Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/771 E. 2023/531 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/771 Esas 2023/531 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/771
KARAR NO : 2023/531

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/11/2020
NUMARASI : 2016/465 Esas 2020/616 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/05/2016
KARAR TARİHİ : 06/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/04/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptaline ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın konusuz kaldığı gerekesiyle karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı şirket cevap dilekçesinde özetle; davacıya olan borç miktarının karara bağlandığını, davacı vekiliyle borç tasfiye sözleşmesi imzalanarak taksitleri düzenli olarak ödediğini, davacıya 22.000,00 TL ödeme yaptığını, borç tasfiye sözleşmesinden sonra dava açılmasının davacının kötüniyetli olduğunu gösterdiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Davalı … ve … cevap dilekçelerinde özetle; davalı şirket ile benzer itirazlar ileri sürerek davanın reddini istemişlerdir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı …’ın borç tasfiye sözleşmesi kapsamında davacıya 22.000,00 TL ödeme yaptığını, yapılan ödemelerin icra dosyasına bildirilmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; icra takibine konu borcun davalı asıl borçlu ile davacı tarafından yapılandırıldığı, dosyaya sunulan ödeme dekontlarından davalının dava tarihine kadar düzenli olarak ödeme yaptığı, davacının dava açmasında hukuki yararı bulunmadığı, dava konusu borcun dava sürecinde tasfiye olduğu, bu haliyle borç yapılandırılmış ve düzenli olarak ödenmiş olması nedeniyle davacının dava açmakta haksız bulunduğu, yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden davacının sorumlu olduğu gerekçesiyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kredi borcunun ödenmemesi üzerine icra takibi başlatıldığını, davalı borçluların takibe haksız şekilde itiraz ettiklerini, takip durduktan sonra henüz dava açılmadan davalı şirket yetkilisi …’ın kendileriyle iletişime geçerek borcu ödemek istediğini ilettiğini, bunun üzerine borçlu şirket yetkilisi ile müvekkili adına borç tasfiye protokolü imzalandığını, bahse konu protokole göre borçlunun icra takibine konu edilen borca herhangi bir itirazı olmadığını belirttiğini, borcun temerrüt faizinde indirim yapılmak sureti ile 115.000,00 TL nakit alacak ve 28.560,00 TL gayrinakit alacağı ödeyeceğini kabul ettiğini, protokolün erteleme ve yenileme anlamına gelmediğini, protokolün imzalanmasından sonra davalının protokolde belirtilen tarihlerde ve miktarlarda ödeme yapmayarak protokolü ihlal ettiğini, dava devam ederken davalılar tarafından yeniden ödeme yapılmak istendiğinin bildirildiğini, bu kez ikinci bir borç tasfiye protokolü imzalandığını, her iki protokolün de mahkemeye ibraz edildiğini, olup dava devam ederken davalı tarafından nakit alacağa konu miktar ödenmiş iken gayrinakit alacağın ödenmediğini, bu hususun duruşmada sözlü olarak beyan edildiğini, mahkemece bu husustaki beyanımız dikkate alınarak aynı duruşmada gayrinakdi alacak yönünden ek rapor alınmak üzere dosyanın bilirkişiye tevdiine karar verildiğini, bilirkişi tarafından hazırlanan raporda davalıların sorumlu olduğu gayrinakit riskin 22.400,00 TL olduğunun tespit edildiğini, rapordaki çek garanti bedellerinin hatalı hesaplandığından bahisle rapora itiraz ettiklerini, mahkemece itiraz hususunda bir karar verilmeden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına hükmedildiğini, gerekçeli kararda da gayrinakit risklere ilişkin talebin değerlendirilmemesi nedenini açıklanmadığını, davanın konusuz kalmadığını, gayrinakit alacak yönünden davanın kabulü gerektiğini, davanın açılmasında haksız olunduğu yönündeki değerlendirme ve aleyhe vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece müvekkilinin dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı ve haksız olduğu yönünde yapılan değerlendirmenin somut gerçekliğe aykırı bulunduğunu, borçlunun protokoldeki ödemeleri ihlal etmesi halinde müvekkilinin icra takibine devam edebileceğinin borçlu tarafından da kabul edildiğini, davalının belirlenen ödeme tarihlerine ve ödeme miktarlarına riayet etmediğini, protokoldeki ödeme koşullarının ihlal edildiğini, bilirkişi raporunda da bu hususun tespit edildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;

Ankara 23. İcra Müdürlüğünün 2015/14449 sayılı icra takip dosyası, genel kredi sözleşmeleri, hesap kat ihtarı, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 27/07/2017 tarihli kök, 24/04/2018 tarihli birinci ek, 26/02/2019 tarihli ikinci ek rapor, ticari kredi kartı sözleşmesi, borç tasfiye sözleşmesi, protokol dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 23. İcra Müdürlüğünün 2015/14449 sayılı icra takip dosyası ile, davacı alacaklı tarafından davalı borçlular aleyhine toplam 101.914,89 TL nakit alacağın tahsili, 28.560,00 TL gayri nakit alacağın depo edilmesi (davalı borçlu … yönünden sadece 17.503,28 TL nakit alacağın tahsili) istemi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçlu şirkete 12/08/2015, davalı …’e 17/08/2015, diğer davalılara 15/07/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalıların 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde olacak şekilde davalı borçlu şirket 21/07/2015, davalı … 28/07/2015, diğer davalılara 21/07/2015 tarihinde takibe konu borca itiraz ettikleri, işbu itirazın iptali davasının itiraz dilekçesinin alacaklı yana tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde, 20/05/2016 tarihinde açıldığı dosya içeriği ile sabittir.
