Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/657 E. 2023/1259 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/657 Esas 2023/1259 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/657
KARAR NO : 2023/1259

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2020
NUMARASI : 2019/690 Esas 2020/620 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/12/2019
KARAR TARİHİ : 28/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/09/2023

Taraflar arasındaki bankacılık işlemlerinden kaynaklanan itirazın iptali ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile dava dışı asıl borçlu …. Şti arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, dava dışı …. Şti’nin de iş bu sözleşmede kefil konumunda olduğunu, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini ve alacağın tahsili için asıl borçlu ve kefilleri hakkında Ankara 5. İcra Müdürlüğünün 2019/11752 sayılı takip dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalı …A.Ş.’nin borca itiraz ettiğini, davalının borca itirazında; …. Şti’yi 31.10.2017 tarihinde tüm aktif ve pasifleri ile birlikte devir yolu ile iktisap ettiğini, …. Şti.’nin … A.Ş. ünvanı altında birleştiğini belirttiğini, itiraz üzerine durmuş olan takibin … A.Ş.’ye yöneltilemeyeceğinden tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile bu kez … A.Ş. aleyhine Ankara 5. İcra Müdürlüğü 2019/13257 sayılı dosyası ile yeni bir icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline ve %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 04.11.2009 tarihinde kredi sözleşmesine kefil konumundaki …. Şti’yi satın aldığını, bahse konu şirketin çalıştığı tüm bankalara 11.07.2012 tarihli noter ihtarnamesi ile tüm olası kredilerden kaynaklanabilecek kefaletini geri çektiğini bildirdiğini, bu ihtarnamenin davacı bankaya 2012 Temmuz ayında tebliğ edildiğini, davacı bankanın herhangi bir yanıt vermediğini, davacı bankanın bu bildirimden yaklaşık 10 yıl sonra 2009 yılında kullandırılmış krediden kaynaklanan alacağı takip konusu yaptığını, müvekkil şirket yetkililerinin bu tür bir krediden haberlerinin olmadığını, her iki şirketin birleşmesi sonrası 3 adet “ birleşmeden dolayı alacaklılara çağrı” ilanını 06.11.2017-13.11.2017 ve 20.11.2017 tarihli gazetelerde ayrı ayrı ilan edildiğini, alacaklı olan kişilerin ellerindeki belgeler ile birleşmenin geçerlilik kazandığı 31.10.2017 tarihinden itibaren 3 ay içerisinde müracaat etmesinin ilan edildiğinin, davacı bankanın herhangi bir başvurusunun olmadığı belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacı banka ile asıl borçlu şirket arasında birden fazla kredi sözleşmesi bulunduğundan davaya konu kredilerin hangi sözleşme kapsamında kullandırıldığının tespiti gerektiği, takip konusu kredilerin 27.12.2016 tarihli genel kredi sözleşmesinden hemen sonra açıldığı,davalının (devraldığı şirketin) imzası bulunan 04.11.2009 tarihli sözleşmede yeterli limit (5.000.000,00 TL) olmasına rağmen davacı banka tarafından 27.12.2016 tarihinde yeni bir genel kredi sözleşmesi düzenlenmesindeki amacın ne olduğunun açıklanmadığı,somut olayda yetersiz limit veya ek güvence gibi bir amaç olmadığı 27.12.2016 ikinci sözleşmede; 04.11.2009 tarihli sözleşmeye her hangi bir atıf yapılmadığı, bu hali ile 27.12.2016 tarihli ve 500.000,00 TL limitli sözleşmenin banka ile asıl borçlu arasında yeni bir kredi ilişkisi tesis ettiği, takip konu kredilerin tümüyle 27.12.2016 tarihli sözleşmeden kaynaklandığı anlaşılmakta olup, kullandırılan kredilerin davalının imzası bulunan 04.11.2009 tarihli sözleşme ile ilişkilendirilmesinin olanaklı olmadığı,öte yandan davalı kefil tarafından keşide edilen 11.07.2012 tarihli noter bildiriminde; ihtarname tarihinden sonra açılacak krediler açısından sorumluluk kabul etmediğini davacı bankaya bildirdiği,davacı bankanın önceki kredi sözleşmesinin yeterli limite sahip olmasına rağmen 27.12.2016 tarihli yeni bir kredi sözleşmesi akdetmesi ile oluşan iradenin davalının