Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/777 E. 2022/1055 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/777 Esas 2022/1055 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/777
KARAR NO : 2022/1055

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/02/2021
NUMARASI : 2018/966 Esas 2021/97 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 15/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/10/2022

Taraflar arasındaki maddi tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının … Aanokulu’nu işleten … … Eğitim Öğretim Ltd. Şti’nin ortakları iken davalının bu şirkette hissedarı olduğu %51 hissesini 15.03.2018 tarihli hisse devir sözleşmesi ile akabinde Ankara 57. Noterliği’nin 20.03.2018 tarihli resmi hisse devir sözleşmesi ile devrettiğini, noter tarafından tasdik edilen işbu sözleşmenin 3. Maddesinde devir tarihinde hisse devrine konu limited şirketin (anaokulunun) 36 öğrencisinin ve 7 öğretmeninin bulunduğunu, devredenin veya devredenin ailesinden, yakınlarından, tanıdıklarından arkadaşlarından herhangi birinin 31.12.2018 tarihine kadar şirketten herhangi bir öğrenci veya herhangi bir öğretmeni götüremeyeceği veya başka bir kuruma yönlendirmeyeceği, aksi halde yani 31.12.2018 tarihine kadar herhangi bir öğrenci veya öğretmenin davalıca veya davalı ile ilgisi bulunan kişilerce şirketten götürülmesi veya başka bir kuruma yönlendirilmesi halinde davalı devredenin davacı devralana 30.000,00 TL cezai şart ödeyeceği kararlaştırıldığı halde söz konusu hisse devir sözleşmesinden sonra veliler tarafından peyderpey 22 çocuğun okuldan alındığını ve … isimli öğretmenin de okuldan ayrıldığını, müvekkilinin yayınladığı ve paylaştığı sosyal medya fotoğraflarından davalının bu öğrencileri kendisinin açtığı “… Anaokulu’na” götürdüğünün belirlendiğini, hatta devirsen sonra 2018 yılı Nisan ayında okulun açılışının yapıldığını, davalının bu şekilde sözleşmenin 3. Maddesine aykırı davrandığını, sözleşmenin 3. Maddesinideki kuralı ihlal eden, kendi kurmuş olduğu okula hem öğrenci hem de öğretmen götüren davalının ayrı ayrı 30.000,00’er TL olmak üzere toplam 60.000,00 Tl cezai şart ödemesi gerektiğini, okuldan 22 öğrenci götüren davalının kararlaştırılan cezai şart miktarının üzerinde zarar verdiğini, bir çocuğun okulda yıllık eğitim ücretinin 1.600,00 TL olduğunu, davacının götürdüğü çocuk sayısı gözetildiğinde müvekkilinin zararının cezai şart miktarını aştığının anlaşılacağını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 30.000,00 TL cezai şart alacağı ile birlikte cezai şartı aşan zararının şimdilik 10.000,00 TL’lik kısmının da dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının okulundan ayrılan 22 öğrenci ve 1 öğretmenin müvekkili ile irtibatlandırılmasının doğru olmadığını, müvekkili tarafından öğrenci ve öğretmenin götürülmediğini veya başka bir okula gitmeleri için çocukların ve öğretmenin yönlendirilmediğini, devir sözleşmesinden 5 gün önce 15.03.2018 tarihinde davacının okulla ilişkisi bulunmayan eşinin veli toplantısına yakışmayacak bir üslupla konuşması sonucunda velilerden biri ile yaşanan kavga sebebiyle okuldan öğrencilerin ayrıldığını, dava dilekçesinde müvekkiline ait olduğu ileri sürülen anaokulunun müvekkiline ait olmayıp …’na ait olduğunu, öğretmen …’ın hisse devir sözleşmesinden 4 gün önce işten ayrıldığını, …’na ait “… Anaokulu’nda 02.04.2018 