Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/723 E. 2023/320 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/723 Esas 2023/320 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/723
KARAR NO : 2023/320

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE :
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/02/2021
NUMARASI : 2020/275 Esas 2021/158 Karar
DAVACI : … – […]
VEKİLLERİ :
DAVALI : … -… …
VEKİLİ
FERİ MÜDAHİL
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali İstemli
DAVA TARİHİ : 10/04/2020
KARAR TARİHİ : 08/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/03/2023

Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin … Şirketi unvanı ile kurulduğunu, pay oranlarının %40 dava dışı baba …’a, %30 davacı …’a, %30 …’a ait olduğunu, davalı şirketin nevi değiştirmek suretiyle …. A.Ş. olduğunu, şirket içerisinde … ailesi içinde şirket hisselerinin ekonomik nedenlerle el değiştirdiğini, müvekkili ile kardeşlerinin aynı oranda pay sahibi oldukları diğer şirketin …. A.Ş. olduğunu, her iki şirkette aynı pay oranlarına sahip kardeşlerin şirketleri aralarında paylaşmak suretiyle ortaklıklarını ayırmak hususunda görüş birliğine vardıklarını, müvekkilinin şirketin bölünmesi ve ardından taşınır ve taşımaz malların devri hususunda üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirdiğini, fakat dava dışı … ile …’ın hisse devri edimlerini yerine getirmediğini, davalı şirketin, davacının katılımı olmaksızın 23/03/2020 tarihinde genel kurul toplantısı yaptığını, anılan genel kurul toplantısının dünya ve Türkiye’yi etkisi altına alan Covid 19 virüsü nedeniyle ertelenmesi gerektiği halde toplantının yapılmasının yoklukla malul olduğu ve toplantıda alınan kararların yok hükmünde olması gerektiğini, müvekkili …’ın Covid-19 salgını nedeniyle alınan tedbir kapsamında genel kurul toplantısına katılamadığını, şirket çalışanı şoförlerin yurt dışına yük taşıma sırasında en az 15-20 gün yurt dışında kaldıklarını, yurda döndüklerinde herhangi bir kontrol ve karantinaya tabi tutulmadıklarını, salgın hastalığı taşıyıcı konumda olup şirkette diğer çalışanlara bulaştırma ihtimali olduğunu, bu şartlar altında yasal düzenlemeler kapsamında toplantı yapılmasının mümkün olmadığını, yapılırsada katılamayacağını Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davalarda belirterek toplantının ertelenmesi ile ilgili taleplerde bulunduklarını, bu taleplerin henüz olumlu yada olumsuz sonuçlanmadığını, genel kurulun yapılmaması ile ilgili tüm girişimlere rağmen yapılan genel kurul toplantısında alınan kararların yoklukla malül olduğunu, Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/650 esas sayılı dosyasında genel kurulu toplantıya çağırmak üzere …’u kayyım olarak görevlendirdiğini, bahsi geçen dosyada …’ın davacıdan gizlemek amacıyla yeni merkez binasına taşındığını bildiği halde … A.Ş.’nin bilinen adresini gizleyerek, şirkete yapılacak tebligatların kendisinin bulunduğu… … A.Ş.’nin merkezine yaptırdığını, bir önceki genel kurul toplantısının 18/03/2019 tarihinde yapıldığı, anılan genel kurul toplantısında mevcut yönetim kurulunun 21/05/2021 tarihine kadar devam etmesine oy birliği ile karar verildiğini, yeniden yönetim kurulu üye seçimi yapılamasında gerektirici sebeplerin ne olduğu hususunda izaha gerek olduğunu, Davalı … A.Ş.’nin bütün hisselerinin davacı …’a ait olduğunun Eskişehir Ticaret Mahkemesinin 2019/274 esas sayılı dosyasında görüleceğini, bu sebeple genel kurul isteminin iyi niyetli olmadığı, asıl amacın oy çoğunluğu kullanıp davacı tarafın saf dışı bırakılmak istendiğini, bu nedenlerle genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğunu, davaya konu genel kurul toplandısının çağrı ve ilan metninde ve toplantı tutanağında olağan veya olağanüstü genel kurul toplantısı olduğu hususunda herhangi bir belirleme bulunmadığını, bu hususun toplantıya katılacak ortakların yapacakları hazırlıkları doğrudan etkileyeceğini bu nedenle genel kurul toplantısına yapılan çağrısının ve toplantının usulsüz olduğunu, davaya