Davacı banka ile davalı şirket arasında 15/08/2014 tarihli 500.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalılar … ve …’in sözleşmede müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu, 08/11/2012 tarihli 400.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalı …’ün sözleşmede müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, kefaletlerin sözleşme tarihlerinde yürürlükte bulunan TBK’nun 583 vd. maddelerindeki şekil koşullarına uygun olduğu, 31/08/2007 tarihli 4.500,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, sözleşme limitinin 25/03/2008 tarihinde 104.500,00 TL’ye, 23/07/2009 tarihinde 404.500,00 TL’ye artırıldığı, davalılar … ve …’in sözleşmede müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu, 25/03/2008 tarihli limit artırım sözleşmesinde anılan davalıların müteselsil kefil sıfatıyla imzaları bulunmakta ise de, 23/07/2009 tarihli limit artırım sözleşmesinde davalı …’ün müteselsil kefil sıfatıyla imzasının yer aldığı, kefaletlerin sözleşme ve limit artırım tarihlerinde yürürlükte bulunan mülga BK’nun 484 vd. maddelerindeki şekil koşullarına uygun olduğu görülmüştür.
Borç tasfiye sözleşmesi davacı ile davalı şirket arasında, takip tarihinden sonra, dava tarihinden önce 11/01/2016 tarihinde akdedilmiş olup, protokolde toplam 115.000,00 TL nakit, 28.560,00 TL gayri nakit borcun ödeme planı çerçevesinde ödeneceği, tüm masraf, komisyon ve tahsil harçlarının ayrıca tahsil edileceği kararlaştırılmıştır.
Dava tarihinden sonra, karar tarihinden önce 30/04/2018 tarihinde davacı ile davalı şirket arasında protokol imzalanmış olup, anılan protokolle toplam 62.145,42 TL nakit borç, 8.000,00 TL vekalet ücreti, 22.815,00 TL gayri nakit alacağın 30/04/2018-25/07/2018 tarihleri arasında ödeneceği belirtilmiştir.
Banka kayıtları üzerinde yapılan inceleme ile hazırlanan bilirkişi kök raporunda, davacı ile davalı şirket arasında 11/01/2016 tarihli borç tasfiye sözleşmesi imzalandığı, davalı tarafından ödemelerin protokolde belirlenen tarih ve miktarlarda yapılmadığı, protokolün 5. maddesi gereğince davacının icra takibindeki şartlarla takibe devam edilmesinin talep hakkı bulunduğu, davalıların 09/04/2015 tarihinde temerrüte düştüğü, krediler için %36,36 temerrüt faizi, kredi kartı için %30,24 temerrüt faiz oranının uygulanacağı, protokol uyarınca takipten sonra davadan önce tahsil edilen 14.000,00 TL’nin ticari krediden mahsup edildiği, davacının davalı şirket ve davalı …’den dava tarihi itibarıyla 744, 28 TL asıl, 4.784,27 TL işlemiş faiz, 236,17 TL BSMV olmaz üzere toplam 5.767,72 TL nakit alacağı bulunduğu, davacının davalı şirket, … ve …’dan takip tarihi itibarıyla 73.266,43 TL asıl, 6.859,32 TL işlemiş faiz, 342,95 TL BSMV olmak üzere toplam 80.468,70 TL alacaklı olduğu, davalı asıl borçlu şirket ve davalı kefillerden 28.560,00 TL çek depo alacağı bulunduğu, yapılan toplam 22.010,00 TL tahsilatın infaz sırasında dikkate alınacağı yönünde kanaat bildirilmiş, birinci ek raporda da kök rapordaki görüş tekrar edildikten sonra dava tarihinden sonra 8.010,00 TL tahsilat yapıldığı tespit edilmiştir.
