Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/748 E. 2023/345 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/748 Esas 2023/345 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/748
KARAR NO : 2023/345

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/01/2021
NUMARASI : 2019/663 Esas 2021/67 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : … – TC.No: … …
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/12/2019
KARAR TARİHİ : 09/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/03/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek davalının icra takibine yönelik itirazın iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takip dayanağı ihtarların müvekkiline usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, icra takibinden önce temerrütün söz konusu olmadığını, icra takibinde işletilen faiz ve faiz miktarının da usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin borcu bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacaklı olduğu miktarın tespit edildiği, davacının icra takibinde yer alan alacak kalemlerine ilişkin talepleri nedeniyle taleple bağlılık ilkesinin gözetildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının icra takibine itirazının 199.354,42 TL asıl alacak, 9.419,03 TL işlemiş akdi faiz ve 294,37 TL BSMV ve 414,46 TL noter masrafı olmak üzere toplam 209.482,28 TL yönünden iptaline, takibin asıl alacağın 100.463,85 TL’lik kısmına %41,50 oranında, 66.707,99 TL’lik kısmına %30,23 oranında, 32.182,58 TL’lik kısmına ise %39,00 oranında temerrüt faizi işletilerek devamına, fazlaya dair istemin reddine, itirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranından icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sözleşmeye aykırı bilirkişi raporu esas alınarak verilen kararın yerinde olmadığı, mahkemece verilen faiz oranlarına ilişkin kararın kabulünün mümkün olmadığı, ticari kredi için temerrüt faiz oranı belirlenirken genel kredi sözleşmesi gereği kredilerin cins ve niteliğine bakılmaksızın banka’nın mevzuat gereğince TCMB’ye bildirdiği faiz oranından muacceliyet tarihinde yürürlükte olan en yüksek faiz oranının esas alınacağını, müvekkilinin Merkez Bankasına bildirdiği faiz oranlarına göre hesaplama yapılması gerektiğini, Yargıtay’ın alacağa uygulanacak akdi faiz oranı ve temerrüt faizi oranının davacı bankaca aynı tür kredilere uygulanan cari kredi faiz oranı (uygulanan faiz) dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiğini belirttiğini, bu tespitin muhtemelen sözleşmede yer alan bir düzenlemeye ilişkin olduğunu, Yargıtay kararı dikkatle incelenirse bilirkişilerin, taraflar arasındaki kredi sözleşmesi hükümleri çerçevesinde inceleme yapması gerektiğinin ifade edildiğini, taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi’nde 11. maddesinin (b) bendinde açıkça banka alacağına, bankaya bu sözleşme koşullarında tamamen geri ödeyeceği tarihlere kadar geçecek günler için, kredilerin cins ve niteliğine bakılmaksızın kullanmış olduğu tüm kredilere, mevzuatta farklı bir faiz oranının uygulanması zorunlu kılınmadıkça, banka’nın mevzuat gereğince TCMB’ye bildirdiği faiz oranından muacceliyet tarihinde yürürlükte olan en yüksek kredi faiz oranına, bu oranın %30 ilavesi ile bulunacak oranda temerrüt faizi tatbik edileceğini ve bu temerrüt faizi ile fon ve gider vergisini ayrıca bir ihtar ve merasime hacet kalmaksızın ödeyeceğini kabul, beyan ve taahhüt edeceğinin hükme bağlandığını, ticari kredi için temerrüt faiz oranı belirlenirken taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği banka tarafından aynı tür