Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/756 E. 2021/1201 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

..

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR


İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/03/2021
NUMARASI …..
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 24/03/2017
KARAR TARİHİ : 21/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/10/2021

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde özetle, davacı banka ile dava dışı borçlu ……. arasında imzalanan 18/11/2014 tarihli … Sözleşmesine istinaden dava dışı firmaya, davalı …’in müşterek ve müteselsil kefaleti ile hesaplar açıldığını, krediler kullanıldığını, davacı dışı borçlunun kullanmış olduğu kredilere ilişkin taksitlerini ödememesi üzerine borçlu ve kefillere Beyoğlu 48. Noterliği’nin 19/10/2015 tarihli ve ….. yevmiye numaralı ihtarnamesinin tebliğ edildiğini, belirtilen süreler içinde ödeme yapılmadığından Ankara 27.İcra Müdürlüğü……., numarası ile icra takibinin başlatıldığını, başlatılan takibe davalının itiraz üzerine takibin durdurulduğunu, takibin haksız olduğunu iddia ederek itirazın iptaline, %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı takip borçlusu … ile davacı banka arasında 18/11/2014 tarihli … Sözleşmesi imzaladığını, dava konusu yapılan 18/11/2014 tarihli … Sözleşmesinde davalının imzasının bulunmadığını, işbu dava konusu kredi sözleşmesinde kefilliği bulunmadığından müvekkilinin icra dosyalarına konu borçlardan sorumlu olmadığını, icra takibine yapılan itiraza bakıldığında borcun zamanaşımına uğradığını bildirerek davanın reddini, davacı taraf kötü niyetli olduğundan %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia savunma, bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre davacı banka ile dava dışı şahıs arasında imzalanan 18/11/2014 tarihli sözleşmenin davaya konu olduğu, davalının 22/11/2013 tarihli … sözleşmesinde kefaletinin bulunduğu, kefaletinin tüm şekil şartlarını taşıdığı ve geçerli olduğu, alınan bilirkişi kök ve ek raporlarına göre davacı bankanın alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalı-borçlu vekilinin icra takibine vaki itirazının kısmen iptaline dair verilen kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemiz 24.06.2020 tarih ve ……. Karar sayılı kararla hüküm ile gerekçe arasında çelişki bulunduğu gibi gerekçeli kararın 3.sayfasında dava konusunun 18/11/2014 tarihli … sözleşmesi olduğu, davalının 22/11/2013 tarihli … sözleşmesinde kefaletinin bulunduğu belirtilmesine rağmen davalının sorumluluğunun hangi sözleşmeye dayandığı açıklığa kavuşturulmadan yazılı şekilde hüküm kurulmasının da çelişkili olduğu, ayrıca, takip konusu kredinin 30/11/2015 tarihinde ve hesap kât ihtarnamesinden sonra kullandırıldığı dosya içeriği ile sabit olmakla dava konusu kredinin hangi sözleşmeye istinaden kullandırıldığı, davalının anılan sözleşmede kefaletinin bulunup bulunmadığı ve davacının sorumlu tutulup tutulmayacağı araştırılmadan hüküm kurulması da hukuka aykırı olduğu belirtilerek ilk derece mahkemesince verilen kararın 353/1-a-6. Maddesi gereği kaldırılmasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince Dairemiz kaldırma kararı doğrultusunda yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporuna göre; davacı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında iki adet ….. ek cari hesap kredi sözleşmeleri akdedildiği, davacı banka ile davalı kefil arasında ise 25.12.2013 tarihinde kefalet sözleşmesi akdedildiği, kefalet sözleşmesi metninde kefaletin; 22.11.2013 tarihli … sözleşmesi kapsamında kullandırılan kredileri kapsadığının açıkça belirtildiği, davaya konu kredinin ise 18.11.2014 tarihli … kapsamında kullandırılmış olduğu ve dolayısıyla davalı kefilin kefaletinin davaya konu krediyi kapsamadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda takibe aktarılan kredinin 30.10.2015 tarihinde kullandırılması sebebi ile 18.11.2014 tarihli … sözleşmesine istinaden kullandırılmış