konu 23/03/2020 tarihli genel kurul toplantısında şirketin sermayesinin 10.450.000,00-TL’ye tekabül eden 10.450.000 adet hisseden oluştuğunun açıklandığını, açıklanan hisse sayısı ile devamında açıklanan katılan ve katılmayan hisselerin sayısının toplam hisse sayısı ile örtüşmediğini ve bu hisselerin akıbeti hakkında herhangi bir açıklama yapılmadığını, hazirun cetvelinin de bu usulsüzlük göz ardı edilerek düzenlendiğini, bu durumun açıklığa kavuşturulmadan genel kurul toplantısının yapılmasının mümkün olmadığını, …’ın toplantıya asaleten katıldığı halde kendisine ait 8.000 adet hisse yönünden de avukatı olan …’i temsilci tayin etmek suretiyle toplantıya iştirak ettirdiğini, genel kurulda … paylarının iki kişi tarafından temsil edildiğini, böylece her pay sahibinin genel kurulda sadece bir kişi tarafından temsil edilmesi kuralını ihlal ettiğini, davaya konu genel kurul toplantısının ikinci maddesinde yönetim kurulu üyelerinin seçilmesine ilişkin alınan kararın, yönetim kurul üyesi seçilmesine gerek olmadığı bir aşamada hiçbir gerekçe gösterilmeden yapılmış olması nedeniyle iyi niyet kurallarına aykırı olduğundan iptali gerektiğini, genel kurul toplantısının 4 numaralı maddesinde yönetim kurulu üyeleri … ile …’ın TTK 395 ve 396 maddelerde sayılı hususlarda gerekli yetki ve izinlerin verilmesine karar verildiğini, kendilerine yetki ve izin verilmesine ilişkin oylamada oy kullanmalarının yasak olduğunu, bu iki üyenin kardeş olduğunu, akrabalık ilişkisi nedeniyle de oy kullanmalarının mümkün olmadığını, verilen yetki ve iznin neler olduğunun, kapsamının ne olduğunun açık ve tereddüde yer olmayacak şekilde gösterilmediğini, kendileri haricinde oylamada başkaca bir oy olmadığından da bu konuda olumlu bir karar alınmasının mümkün olmadığını belirterek 23/03/2020 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların ihtiyati tedbir yoluyla yürütmesinin durdurulmasını ve tüm kararların emredici hukuk kurallarına aykırı olması nedeniyle butlanla malül olduğunun tespitine karar verilmesini, butlan talebi kabul edilmediği takdirde davaya konu 2. ve 4. maddelerde alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı fer’i müdahil vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkilinin davalı şirketin 23/03/2020 tarihinde yapılan genel kurulu ile yönetim kurulu üyesi olarak seçildiğini, bu tarihten önce de davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olduğunu, …’ın talebi ile yapılan genel kurulda alınan kararların butlan ve iptali talep edildiğinden davalının yanında …’ın feri müdahil olarak katılmasını talep ettiklerini, … A.Ş. ortakları olan kardeşlerin ortak oldukları diğer şirketleri … A.Ş. ile birlikte şirketlerini kendi aralarında pay etme konusunda bir kısım ön koşullarda mutabakata varıldığını ancak şirketlerin faaliyette bulunduğu taşınmazların değeri, ortakların şirketlerden şahsi alacakları, şirketlerin birbirinden olan alacakları, piyasaya olan borçlar, piyasadan alacaklar vs. gibi konularda herhangi bir mutabakata varamadıklarını, bu nedenle şirketlerde paylaşım ve karşılıklı pay devrinin gerçekleşmediğini, davaya konu 23/03/2020 tarihli genel kurulun Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/650 esas 2020/16 karar sayılı ilamına istinaden kayyım vasıtası ile toplandığını, davacıya kayyım tarafından genel kurul tarihinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini ve davacının genel kuruldan haberdar olduğunu, Covid-19 salgını nedeniyle genel kurulların iptal edileceğine dair zorlayıcı herhangi bir düzenleme bulunmadığını, davacının toplantıya salgını bahane ederek katılmamasının kötü niyetli olduğunu, davacının usulüne uygun çağrıya rağmen toplantıya katılamaması, verilen kararlara olumsuz oy verme ve bu muhalefetini tutanağa geçirtme şartlarını yerine getirmediğini bu nedenle genel kurul kararının iptalini isteyemeyeceğini, genel kurul gündeminde şirketin temel yapısını bozan ve sermayenin korunması hükmüne aykırı herhangi bir gündem maddesi olmadığını ve görüşülmediğini, bu nedenle davacının