Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/710 E. 2023/1465 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1443 Esas 2023/1527 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1443
KARAR NO : 2023/1527

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/04/2021
NUMARASI : 2021/149 Esas 2021/272 Karar
DAVACI
VEKİLİ
DAVALI :
DAVA : Menfi Tespit-İpoteğin Fekki
DAVA TARİHİ : 27/07/2020
KARAR TARİHİ : 01/11/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/11/2023

Taraflar arasındaki menfi tespit ve ipoteğin fekkine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraflar vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin taşınmazı dava dışı 3.kişi …’tan 28.02.2020 tarihinde davalı bankanın ipoteğiyle satın aldığını, 31.05.2017 tarihinde … taşınmazı satın alırken davalı bankadan kullandığı konut kredisi aşamasında ipotek tesis edildiğini, davalı-alacaklının icra takip dosyasına sunduğu genel kredi sözleşmesi 22.06.2018 tarihli yani ipoteğin kurulmasından 1 yıl sonra imzalandığını, ipoteğin tesis edildiği tarihte … Ltd.Şti nin davalı bankanın müşterisi bile olmadığını, dava dışı 3.kişi …’un da ipotek tarihi itibariyle davalı banka nezdinde bir kefaleti bulunmadığını, müvekkilinin taşınmazı almadan önce ipotek borcuna ilişkin olarak 13.100,00.-TL ödeme de bulunduğu, borcun tamamen ödenmesine rağmen ipotek fek edilmediğini, davalı bankanın genel kredi sözleşmesinin asıl borçlusu şirket için bile muaccel hale gelmemiş bir borçtan dolayı Yargıtay kararlarında konut kredisi kullandırımı esnasında tesis edilen ipotekler için doğmuş ve doğacak borçların teminatı şeklindeki ifadelerin hukuka aykırı olduğunu belirterek öncelikle Ankara Gayrimenkul Satış İcra Dairesinin 2020/785 esas sayılı dosyasında yapılan takibin Tedbiren Durdurulmasına ve yapılan takipte müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, davalı aleyhine %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile kurulmuş kredi ilişkisinden kaynaklanan borçların teminatının ipotekli taşınmazın oluşturması ve işbu taşınmaz hakkında yapılmış bir takipten dolayı müvekkil bankanın tazminata hükmedilmesi talebi hukuken mümkün olmadığını, ipoteğin teminatını oluşturduğu borcun ödendiği yönündeki iddia gerçek dışı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacı tarafından davalı aleyhine Ankara Gayrimenkul Satış İcra Dairesi’nin 2020/785 Esas sayılı dosyasında yürütülen ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe karşı menfi tespit ve ipoteğin fekki talepli davanın açıldığı, bu çerçevede inceleme yapıldığında davaya konu 11 nolu bağımsız bölümün 31/05/2017 tarihinde dava dışı … tarafından satın alındığı, söz konusu satın alma işlemi esnasında … tarafından Tüketici Kanunu’nun 32.maddesi kapsamında kredi kullanıldığı, kullanılan kredi bedeli ile de davalı banka lehine 200.000,00-TL’lik ipotek konulduğu, söz konusu şahıs tarafından kredi kullanılarak alınan ev bir süre sonra dava dışı …’a ondan da davacımız olan …’na 28/02/2020 tarihinde satışının yapıldığı, davacının 11 nolu bağımsız bölümü satın aldığı tarih itibari ile davalı banka lehine 200.000,00-TL’lk ipoteğin bulunduğu, burada tartışılması gereken hususun dava dışı …’un çekmiş olduğu ve Tüketici Kanunu kapsamında kalan konut kredisi nedeni ile konulan ipotekten dava dışı şahsın diğer borçlarının tahsil edilip edilemeyeceği hususu olduğu, söz konusu 31/05/2007 tarih ve 32977 yevmiye nolu ipotek senedinde her ne kadar dava dışı …’un kefaleti de teminat altında