tarihinde işe başlayıp 3 ay sonra da istifa 13.07.2018 tarihinde işten ayrıldığını, okuldan ayrılan 22 çocuktan sadece 10 çocuğun MEBBİS kayıtlarına göre … anaokulunun öğrencisi olduğunu, savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu ve toplanan tüm delillere göre; uyuşmazlığın taraflar arasında imzalanan hisse devri sözleşmesi ve taahhütnamesi uyarınca davalının sözleşme ve taahhütnameyi aykırı davranıp davranmadığı sözleşmeye aykırı davranma hali var ise cezai şart alacağı şartlarının oluşup oluşmadığı, cezai şart bedelini aşan bir zarar bulunup bulunmadığına ilişkin olduğu, benimsenen 11/12/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre, somut olayda gelen müzekkere cevapları tanık ifadelerine göre Hisse Devir Sözleşmesi tarihinden sonra Dünya … Anaokulu’nun bir çalışanı ile 22 öğrencisinin Davalı’nın çalıştığı Kuruma geçtiğinin görüldüğünü, sözleşmenin cezai şartı düzenleyen 3. Maddesinde 30.000 TL olan tek bir cezai şartın belirlendiği ve bunun kişi sayısı arttıkça artmayacağı ve tek bir ihlalin söz konusu olduğu, davacı dava dilekçesinde hem ceza koşulu olan şimdilik 30.000 TL’yi hem de şimdilik 10.000 TL tazminat miktarı talebinde bulunmuş ise de; ilgili okuldan bir öğretmen ve 22 öğrencinin diğer okula geçişi ile ilgili kişiler gitmemiş olsaydı 7.866,62 TL kar elde edileceği, bu meblağın cezai şart miktarı olan 30.000 TL’yi aşmadığı, ilgili işletmenin hacmi gözetildiğinde kararlaştırılan cezai şart miktarının fahiş olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle 30.000 TL cezai şart bedelinin davalıdan dava tarihi olan 28/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; gösterilen deliller toplanmadan eksik inceleme ile karar verildiğini, müvekkilinin hisse devir sözleşmesinin 3/2. Maddesine aykırı davranarak öğrencileri götürdüğünün veya yönlendirdiğinin ispatlanamadığını, devir sözleşmesinden 5 gün önce 15.03.2018 tarihinde davacının okulla ilişkisi bulunmayan eşinin veli toplantısına yakışmayacak bir üslupla konuşması sonucunda velilerden biri ile yaşanan kavga sebebiyle okuldan öğrencilerin ayrıldığını, dava dilekçesinde müvekkiline ait olduğu ileri sürülen anaokulunun müvekkiline ait olmayıp …’na ait olduğunu, öğretmen …’ın hisse devir sözleşmesinden 4 gün önce işten ayrıldığını, …’na ait “… Anaokulu’nda 02.04.2018 tarihinde işe başlayıp 3 ay sonra da istifa 13.07.2018 tarihinde işten ayrıldığını, okuldan ayrılan 22 çocuktan sadece 10 çocuğun MEBBİS kayıtlarına göre … anaokulunun öğrencisi olduğunu, müvekkilinin annesi …’in dava dilekçesine konu fotoğraflarının anneler günü kutlamalarına ait olduğunu, müvekkilinin velilere yönelik herhangi bir yönlendirmesi bulunmadığı dinlenen tanık beyanları ile de sabit olduğu halde ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin anaokulunda kurum müdürü olmadığından okula öğrenci kaydetme ve personel atama yetkisinin bulunmadığını, müvekkilinin dava tarihinden sonra halkla ilişkiler üniversitesi eğitimini 2020 yılında tamamladığını, dolayısıyla anaokulunda sadece düz çalışan olduğunu, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 22 öğrenci ve 1 öğretmeni götürmesi nedeniyle ayrı ayrı cezai şart tespit edilerek ayrı ayrı cezai şart hüküm altına alınması gerekirken tek bir cezai şarta hükmedilmesinin cezai şart taleplerini karşılamadığını, bu durumda 23 kez ihlal edilen sözleşmenin 3/2 maddesindeki