Bilirkişi ikinci ek raporunda, 12 adet çekin 15/08/2014 tarihli sözleşmeye istinaden verildiği, 19.200,00 TL gayri nakdi krediden davalı şirket, … ve …’in sorumlu olduğu, iki adet çekin ise 08/11/2012 tarihli sözleşmeye istinaden kullandırıldığı, 3.200,00 TL gayri nakit borçtan davalı şirket ve …’ün sorumlu olduğu yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı vekili, 08/11/2018 tarihli celsede dava tarihinden sonra nakit alacaklarının ödendiğini, bu yönden bir alacaklarının kalmadığını ancak gayri nakit yönünden alacaklarının devam ettiğini beyan etmiştir.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağı bulunduğunu, davalıların icra takibine itirazlarının haksız olduğunu iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, yukarıda özetlenen kararda belirtildiği şekilde konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Taraflar arasında genel kredi sözleşmeleri akdedildiği, davalıların kredi borcunu ödememesi üzerine davacı bankanın kredi hesabını kat ettiği, alacağın tahsili talebiyle dava konusu icra takibini başlattığı, davalıların icra takibinde borca itiraz ettiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, taraflar arasında akdedilen borç tasfiye sözleşmesi ve protokol kapsamında takip tarihinden sonra, dava tarihinden önce bir ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise miktarı, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı, dava tarihinden sonra karar tarihinden önce davalıların bir ödeme yapıp yapmadıkları, yapılmış ise miktarı, davanın konusuz kalıp kalmadığı, davacının dava açmakta dava tarihi itibarıyla haklı olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları kamu düzenine aykırılık da gözetilerek incelendiğinde, yargılama aşamasında alınan bilirkişi kök ve ek raporları ile takip tarihinden sonra, dava tarihinden önce toplam 14.000,00 TL borcun ödendiği tespit edilmiştir.
Takip tarihinden sonra, dava tarihinden önce ödenen 14.000,00 TL yönünden alacaklı bankanın itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Hukuki yarar ise dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği gibi, bu husus aleyhe hüküm kurma yasağının istisnalarından biridir.
Hal böyle olunca, mahkemece takip tarihinden sonra, dava tarihinden önce ödenen 14.000,00 TL yönünden davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı, hukuki yarar dava şartının anılan miktar yönünden oluşmadığı gözetilmeden anılan miktar yönünden yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Öte yandan yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile, davacının davalılardan dava tarihi itibarıyla alacaklı olduğu miktar tespit edilmiştir. Dava tarihinden sonra davalılar tarafından ödemeler yapıldığı hususu ihtilafsız olduğu gibi davacı vekili de yargılama sırasında davadan sonra nakit alacağın tamamen ödendiğini, nakit bir alacak kalmadığını bildirmiştir.
Bu durumda, nakit alacak yönünden açılan itirazın iptali davası, dava tarihinden sonra, davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmayan 14.000,00 TL dışında, nakit alacağın tamamen tahsil edildiği anlaşıldığından dava konusuz kalmış ise de, mahkemece davalı şirket ile davacı arasında dava tarihinden önce ve dava tarihinden sonra akdedilen borç tasfiye sözleşmesi ve protokol kapsamında davalıların kararlaştırılan taksit tarihlerinde taksit miktarları kadar ödeme yapmayarak sözleşme ve protokol hükümlerini ihlal ettikleri, davacının icra takibine itiraz nedeniyle dava açmakta ve davaya devam etmekte kötüniyetli olduğunun kabul edilemeyeceği, davacının dava tarihi itibarıyla alacaklı olduğu miktar gözetildiğinde, takip tarihinden sonra dava tarihinden önce ödenen 14.000,00 TL dışında kalan nakit alacağa ilişkin kısım yönünden davacının işbu itirazın iptali davasını açmakta haklı olduğu, dava açmakta hukuki yararı bulunduğu gözetilerek nakit alacağa ilişkin bu kısım yönünden davalılar aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken yanılgılı şekilde yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
İlk derece mahkemesince davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına hükmedildikten sonra davacı banka lehine icra inkar tazminatına hükmedilmemiştir. Davacı vekilinin de nakit alacak yönünden konusuz kalan davaya ilişkin icra inkar tazminatı verilmesi gerektiği yönünde herhangi bir istinaf itirazı bulunmamaktadır. Aleyhe istinaf itirazı bulunmadığı gözetilerek davacının dava tarihi itibarıyla 14.000,00 TL nakit alacak dışında nakit alacağa ilişkin itirazın iptali davası açmakta haklı olduğu anlaşılmış ise de, dava tarihinden sonraki ödeme nedeniyle konusuz kalan nakit alacak yönünden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi yoluna gidilmemiştir.
