Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/75 E. 2022/1111 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/75 Esas 2022/ Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/75
KARAR NO : 2022/1111

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/11/2020
NUMARASI : 2019/536 Esas 2020/519 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 04/10/2019
KARAR TARİHİ : 29/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/09/2022

Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 8 hissedarlı bir Anonim Şirket olduğunu, müvekkilinin ise %6 azınlık hisseye sahip olduğunu, davalı şirketin davaya konu olağanüstü genel kurul toplantısının 06.07.2019 tarihinde yapıldığını, davaya konu toplantının 2 nolu gündem maddesinde; TTK 379/2 maddesi uyarınca şirket esas sermayesinin onda birini teşkil eden (…na ait 6 adet, …’na ait 2 ve …’ye ait 2 adet) payları satın alması için yönetim kuruluna oy çokluğu ile yetki verildiğini, alınan kararın sermayenin iadesi niteliğinde olup yasaya aykırı olduğunu ayrıca hisse devir taleplerinin müvekkiline hiçbir şekilde iletilmediğini ve teklif edilmediğini, 3 no’lu gündem maddesinde ise; daha önce yaptırılan şirket değerleme raporuna göre şirkete ait beher pay için ödenecek minimum ve maksimum bedel üzerinden 10 adet palın şirket tarafından satın alınmasının karara bağlandığını, ancak alınan değerleme raporunun şirketin gerçek değerini yansıtmadığını, özellikle şirkete ait Çankaya’da bulunan 10 katlı binanın gerçek değerinin minimum 17.000.000 TL olması gerekirken raporda 2.000.000 TL olarak gösterildiğini, gerçeğe aykırı değerleme raporu ile müvekkiline ait hissenin çoğunluk pay sahipleri tarafından ucuza satın alınabileceğini, mevcut ana sözleşme hükümlerine göre müvekkilinin payları üçüncü kişiye satmasının olanaksız olduğunu, müvekkilinin alınan her iki karara karşı çıkıp muhalefet şerhini yazdırdığını belirterek 06.07.2019 tarihli Olağanüstü genel kurul toplantısında alınan tüm kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 18.12.2019 tarihli duruşmadaki beyanında; 06.07.2019 tarihli genel kurul toplantı tutanağında iptali istenen kararların 2 ve 3 nolu kararlar olduğunu açıklamıştır.

CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davacının ortaklıktan kaynaklanan hakları kötüye kullandığını, davacının 2017’den itibaren katıldığı tüm genel kurul toplantılarında alınan kararlara geçerli bir sebep göstermeden olumsuz oy kullandığını ve iptal davaları açtığını, davacı vekilinin huzur hakkının kaldırılması ve ana sözleşme değişikliğine ilişkin iddialarının huzurdaki davanın konusu olmadığını, davacı vekili tarafından dava dilekçesine eklenen değerleme raporunun iptali istenen 06.07.2019 tarihli Genel Kurul kararında atıf yapılan değerleme raporu olmadığını, şirketin kendi paylarını iktisabında esas alınan raporun …Ltd Şti tarafından hazırlanan 03.07.2019 tarihli rapor olduğunu, davacı vekilinin dilekçe ekinde ibraz ettiği raporun 2017 yılında yalnızca bilanço verileri dikkate alınarak hazırlandığını, dolayısıyla yaklaşık iki yıl önce ve bilanço verileri üzerinden hazırlanan raporun sanki iptali istenen genel kurul kararına dayanak gösterilmesinin kötü niyetli olduğunu, Raporda şirket genel merkez binasının değerinin 6.040.000,00 TL olarak tespit edildiğini, iptali talep edilen genel kurulda, Yönetim Kuruluna beher pay için 245.164,00 TL ila 472.101,00 TL arasında alım yetkisi verildiğini, kural olarak şirketin kendi paylarını iktisabı kural olarak yasak olmakla birlikte TTK 379 maddesi uyarınca şirketin esas sermayesinin %10 unun aşmamak kaydı ile bedeli tamamen ödenmiş payları iktisap edebileceğini, dolayısıyla şirketin kendi paylarının iktisabının kurallara uygun şekilde yapılmasının sermayenin iadesi anlamına gelmeyeceğini, TTK 389 maddesi uyarınca şirket tarafından devralınan paylardan doğan hakların aralarında davacının da bulunduğu diğer pay sahipleri arasında payları oranında dağıtılmış olacağını, başka