genel kurul kararlarının butlanını talep etme hakkının bulunmadığını, genel kurul toplantısına çağrı yapılırken olağan veya olağanüstü olarak ayrım yapılmasının hukuki bir mecburiyet olmadığını, bunun gündem maddesi ile ilişkili olduğunu, gündem maddesinin ilan edildiğini ve basiretli bir tacirin gündemin olağan olup olmayacağını ayırt edebilecek olduğunu, davacının hisse sayısındaki usulsüzlük gözardı edilerek hazirun cetvelinde toplam pay sayısının doğru olarak gösterilmediğinin iddia edildiğini ancak 6.400.000 adet paylar için paylar için hazırlanmış fakat kayyıma ibraz edilmeyen ve kayyım tarafından hamili bilinmeyen payların maliki bilinemediğinden hazirun cetveline dahil edilemediğini, pay defteri ve yönetim kurulu karar defterlerinin kötü niyetli davacı tarafından kayyıma ibraz edilmediğini, kayyımdan gizlendiğini veya zayi edildiğini, söz konusu toplantıya katılan … ile …’ın toplamda 6.688.000 adet payı temsil ederek toplantı nisabını sağladıklarını, ayrıca birden fazla paya sahip kişinin genel kurulda bir kısım paylar için bir temsilci, geriye kalan diğer paylar için ise başka bir temsilci atamasında hukuken bir engel bulunmadığını, davacının yönetim kurulu seçimine gerek olmadığı iddiasının iş bu davaya konu olamayacağını, genel kurulun mahkemece belirlenen gündeme uygun olarak toplandığını, genel kurulda yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin alınan 2 nolu ara kararın 2019 nisan ayından itibaren yönetimde yaşanan kilitlenmeyi aşmak ve şirketin işlemez hale gelmesinin önüne geçmek için alınmak zorunda kalınan bir karar olduğunu belirterek davalı yanın feri müdahale talibinin kabulü ile davanın usul ve esas yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi sonucu; davacı vekilinin butlan iddiasına dayanak gösterilen Covid-19 pandemisi nedeniyle Cumhurbaşkanlığı tarafından yayınlanan 2020/3 sayılı genelge ile ticaret bakanlığı tarafından 20/03/2020 tarihinde şirketlerin genel kurul toplantıları ile yapılan açıklamada bilimsel, kültürel, sanatsal ve benzeri toplantı ve aktivitelerin Nisan ayı sonuna kadar ertelendiği, ticari şirket toplantılarının ertelenmesine ilişkin herhangi bir düzenlenme ve açıklama öngörülmediği anlaşıldığından davacı vekilinin alınan kararların butlanına yönelik iddiasının yersiz olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin bu yöndeki iddialarına itibar edilmediği, davacının iptal iddiaları yönünden yapılan değerlendirmede ise; dava konusu genel kurulun 2. maddesinde yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin kararın TTK’nun 364. maddesi ile uyumlu olduğu, TTK’nun 408. maddesi gereğince de yönetim kurulu üyelerinin seçimi, görev sürelerinin belirlenmesi ve azlinin genel kurulun devredilemez yetkileri arasında olduğu biçimdeki düzenlemeye uygun olduğu, yönetim kurulu üyelerinin görev süresi sona ermeden yeni üye seçimi yapılmasının kararın dürüstlük kuralına aykırı olduğunun kabul edilmesi için yeterli olmadığı, söz konusu kararın yasal oy nisabı sağlanarak alındığı, yine iptali talep edilen 4 no’lu kararın … ve temsilcisi ile şirket ortaklarından …’ın oyları ile kabul edildiği, her ne kadar … ve … yönetim kurulu üyeleri olmalarından dolayı kendileri için oy kullanamayacak olsalar da … oy kullanmadığında …’ın oyları ile, … oy kullanmadığında ise …’ın oyları ile gerekli nisabın sağlandığı, kaldıki TTK’nun 436. maddesi kapsamında kişisel nitelikli bir iş görüşülüp karar bağlanmadığı, bu kapsamda davacı vekilinin kararların yasa, ana sözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğuna ilişkin iddiasında yersiz olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Cumhurbaşkanlığı tarafından yayınlanan 2020/3 sayılı genelge ile bilimsel, kültürel ve sanatsal benzer toplantının 30/04/2020 tarihine kadar ertelendiğini, dolayısıyla bu süre zarfında bu tür toplantıların yapılamayacağının belirlendiğini, idarenin işbu genelge ile yapılamayacak toplantıları tek tek saymayarak ve benzeri toplantı ibaresi ile hastalığın bulaşmasına elverişli birden fazla kişinin