Davacı vekilinin gayri nakit alacağa yönelik istinaf itirazına gelindiğinde; mahkemece yapılan yargılama sonunda nakit ve gayri nakit alacak ayrımı yapılmadan davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir.
Davacı vekili yargılama aşamasında nakit alacakları tamamen ödenmiş ise de, gayri nakit alacak yönünden alacağın devam ettiğini açıkça beyan etmiştir.
Nitekim, yargılama aşamasında alınan bilirkişi ikinci ek raporunda 12 adet çekin 15/08/2014 tarihli sözleşmeye istinaden verildiği, 19.200,00 TL gayri nakdi krediden davalı şirket, … ve …’in sorumlu olduğu, iki adet çekin ise 08/11/2012 tarihli sözleşmeye istinaden kullandırıldığı, 3.200,00 TL gayri nakit borçtan davalı şirket ve …’ün sorumlu olduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu icra takip talebinde davacının, davalılar …, … ve şirketten gayri nakit alacağın depo edilmesi talep edilmiş ise de, davalı …’den gayri nakit alacağın depo edilmesi talebi bulunmamaktadır.
Bilirkişi ikinci ek raporu ile gayri nakdi kredi alacağının kaynaklandığı 08/11/2012 ve 15/08/2014 tarihli genel kredi sözleşmelerinde çekten kaynaklanan gayri nakdi alacağın depo edilmesinden kefilin sorumlu olduğuna ilişkin açık bir hükme yer verilmemiştir. Kefil 3. kişinin borcunu teminat altına alarak yükümlülük altına girdiğinden kefile yükümlülük getiren düzenlemelerin sözleşmede açıkça yer alması gerekir. Bu nedenle sözleşmede yer alan müşteri hakkında yer alan hükümlerin kefil hakkında da uygulanacağına ilişkin hükmün varlığı halinde dahi kefilin çekten kaynaklanan gayri nakdi alacaktan sorumlu olduğu sonucuna varılamayacaktır (Emsal Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/03/2020 tarih ve 2017/11-36 Esas 2020/290 Karar sayılı ilamı).

Hal böyle olunca, mahkemece davalılar … ve …’in kefil olarak imzasının bulunduğu genel kredi sözleşmesinde çekten kaynaklanan gayri nakdi kredi borcunun deposundan sorumlu olduğuna yönelik açık bir hüküm bulunmadığı, anılan davalıların gayri nakdi alacak kalemine yönelik takibe itirazlarının haklı olduğu, davacının davalı …’den gayri nakit alacağın depo edilmesi talebi bulunmadığı gözetilerek gayri nakdi kredi borcu yönünden davalılar … ve … hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir. İlk derece mahkemesince konusu kalmadığı gerekçesi gayri nakdi kredi yönünden hatalı olmakla Dairemizce bu talep hakkında karar verilmesi gerekir. Bu hukuki durumda ise davanın gayri nakdi kredi yönünden talebin hukuka uygun olup olmadığı değerlendirileceğinden gayri nakdi kredi yönünden davalılar … ve … hakkında açılan davanın reddine ilişkin karar istinaf yoluna başvuran davacı aleyhine hüküm niteliği taşımayacaktır.
Öte yandan, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 3/3. maddesi uyarınca bankanın ibraz edilen çekin karşılıksız çıkması halinde her çek yaprağı için hamile ödeme yapma yükümlülüğünün bulunması, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdi kredi sözleşmesi hükmündedir.