bir anlatımla davacının dağıtılan paydan daha fazla pay alacağını, bir an için şirketin kendi paylarını değerinin altında iktisap ettiği düşünülse dahi davacının pay sahipliği sıfatıyla söz konusu işlemden zarar görmeyeceğini bilakis kazanç elde edeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; kimlerin genel kurul kararının iptali için dava açabileceği TTK’nun 446 maddesinde düzenlendiği, buna göre toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçiren pay sahipleri iptal davası açabilecekleri, iptale konu genel kurul gündeminin 2 ve 3. maddeleri birbiri ile bağlantılı bulunduğu, 2. maddede şirket tarafından iktisabı öngörülen 10 hissenin satın alınması için yönetim kuruluna yetki verilmesi, 3. maddede ise yönetim kuruluna verilen yetkinin miktar bakımından aralığı ve süresinin belirlendiği, alınan kararlara davacı ortağın olumsuz oy kullandığı tutanağa geçmiş olmasına rağmen karara yönelik muhalefet şerhine rastlanmadığı, yasal düzenleme uyarınca davacının dava konusu karara karşı ret oyu kullanıp muhalefet şerhini tutanağa geçirmesi gerektiği, oylama öncesi yapılan görüşmelerde alınacak karara yönelik olumsuz açıklamalar yapılması alınan karara yönelik “muhalefet şerhi” niteliği taşımadığı, muhalefetin karardan sonra ve alınmış karara karşı olması zorunlu olup peşin muhalefet tarzındaki eleştiri ve açıklamalar ortağa dava açma hakkı vermeyeceği, somut olayda bu koşul yerine getirilmediğinden davanın reddi gerektiği, öte yandan esas yönünden yapılan inceleme ve alınan bilirkişi raporu çerçevesinde dava konusu 2 ve 3 nolu kararların kanun, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı bir yönü tespit edilememiş olup bu yönü ile de davanın yersiz olduğundan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Mahkemenin muhalefet şerhi ile ilgili yapmış olduğu değerlendirmesinin yanlış olduğu, müvekkilinin genel kurulda gündem maddelerine muhalefetini belirtip red oyu verdiğini, bu nedenle dava açma hakkı bulunduğunu,
Mahkemenin kararının gerekçeli olmadığını, bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, hüküm tahsis etmeye elverişli olmayan rapora karşı eksiklerin giderilmesi için ek rapor alınması yönünde itirazda bulunduklarını ancak mahkemece taleplerinin kabul görmediğini,
Davalı şirketin anılan hisselerin kendileri tarafından alınmasındaki gerekçeyi dava konusu hisse sahiplerinin hisselerini satmak istemeleri ve bunların aile dışına çıkmasını istememeleri olarak gösterildiğini, davalı şirketin bu beyanının gerçek dışı olduğunu, imtiyaz olmayan %6 azınlık hissesinin aile dışına çıkmasında davalı şirkete vereceği zararın da izaha muhtaç olduğunu,
Hisse devrinini kendilerine zorunlu hale getiren düzenlemeler yapılarak hisse bedellerinin devri içinde maksimum bedel belirlenmesi, bu bedelin genel kurul öncesi hissedarların incelemesine ve müzakeresine sunulmamasının eşitlik, dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, derleme raporunun tarihinin 03/07/2019 iptali istenen genel kurul tarihinin ise 06/07/2019 olduğunu,
Anılan derlemenin tüm şirket hisseleri için geçerli olup, 3 yıl süre ile sadece hisselerini satan azınlık hissedarlar için değil müvekkilinin hisseleri için de alt ve üst sınır belirleyen bir karar olduğunu, müvekkilinin de hissedar olarak mağdur olacak olup, iptali istemekte menfaati bulunduğunu, davalı firmanın en büyük aktifinin marka değer olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davalı şirketin 06.07.2019 tarihli genel kurulunda alınan 2 ve 3 nolu kararların iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Dava konusu 06.07.2019 tarihli Genel Kurul Toplantı Tutanağının dava konusu maddelerinin incelenmesinde;
