Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/781 E. 2023/269 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/781 Esas 2023/269 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/781
KARAR NO : 2023/269

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ… 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2021
NUMARASI :2020/613 Esas 2021/129 Karar
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 14/12/2020
KARAR TARİHİ : 01/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/03/2023

Taraflar arasındaki şirketin ihyasına ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ticaret sicilinden terkin edilen …. Şti. ile sürücü …’e karşıAnkara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinde açtıkları davanın derdest olup, dosya numarasının 2020/73 esas olduğunu, davada taraf teşkili için yapılan işlemler sırasında …. Şti’nin sicilden terkin edildiğinin öğrenilmesi üzerine mahkemece şirketin ihyası için dava açması için taraflarına mehil verildiğini iddia ederek Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarından re’sen terkin olunan ….Şti ‘nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne … sicil numarası ile kayıttı bulunan …. Şti’nin 03.11.1994 tarihinde Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünde kurulduğunu, şirket kendisine bildirilen 2 aylık sürede münfesih olmadığını belgeleyen hiçbir evrak ibraz etmediğinden 23.01.2014 tarihinde resen terkin edildiğini ve bu husus 28.01.2014 tarih … sayılı Ticaret Sicili Gazetesi’nde tescil ve ilan edildiğini, … tescile dair verilen kararlara karşı açılan davalarda yasadan doğan zorunlu hasım durumunda olduğunu belirterek davanın zamanaşımı yönünden reddine, şirketin 6102 sayılı TTK’nin 547. maddesi uyarınca ek tasfiyesine karar verilmesi halinde 547/2. maddesi uyarınca tasfiye memuru atanmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; … Şirketi’nin 23/01/2014 tarihinde sicil kaydının resen terkin edildiği ancak, adı geçen şirketin davalı olduğu Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/73 esas sayılı dosyasının halen derdest olduğu anlaşıldığından şirketin taraf olduğu derdest bir davanın varlığı nedeniyle davacının ihya talep etmekte hukuki yararının bulunduğu gerekçeleriyle davanın kabulü ile Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne … sicil numarası ile kayıtlı iken resen terkin edilen … Şirketi’nin Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/73 esas sayılı davası ve bu dava ile ilgili işlemler yönünden tüzel kişiliğinin ihyası ile ticaret siciline tesciline, iş bu kararın Ticaret Sicil Gazetesinde ilanına yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müdürlüklerince yapılan terkin işleminin usulüne uygun olduğunu, müdürlüklerinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, ihyası istenen şirket yetkilisine usulüne uygun tebligat yapıldığı, davanın yasal süre içerisinde açılmadığını, yargılama giderinin davanın açılmasında yasal hasım olmaları nedeniyle davalı üzerinde bırakılamayacağını, ayrıca davanın kabulü halinde de tasfiye memuru atanmasının zorunlu olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7.maddesi gereğince dava dışı … Şirketi’nin ihyası istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ticaret sicil kayıtları, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/73 Esas sayılı dosyası vs deliller dosya arasında mevcuttur.
Dosya kapsamından, ihyası istenen şirketin TTK Geçici 7. maddesi kapsamında kendilerine yapılan ihtar ve ilana rağmen süresinde bildirimde bulunmaması nedeniyle 23/01/2014 tarihinde ticaret sicilinden re’sen silindiği, şirket hakkında Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/73 esas sayılı dosyasında davacı … tarafından trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat talebi ile dava açıldığı, davanın derdest olduğu görülmüştür.
Bilindiği üzere 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde anonim ve limited şirketlerin hangi şartlarda sicilden resen terkin edileceği düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrası uyarınca 1.7.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Madde hükmüne göre limited şirketler, 559 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, 6102 Sayılı TTK’nın yürürlük tarihinden önce veya 1.7.2015 tarihine kadar münfesih olmaları, aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılamaması, TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması sebebiyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle resen terkin edilebilirler. Anılan maddenin 4. fıkrasına göre; Ticaret sicil müdürlüklerince kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/02/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Bu şirketler tasfiye memuru bildirdikleri takdirde maddede gösterilecek usulde tasfiye edilecek olup, ihtara rağmen tasfiye memuru bildirmeyen şirketlerin unvanı ise ticaret sicilinden re’sen silinir. Ancak, devam eden davası bulunan şirketler için bu madde hükmü uygulanmayacağı gibi sicilden kaydı silinen şirket alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak, şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilirler.