Davacı banka ile davalı şirket arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinin 9.21. maddesinde de çekten kaynaklanan gayri nakdi alacağın depo edilmesinin müşteriden talep edilebileceği hükme bağlanmıştır (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24/02/2014 tarih 2013/14244 Esas 2014/3340 Karar sayılı kararı).
Hal böyle olunca, mahkemece dava konusu icra takibinde depo edilmesi talep edilen ve bilirkişi raporuyla tespit edilen 22.400,00 TL gayri nakdi çek riski yönünden, genel kredi sözleşmesinde müşteri yönünden yer alan gayri nakdi alacağın depo edilmesine yönelik sözleşme hükmü 5941 sayılı Kanunun 3/3. maddesi ile birlikte değerlendirilerek davalı şirketin 22.400,00 TL gayrı nakdi çek riskinin depo edilmesinden sorumlu olduğu gözetilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle, mahkemece konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen kararda kamu düzenine aykırılık yönünden de isabet görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık da gözetilerek kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, 14.000,00 TL nakit alacak yönünden açılan davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine, bakiye nakit alacak yönünden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, gayri nakit alacak yönünden davalı … ve … hakkında açılan davanın reddine, gayri nakit alacak yönünden davalı şirket hakkında açılan davanın kısmen kabulüne, davalı şirketin 22.400,00 TL gayri nakit alacağa yönelik itirazının iptaline, takibin anılan miktarın depo edilmesini teminen takip talebindeki koşullarla devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının icra inkar tazminatı talebinin aleyhe istinaf itirazı bulunmadığından reddine, konusuz kalan ve kabul edilen kısım yönünden davacı lehine yargılama giderlerine hükmedilmesine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık da gözetilerek KISMEN KABULÜNE,
2-Ankara 6. Asliye Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/11/2020 tarih ve 2016/465 Esas 2020/616 Karar sayılı kararının kamu düzenine aykırılık da gözetilerek KALDIRILMASINA, davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine,
B)1-14.000,00 TL nakit alacağa yönelik açılan itirazın iptali davasının hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,
2-Bakiye nakit alacağa yönelik açılan itirazın iptali davası konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davalılar … ve … hakkında gayri nakit alacağa yönelik açılan itirazın iptali davasının reddine,
4-Davalı şirket hakkında gayri nakit alacağa yönelik açılan itirazın iptali davasının KISMEN KABULÜNE, davalı şirketin Ankara 23. İcra Müdürlüğünün 2015/14449 sayılı dosyasında gayri nakit alacağa yönelik itirazının 22.400,00 TL gayri nakit alacak yönünden iptaline, takibin anılan miktarın depo edilmesini teminen davalı şirket yönünden takip talebindeki koşullarla devamına,
5-Davalı şirket hakkında fazlaya ilişkin gayri nakit alacağa yönelik talebin reddine,
6-Davacının icra inkar tazminatı talebinin, aleyhe istinaf itirazı bulunmadığından, reddine,
7-Nakit alacak yönünden alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcı ile gayri nakit alacak yönünden alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının dava dosyasında peşin alınan 1.740,46 TL harç ile 509,57 TL icra peşin harcının mahsubu ile fazla alınan 1.890,23 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
8-Davacı tarafından nakit alacak yönünden yapılan 179,90 TL peşin harç ile 29,20 TL TL başvurma harcının davalılardan müteselsilen alınıp davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından gayri nakit alacak yönünden yapılan 179,90 TL peşin harcın davalı şirketten alınıp davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafça yapılan 364,50 TL tebligat ve posta gideri, 500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 864,50 TL yargılama giderinin davadaki haklılık durumu gözetilerek 741,00 TL’sinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
11-Davalı şirket tarafından posta ve tebligat gideri olarak yapılan 17,50 TL yargılama giderinin davadaki haklılık durumu gözetilerek 1,50 TL’sinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı şirket üzerinde bırakılmasına,
12-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına konusuz kalan nakit alacak yönünden takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
13-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına gayri nakit alacak yönünden takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı şirketten alınarak davacıya ödenmesine,
14-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı … yararına hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilen kısım gözetilerek 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya ödenmesine,
15-HMK 333. maddesi gereğince mahkemece yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesine müteakip iadesine,
C)1-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında posta masrafı olarak yapılan 204,00 TL yargılama masrafının davadaki haklılık durumu gözetilerek 190,40 TL’sinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 06/04/2023

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.