kredilere uygulanan en yüksek faiz oranı değil, kredilerin cins ve niteliğine bakılmaksızın banka’nın mevzuat gereğince TCMB’ye bildirdiği faiz oranından muacceliyet tarihinde yürürlükte olan en yüksek kredi faiz oranının dikkate alınması gerektiğini, muacceliyet tarihi itibariyle müvekkilinin TCMB’ye bildirdiği en yüksek faiz oranının yıllık %36 olup, sözleşmedeki düzenleme gereği faiz oranının %30 arttırılmış halinin %46,8 temerrüt faiz oranına tekabül ettiğini, bu sebeple ticari kredi hesabı, borçlu cari hesabı ve diğer alacaklardan kaynaklanan borca uygulanması talep edilen %46,8 faiz oranının kanuna ve sözleşmeye uygun olduğunu, müvekkilinin 03/01/2019 tarihli faiz bildirim formunun faiz oranının hukuka uygunluğunu ortaya koyduğunu, takip tarihinden itibaren hükmedilen alacağa sözleşmede belirlenen oranda temerrüt faizi yürütülmesine olanak sağlayacak biçimde hüküm kurulması gerektiğini, genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan kredilere farklı oranlarda temerrüt faizi uygulanmasının hukuka ve sözleşmeye aykırı olduğunu, ticari işlerde faiz oranının serbestçe belirleneceğini, genel kredi sözleşmesinde sözleşme uyarınca uygulanması gereken temerrüt faiz oranı hakkında hüküm bulunduğunu, mahkeme kararında kredilere farklı faiz oranları uygulanmasına dair varılan sonucun hukuka aykırı olduğunu, genel kredi sözleşmesinin 11. maddesinin (b) bendi gereğince kredilerin cins ve niteliğine bakılmaksızın alacağın tamamı için yıllık %46.80 oranında temerrüt faizi uygulanması gerektiğini, kat tarihi itibariyle mahkemece tespit edilen asıl alacak tutarının hatalı olduğunu, hesap kat ihtarnamesinden de anlaşılacağı üzere dava dilekçesinde talep edildiği gibi asıl alacak tutarının 201.261,21 TL olduğunu, aradaki farkın kabulünün mümkün olmadığını, 06281016467 no’lu ticari kredi açısıdan bilirkişi raporunda ana para + akdi faiz + bsmv + taksidin gecikme faizi şeklinde hesaplama yapıldığını, toplam alacağın 101.227,94 TL olarak hesaplandığını, gecikme faizi alacak kalemlerine dahil edilmeyerek ana para tutarının 99.721,13 TL olarak hesaplandığını, bu hesaplamanın kabulünün mümkün olmadığını, 06281015650 no’lu ticari kredi açısından ana para + akdi faiz + bsmv + taksidin gecikme faizi şeklinde bilirkişi raporunda hesaplama yapılarak toplam alacağın 68,852,77 TL olarak hesaplandığını, gecikme faizi alacak kalemlerine dahil edilmeyerek ana para tutarının 66.707,99 TL olarak belirlendiğini, bu hesaplamanın kabulünün mümkün olmadığını, mahkeme tarafından tespit edilen temerrüt faizi başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporuna göre tesis edilen hüküm de hatalı olacağını, sözleşme hükümlerine göre temerrüt faizinin muacceliyet tarihinden itibaren işletilmesinin hukuka uygun olduğunu, temerrüt için 27/05/2019 tarihinin esas alınması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 9. İcra Müdürlüğünün 2019/8831 sayılı icra takip dosyası, takip dayanağı genel kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarnamesi, yargılama aşamasında bankacı ve hesap uzmanı bilirkişi heyetinden alınan 28/09/2020 tarihli kök, 24/10/2020 tarihli birinci ek, 22/12/2022 tarihli ikinci ek bilirkişi raporu, davacı hesap ekstresi, taksitli kredi ödeme planı dosya içerisinde yer almaktadır.
Yargılama aşamasında ihtiyati haciz kararına itirazın reddine ilişkin ara karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 2020/471 Esas 2020/454 Karar sayılı kararıyla istinaf başvurusunun kabulüne, ihtiyati haciz kararına itirazın kısmen kabulüne, ihtiyati haciz kararının kısmen kaldırılmasına karar verilmiştir.