savunmalarını teyit eder nitelikte olduğu anlaşılmakla takip konusu krediler nedeniyle davalıya müracaat edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk GKS’nin … Şubesinden imzalandığını “Taraflar bilahare akdedecekleri yeni kredi sözleşmelerinde de bu sözleşme hükümlerinin uygulanacağını kabul ve beyan ederler” hükmünü içerdiğini, ikinci defa GKS imzalanmış olmasının tek sebebinin müşterinin … Şubesine devredilmesi nedeniyle işlemlerin … Şubesinde devam edebilmesi için prosedür gereği olduğunu, ilk GKS’ye göre 5.000.000,00 TL kredi limiti açıldığını ve 2009-2010 yıllarında kredi kullandırıldığını, her ne kadar 2010 yılında bu GKS’ye göre borç kalmasa da 10 yıllık süre içinde 5.000.000,00 TL’ye kadar kredi kullanma hakkı baki olduğunu, 10 yıllık süreyi ve kefalet limitini aşmadığı müddetçe, borçlunun kullanıp geri ödemediği her kredi borcundan kefillerin sorumluluğunun devam ettiğini, 27.12.2016 tarihinde imzalanan GKS çok daha düşük riskli (400.000 TL) olması da beyanlarını doğruladığını, iki GKS birbirleriyle bağlantılı olup ilk GKS ikinci GKS’yi bir bakıma kapsadığını, ilk GKS’ye göre belirlenen kefalet limitini aşmayacak bir kredi kullanıldığını, 10 yıllık sürenin de dolmadığını, bu bakımdan ikinci bir sözleşme yapılıp yapılmamasının, kredi kullanımının açısından da kefillerin bu kredi borcundan sorumluluğu açısından da önem arz etmediğini, bu GKS’ler birbirlerinden ayrı düşünülemeyeceğini, nitekim ikinci kredi ilk GKS’yi imzalamış olan kefillere ve kefalet limitine güvenilerek borçluya verildiğini, bu nedenle, yerel mahkemenin usul ve yasaya aykırı olan kararının bozulmasını talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 5. İcra Müdürlüğünün 2019/13257 esas sayılı dosyası örneği, dava ve takibe konu kredi sözleşmesi sureti, ödeme planı,ihtarname, bilirkişi raporu vs deliller dosya arasında mevcuttur.
Ankara 5. İcra Müdürlüğünün 2019/13257 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı banka tarafından borçlu …Hizm. A.Ş. hakkında …063 nolu kredi için 306.168,23 TL asıl alacak, 42.046,95 TL işlemiş faiz, 1.472,34 TL BSMV, 4.455,52 TL masraf olmak üzere toplam 354.143,04 TL alacağın tahsili için ilamsız takip yapıldığı borçlunun süresi içinde borca itiraz ederek takibi durdurduğu, İİK.nun 67.maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde eldeki itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.
Davacı banka ile asıl borçlu …. Şti. arasında 04.11.2009 tarihli 5.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi düzenlendiği, davalı şirket ile birleşen …. Şti.’nin sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladığı görülmüştür.
Davacı banka ile asıl borçlu …. Şti arasında 27.12.2016 tarihli ve 500.000,00 TL limitli ikinci bir genel kredi sözleşmesi bulunmakta ise de, davalı şirket ile birleşen … Tibbi Ürünlerin bu sözleşmede herhangi bir kefaleti olmadığı görülmüştür.
06.11.2017 tarihli ticaret sicil gazetesi ile devralan …A.Ş. ve devir olunan …. Şti. ile birlikte hazırlanıp imzalanan birleşme sözleşmesinin kabulüne, birleşme neticesinde tasfiyesiz infisah ettiğinden ticaret sicil kaydının silinmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı banka tarafından asıl borçlu ve kefillere yönelik keşide edilen 05.02.2018 tarihli ihtarnamede: IHTKTIC ref.nolu kredi: 17.393,59 TL ana para +568,31 TL faiz+28,42 TL BSMV = 17.990,32 TL,KRDMEV ref. Nolu kredi: 1.843,66 TL ana para +47,99 TL faiz+2,39 TL BSMV =1.893,96 TL IHTKTIC ref. Nolu kredi: 277.682,78 TL ana para+ 14.736,22 TL faiz +736,81 TL BSMV =293.155,81 TL,IHTKTIC ref. Nolu kredi : 8.472,30 TL ana para + 126,68 TL faiz +6,48 TL BSMV = 8.608,46 TL olmak üzere toplam 321.648,55 TL nakit kredi borcunun 3 gün içerisinde ödenmesi bildirilmiş olup, hesap kat ihtarının asıl borçlu …. Şti’ne sözleşmede belirtilen adresine 09.02.2018 tarihinde ulaştığı fakat tebliğ edilemediği, yine kefil …. Şti.’ne 13.02.2018 tarihinde ulaştığı ve tebliğ edilemediği anlaşılmıştır.
