalının davacı aracının kasko sigortacısı olduğu, hasarın kasko sigorta poliçesi geçerlilik süresi içerisinde meydana geldiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, kasko sigortalı araçta meydana gelen hasarın kasko sigorta poliçesi teminatı kapsamında bulunup bulunmadığı, sigortalının aracının motora su gitmesi anında arıza uyarısı verip vermediği, arıza uyarısı vermiş ise sigortalının bu şekilde aracı kullanmaya devam edip etmediği, davacının kasko genel şartlarına aykırı davranıp davranmadığı, davacının araçtaki hasar, ikame araç ve değer kaybı bedellerini davalıdan talep edip edemeyeceği, edebilecek ise miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, davacı yan kasko sigorta poliçesinin geçerlilik süresi içerisinde aracında hasar meydana geldiğini ileri sürerek işbu tazminat davasını açmıştır. Davalı yan ise, davacının kasko sigortası genel şartlarına aykırı davrandığını savunarak hasarın poliçe teminatı kapsamında olmadığını belirtmiştir. Anılan iddia ve savunma karşısında somut olayda ispat külfeti davalı üzerinde olup, davalının, davacı sigortalının kasko sigortası genel şartlarına aykırı davrandığını, hasarın poliçe teminatı kapsamında olmadığını usulüne uygun delillerle ispatlamakla yükümlüdür.
Davacı yan dava dilekçesinde ve aşamalarda 29/08/2016 tarihinde köprü altından geçişi sırasında su birikintisi olduğunu, diğer araçlar gibi sudan geçerek yoluna devam ettiğini, aracının sudan geçişi sırasında veya sonrasında herhangi bir ikaz vermediği, 06/09/2016 tarihinde ise araç trafikte seyir halinde iken motorun aniden durarak çalışmadığını iddia etmiştir.
Dosyaya ibraz edilen internet gazete haberlerinden anılan tarihte Ankara ilinde yoğun yağış bulunduğu, köprü altlarında sel niteliğinde su birikintileri oluştuğu görülmüştür.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi kök raporunda, sigortalının kasko sigortası genel şartlarına aykırı davrandığı hususunun ispat edilemediği, araçta gizli ayıp ya da imalat hatası bulunmadığı, arızanın sadece aracın beynine kaydedildiği halde araç göstergelerinde ikaz lambalarının yanmamış olabileceği, ya da ikaz lambası yanıp motordaki su tahliye edilince lamba söndüğünde sürücünün arızayı ciddiye almamış olabileceği, araçta 79.348,17 TL hasar oluştuğu, ikame araç bedelinin 2.500,00 TL olduğu, değer kaybının ise teminat kapsamında bulunmadığı tespit edilmiş, alınan ek raporda da kök rapor tekrar edildikten sonra kök rapordaki hasara ilişkin maddi hata düzeltilerek sigortalı araçtaki hasarın 83.718,65 TL olduğu belirtilmiştir.
Davacı tarafından dava tarihinden önce sigortalı araç üzerinde yaptırdığı tespit sonucu alınan tespit raporunda da sigortalı aracın hava filtresi formunun ıslandığı, motorun blok yüzeyinde kırılma olduğunun belirlendiği, bu arızanın motor çalışır ve hareket halinde iken aracın su birikintisinden geçtiği sırada hava emiş borusundan suyu çekerek oluşmuş ve sıvı sıkışmasından kaynaklı piston kolunda eğilme meydana gelmiş olmasının muhtemel olacağı yönünde kanaat bildirilmiştir.
Kasko ekspertiz raporunda ise, aracın diagnos cihazına bağlatıldığı, aracın ilk olarak 79.859 km’de arıza uyarısı verdiği, ilerleyen km’lerde de arıza uyarıları vermeye devam ettiği, araç kullanıma devam edildiğinden 80.918 km’de araç bloğunu patlattığı tespit edilmiştir.
Mahkemece bilirkişi kök ve ek raporundan ayrılınarak kasko ekpertiz raporunda yer alan tespit gözetilerek hüküm kurulmuştur.
Yukarıda yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, davacının aracındaki hasar motor kısmına su girmesi nedeniyle bu suyun motor bloğunu çatlatması sonucu oluşmuştur. Davacının aracının motor kısmına su girmesini sağlayacağı düşünülemeyeceği gibi, su birikintisinden geçmesi nedeniyle motor bloğunun su etkisinde kaldığı bilirkişi raporu ile anlaşılmaktadır. Motor kısmına su girdikten sonra aracının ikaz vermesi halinde, özellikle yüksek rayiç değer taşıyan aracını ikaz lambaları yandığı şekilde kullanmaya devam etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bilirkişi raporu ile de ikaz lambasının yanmamasının da mümkün olduğu gözetildiğinde ikaz lambası yanarak 1000 km kadar aracın kullanımına devam edilmesinin de aracın rayiç değerine göre tedbirli bir davranış olamayacağı ve risk alınmasının da hayatın olağan akışına aykırı olacağı belirtilmiştir.
Kaldı ki, davacı aşamalarda aracının ikaz lambalarının yanmadığını belirtmiştir. Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda araca su girdikten sonra ikaz lambalarının yanmamış olmasının araçta gizli ayıp bulunduğu sonucunu doğurmayacağı değerlendirilmiştir.
Öte yandan, davacının iddiasında ileri sürülen tarihte Ankara ilinde yoğun yağış bulunduğu da dosya içeriğiyle sabittir. Alınan tüm raporlardan da motora su girdikten sonra aracın belli bir km’ye kadar çalışmaya devam edeceği, motor bloğunun çatlaması üzerine de aracın çalışmayacağı anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece yargılama aşamasında alınan bilirkişi kök ve ek raporunun ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte olduğu, davalının davacı sigortalının kasko genel şartlarına aykırı davrandığını usulüne uygun delillerle ispatlayamadığı, davacı aracında oluşan hasarın ve talebe konu ikame araç bedelinin kasko sigorta poliçesi teminatı kapsamında kaldığı gözetilerek 83.718,65 TL hasar bedeli ile 2.500,00 TL ikame araç bedelinin, davalının başvurunun reddi tarihi olan 07/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili yönünde hüküm kurulması gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Davacının değer kaybına yönelik talebi ise, kasko sigorta poliçesi teminatı kapsamında bulunmadığından bu kaleme yönelik tazminat talebinin reddine hükmedilmiştir.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, sair istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE,
2-Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/11/2020 tarih ve 2019/109 Esas 2020/597 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine,
B)1-Davanın KISMEN KABULÜNE, 83.718,65 TL hasar bedeli, 2.500,00 TL araç yoksunluk tazminatı toplamı 86.218,65‬ TL’nin 07/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Alınması gereken 5.889,59 TL karar ilam harcından peşin alınan 170,78 TL ile 1.520,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 4.198,81 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harç, 1.520,00 TL tamamlama harcı ile 170,78 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.300,00 TL bilirkişi ücreti, 238,3‬0 TL posta ve tebligat ücreti olmak üzere toplam 1.538,3‬0 TL yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranı gözetilerek 1.494,95 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dolayı AAÜT uyarınca takdir olunan 13.794,98 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dolayı AAÜT uyarınca takdir olunan 2.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
8-Davacı gider avansından kullanılmayarak artan kısmın karar kesinleştikten sonra iadesine,
C)1-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacı tarafından istinaf aşamasında posta ve tebligat gideri olarak yapılan 62,00 TL yargılama giderinin davadaki haklılık durumu gözetilerek 60,25 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/03/2023

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.