katılımıyla gerçekleştirilen her türlü toplantının ertelenmesinin ticari şirketler için toplantıları da kapsadığının açık olduğunu, bu konuda kesin ifadeler kullanılmamasının nedeninin ticari hayatın devamlılığı nedeniyle aciliyet gerektiren kararların alınabilmesini sağlamak olduğunu, bunun dışındaki konulara ilişkin genel kurul yapılmasının sağlık kurallarının hiçe saymak olacağının açık olduğunu, dosyaya uzman görüşü sunulduğunu, her iki bilimsel görüşün de sonuç olarak Covid 19 salgınının etkilerinin sürdüğü bir aşamada idarece alınan tedbirler kapsamında genel kurul toplantısının yapılamayacağı ve şayet buna rağmen yapılmış ise genel kurul toplantısında alınan kararların yoklukla malul olduğunu, dosya kapsamında alınan bilirkişinin rapor ve ek raporunda bu mütalara neden itibar edilmediğinin açıklanmadığını, müvekkilinin de Covid 19 salgını nedeniyle alınan tedbirler kapsamında genel kurul toplantısına katılamadığını, ayrıca genel kurul toplantısı yapılmasına gerek olmadığı halde müvekkilinden gizlenerek genel kurul toplantı kararı alındığını, müvekkiline gönderilen tebligatın da mahkemeden gizlenerek … A.Ş.’nin bilinen adresine çıkartmak yerine … A.Ş’nin merkezine tebligatın çıkartıldığını,
Yönetim kurulu üyesi seçimine gerek bulunmadığı halde seçim yapılmış olmasının iyi niyet kurallarına aykırı olup, bu maddenin iptali gerektiğini, davaya konu genel kurul toplantısının olağan toplantı mı olağanüstü toplantı mı olduğunun belli olmadığını, mahkemece toplantı nisabına ilişkin usulsüzlük iddialarının değerlendirilmediğini, davaya konu genel kurul kararlarının kötü niyetle alındığının sabit olduğunu, 8.000 hissenin toplantıda vekalet temsil edilmesinin usulsüz olduğunu, genel kurul toplantısında TTK’nun 395 ve 396.maddelerine göre alınan kararların da TTK’nun 436.maddesindeki oydan yoksunluk halleri dikkate alındığında akrabalık ilişkisi de gözetildiğinde oydan yoksunluk gereğince kullanılan oyların usulsüz ve hukuka aykırı olduğu halde ilk derece mahkemesince taleplerinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davalı anonim şirketin 23/03/2020 tarihli genel kurulunda alınan kararlarının öncelikle butlanına karar verilmesi, mümkün olmadığı takdirde gündemin 2 ve 4 no’lu maddelerinde alınan kararların iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/650 esas 2020/16 karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacısının …, davalısının … ..A.Ş.olup, davalı şirketin dilekçeye yazılı gündem ile genel kurula çağrılmasına yönelik çağrıyı yapmak üzere kayyım atanması istemine ilişkin dava açıldığı, mahkemece TTK’nun 411 ve 412.maddesi gereğince davacının Eskişehir 2. Noterliğinin 24/07/2019 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnamesinde belirtilen gündem maddelerine ilişkin 3 ay içinde yapılması için gerekli çağrı ve işlemleri yapmak ve gündemi belirleyip düzenlemek üzere mali müşavir …’un kayyım olarak görevlendirilip yetkilendirilmesine 10/07/2020 tarihinde karar verildiği, kayyım tarafından gündem maddesinin ortaklara tebliğ edildiği, Ticaret Sicil Gazetesinde gerekli ilanların yaptırıldığı, davalı şirketin 23/03/2020 tarihli genel kurul toplantı tutanağının 2.maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin seçimi ve görev sürelerinin belirlenmesi olup, şirketin yönetim kurulu üyeliklerine 3 yıl süre ile görev yapmak üzere … ve …’ın 4.096.000 oyla oy birliğiyle seçildiği, gündemin 3.maddesinde, şirket ana sözleşmesinin 4.maddesinin değiştirilmesine ilişkin olduğu, gündemin 4.maddesinin ise, yönetim kurulu üyelerinin TTK’nun 395 ve 396.maddelerinde sayılı hususlarda gerekli yetki ve izin verilmesi hususunun oya sunulduğu, 4.096.000 oyla oy birliğiyle yönetim kurulu üyelerinin TTK’nun 395 ve 396.maddeleri hususunda gerekli yetkilerin verildiği, şirketin toplam hisse adedinin 10.450.000 olup, toplantıya katılan mevcut toplam hissenin 4.096.000 olduğu, şirket ortaklarından 2.304.000 hissesi bulunan …’ın toplantıya katılmadığı, diğer ortaklar … ve …’ın toplantıda hazır olduğu anlaşılmıştır.