alınmış ise de dava dışı şahsın söz konusu ipoteğin konulmasına sebep olan krediden dolayı herhangi bir borcunun kalmadığı, bu durumun davalı banka tarafından dosyaya verilen 26/08/2020 havale tarihli yazı cevabından anlaşıldığı, dava dışı şahsın kefaletinin ipoteğin konulmasından sonra 25/06/2018 tarihinde gerçekleştiği, aynı konuya ilişkin Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2019/1741 Esas, 2019/5199 Karar sayılı kararınında bu yönde olduğu, söz konusu içtihatın mevcut olayımızla birebir aynı olduğu, yine konut finansman sözleşmelerinde alınan ipoteklerin konut finansman sözleşmesinin teminatı olduğunun açık olduğu, bu teminatı genişletici mahiyetteki diğer ibarelerin krediyi çeken yönünden yanıltıcı mahiyette olduğundan yazılmamış sayılmasının gerektiği, mevcut olayımızda da kefalet ibaresinin yazılmamış sayılmasının gerektiği, zira Yargıtay 23.Hukuk Dairesi’nin 2016/8166 Esas ve 2020/1903 Karar sayılı kararınında bu yönde olduğu görülmüş olup tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde Yargıtay içtihatları da göz önüne alınarak ipotek belgesinde geçen kefalet ibaresinin krediyi kullanan tüketici yönünden yazılmamış sayılması gerektiği, krediyi çeken şahsın kefaletinin ipotekten yaklaşık bir yıl sonra verilmesi ve ipoteğin kurulmasına sebebiyet veren konut kredisinden dolayı krediyi çeken şahsın herhangi bir borcunun kalmaması nedeni ile davacının davasının kabulü ile Ankara Gayrimenkul Satış İcra Dairesi’nin 2020/785 Esas sayılı dosyası yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının kötüniyetli olduğuna yönelik dosya kapsamında bir delil olmaması nedeniyle davacının İİK 72/5 gereği yapmış olduğu tazminat talebinin reddine, yine davaya konu 11 nolu bağımsız bölüm üzerine davalı lehine konulan ipoteğin fekkine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bankaya ait taşınmazı 28.02.2020 tarihinde, üzerinde bulunan ipoteğiyle birlikte satın aldığını, taşınmazın satış işlemi sonrasında müvekkili davacı … 04.03.2020 tarihinde, ipotek bedeli borcu nedeniyle eski malik ipotek borçlusu dava dışı 3. kişi …’un davalı bankanın … Şubesindeki hesabına 13.100 TL para yatırdığını, bu yatırılan miktardan, banka tarafından kalan bakiye miktar çekilmek suretiyle konut finansmanı sözleşmesine ilişkin borcun tamamı yani ipotek borcunun mesnedi sözleşmenin tamamının ödendiğini, ipoteğe konu borcun tamamı ödenmesine rağmen ipotek fek edilmediğini, buna ilişkin olarak müvekkili davacı tarafından davalı bankaya ipoteğin kaldırılması istemiyle posta yoluyla 19.03.2020 ihtarname gönderildiğini, davalı banka … 1. Noterliği’nden 09.04.2020 tarihli 14478 yevmiye numaralı cevabi ihtarnameyi keşide ettiğini, bu cevabi ihtarnamede davalı sadece konut kredisi değil üçüncü kişi …’un asaleten ve kefaleten tüm borçlarının teminatı olarak tüm borçlarının teminatı olarak ipotek tesis edildiği gerekçesiyle ipoteğin fekki talebimizi reddettiğini, davalı banka tarafından 22.06.2020 tarihinde Ankara Gayrimenkul Satış İcra Dairesi’nin 2020/785 e. sayılı dosyasıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıltığını, müvekkili davacı tarafından icra dosyası nedeni ile borçlu olmadığının tespitine, davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesi ve ipoteğin fekkine karar verilmesi istemiyle dava açılmıştır. ) gerekçeli kararda davalının kötü niyetli olduğuna ilişkin herhangi bir delil sunuldığı gerekçesiyle kötüniyet tazminatının reddedildiğini, dosya içeriğinde kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak nitelikte olan, icra takibinden önce gönderdikleri ihtarnamenin, davalı bankanın da cevabi ihtarnamesinin mevcut olduğunu, davalı bankanın ipoteğin fekkine yönelik müvekkili davacının ihtarnamesi sonrasında icra takibi başlatmasının zaten kötüniyetli olduğunun açık delil olduğunu, ilamının kötüniyet tazminatının reddi yönünden usul ve yasaya aykırı olduğundan, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak, kötü niyet tazminatına hükmedilmesini ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ipotek resmi senedinde, kök malikin ticari veya bireysel borç ayrımı yapılmadığını, ipotek resmi senedindeki şartlar kısmında kök malikin müvekkili bankaya doğmuş/doğacak tüm borçları ve asaleten/kefaleten tüm riskleri için taşınmaz kaydına ipotek tesis edildiğini, taşınmazı kaydındaki ipotek yüküyle devralan davacı ipotek resmi senedindeki hükümler dairesinde ipotek limitince tüm borçlardan sorumlu olup bunları ödemeden ipoteğin fekkini talep etmesi mümkün olmadığını, söz konusu ihtarda müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak bulunan kök malik/davadışı borçlu adına kayıtlı – takibe konu – ipotekli taşınmaz, borçların teminatı olarak hesap kat ihtarının içeriğinde yer almakla birlikte yasal işlemlere başlanacağı borçlulara ihtar edildiğini, söz konusu ihtar’ın akabinde kök malik; mezkur taşınmazı suiniyetli bir biçimde 3.kişiye devir ederek mal kaçırma girişiminde bulunduğunu, ipotek resmi senedi ile; borçlu … Anonim Şirketi’nin doğmuş doğacak borçları teminat altına alındığını, gelecekte doğabilecek bir borca ilişkin ipotek tesis edilmesinin her zaman mümkün olduğunu, ilk derece mahkemesi’nin aksi yönde gerekçe içeren kararı açıkça hukuka aykırı olduğunu, müvekkili bankanın alacağının kaynağı hakkında herhangi bir ayrıma da gidilmediğini, bu yönüyle ilk derece mahkemesinin sadece ve sadece emsal olarak aldığı içtihatlar neticesinde davayı kabul etmesi ise, hadisede üst sınır ipoteği ile ileride doğacak veya doğması muhtemel olan bir alacağın teminatı olarak tesis edilen ipoteğin mer’i yasa maddelerine aykırı olarak yok sayılması sonucunu doğurduğunu ve karar bu yönüyle tamamıyla hatalı olduğunu, somut olayda ipoteğin dava dışı borçlu şahıs …’un “doğmuş ve doğacak tüm borçlarının” teminatı niteliğinde olduğu ipotek resmi senedinde de yazılı vaziyette olup, aksi iddia ve nitendirmeler haksız ve hukuka aykırı olduğunu, resmi senette alacağın kaynağına ilişkin bir sınırlama bulunmadığı gibi bir taksit listesi, ödeme beyanı da içermeyen resmi senedi inceleyerek ne kadar borcun kaldığını davacı yanın tespit etmesinin mümkün olamayacağına göre davacı yanın dava dışı borçlunun beyanına göre borç miktarını tespit ettiğini normal bir şeymiş gibi kabul edip buna güvenerek taşınmazı devraldığını ifade etmesi de hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, e ipotek resmi senedi düzenlendiği anlaşıldığını, söz konusu içtihatta kurulu ipotekte, tüketici kredisi ifadesi açıkça yer almakla birlikte, tüketici ve ticari borçlar hakkında ayrıma gidildiğinin anlaşıldığını, huzurdaki yargılamaya konu taşınmazda ise bu şekilde bireysel ve ticari borçlar gibi herhangi bir ayrım bulunmadığı gibi, ipotek resmi senedindeki şartlar kısmı incelendiğinde de söz konusu ipoteğin herhangi bir krediye de özgülenmediği açıkça anlaşılmakta olduğundan yine davacı yana bu hususlarda müvekkili banka tarafından yanıltıcı bir beyanda da bulunulmadığını, dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin, söz