cezai şart sebebiyle 23 kişi için ayrı ayrı 30.000,00 TL cezai şarta hükmedilmesi gerektiğini, tarafların sözleşmeye cezai şart koymaktaki maksadının sözleşmede yazılı 31.12.2018 tarihine kadar olan 9,5 aylık dönemde 36 öğrenciden gelecek gelirin korunmasının amaçlandığını, aylık 1.600 TL olan eğitim ücretinin 36 çocuk toplamı üzerinden 9,5 aylık gelirinin toplam 547.200,00 TL olacağını, kişi başına korunmak istenen menfaatin ise yıllık 15.200 TL olduğunu, okuldan kaç çocuk giderse gitsin sadece tek bir cezai şart miktarı olan 30.000,00 TL ye hükmedilmesinin hakkaniyete uygun olmadığını, mahkemece sözleşmeye göre tek bir 30.000 TL cezai şart alacağının doğacağına karar verilmiş olup kararın devamında 22 çocuğun ayrılması nedeni ile davacının kurumunda doğan zararın miktarını ise hatalı olarak 7.866,62 TL olarak belirleyip zararın 30.000 TL cezai şartın altında kaldığının kabulü ile cezai şartı aşan zarar alacağının reddine karar verilmesinin de doğru olmadığını, 9,5 aylık dönem için okuldan ayrılan 22 çocuk sebebiyle müvekkilinin gelir kaybının 314.665,00 TL olduğunu, nitekim 11.12.2020 tarihli 2. Raporda da bu meblağın belirlendiğini, her iki raporda da hatalı olarak %2,5 sektörel karlılık oranı ile hesaplama yapıldığını, bu oranın nasıl bulunduğunun belirtilmediğini, bu oranın 314.665 TL ile çarpılması sonucunda bulunan kar miktarı 7.866,22 TL’nin 30.000 TL cezai şartı aşmadığı kabul edilerek cezai şartı aşan alacak taleplerinin reddine karar verildiğini, karlılık hesabına ve karlılık oranına göre hesaplama yapılamayacağını, 22 çocuğun okuldan ayrılması sebebiyle uğranılan 314.665 TL gelir kaybının zarar olarak kabul edilmesi ve buna göre cezai şartı aşan zarar alacağının hesaplanması gerektiğini, bu talepleri kabul edilmediği takdirde anaokulu ve kreş sektöründe karlılık oranı ile zarar hesabı yapılacak olması halinde dava konusu okul öncesi anaokulu ve kreş sektöründe karlılık oranı en az %35-%40 olup kreş ve anaokulu sektöründe karlılık oranının Ankara Ticaret Odasından vs. İlgili kurumlardan sorularak gelen yazı cevabına göre cezai şartın hesaplanması gerektiğini ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.

HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, hisse devir sözleşmesinin ihlal edildiği iddiasıyla cezai şart ve cezai şartı aşan zararın tazmini istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi … tarafından düzenlenen 29/05/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı tarafından Hisse Devir Sözleşmesinin 3/11. maddesinin bir öğretmen ve 22 öğrenci transferi sebebiyle 23 defa ihlal edildiği; ancak davacının rekabet yasakları ihlallerine istinaden öğretmen için bir ve öğrencilerin tamamı için de bir olmak üzere, sadece iki cezai şart tazminatı talebinin olması sebebiyle toplam cezai şart tazminatının toplam 60.000,00 TL olarak hesap edildiği; davacının cezai şart tazminatını aşan zararı olarak sektör ortalaması dikkate alınarak % 2,5 faaliyet karlılığı üzerinden hesaplanarak; toplam 6.366 TL ek zararın ortaya çıktığı; cezai şart alacağı ile bunu aşan zararların toplamı olan 66.366,00 TL tazminata ilişkin avans faizi olarak da 16.531,95 TL faiz hesap edildiği; netice itibarıyla sözleşmeden kaynaklı cezai şart tazminatı, bunu aşan zararlar ve bunlara yürütülecek avans faizleri olarak yapılan tüm hesaplamaların yürütülerek 82.897.95 TL olduğu belirtilmiştir.