2.maddesinde şirket yönetim kurulunda şirket hisselerinin satın alınmasına ilişkin yetki tanınmasının görüşüldüğü, şirket hissedarlarından … şirkette mevcut hisselerini 6 adetini, … mevcut hisselerini 2 adetini ve … şirkette mevcut hisselerinin 2 adetini aile içinde hiç kimsenin mali olarak bu payları kimsenin satın alma gayretinin bulunması nedeniyle, 3. Kişilere teklif etmeyi amaçladıklarını şirket yönetim kuruluna beyan ettiklerini, yönetim kurulunun da payların aile dışına çıkmamasını sağlamak amacıyla şirket ana sözleşmesinin 7/2 maddesi uyarınca payları başvurma anındaki gerçek değerleri ile kendi adına satın alma seçeneğini istediğini beyan etmiş, … adına vekaleten toplantıya katılan … söz konusu gündem maddesinin esas sözleşmesinin 7. maddesine aykırı olduğunu belirtmiş yapılan oylamada … adına toplantıya katılan … 6 payı temsil eden olumsuz oyuna karşılık 94 payı temsil eden olumlu oy ile oy çokluğuyla gündem maddesinin kabul edildiği,
Gündemin 3.maddesinde yönetim kuruluna verilecek yetkinin süresinin ve limitlerinin belirlenmesini görüşüldüğü 03/07/2019 tarihli derleme raporunun genel kurulun gündemine sunulduğu rapor tarihi itibariyle şirkete ait ve her payın değerinin 245.164,00 TL -362.828,00 TL aralığında olduğunun tespit edildiği … adına vekaleten toplantıya katılan … söz konusu gündem maddesine karşı bilgi alma haklarının kısıtlandığı şirketin finansal durumunun kendi paylarını ihtisabı için yeterli olmadığı ve finansal yeterlilik şartlarının sağlanmadığının düşünüldüğünü, yapılması planlanan işlemlerin sermayenin iadesi anlamında olup eşitlik ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğu belirtilerek muhalefet edildiği, yapılan oylamada … adına toplantıya katılan … 6 payı temsil eden olumsuz oyuna karşılık 94 payı temsil eden olumlu oy ile oy çokluğuyla gündem maddesinin kabul edildiği,
16/04/2019 tarihli genel kurul Hazirun cetvelinin incelenmesinde; 06/07/2019 tarihli şirketin 8 ortağının bulunduğu, ortakların tamamının asaleten ve vekaleten toplantıya katıldığı görülmüştür.
Bilirkişi raporunda özetle; davanın süresinde açılıp açılmadığı mahkemenin takdirinde olduğu, davaya konu genel kurul gündeminin 2. ve 3. maddelerinde alınan kararlarda TTK ve ilgili mevzuata, şirket ana sözleşmesine , ve iyi niyet kurallarına aykırı bir durum tespit edilemediği, şirket tarafından kendi hisselerinin iktisabında yapılan hesaplamaların genel kabul görmüş derleme yöntemlerine uygun olduğu belirtilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 446.maddesinde iptal davası açabilecek kişiler belirtilmiş olup, bu kişiler; toplantı da hazır bulunup da, karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten veya toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasına etkili olduğunu ileri süren pay sahiplerinin iptal davası açabileceği, düzenlenmiştir.
Doktrinde muhalefet şerhine ilişkin kıstasın katı uygulanmasının hak kaybına neden olduğuna ilişkin eleştiriler olmakla birlikte Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin istikrarlı uygulaması oylamada aykırı oy vermenin yeterli olmadığı yönündedir. Yüksek Mahkeme mutlaka karardan sonra olmak üzere; ya madde altına ya da tutanak sonuna ya da tutanağa belirtilmek sureti ile yazılmış muhalefetin genel kurul tutanağına eklenmesi sureti ile yapılmasının iptal davası hakkının şartı olduğu kabul edilmektedir (Yargıtay 11 HD 08/10/2020 gün 2020/234-3955 e-k, 2020/287-3968 e-k, 2019/4635 2020/3447 e-k karar sayılı karar).
Davalı şirketin ortağı olan davacı tarafından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 445. ve 446. maddeleri gereğince genel kurul kararına karşı iptal davası açılmış olup, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 446. maddesinde şirket genel kurulunun kararlarına karşı iptal davası açabilecekler sayılmış olup, 446. maddenin (1)-a bendinde toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten pay sahibinin iptal davası açabileceği düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile birlikte somut olay incelendiğinde; davalı şirketin 06/07/2019 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 2 ve 3 no’lu gündem maddelerinin yasaya ana sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğinden iptali talep edilmiştir.