Mali müşavir bilirkişi …’ndan alınan 01/12/2020 tarihli raporda özetle; Covid-19 pandemisi nedeniyle Cumhurbaşkanlığı tarafından yayınlanan 2020/3 sayılı genelge ile Ticaret Bakanlığı tarafından 20/03/2020 tarihinde şirketlerin genel kurulu toplantıları ile ilgili yapılan açıklamada ticari şirket toplantılarının ertelenmesinin şart koşulduğu ile ilgili bir ifadeye rastlanmamış olmakla birlikte, uyuşmazlıkla ilgili hukuki ve nihai takdir sayın mahkemeye ait olduğu, davalı şirketin 23/03/2020 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyelerinin seçimi ve görev süresinin belirlenmesine ilişkin 2 nolu gündemle alınan kararın gerekli oy nisabı sağlanarak alındığının anlaşıldığı, iptali talep edilen 4 nolu kararın dava dışı … ve temsilcisi ile dava dışı …’ın oyları ile kabul edildiği, her ne kadar … ile … yönetim kurulu üyesi olmalarından dolayı kendileri için oy kullanamayacak olsalar da … oy kullanmadığında …’ın oyları ile … oy kullanmadığında ise …’ın oyları ile gerekli nisabın sağlandığı, öte yandan sayın mahkeme tarafından davalı şirket yönetim kuruluna TTK’nun 395 ve 396. maddeleri kapsamında izin verilmesi hususunda topluca oylama yapıldığı ve yönetim kurulu üyelerinin birbirlerinin oylamasında TTK’nun 436. maddesi kapsamında oy kullanamayacağının değerlendirilmesi halinde ise gerekli oy nisabının sağlanamadığı uyuşmazlıkla ilgili hukuki ve nihai takdirin sayın mahkemeye ait olduğu, davalı şirketin 23/03/2020 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan kararların iyi niyet kurallarına aykırı olup olmadığı hususunun mahkemenin takdirinde olduğu belirtilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 446.maddesinde iptal davası açabilecek kişiler belirtilmiş olup, bu kişiler; toplantı da hazır bulunup da, karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten veya toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasına etkili olduğunu ileri süren pay sahiplerinin iptal davası açabileceği, düzenlenmiştir. Her ne kadar davacı yanca davalı şirketin 20/03/2020 tarihli genel kuruluna usulüne uygun çağrı yapılmasına rağmen katılım sağlanmamış ise de, Cumhurbaşkanlığı’nın 2020/3 sayılı genelgesinde açıkça şirket genel kurullarının toplantılarını içermediğinden toplantıya engel olmadığı kabul edilse bile genelgelerdeki yoruma muhtaç anlatım ve dünya genelinde ki Covid 19 pandemisi ve sağlık gerekçesi gözetildiğinde genel kurula katılmama gerekçesi de göz önünde bulundurulduğunda genel kurula çağrılan davacının genel kurula katılmasa bile yasal süre içerisinde iptal davası açma hakkı bulunduğu Dairemizce kabul edilmiştir.
Düzenleme ile birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı yanca davalı şirketin 20/03/2020 tarihinde yapılan genel kurulun Covid 19 genelgesine aykırı yapıldığından alınan kararların butlanı talep edilmiş ise de, butlan iddiasına dayanak gösterilen Covid 19 pandemisi nedeniyle Cumhurbaşkanlığı tarafından yayımlanan 2020/3 sayılı genelge ile Ticaret Bakanlığı tarafından 20/03/2020 tarihinde şirketlerin genel kurul toplantıları ile yapılan açıklamada bilimsel, kültürel, sanatsal ve benzeri toplantı ve aktivitelerin 2020 yılı Nisan ayı sonuna kadar ertelendiği, ticari şirket toplantılarının ertelenmesine ilişkin herhangi bir düzenlenme ve açıklama öngörülmediği gibi davalı şirketin genel kurulunun yapılması için Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/650 esas 2020/16 karar sayılı dosyasında kayyım …’a genel kurul yapılması için 3 ay süre verildiği, kayyım tarafından da 3 aylık yasal süre içerisinde çağrı ve genel kurulun usulüne uygun şekilde gündem maddesi oluşturularak ilan ettirildiği anlaşıldığından davacı vekilinin alınan kararların butlanına yönelik istinaf başvurusuna itibar edilmemiştir.