Mali müşavir … ve hesap uzmanı …’den oluşan bilirkişi heyetinden alınan 2.bilirkişi heyet raporunda özetle; davacının, kendi işletmesinden ayrılarak davalıya geçen öğrencilerin ayrılmamış olması halinde, davacının ayrılan 22 öğrenciden 2018 yıl sonu itibarıyla ücret geri ödemeleri dahil brüt 314.665 TL gelir hesaplandığı, sektör faaliyet karlılık oranının %2,5 olduğu gözetildiğinde davalıya geçen öğrencilerden davacının işletmesinden ayrılmasaydı elde edeceği kar miktarının (314.665/100×2=) bu öğrencilerden elde edeceği kar miktarının 7.866,62 TL olarak hesaplandığı, işletmenin hacmi gözetildiğinde kararlaştırılan cezai şart miktarının 30.000 TL olduğu ancak bunun fahiş olup olmadığı hususunun takdirinin Mahkemeye ait olduğu, TBK 179 ve devamı maddeleri, dosya kapsamında alınan rapor ve ek raporun da irdelenmesinde 29.05.2020 tarihli bilirkişi raporunda sözleşmenin 3/2 madde hükmünde her bir öğrenci için ayrı ayn cezai şart öngörülmediği halde, ayrı ayrı cezai şart miktarı öngörülmüş gibi sözleşme yorumunun yanılgılı olduğu, bu konuda davalı vekilinin itirazlarının isabetli olduğu, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda isabetli olarak davacının 22 öğrenciden 2018 yılı sonu itibariyle ücret geri ödemeleri dahil brüt 314.665 TL gelir hesaplandığı, sektör faaliyet karlılık oranının %2,5 olduğu gözetildiğinde, davacıdan davalıya geçen öğrencilerin ilgili işletmelerden ayrılmasaydı, davacının bu öğrencilerden elde edeceği kar miktarının (314.665/100×2,5=) 7.866,62 TL olduğu, hesaplanan bu miktarın davacının kar kaybı ve geri ödemeden kaynaklanan zararı olduğu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 3/2 maddesi çerçevesinde B.K 180/2. maddesi göz önüne alındığında davacının bu öğrencilerden elde edeceği kar miktarı olan 7.866,62 TL, cezai şart miktarı olan 30.000,00 TL’yi aşmadığından davacının talep edebileceği nihai tazminat miktarının dava tarihi olan 28.12.2018 tarihi itibariyle 30.000,00 TL olduğu belirtilmiştir.
Dosya kapsamından; … adresinde kurulu bulunan … … Eğitim Öğretim Ltd. Şti’nin önceki ortağı davalı … …’e ait 204 pay karşılığı %51 şirket hisselerinin tamamının, 90.000,00 TL bedel karşılığında, şirketin diğer ortağı davacı …’e devredildiği, davalının dava tarihi itibarıyla çalıştığı üstelik aynı semtte aynı mahallede bulunan “… Anaokulu’nun” önceki adı “… Aanaokulu” olup 26.02.2018 tarihinde şu anki sahibi … tarafından dava dışı …’ten devralındığı, dava dışı …’nun davalıyı Ankara 2. Noterliği’nin 18.04.2018 tarihli vekaletnamesi ile vekil tayin ettiği, davalının SGK kayıtlarına ve dava dışı anılan şirket kayıtlarına göre davalının bu anaokulunda yönetici memur sıfatıyla çalıştığı, 22 öğrenci ve … isimli öğretmenin 2018 yılı Nisan ayında davalının çalıştığı … Anaokulu’na geçtikleri anlaşılmaktadır.