konusu konuyla ilgisiz içtihatı gerekçe göstererek davayı kabul etmesi hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, ipotek resmi senedindeki metinden de açıkça anlaşılacağı üzere, davadışı borçlu şahsın, müvekkili banka nezdindeki asaleten ve kefaleten borçları için taşınmaza ipotek tesis edildiğini, ilk derece mahkemesinin kararında ifade ettiği gibi taşınmaz kök maliki / ipotek veren, ipotek verdiği taşınmaz hakkında kullandığı konut kredisinin riskleri sınırlı tutularak ipotek tesis edilmediğini, davadışı borçlunun, kullandığı kredilerin kefili bulunan şahsın, kefaleten risklerinin teminatı olarak söz konusu ipoteklerin gösterildiğini, sözleşmeler ile ipotek resmi senetlerinden açıkça anlaşıldığını, esasen tüketici ve ticari krediler hakkında dava dosyanın ehil bilirkişi heyetine tevdii edilmeden ve ipotek resmi senedi, tüketici sözleşmesi, kredi sözleşmesi birlikte değerlendirilerek, ipotek resmi senedinde ticari ve bireysel borç ayrımı yapılıp yapılmadığının tetkik edilmeden keza ipoteğin tüm riskler için alındığı tartışmaksızın söz konusu teminatın yok sayılarak davanın kabul edilmesinin eksik, hatalı inceleme mahsulü olup açıkça hukuka aykırı olduğunu, davadışı borçlu şahsın, müvekkili banka nezdindeki asaleten ve kefaleten borçları için taşınmaza ipotek tesis edildiğini, ilk derece mahkemesinin kararında ifade ettiği gibi taşınmazın kök maliki / ipotek veren, ipotek verdiği taşınmaz hakkında kullandığı konut kredisinin riskleri sınırlı tutularak ipotek tesis edilmediğini, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; kredi sözleşmesinin teminatı olan ipoteğin paraya çevrilmesi talebiyle başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ve ipoteğin fekki istemine ilişkindir.
Davanın Ankara Tüketici Mahkemesinde açıldığı,Tüketici Mahkemesince davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği ve Dairemizin 21.01.2021 tarih 2020/1308 Esas 2021/110 Karar sayılı ilamı ile davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verildiği görülmüştür.
Davalı bankanın dosyaya sunduğu 26.08.2020 tarihli yazı ile,dava dışı … AŞ’nin davalı bankadan 23.07.2018 tarihinde 250.000,00.-TL anapara olmak üzere toplam 321.460,66.-TL bedelli 22 taksitli kredi kullandığı, kredinin 1. Ve 2. Taksit ödemesinin yapıldığı olduğu, bakiye taksit ödemelerinin takibe alınmış olduğu, yine firmaya 1304641- 1304650 ve 1356331 -1356140 seri numaralı toplamda 20 adet çek yaprağını ihtiva eden çek defterleri teslim edildiği ve firmanın kredi kartı kullanımından kaynaklı 05.12.2018 tarihi itibariyle 20.237,75.- TL borcu bulunduğu ve takibe alındığı … ANONİM ŞİRKETİ’nin sadece 27.08.2018 tarihinde peşin olarak 6.500,00,-TL Ve 27.09.2018 tarihinde peşin olarak 6.500,00.-TL tutarında 17 Numaralı Projeye tahsilat yapıldığı, firma’nın konkordato projesi kapsamında “Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/746 E. Dosyası 22.07.2020 Tarihli Konkordato 1. Taksit Ödemesi” açıklaması ile 24.731,88-TL ödeme yapıldığı, konkordato projesi kapsamında gerçekleşen ödemenin de eksik ödenmesi nedeniyle konkordato mahkemesi’ne beyan ve konkordato fesih dilekçesi sunulduğu ve başkaca bir ödemenin bulunmadığı,kefil …’un, 30.05.2017 tarihinde 100.000,00.-TL anaparalı toplam 117.624,40.- TL miktarlı 37 taksitli kredi kullandığı, kefil …’un Bankaya asaleten sorumlu olduğu borçlarından ötürü bir borcunun olmaması sebebiyle haklarında kefaleten sorumluluklarının dışında başkaca bir işlem yapılmadığı belirtilmiştir.