Öte yandan, 20/03/2020 tarihli genel kurulun gündemin 2 no’lu maddesinde alınan yeni yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin kararın iptali talep edilmiş ise de, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere 6102 Sayılı TTK’nun 408.maddesi gereğince yönetim kurulu üyelerinin seçimi, görev sürelerinin belirlenmesi ve azli hususunun genel kurulun devredilemez yetkileri arasında olduğu, davalı şirketin 20/03/2020 tarihli genel kurulunda da 2 no’lu gündem maddesiyle yeni yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi hususunun bütün ortaklara bildirildiği ve TTK’nun 364.maddesi gereğince de katılanların oy birliğiyle yeni yönetim kurulunun oluşturulduğu, alınan kararın yasaya, genel hükümlere ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı bir yönünün de bulunmadığı anlaşıldığından davacı yanın buna yönelik istinaf başvurusuna itibar edilmemiştir.
Diğer yandan, 20/03/2020 tarihli genel kurulun 4 no’lu gündem maddesi ile seçilen yönetim kurulu üyelerinin TTK’nun 395 ve 396.maddeleri ile verilen yetkilerin iptali gerektiği iddia edilmiş ise de, 6102 sayılı TTK’nın “Oydan Yoksunluk” başlıklı 436.maddesinde; pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üst soyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hakimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamayacağı, şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisine haiz kişilerin, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacağı düzenlenmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 11/12/2018 tarih ve 2017/294 Esas 2018/7825 Karar sayılı içtihatında yönetim kurulu üyelerine TTK’nun 395 ve 396.maddelerine göre şirket ile işlem yapma ve şirkete borçlanma ile Rekabet Yasağını düzenleyen maddeler çerçevesinde yetki verilmesine dair maddenin oydan yoksunluk maddesini düzenleyen TTK’nun 436.maddesi çerçevesinde iptali gerektiği belirtilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında da kabul edildiği üzere (19/12/2019 tarih 2018/1327 Esas 2019/8307 Karar sayılı; 23/05/2019 tarih 2017/4663 Esas 2017/4105 Karar sayılı; 20/01/2021 tarih 2020/1055 Esas 2021/199 Karar sayılı emsal ilamları) pay sahibini oy hakkının bulunması esastır. Oydan yoksunluk ise anonim şirketin pay sahiplerin oy hakkına ve bunun doğumuna ilişkin 434 ve 435.maddeleri gözetildiğinde istisnai niteliktedir. İstisna hükümlerinin yorum yoluyla kapsamını genişletilmesi kaçınılması gereken bir yöntemdir ve yorum yoluyla yeni bir oydan yoksunluk hali yaratılamaz.
Dava konusu genel kurulun görüşülüp karara bağlanan 4 no’lu gündem maddesinde … ve …’a TTK’nun 395 ve 396.maddeleri gereğince gerekli yetki ve izinler verilmiştir. Yukarıda ki açıklamalar ve ilk derece mahkemesinin gerekçesi de gözetildiğinde iptali talep edilen genel kurula davacı dışında diğer iki ortağın katıldığı, katılan diğer iki ortağın kardeş olduğu, TTK’nun 436/2.maddesinde açıkça; pay sahibinin kendisi, eşi, alt ve üst soyunun müzakerelerde oy kullanamayacağının düzenlendiği, bu hale göre dava konusu genel kurulda … ve …’ın yönetim kurulu üyesi olmalarından dolayı kendileri için oy kullanamayacak olsalar da …’ın oy kullanmadığında …’ın oyları ile, …’ın da oy kullanmadığında …’ın oylarıyla gerekli nisabı sağladığı, alınan kararda yasaya, esas sözleşmeye ve afaki iyi niyet kurallarına bir aykırılık bulunmadığından davacı yanın buna yönelik istinaf başvurusu da yerinde değildir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/03/2023

Başkan- … Üye – … Üye – 92528 Zabıt Katibi -…
… … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.