Somut olayda davacı şirket ortağı, davalının yönlendirmesi sonucunda öğrencilerin ve öğretmenin üstelik aynı mahallede bulunan davalının çalıştığı anaokuluna geçtiklerini, bu durumda hisse devir sözleşmesinin 3/2 maddesinde öngörülen rekabet etmeme yasağının ihlali sebebiyle cezai şart alacağının doğduğunu, sözleşmenin 3. Maddesindeki kuralı ihlal eden, kendi kurmuş olduğu okula hem öğrenci hem de öğretmen götüren davalının ayrı ayrı 30.000,00’er TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL cezai şart ödemesi gerektiğini, okuldan 22 öğrenci götüren davalının kararlaştırılan cezai şart miktarının üzerinde zarar verdiğini, bir çocuğun okulda yıllık eğitim ücretinin 1.600,00 TL olduğunu, davacının götürdüğü çocuk sayısı gözetildiğinde müvekkilinin zararının cezai şart miktarını aştığının anlaşılacağını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 30.000,00 TL cezai şart alacağı ile birlikte cezai şartı aşan zararının şimdilik 10.000,00 TL’lik kısmının da dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davalı taraf ise, davalı tarafından öğrenci ve öğretmenin götürülmediğini veya başka bir okula gitmeleri için çocukların ve öğretmenin yönlendirilmediğini, devir sözleşmesinden 5 gün önce 15.03.2018 tarihinde davacının okulla ilişkisi bulunmayan eşinin veli toplantısına yakışmayacak bir üslupla konuşması sonucunda velilerden biri ile yaşanan kavga sebebiyle okuldan öğrencilerin ayrıldığını, savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Uyuşmazlık davacı ile davalı eski ortak arasında imzalanan hisse devir sözleşmesinin 3. Maddesinde yer verilen rekabet etmeme yükümlülüğünün davalı eski ortak tarafından yönlendirme ve/veya götürme yasağının bulunduğu dönemde ihlal edilip edilmediği, davacının cezai şart alacağına hak kazanıp kazanmadığı, cezai şart alacağının miktarı, davacının öngörülen cezai şartı aşan zararı ve varsa davalının bu zararın meydana gelmesinde kusurunun bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Taraflar arasında 15.03.2018 tarihinde imzalanan ve Ankara 57. Noterliği’nce 20.03.2018 tarihinde tasdik edilen Hisse Devir Sözleşmesi’nin üçüncü maddesi ikinci fıkrasına göre; devir tarihinde 36 adet kayıtlı öğrencisi ve 7 adet öğretmeni bulunan şirketin, devredenin kendisi, kendisi gibi ailesinden, yakınlarından, tanıdıklarından ve arkadaşlarından herhangi bir kişi 31.12.2018 tarihine kadar şirketten (anaokulundan) herhangi bir öğrenci veya öğretmen götüremeyecek ya da başka bir kurama yönlendirmeyeceği, aksi takdirde devredenin 31.12.2018 tarihine kadar devredenin kendisi gibi ailesi, tanıdık veya yakınlarından herhangi birisinin Şirketten (okuldan) herhangi bir öğrenci veya öğretmeni götürmesi veya başka bir kuruma yönlendirmesi halinde devredenin devralana 30.000,00 TL cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt edeceği düzenlenmiştir. Sözleşmedeki bu düzenleme esasen şirketin eski ortağı olan davalının rekabet etmeme yasağını ihlali halinde TBK’nın 179. Maddesi anlamında öngörülen bir cezai şart alacağıdır. Yine anılan Yasa’nın 180. Maddesi gereği, söz konusu sözleşme hükmünün ihlali halinde cezai şart alacağını talep edilebilmesi için davacı zarara uğradığını ispatla yükümlü değildir. Davacı ayrıca, bu hükümde kararlaştırılan cezai şart miktarını aşan zararının da bulunduğunu iddia ederek eldeki davayı açtığına göre, TBK’nın 180. Maddesindeki koşulların gerçekleştiği, daha açık bir anlatımla, cezai şartı aşan zararın varlığını ve davalının kusurlu olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. (bkz. aynı yönde Yargıtay 11.H.D.nin 04/07/2014 tarih ve 2014/8593 E-12887 K. Sayılı kararı)
Somut olayda, davalı … … …’un 15.03.2018-31.12.2018 tarihleri arasında hisse devri yaptığı … … Aanaokulu’ndan öğrenci ya da öğretmen götürmesinin veya başka bir kuruma yönlendirme yasağı bulunduğu hisse devir sözleşmesinin 3/2. Maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Buna rağmen sözleşmede öngörülen yönlendirme yasağının bulunduğu bu dönemde, anılan maddede hisse devir sözleşmesinin imzalandığı tarihte 37 öğrencisi 7 öğretmeni bulunan şirketin işlettiği anaokulundan, yoğun olarak Nisan 2018 tarihinde, toplam 23 kişinin, üstelik davalının hisselerini devrettiği şirketin anaokulunun bulunduğu aynı semtte ve aynı mahallede, 1.6 km mesafede bulunan, davalının çalıştığı … Anaokulu’na kayıt olması ile birlikte sözleşmenin 3/2 maddesinin ihlal edildiğinin kabulü gerekmiştir. Sözleşmenin 3/2 maddesindeki “herhangi bir öğrenci veya öğretmeni götürmesi veya başka bir kuruma yönlendirmesi yeterlidir” ibaresi gözetildiğinde, davalının … Anaokulu’nda yönetici memur pozisyonunda cezai şart alacağına hükmedilmesine engel oluşturmayacaktır. Davalının çalıştığı anaokuluna yönlendirme yasağının söz konusu olduğu 9,5 aylık dönemde
22 öğrencinin ve 1 öğretmenin kaydının yapılmış olması davalının bu öğretmen ve öğrenciyi yönlendirdiğini göstermektedir. O halde davalı vekilinin istinaf sebebi yersizdir.
