Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/743 E. 2023/327 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/743 Esas 2023/327 Karar

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/743
KARAR NO : 2023/327

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE :
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/02/2021
NUMARASI : 2018/35 Esas 2021/153 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI : … – T.C.:…- …
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 15/01/2018
KARAR TARİHİ : 08/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/03/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde adli yardım talepli olarak istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile dava dışı … arasında akdedilen 23/02/2015 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca …’e kredi açılıp kullandırıldığını, davalının sözleşmenin müşterek borçlu müteselsil kefili olduğunu, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini, kat ihtarına rağmen borcun ödenmemesi üzerine icra takibine başlandığını, itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek, davalının Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün 2017/1680 Esas sayılı icra takip dosyasına vaki itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkilinin kredi sözleşmesinin asıl borçlusu …’in 25/02/2015 tarihinde imzalamış olduğu kredi sözleşmesine kefil sıfatıyla imza attığı ve sözleşme sebebiyle borçlunun kullandığı kredinin kapatılarak ödendiğini, müvekkilinin borçlunun alacaklı bankadan çekmiş olduğu başka kredi sözleşmelerine kefaletinin bulunmadığı gibi yokluğunda yapılan limit arttırım işlemlerine de herhangi bir kabulünün bulunmadığını, takibe konu kredi alacağının müvekkilinin imzasının bulunmadığı, asıl borçlunun alacaklı bankadan kullanmış olduğu kredi sözleşmelerine ilişkin olduğunu, kredi ilişkisinin yeni bir kredi olup müvekkilinin ilk kredi sözleşmesi ile verdikleri kefalet taahhüdünün kefil aleyhine genişletilemeyeceğini, kefalet şerhinin geçerli olmadığını, kredi sözleşmesinde müvekkilinin kefaletinin geçerli sayılabilmesi için eşinin rızasının gerektiğini, takibin haksız ve kötü niyetli yapıldığını, kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini bildirerek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacı banka ile dava dışı … arasında 23/02/2015 tarih ve 2.500.000,00 TL limitli kredi sözleşmesi imzalandığı, sözleşmede kefil sıfatı bulunan davalının TBK’nın 584. maddesi kapsamında sözleşme tarihinde eşin rızasının alındığı, kefalet akdinin geçerli olmadığına ilişkin davalı itirazının yerinde olmadığı, takip tarihinden sonra ve dava tarihinden önce 31/12/2017 tarihinde yapılan 300.000,00 TL’lik kısmi tahsilat tutarı gözetilerek dava tarihi itibariyle banka alacağının bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada 1.236.534,68 TL asıl alacak, 388.291,34 TL işlemiş faiz, 34.277,05 TL %5 BSMV, 544,89 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 1.659.647.96 TL olduğu, asıl alacağın kredili mevduat hesabı ve ticari kredi kartından kaynaklanan 9.171,31 TL’lik kısmına dava tarihinden itibaren % 30,24 oranında 1.227.363,37 (kısa kararda sehven 1.224.363.00 TL yazılmış ) TL’lik kısmına dava tarihinden itibaren %39 oranında işlemiş faiz uygulanmasına, davalı tarafın kötü niyet tazminatı isteminin yerinde olmadığı, alacak likit olmakla itiraz edilen ve dava değeri olarak harçlandırılan 1.518.002,87 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatına karar vermek gerektiğinden, davanın kabulüne, icra takibinden sonra davadan önce yapılan 300.000,00 TL’lik ödeme nedeniyle dava tarihi itibariyle tespit edilen alacak dikkate alınmak suretiyle Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün 2017/1680 E sayılı icra takip dosyasına vaki davalı itirazının 1.236.534,68 TL asıl alacak, 388.291,34 TL işlemiş faiz, 34.277,05 TL %5 BSMV, 544,89 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 1.659.647,96 TL üzerinden ve asıl alacağın kredili mevduat hesabı ve ticari kredi kartından kaynaklanan 9.171,31 TL’lik kısmına dava tarihinden itibaren %30,24 oranında, 1.227.363,37 TL lik kısmına dava tarihinden itibaren %39 oranında işlemiş faiz uygulanmak suretiyle iptali ile takibin devamına, itiraz edilen 1.518.002,87 TL’nin %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Müvekkilinin sözleşmedeki kefaletinin geçerli olmadığını, eş rızası belgesinde müvekkilinin kefaletinin müteselsil kefalet olduğuna ilişkin bir kayıt bulunmadığını, bu nedenle eş rızasından bahsedilemeyeceğini, kefaletin geçersiz olduğunu,