Davalı şirketin 06/07/2019 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul Toplantısında davacı yanca, gündemin 2 ve 3 no’lu gündem maddelerinin müzakeresine ilişkin oylamada söz konusu kararlara karşı ret oyu verdiği, gündemin 2.maddesinde şirket yönetim kurulunda şirket hisselerinin satın alınmasına ilişkin yetki tanınmasının görüşüldüğü, davacı … adına vekaleten toplantıya katılan … söz konusu gündem maddesinin esas sözleşmesinin 7. maddesine aykırı olduğunu şeklinde oylama öncesi muhalefet şerhini tutanağa geçirttiği, yapılan oylamada … adına toplantıya katılan … 6 payı temsil eden olumsuz oyuna karşılık 94 payı temsil eden olumlu oy ile oy çokluğuyla gündem maddesinin kabul edildiği,
Gündemin 3.maddesinde yönetim kuruluna verilecek yetkinin süresinin ve limitlerinin belirlenmesini görüşüldüğü, davacı … adına vekaleten toplantıya katılan … söz konusu gündem maddesine karşı bilgi alma haklarının kısıtlandığı şirketin finansal durumunun kendi paylarını ihtisabı için yeterli olmadığı ve finansal yeterlilik şartlarının sağlanmadığının düşünüldüğünü, yapılması planlanan işlemlerin sermayenin iadesi anlamında olup eşitlik ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğu şeklinde oylama öncesi muhalefet şerhini tutanağa geçirttiği, yapılan oylamada … adına toplantıya katılan … 6 payı temsil eden olumsuz oyuna karşılık 94 payı temsil eden olumlu oy ile oy çokluğuyla gündem maddesinin kabul edildiği,
Davalı şirketin 06/07/2019 tarihli genel kurulun 2 ve 3 no’lu gündem maddesinde şirket ortaklarının %10 payının şirket tarafından satın alma usulleri görüşülüp karara bağlanıldığı, alınan kararlarda da butlan ya da yasa ve ana sözleşmeye aykırı bir durumun bulunmadığı dosya kapsamıyla sabittir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 446. maddesi gereğince toplantıya katılan ortakların karara ret oyu kullanarak söz konusu karara muhalif kalması ve bu hususta ayrıca zapta geçirilmesi gerektiğinden, oylama öncesi yapılan görüşmeler esnasında sunulan öneriye karşı olunduğunun belirtilmiş olması ve söz konusu karara karşı ret oyu kullanmasının alınan karara karşı muhalif olacağı anlamını taşımayacağından başka bir deyişle oylama öncesi peşin muhalefetin olması söz konusu olamayacağından iptal davası açan ortakların oylama sonrası ret oyu ve ayrıca toplantı tutanağına muhalefet şerhinin de yazdırması gerektiğinden ve somut dava konusu olayda ise 06/07/2019 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul Toplantısında davacının 2 ve 3 no’lu alınan gündem maddelerine karşı ret oyu vermesine rağmen toplantı tutanağında herhangi bir muhalefet şerhi bulunmadığından ve davacının söz konusu kararlara muhalefet ettiğine ve muhalefet şerhinin tutanağa geçirilmediğine ilişkin iddialarını yazılı bilgi belgelerle ispatlayamadığından davacılar vekilinin buna yönelik iddiaları da yerinde görülmediğinden anılan kararların iptali isteminin bu nedenle reddi gerekmektedir.
Hal böyle olunca davacının genel kurul kararının iptaline yönelik dava açabilmesi için ön şart olan davacı ortakların ilgili gündem maddelerinin oylamasında ret oyu verip ardından muhalefet şerhi yazdırmış olma şartına uyulmaması nedeniyle davanın reddi yerine ilk derece mahkemesince davanın hem dava ön şartından hemde esastan reddi kararı yerinde olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun gerekçe yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın 2 ve 3 no’lu gündem maddeleri yönünden dava ön şartı bulunmadığından reddine karar vermek gerekmiştir (Emsal mahiyette Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 08/12/2015 tarih 2014/18887 esas 2015/13122 karar sayılı ve 02/06/2014 tarih 2014/3504 esas 2014/10251 karar sayılı içtihatları).
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun gerekçe yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına açılan davanın dava ön şartı bulunmadığından reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun gerekçe yönünden KABULÜ ile,
Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/11/2020 tarih ve 2019/536 Esas 2020/519 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1).b-2 maddesi uyarınca farklı gerekçeyle KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL’den mahsubu ile kalan 36,30 TL’nin davacılardan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan posta gideri 4,50 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
B)1-Davacılar tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talebi halinde davacılara iadesine,
2-Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin kaldırma gerekçesi gözetilerek üzerlerinde bırakılmasına,
3-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından davacılar yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/09/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.