Dosya kapsamından; ihyası istenen şirketin sicilden re’sen terkin edildiği 23.01.2014 tarihinden itibaren 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesinde belirtilen 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 14/12/2020 tarihinde açılmıştır. Şu halde davanın açıldığı tarihte anılan madde uyarınca dava açma süresi dolmuştur. Ne var ki terkin işlemi TTK’nın geçici 7. Maddesinde belirtilen prosedüre uygun olarak yapılmadığından usulsüz terkin işlemi sebebiyle dava tarihi itibarıyla 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gözetilmemiştir. Şöyle ki;
Davacı tarafından ihyası istenen … Şirketi aleyhine Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/73 Esas sayılı dosyasında açılan davanın derdest olduğu anlaşılmıştır.
Somut olaya gelince, münfesih şirketin 5174 sayılı kanuna göre odadan kaydı silinmesi sebebi ile 23/01/2014 tarihinde geçici 7. madde uyarınca re’sen ticaret sicil kaydının silindiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafça münfesih olan şirketin taraf olduğu davanın derdest bulunduğundan bahisle şirketin ihyası istemine ilişkin olarak işbu dava açılmıştır. İlk derece mahkemesince terkin olunan şirketin aleyhine derdest icra takibinde taraf teşkilinin sağlanması gerektiğinden şirketin ihyasının istenilmesinde davacı kurumun hukuki yararının bulunduğu gerekçesiyle TTK’nın 547. Maddesi gereğince davanın kabulüne, şirketin ihyasına karar verilmiştir.
Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden celp edilen kayıtların incelenmesinde şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7.maddesi gereğince 18/05/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Kanunu gereğince kaydının 23/01/2014 tarihinde silindiği, anlaşılmaktadır.
5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar Ve Borsalar Kanunun 10.maddesinde “Odalara kayıt zorunluluğu bulunanlar, durumlarında meydana gelen ve Türk Ticaret Kanununa göre tescil ve ilânı gereken her türlü değişikliği, gerçekleşmesinden itibaren bir ay içinde, kayıtlı oldukları odalara bildirmek zorundadır. Ticaret siciline tescili zorunlu olup da yasal şekil ve sürede tescil ettirilmemiş olan bir hususu haber alan ilgili oda, bu yasal zorunluluğu yerine getirmeyenlerin durumlarını gerekli sicil değişikliklerinin yapılması için ilgili ticaret sicil memurluğuna bildirir. Ticaret sicil memurluğu, bu bildirim üzerine gerekli işlemleri yapmakla yükümlüdür.
İçinde bulunulan yıldan önceki iki yıldan itibaren adresleri ve durumları tespit edilemeyenler ile bu süre zarfında aidat ödemeyen üyelerin isimleri, oda yönetim kurulu kararıyla, meslek grupları ve seçmen listelerinden silinir; aidat tahakkukları durdurulur. Bu fıkra hükmünün gereğinin her yılın ocak ayı içinde yerine getirilmesinden oda yönetim kurulu sorumludur. ” hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıdaki fıkrada anılan oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret sicil kaydının re’sen silinmesi için ticaret sicil memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemezler.
Ticaret sicilinden re’sen veya işin bırakılması halinde üyenin talebi üzerine kayıt silinmesine ilişkin ilânlar Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ücretsiz olarak yayımlanır.” hükmünü içermektedir.
30.12.2012 gün ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ” Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in 1. Maddesinin d bendi ” 18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.” ifadesi ile kanunda olmayan bir hali tebliğ ile düzenlemiştir.