olabileceği belirtilerek kabulü mümkün olmayan bazı varsayımsal tespitler yapıldığını, rapora karşı beyan dilekçesinde de belirtildiği üzere davalı ile imzalanan 25.12.2013 tarihli kefaletnamenin 10 yıl süre ile ve 100.000,00 TL limit ile verildiğini, talep konusu 30.10.2015 tarihli kredinin ise kefalet süresi içinde ve kefalet limitleri açılmadan kullandırıldığını, davalının kefaletinden caydığına dair bir beyanının da bulunmadığını, dolayısıyla takip konusu kredi borcundan sorumlu tutulması gerektiğini, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince eksik inceleme ile verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili davacı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davacı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında imzalanan 18.11.2014 tarihli … sözleşmesine istinaden asıl borçluya kullandırılan ancak ödenmeyen kredi alacağının tahsili için davalı müteselsil kefil aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. Maddesi gereği iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, dava ve takip konusu kredi alacağının dava dilekçesinde belirtilen 18.11.2014 tarihli … sözleşmesinden mi kaynaklandığı, işbu sözleşmeye davalının geçerli bir kefaletinin bulunup bulunmadığı, kefaleti varsa takip konusu kredi alacağından sorumlu tutulup tutulamayacağı, sorumlu tutulacaksa miktarı noktalarında toplanmaktadır.
İtirazın iptali davası niteliği itibarıyla takibe sıkı sıkıya bağlı bir davadır. Bu bağlamda takip talebinde gösterilen borcun sebebine bağlı kalınarak takip konusu alacağın takip tarihi itibarıyla varlığı araştırılmalıdır. Somut olayda davacı alacaklı banka vekili tarafından Ankara 27.icra dairesinin ….. sayılı ilamsız icra dosyasında düzenlenen takip talebinde borcun sebebi kredi üyelik sözleşmesi, ihtarname, hesap özeti gösterilmiş, kredi numarası…… belirtilmiş soyut olarak “30.01.2016 diğer alacak 33.000,00 TL” olarak gösterilmiş, dava dilekçesinde ise açıkça takip konusu kredi alacağının 18.11.2014 tarihli … sözleşmesine istinaden dava dışı asıl borçlu …’a kullandırılan kredi alacağından doğduğu belirtilmiştir. Davalının ise bir örneği dosyada bulunan 18.11.2014 tarihli ve 185.000,00 TL kredi limitli … sözleşmesine kefaleti bulunmamakta olup 22.11.2013 tarihli … sözleşmesine ayrı bir kefaletname adı altında belge ile işbu … sözleşmesinden doğan kredi alacağına 25.12.2013 tarihinde 100.000,00 TL kefalet limitiyle müteselsil kefil sıfatıyla imzalamıştır. Uyuşmazlık dava konusu ilamsız icra takibine esas kredi alacağının davalının kefalet imzasının bulunmadığı 18.11.2014 tarihli … sözleşmesinden doğup doğmadığı noktasında toplanmaktadır. Bilirkişi raporu ile kredinin davalının kefil sıfatıyla imzasının bulunmadığı 18/11/2014 tarihli … kapsamında kullandırıldığı belirlendiğine göre davalının kefil sıfatıyla işbu takip konusu kredi alacağından sorumlu tutulmamasında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. Kaldı ki takip konusu 33.000,00 TL bedelli kredi 30.10.2015 tarihinde kullandırılmış olup bir örneği takip dosyasına sunulan Beyoğlu 48. Noterliği tarafından hesabın kat edildiğine dair ihtarname ise 19.10.2015 tarihinde düzenlenmiştir. Daha açık bir anlatımla icra takibinde talep olunan kredi, işbu kredi alacağına ait hesap kat ihtarından daha sonra kullandırılmış olmaktadır ki bu durumun anlaşılabilmesi mümkün değildir. Zira, kat tarihi itibarıyla henüz kullandırılmayan bir kredi hesabının kapatılması söz konusu olmaktadır. O halde davacı vekilinin istinaf sebepleri de yerinde değildir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunda yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre duruşma açılmasına gerek görülmeksizin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gereken 59,30 TL istinaf maktu karar harcı başlangıçta peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin başvuran taraf üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 21/10/2021
..

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.