Dava konusu Ankara 9. İcra Müdürlüğünün 2019/8831 sayılı icra takip dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalı borçlu aleyhine toplam 211.565,63 TL alacağın tahsili talebi ile icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 05/08/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 08/08/2019 tarihinde takibe konu borca itiraz ettiği, itirazın 7 günlük yasal süre içerisinde yapıldığı, itirazın davacı alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, işbu itirazın iptali davasının İİK’nun 67. maddesi uyarınca, itiraz dilekçesinin davacı alacaklı vekiline tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre olan 02/12/2019 tarihinde açıldığı dosya içeriğiyle sabittir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi heyeti kök raporu ile kök rapordaki tespit ve görüşü tekrar eden birinci ve ikinci ek raporlarda, davacının taksitli ticari kredide vade tarihinden kat tarihine kadar temerrüt faizi uygulamasının mümkün olduğu, ancak davacının hesap kat ihtarnamesi ile davalıya atıfet süresi tanıdığı, temerrütün atıfet süresi sonuna göre tespit edilerek temerrüt faizinin işletilmesi gerektiği, davacının TCMB’ye dava konusu kredi türündeki kredilere fiilen uygulanan faiz oranı, kredinin temerrüte düştüğü dönemde yıllık %20,15 olarak bildirildiği, ancak ödeme planıyla belirlenen ve krediye fiilen uygulanan yıllık %31,92 akdi faiz oranının temerrüt tarihindeki orandan daha yüksek olduğundan temerrüt faizinin belirlenmesinde fiilen uygulanan oranın esas alınmasının emsal yargı kararları ve taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olduğu, buna göre uygulanacak temerrüt faiz oranının %41,50 olarak tespit edildiği, davalının 04/06/2019 tarihinde temerrüte düştüğü, takip tarihi itibarıyla birinci kredi nedeniyle davacının davalıdan toplam 105.380,55 TL alacaklı olduğu, ikinci kredi yönünden kredinin akdi faiz oranının yıllık %16,68 olup, bankanın TCMB’ye bildirdiği fiili faiz oranının %20,15 olduğu, fiili faiz oranı yüksek olduğundan bu oran esas alındığında temerrüt faiz oranının %30,23 olarak tespit edildiği, takip tarihi itibarıyla davacının ikinci kredi nedeniyle davalıdan toplam 70.499,64 TL alacaklı olduğu, BCH kredisi ve ekstre masrafı yönünden akdi faiz oranının yıllık %30 olup, bankanın TCMB’ye bildirdiği fiili faiz oranının %20,15 olduğu, akdi faiz oranı yüksek olduğundan bu oran esas alındığında temerrüt faiz oranının %39 olarak tespit edildiği, takip tarihi itibarıyla davacının BCH kredisi nedeniyle davalıdan toplam 33.207,59 TL alacaklı olduğu, takip tarihi itibarıyla davacının toplam işlemiş temerrüt faizinin 9.438,99 TL olarak belirlendiği, ancak talebin 9.419,03 TL olup, talep aşılamayacağından talebin esas alındığı, buna göre takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan 199.354,42 TL asıl alacak, 9.419,03 TL işlemiş akdi faiz ve 294,37 TL BSMV ve 414,46 TL noter masrafı olmak üzere toplam 209.482,28 TL alacaklı olduğu, alacağın 100.463,85 TL’lik kısmına yıllık %41,50 oranında, 66.707,99 TL’lik kısmına yıllık %30,23 oranında, 32.182,58 TL’lik kısmına ise yıllık %39,00 oranında takip tarihinden itibaren temerrüt faizi işletilmesi gerektiği, davacının temerrüt tarihinde fiilen yıllık %36 oranında akdi faiz uyguladığını gösteren belgeler sunması halinde tekrar hesaplama yapılacağı yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı ile davalı arasında 25/01/2018 tarihli ve 200.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı dosya içeriğiyle sabittir.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı bulunduğunu, alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yukarıda özetlendiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, kredinin ödenmediği iddiasıyla davacının kredi hesabını kat ettiği, alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalının icra takibinde borca itiraz ettiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan talep edebileceği herhangi bir alacak bulunup bulunmadığı, alacak var ise miktarı, temerrüt faiz oranı, temerrüt tarihi hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazı incelendiğinde, yargılama aşamasında alınan bilirkişi kök raporu ve taraf vekillerinin itirazı üzerine alınan ve kök rapordaki görüş ve hesaplamaları tekrar eden ek raporlar ile davacının takip tarihi itibarıyla davalıdan talep edebileceği alacak miktarı tespit edilmiştir. Yapılan hesaplama ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli niteliktedir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporu dosya üzerinde yapılan inceleme ile alınmış ise de, rapor ekinde bilirkişinin banka kayıtlarından aldığı ve bankanın kaşe ve imzasının bulunduğu kredi belgeleri yer almaktadır. Bilirkişi banka kaşe ve imzasının bulunduğu banka kayıtlarına ilişkin belgeleri de dosyaya eklemek suretiyle rapor hazırladığından doğrudan banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılmamış olması sonuca etkili görülmemiştir.