TTK’nın geçici 7. Maddesinde “1/7/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır” denilmek sureti ile ancak kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirketin tasfiyesi TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre tasfeyi edileceği belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu madde belirtilen sınırlı hallere mühhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Bu nedenle tadadi nitelikteki (numerus clausus) bu haller dışındaki durumlarda geçici 7. Maddeye göre değil TTK veya ilgili kanunlardaki tasfiye usulünü uygun tasfiye yapılacaktır. Maddenin geçici ve istisnai oluşu göz önüne alındığında anılan maddeki sayılan hallerin tadadi olduğu ve genişletilmeye tabi tututalamayacağı veya genişletici yorumda bulunulamayacağı açıktır. Kanunun istisnai tasfiye usulüne (geçici 7. Maddeye göre) tabi olacağını belirtmediği bir hal ikincil bir düzenleme ile de olsa geçici 7. madde kapsamına alınamaz. HGK’nın 14/06/2017 tarih ve 2017/4-1358 esas, 2017/1193 karar sayılı kararında ” …Diğer taraftan normlar hiyerarşisi dikkate alındığında daha alt basamakta yer alan ve tamamen idarenin düzenleyici tasarrufu niteliğinde olan yönetmelikle, daha üst basamakta bulunan ve yasama organı tarafından objektif, soyut ve genel nitelikte bir yasama tasarrufu niteliğinde bulunan kanuna aykırı düzenleme getirilmesi mümkün değildir. Yönetmelik kaynağını kanundan alır ve ancak kanunun uygulanmasını gösterir. Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin, yönetmelikle ihdası ve bu yolla kanunun önüne geçen bir uygulamanın benimsenmesi hukukun genel teorisine de aykırıdır” denilmek sureti ile yönetmeliğin kanunla çelişen hükümlerinin değil kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Özetle ikincil düzenlemeler dayandıkları kanun maddelerine aykırı olamaz ve çelişen hallerde ikincil düzenleme hükümleri dikkate alınmaz ve kanun hükümleri uygulanır. (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 2017/714 esas 2018/254 karar, Yargıtay 11. HD 24/09/2018 gün ve 2018/2834-5605 e-k sayılı, 24/03/2022 gün ve 2021/6686 Esas 2022/2403 Karar Sayılı ilamı).
Doktrinde de bu çelişkiye dikkat çekilerek tebliğdeki düzenlemenin kanuni dayanağının bulunmadığı ve kanundaki sayımın sınırlı olduğu vurgulanmıştır. (Murat Kaderoğlu Anonim Şirketlerin İnfisahı, sayfa 350-351, dipnot 251 atfı Çalışkan s. 200; Şengül Al Kılıç, Anonim Şirketlerde Tasfiyeden Dönme, sayfa 168 dipnot 418-aynı yöndeki atıf Karaman Coşgun s.316,) O halde, geçici 7. maddede tadadi olarak sayılan silinme sebepleri arasında yer almayan ihyası istenen şirketin oda kaydının silinmesine dayanılarak davalı sicil tarafından söz konusu terkin işleminin gerçekleştirilmesi anılan yasa maddesine açıkça aykırıdır. Kaldı ki geçici 7. maddenin 2. fıkrasına göre de hakkında icra takibi bulunan şirketler hakkında bu madde uygulanamaz. Nitekim somut olayda da, ihyası istenen şirket aleyhine davacı kurum tarafından işbu şirketin terkin tarihi olan 23.01.2014 tarihinden önce Ankara 25. İcra Müdürlüğü’nün 2020/4441 (2008/5929 eski esas) esas sayılı derdest icra takibi bulunduğundan, davalı sicil tarafından geçici 7/2. maddeye aykırı olarak ihya istemine konu şirketin terkinine karar verilmesi de doğru değildir.