Ankara Gayrımenkul Satış İcra Dairesinin 2020/785 sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde,genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için davalı tarafından davacı ve dava dışı şirket aleyhine dava konusu ipoteğin paraya çevrilmesi talebiyle Ankara 12. İcra Müdürlüğü’nün 2019/73 sayılı takip dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak üzere icra takibi başlatıldığı, Ankara 12. İcra Müdürlüğü’nün 2019/73 sayılı takip dosyasının incelenmesinde, davalı-alacaklı … A.Ş. tarafından dava dışı borçlu … hakkında 332.854,93 TL’ye yönelik kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi yapıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu … nolu bağımsız bölümün 31/05/2017 tarihinde dava dışı … tarafından satın alındığı, söz konusu satın alma işlemi esnasında … tarafından Tüketici Kanunu’nun 32.maddesi kapsamında kredi kullanıldığı, kullanılan kredi bedeli ile de davalı banka lehine 200.000,00-TL’lik ipotek konulduğu, söz konusu şahıs tarafından kredi kullanılarak alınan ev bir süre sonra dava dışı …’a ondan da davacımız olan …’na 28/02/2020 tarihinde satışının yapıldığı, davacının 11 nolu bağımsız bölümü satın aldığı tarih itibari ile davalı banka lehine 200.000,00-TL’lk ipoteğin bulunduğu görülmüştür.
Davalı banka ile dava dışı… arasında 16.05.2017 tarihili 100.000,00 TL bedelli 36 ay vadeli konut finansmanı sözleşmesi düzenlendiği,davacının ipotek yüküyle satın aldığı taşınmaz üzerinde 31/05/2017 tarihinde davalı banka lehine, eski malik …’un asaleten ve kefaleten doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olmak üzere 200.000,00 TL limitle fekki bankadan bildirilinceye kadar ipotek tesis edildiği dosya içeriğiyle sabittir.
Davacı yan, taşınmazı üzerinde konut kredisinin teminatı olmak üzere ipotek tesis edildiğini, konut kredi borcunun ödendiğini, bankanın ise ticari kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili talebiyle ipoteğin paraya çevrilmesi talebiyle icra takibi başlattığını, ipoteğin ticari kredi sözleşmesinin teminatı olmadığını iddia etmiştir.
Somut olaya gelince;dava dışı …’un konut satın almak için davalı bankadan konut kredisi kullandığı, bu krediyle satın aldığı konut üzerine konut kredisinin teminatı olarak ipotek tesis edildiği anlaşılmaktadır. Davacı üzerinde ipotek bulunan konutu dava dışı …’tan 28/02/2020 tarihinde satın aldığı ve konut üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı banka bu ipoteğin sadece konut kredisinin teminatı olarak alınmadığını, konut sahibi …’un dava dışı … AŞ’nin davalı bankadan 23.07.2018 tarihinde kullandığı 250.000,00 TL bedelli krediye kefil olduğunu kredi sözleşmesindeki kefaletlerinin de teminatı olarak alındığını belirterek, ipoteğin kaldırılmasını kabul etmediğini belirtmiştir. 31.05.2017 tarihli ipotek tesciline ilişkin akit tablosunun incelenmesinde ipoteğin, ipotek veren …’un kefaletinin teminatı olarak verildiği anlaşılmaktadır. Ancak davalı bankanın dava dışı …’un kefaletine ilişkin olarak öne sürdüğü genel kredi sözleşmesi, ipotek tesisinden sonra imzalanmıştır. İpotek tesisi tarihinde ipotek veren …’un bankaya karşı herhangi bir kefalet sorumluluğu olmadığı,…’un söz konusu ipoteğin konulmasına sebep olan (konut finansmanı/ tüketici) kredisinden dolayı herhangi bir borcunun kalmadığının davalı bankanın 26/08/2020 havale tarihli yazı cevabından anlaşıldığı ipoteğini tüketici kredisi niteliğinde olan konut finansmanı sözleşmesi bağlamında tesis edildiğinden anılan sözleşme dışındaki doğmuş doğacak borçların da teminatı alacağına dair sözleşme hükmünün Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 03.06.2020 tarih 2016/8166 Esas 2020/1903 Karar Sayılı kararında belirtilği üzere haksız şart niteliğinde olup geçersiz olduğundan ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Davalı banka davacı aleyhine icra takibi başlatmakta haksız ise de, kötü niyetli olduğuna ilişkin davacı tarafından herhangi bir delil sunulmamıştır. Bu durumda mahkemece, davalının davacı aleyhine icra takibi başlatmakta haksız ise de, kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı, gözetilerek kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 269,85 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalıdan alınması gerekli olan 13.662,00TL harçtan peşin alınan 3.415,50TL harç ve 59,30TL başvurma harcının mahsubu ile bakiye 10.187,2‬0TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.01/11/2023

Başkan- Üye Üye Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.