Bilirkişi tarafından raporda iki farklı hesap yapıldığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkilinin bu borçtan herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, yeni araçların takibi ve satışı yapılmadan müvekkiline başvurulamayacağını, rehinli araçların satılması suretiyle 300.000,00 TL tahsilat yapıldığını, bilirkişi tarafından dava tarihi baz alınarak hesaplama yapıldığını ve mahkemece de bu şekilde karar verildiği, bu şekilde yapılan hesaplamayı kabul etmediklerini, davanın icra takibinden sonra davadan önce yapılan ödemeler düşülerek dava açılması gerekirken olmayıp yapılan tahsilatın ana paradan düşülmesini talep ettiklerini, ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacı banka ile dava dışı … arasında 23/02/2015 tarih 2.500.000,00 TL limitli Kredi Genel Sözleşmesi imzalandnığı, davalının sözleşmeyi kefil sıfatıyla imzaladığı, kefalet limitinin de 2.500,00 TL olduğu, 23/02/2015 tarihinde kefil …’ün eşi olan …’ün eş rızasının alındığı, kefaletin türünün eş rızası belgesinde açıkça müteselsil olduğunun belirtildiği, 25/12/2015 tarihinde genel kredi sözleşmesinin limit artırımı yapıldığı, davalının limit artırımında imzasının bulunmadığı,
Beşiktaş 26. Noterliğinin 11.01.2017 tarih … yevmiye no’lu kat ihtarnamesinin incelenmesinde; ihtar edenin …, muhataplarının … ve … olup, ticari, kredi kartı ve kredili mevduat hesabından kaynaklanan toplam 1.485.822,49 TL’nin 1 gün içinde ödenmesinin ihtar edildiği, kat ihtarının davalı kefile bila tebliğ edildiği,
Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün 2017/1680 Esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; alacaklısının…, borçlusunun … olup, 1.236.705,45 TL asıl alacak, 267.383,37 TL işlemiş faiz, 13.369,16 TL %5 GV. 544,89 TL masraf olmak üzere toplam 1.518.002,87 TL alacağın tahsiline yönelik ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının borca itirazı üzerine takibin durdurulduğu görülmüştür.
Bankacı bilirkişiden alınan rapor ve ek raporda özetle; davacı banka ile dava dışı … arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, dava dışı …’e kredi kullandırıldığı, davalının sözleşmenin müteselsil kefili olduğu, eş rızasının alındığı, limit artırımında davalının herhangi bir imzasının bulunmadığı, asıl borçluya icra takibine konu kredilerin ticari kredi, ticari kredili mevduat hesabı ve ticari kredi kartından kaynaklı kredi kullandırıldığı, kat tarihinin 30/12/2016 olup davalı kefile ihtarname tebliğ edilemediği için takip tarihinin temerrüt tarihi olduğu, ticari kredili mevduat hesabı ve ticari kredili akdi faiz oranının %24,24 temerrüt faiz oranının %30,24 taksitli ticari kredi akdi faiz oranının %14,88 temerrüt faiz oranının ise davacı banka tarafından ibraz edilen temerrüt tarihi itibariyle fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının %19,80 olduğundan %50 fazlası olan %29,70 olduğu sözleşmenin 29 ve 30. maddesinde kredili bankomat ve kredi kartı kapsamındaki sorumluluğun düzenlendiği, takip tarihinden sonra davadan önce olmak üzere 31/10/2017 tarihinde yapılan 300.000,00 TL’lik kısmi tahsilat tutarının TBK 100. maddeye göre öncelikle faiz ve fer’ilerine mahsup edilmek suretiyle dava tarihine göre talep edilebilecek tutarın 1.236.534,68 TL asıl alacak, 388.291,34 TL işlemiş faiz, 34.277,05 TL %5 BSMV, 544,89 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 1.659.647.96 TL olduğu, kredili mevduat hesabı ve ticari kredi kartından kaynaklanan 9.171,31 TL’lik kısmına takip tarihinden itibaren %30,24 1.227.363,37 TL’lik kısmına takip tarihinden itibaren %39 oranında işlemiş faiz uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
Somut olaya gelince; davacı banka ile dava dışı … arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, dava dışı …’e kredi kullandırıldığı, davalının sözleşmenin müteselsil kefili olduğu, kullandırılın kredinin ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiği, kat ihtarına rağmen borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsiline yönelik olarak Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün 2017/1680 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu ve eldeki işbu itirazın iptali davası açılmıştır.
Dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetim ve hüküm kurmaya elverişli bankacı bilirkişinin rapor ve ek raporunda da belirtildiği üzere davacı bankayla dava dışı … arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı ve kredi kullandırıldığı, davalının da bu genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil sıfatıyla eş rızası alınmak suretiyle kefaletinin bulunduğu, davalı asıl borçluya kullandırılan kredinin ödenmemesi üzerine davacı banka tarafından alacağın tahsili için Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün 2017/1680 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi yapıldığı, icra takibinde açıkça takip tarihinden sonra asıl alacak yönünden işleyecek temerrüt faizinin talep edildiği, takip tarihinden sonra dava açılmadan önce 31/10/2017 tarihinde dosya kapsamında 300.000,00 TL’lik kısmi tahsilat yapıldığı, bu tutarın TBK’nun 100.maddesine göre öncelikle faiz ve fer’ilerinden mahsup edilmek suretiyle dava tarihine göre alacağın tespit edilebileceği belirtilmek suretiyle yapılan hesaplama sonucu davacının davalıdan 1.236.534,68 TL asıl alacak, 388.291,34 TL işlemiş faiz, 34.277,05 TL %5 BSMV, 544,89 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 1.659.647.96 TL alacaklı olduğu, tespit edildiğinden açılan davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik karar usul ve yasaya uygundur.
Türk Borçlar Kanunu’nun 581 ve devamı maddelerinde; kefalet sözleşmesinin düzenlendiği, aynı Kanunun 584. maddesinde eş rızasına yönelik düzenleme yapıldığı, düzenlemeye göre eşlerden birinin mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabileceği, bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olmasının şart olduğunun düzenlendiği, dosya kapsamına göre de davaya konu genel kredi sözleşmesinin 23/02/2015 tarihinde imzalandığı, davalı …’ün 2.500.000,00 TL limitle sözleşmenin müteselsil kefili olduğu, aynı tarihte davalının eşi olan …’ün de eş rızasının alındığı, eş rızası belgesinde açıkça kefalet türünün müteselsil ve kefalet tutarının da 2.500.000,00 TL olduğu belirtildiğinden eş rızasının ve kefaletin geçerli olduğu anlaşılmakla davalı yanın bu kısma yönelik istinaf başvurusuna itibar edilmemiştir.
Davalı vekilinin icra inkar tazminatına yönelik istinaf başvurusuna gelince; dava dışı …’in davacı bankadan kullanmış olduğu kredilerin miktarı belli olup davacı bankanın alacak miktarı likit ( bilinebilir – belirlenebilir – hesap edilebilir) nitelikte olduğundan İcra İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi gereğince %20’dan aşağı olmamak üzere davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesine yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin buna yönelik istinaf başvurusu yerinde değildir (Emsal mahiyette Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 09/02/2017 tarih 2016/12900 esas 2017/994 karar sayılı içtihatı).
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalının Adli Yardım Talebi kabul edilmekle davalı tarafından herhangi bir harç yatırılmadığından davalıdan alınması gerekli olan 113.370,55 TL nispi peşin harç ile istinaf kanun yoluna başvurma harcı 179,90 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/03/2023

Başkan- … Üye – … Üye – 92528 Zabıt Katibi -…
… … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.