Öte yandan, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının TCMB’ye bildirdiği en yüksek oran değil, davacının TCMB’ye fiilen uyguladığını bildirdiği en yüksek kredi faiz oranı ile dava konusu kredilerde uyguladığı akdi faiz oranları karşılaştırılmak suretiyle davacı lehine olacak şekilde yüksek olan oran esas alınarak taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesindeki temerrüt faizine ilişkin, tespit edilen oranın %30 ilavesi suretiyle temerrüt faiz oranı belirlenmiştir.
Davacı vekili ise istinaf dilekçesinde, bankanın fiilen daha yüksek oranda faiz uyguladığını değil, bankanın TCMB’ye bildirdiği oranın uygulanması gerektiğini ileri sürmüştür. Anılan istinaf itirazı yerleşik yargı kararlarına aykırı olup, bankanın davalının temerrüt tarihinde TCMB’ye bildirdiği en yüksek faiz oranı temerrüt faiz oranının belirlenmesinde esas alınamayacaktır.
Dava konusu icra takibi ile tahsili talep edilen taksitli ticari kredide ödenmeyen taksitler yönünden her bir taksit tarihinden takip tarihine kadar davacı davalıdan temerrüt faizi talep edebilecek ise de, davacı tarafından hesap kat ihtarnamesi düzenlenerek davalıya kredi borcunun ödenmesi için yeni bir atıfet süresi tanınmıştır. Bu durumda hesap kat ihtarnamesini düzenleyen davacının atıfet süresi sona ermeden önceki tarihe ilişkin olarak davalıdan temerrüt faizi talep etmesi TMK’nun 2. maddesine aykırı olacağından hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesap kat ihtarnamesi ile verilen atıfet süresi sonunda davalının temerrüte düştüğü kabul edilerek tespit edilen temerrüt tarihinden takip tarihine kadar temerrüt faizi işletilmesi usul ve yasaya uygun görülmüştür.
Davacı tarafından davalıya gönderilen hesap kat ihtarnamesi, davalının sözleşmede yer alan adresine 31/05/2019 tarihinde bila tebliğ olmuştur. Taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi ile İİK’nun 68/b maddesi hükmü gözetildiğinde davalının sözleşmede yer alan adresine gönderilen hesap kat ihtarnamesi bila tebliğ tarihi olan 31/05/2019 tarihinde davalıya tebliğ edilmiş sayılır. İhtarnamede yer alan 24 saatlik atıfet süresinin sonunda davalı 02/06/2019 tarihinde temerrüte düşmüştür. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, tatil süresi eklenerek temerrüt tarihi 04/06/2019 tarihi olarak esas alınmıştır. Anılan husus isabetsiz ise de, bilirkişi hesaplamalarında 1 yıl 365 gün iken, 360 gün olarak esas alıp, bu kabul çerçevesinde temerrüt faizi hesabı yapılmış olup, doğru temerrüt tarihine göre 365 gün esas alınarak takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan talep edebileceği temerrüt faiz alacağının hesaplanması sonucu değiştirmeyecektir. Çünkü hüküm altına alınan temerrüt faizi takip talebi ile aynı miktar olup, bilirkişi raporunda daha yüksek miktarda temerrüt faizi hesaplandığından talebin aşılamayacağı gözetilerek takip talebinde yer alan işlemiş temerrüt faizi miktarı esas alınmıştır. Bu durumda davacı vekilinin temerrüt tarihine yönelik istinaf itirazının da sonuç üzerinde bir etkisi bulunmamaktadır.
Davacının davalıdan hesap kat tarihi itibarıyla asıl alacak miktarı davalıyla kullandırılan kredi miktarları esas alınarak belirlenmiş olup, hesap kat ihtarnamesinde yer alan asıl alacak miktarının davalı yönünden kesinleştiği ileri sürülemeyecektir.
Hal böyle olunca, mahkemece ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/03/2023

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.