Diğer taraftan davacı taraf yönlendirilen her bir öğrenci ve öğretmen için kişi başına ayrı ayrı 30.000,00 TL cezai şart alacağına hükmedilmesi gerektiğini iddia etmiş ise de gerek dava dilekçesin 2. Sayfasının son paragrafında gerekse talep sonuç kısmında; açıkça “sözleşmenin 3. Maddesindeki kuralı ihlal eden, kendi kurmuş olduğu okula hem öğrenci hem de öğretmen götüren davalının ayrı ayrı 30.000,00’er TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL cezai şart ödemesi gerektiğini” talep ettiği, gerekse sözleşmenin 3. Maddesinde “kişi başına ayrı ayrı 30.000.00 TL” ibarelerine yer verilmediği gözetildiğinde davacının bu yöndeki istinaf sebebine itibar edilmemiş, yönlendirilen kişi sayısından ve öğrenci veya öğretmen olmasından bağımsız olarak davacı lehine ilk derece mahkemesince 30.000,00 TL tek bir cezai şart alacağına hükmedilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmediği gibi hükme esas alınan Dairemizce objektif, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi heyet raporunda taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 3/2 maddesi çerçevesinde davacının okuldan ayrılan 22 öğrenciden elde edeceği kar miktarı olarak belirlenen 7.866,62 TL, cezai şart miktarı olarak sözleşmenin söz konusu maddesinde öngörülen 30.000,00 TL’yi aşmadığı, bu durumda HMK’nın 180/2. Maddesindeki koşulların oluşmadığı anlaşılmış olmakla, cezai şartı aşan zararının varlığı ispatlanmadığından davacının bu yöndeki isteminin ilk derece mahkemesince reddi de yerindedir.
Ayrıca, davacı vekili cezai şart hesabında bilirkişi raporunda esas alınan %2,5 sektör karlılık oranının nasıl bulunduğunun belirtilmediğini ileri sürmüş ise de hükme esas alınan bilirkişi raporunda önce Rekabet hukuku konusunda uzman bilirkişi … tarafından düzenlenen ilk raporda sektör ortalaması dikkate alınarak belirlenen % 2,5 faaliyet karlılığının cezai şart alacağının hesaplanmasında dikkate alınmış olduğu anlaşılmış olmakla, konusunda uzman bilirkişi tarafından belirlenen bu oranın hükme esas alınan bilirkişi raporunda bilirkişi heyeti tarafından cezai şart alacağının belirlenmesinde esas alınmasında herhangi bir yanlışlık görülmemiş, davacı vekilinin bu konudaki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ve davalı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçelerinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından başlangıçta peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davalıdan alınması gereken 2049,30 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta peşin alınan 512,33 TL istinaf nispi karar harcının mahsubu ile bakiye 1.536,97 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan giderlerin kendileri üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendilerine iadesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/09//2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.