Öte yandan davalı sicil müdürlüğü geçici 7. maddeye göre tesis ettiği işleme gerekçe olarak oda kaydının silinmesini göstermiş ve işlemlerini de bu çerçevede yapmıştır. Yapılan işlemler geçici 7. Maddenin 4/a fıkrasındaki usule göre de yerine getirilmemiş, silinme işlemi nedeniyle şirket temsilcisine ihtar gönderilmemiştir. Açıklanan bu nedenlerle esasen ihyası istenen şirketin sicilden terkin koşulları oluşmadığı halde TTK’nın 7. maddesine aykırı olarak dosyada yer alan ticaret sicili kayıtlarına göre ihyası istenen şirket halen faal iken davalı sicil terkin işlemini gerçekleştirmiş olduğundan, ilk derece mahkemesince şirkete tasfiye memuru atanmaksızın şirketin ihyasına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş, davalı sicilin bu yöndeki istinaf sebebine itibar edilmemiştir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24/03/2022 tarih 2021/6686 Esas 2022/2403 Karar sayılı emsal içtihatı).
Ne var ki davalı sicil müdürlüğünün usulsüz terkin işlemi sebebiyle ihya edilen şirkete tasfiye memuru atanmadığı halde ilk derece mahkemesince şirketin yanılgılı değerlendirme ile tam ihyasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin kararı kendi içinde çelişkili hale getirecek biçimde dava dosyası ile sınırlı olacak şekilde ihyasına karar verilmesi doğru görülmemiş, davalı sicil müdürlüğünün bu yöndeki istinafının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca, davalı sicil tarafından hem TTK’nın geçici 7.maddesinde sayılmayan 5174 sayılı oda kaydının silinmesi sebebine dayalı olarak hem de zaten terkin tarihi itibarıyla hakkında derdest icra takibi bulunduğu halde anılan Yasa’nın geçici 7/2. Maddesine aykırı bir biçimde dava konusu şirketin ticaret sicilinden re’sen terkini açıkça aykırı olduğu gibi terkin işlemleri aynı maddenin 4/a maddesindeki usule de uyulmaksızın gerçekleştirilmiştir. Bu durumda davanın açılmasına sebebiyet veren ve yargılama sonunda haksız olduğu anlaşılan davalı sicil aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekir ise de ilk derece mahkemesince davalının yasal hasım olduğu gözetilerek aleyhine yargılama ve vekalet ücretine hükmedilmemiş, istinafa gelen tarafın davalı olduğu gözetilerek kamu düzeninden olan aleyhe hüküm kurma yasağı gereği bu husus mahkeme kararının kaldırılma sebebi yapılmamıştır.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı … Sicil Müdürlüğü temsilcisinin istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdiği öteki istinaf sebeplerinin esastan reddine, istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile duruşma açılmasına gerek görülmeksizin ilk derece mahkemesince, şirketin dava dosyası ile sınırlı olarak ihyasına ilişkin verilen kararın HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi gereği kaldırılmasına, davanın kabulü ile … Şirketi’nin ihyasına dair davanın esası hakkında yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı … Sicil Müdürlüğü vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/02/2021 tarih 2020/613 Esas 2021/129 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜNE,
3-Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde … sicilinde kayıtlı … Şirketi’nin İHYASINA,
4-Karar kesinleştiğinde tescil ve ilanına,
5-Harçlar kanunu uyarınca hesap olunan 179,90 -TL olduğundan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile 125,50 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-İlk derece mahkemesi kararı davacı tarafça istinaf edilmediğinden açılan davanın niteliği ve davalı tarafın yasal ve zorunlu hasım olması nedeniyle, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İlk derece mahkemesi kararı davacı tarafça istinaf edilmediğinden Yargılamada vekil ile temsil olunan davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
7- İlk derece mahkemesince verilen karara karşı sadece davalı istinaf kanun yoluna başvurduğundan davacı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
8-Karar kesinleşince kullanılmayan gider avansı olması halinde ilgilisine iadesine,

B)1-Davalı … Sicil Müdürlüğü’nce istinaf başvurusu sırasında peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın talep ve istek halinde davalı … Sicil Müdürlüğü’ne iadesine,
2-Davalı … Sicil Müdürlüğü’nün istinaf aşamasında yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf yargılaması aşamasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/03/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.