Davalı …A.Ş. tarafından muhatap … A.Ş.’ne keşide edilen 11.07.2012 tarihli noter bildiriminde … … Ltd. Şti.’nin birleşme yolu ile iktisap edildiği, birleşme öncesi bu şirket tarafından verilen kefaletlerin geri çekildiği ve ihtarın tebliğ edilmesinden sonra …. Şti’nin kefil olduğu firmaların kullanacağı kredilerden dolayı herhangi bir sorumluluk kabul etmediklerini bildirdiği, İhtarnamelerin davacı … A.Ş.’ne 13.07.2012 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.
İlk derece mahkemesince yargılama sırasında alınan bankacılık işlemleri konusunda uzman bilirkişi tarafından tarafından düzenlenen 16.10.2020 tarihli raporda; davacı bankanın davalı asıl borçlu …. Şti.’ne 27/01/2017 ilk taksit tarihli 4610-11461 referans numarası ile 100.000,00 TL Taksitli Ticari Kredi, 24/04/2017 ilk taksit tarihli 4610- 12442 referansnumarası ile Taksitli Ticati Kredi, 11/12/2017 ilk taksit tarihli 4610-15034 referans numarası ile 10.,000,00 TL Taksitli Ticari Kredi, ayrıca Kredili Mevduat Hesabı kullandırıldığı, davacı banka tarafından T.C. Beyoğlu 48. Noterliği aracılığı ile 05/02/2018 tarihli 18589 yevmiye numaralı ihtarname keşide edildiği, söz konusu ihtarnamede; muhataplardarı …. Şti. arasşında tarızim ve imza olunan kredi sözleşmelerine kredi kartı/krediler açıldığı ve kullandırıldığı, İhtiyaç Kredisi Ticarinden ödenmeyen 24/11/2017- 25/12/2017 ve 24/01/2018 tarihli 7.765,67 TL tarihli taksitlerin ödenmediği, ihtarname tarihi itibariyle taplam 23.9865,02 TL gecikmesinden dolayı, tüm ürünlerin ihtarnameye konu edildiği, 17.990,32 TL ihtiyaç kredisi, 1.893.96 TL kredili mevduat hesabı , 293.155,81 TL ihtiyaç kredisi ve 8.608,46 TL ihtiyaç kredise olmak üzere toplam 321.648,55 TL kredi borçların 05/02/2018 tarihi itibariyle kat edildiği, işbu ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 gün içerisinde ödenmesinin ihtar edildiği, davalı … AŞ’nin 04/11/2009 tarihinde davaya konu kredi sözleşmelerine kefil sıfatıyla taraf olan … …. Şti.’ni satın aldığı, bu şirketi satın aldıktan sonra konu şirketin çalışması muhtemel oları tüm bankalara ihtarname ile tüm olası kredilerden kaynaklanabilecek tüm kredilerdeki kefaletini geri çektiğini ve sorumluluk artık kabul etmediğini belirttiği, davalı … A.Ş. tarafından aralarında davacı bankanın da bulunduğu 6 bankaya, T.C. Beyoğlu 41. Noterliği aracılığı ile 11/07/2012 tarıhinde 24022 yevmiye numarası ile ihtarname keşide edildiği, konu ihtarnamede … …. Şti’nin hisselerinin tamamını … A.Ş. tarafından satın alındığı, … …. Şti’nin daha önceki hisse sahiplerine ait olan diğer grup şirketlerine verdiği kefaleti geri çektiğini, ihtarnamenin taraflara tebliğ edilmesinden sonra … …, Şti’nin kefilk olduğu firmaların kullanacağı kredilerinden dolayı herhangi bir sorumluluk kabul etmeyecekleri ihtar olunduğu, ihtarnamenin davacı banka … Ticari Merkez Şubesi tarafından 13/07/2012 tarihinde tebliğ edildiği tespit edildiği, söz konusu kefaletten geri çekilme ihtarnamesinin geçerliliğinin takdirinin mahkemeye ait olduğu, davalı şirketin dava konusu icra takibine konu kredilerden sorumlu olduğuna karar verilmesi durumunda davacı bankanın 04/10/2019 takip tarihi itibariyle toplam alacak tutarının 304,608,71 TL asıl alacak,42.046,95 TL İşlemiş Faiz,1.472.34 TL BSMV olmak üzere toplam 348.128,00 TL alacak olduğu belirtilmiştir.
Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/618 Esas 2021/304 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde,davacısının …, davalılarının … olduğu,davacı bankanın … Şubesi ile dava dışı …. Şti. arasında 04/11/2009 tarihli 5.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi düzenlendiği,davalı … ve … Tıbbî Ürünler ve Sistemleri Tic. Ltd. Şti.nin kefaletinden dolayı Ankara 5.İcra Dairesinin 2019/11752 takip sayılı dosyası ile, 4610037581110063 nolu krediden kaynaklanan 306.168,23 TL asıl alacak,41.150,79 TL kat öncesi işlemiş faiz %25,58, 1.427,53 TL Kat öncesi işlemiş gecikme faizinin %5 gider vergisi ve 2.503,96 TL masraf olmak üzere toplam 351.251,41 TL alacağın tahsili istemiyle ilâmsız icra takibine geçildiği; davalıların 12/09/2019 tarihinde borca itirazı üzerine açılan dava sonucu yapılan yargılamada, davacı banka tarafından davalıların kefaletlerinin bulunmadığı 27/12/2016 tarihli 600.000,00 TL tutarlı yeni bir genel kredi sözleşmesine dayalı olarak krediler kullandırıldığı,davalılar …’ın işbu yeni sözleşmede müteselsil kefil sıfatı ile imzaları bulunduğu, 4610-375811-63 nolu hesaptan kullandırılan ihtiyaç kredisinin 27/12/2016 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılmış olduğundan imzası bulunmayan davalılar kefil sıfatıyla sorumlu olmadıkları, davacı banka vekilinin davalıların ilk genel kredi sözleşmesini imzaladıklarını, tarafların bilahare akdedecekleri yeni kredi sözleşmelerinde de bu sözleşme hükümlerinin uygulanacağını kabul etmesi nedeniyle sorumlu olacaklarını iddia etmiş ise de 27/12/2016 tarihli yeni genel kredi sözleşmesinde davalı kefillerin imzası bulunmadığı gibi, eski sözleşmede işbu yeni (27/12/2016 tarihli) sözleşmede tarih ve miktar belirtilerek herhangi bir atıf bulunmadığından davalıların 27/12/2016 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan krediden dolayı sorumlu tutulamayacakları kabul edilerek davanın reddine karar verildiği,davacı vekilinin istinafı üzerine Dairemizin 2021/1356 Esas sayılı dosyası ile davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş ve usul ekonomisi açısından her iki dosyanın birleştirilmesine gerek görülmemiştir.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı bulunduğunu, alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe davanın reddine karar verilmiştir.
Dava dışı asıl borçlu …. Şti. ile davacı … A.Ş. araşsında 04/11/2009 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, konu sözleşmenin “Müşterek Borçlu ve Müteselsil Kefiller” bölümünde; …. Şti’nin imzalarının bulunauğu, Genel Kredi Sözleşrnesinin 818 sayılı B.K. yürürlükte olduğu dönemde imzalandığı,dava dişi asıl borçlu …. Ştı. ile davacı … A.Ş. arasında 27/12/2016 tarihinde Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, limit artırımları ile 1.300.000,00 TL tutarlı konu sözleşmeye dava dışı …’in kefaletleri bulunduğu, kredinin ödenmediği iddiasıyla davacının kredi hesabını kat ettiği, alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalının icra takibinde borca itiraz ettiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, dava konusu ilamsız icra takip dosyasına esas kredi alacağının haklarında dava reddolunan davalı … A.Ş’nin (Birleşmeden önceki ünvanı: … … Şti ) kefaletinin bulunduğu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı noktasında toplanmaktadır.
İlk derece mahkemesince usul ve yöntemine uygun olarak alınan Dairemizce objektif, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunan, ayrıntılı olarak düzenlenen 16.10.2020 tarihli bilirkişi raporunda, davacı banka tarafından 05.02.2018 tarihinde keşide edilen hesap kat ihtarında 1 adet kredili mevduat hesabı ve 3 adet taksitli ticari krediden kaynaklanan alacaklarını talep ettiği banka kayıtları üzerinde yapılan incelemede taksitli ticari kredilerin 4610-11461 refarans nolu 27.01.2017 ilk taksit tarihli 100.000,00 TL limitli,4610-12442 referans nolu 24.04.2017 ilk taksit tarihli 300.000,00 TL limitli, 4610-15034 referans nolu 11.12.2017 ilk taksit tarihli 10.000,00 TL limitli taksitli ticari kredi olduğu,takip konusu kredilerin 27.12.2016 tarihli genel kredi sözleşmesinden sonra düzenlendiği, davalının devraldığı … …. Şti’nin kefil olduğu 04.11.2009 tarihli sözleşmenin 5.000.000,00 TL olmasına rağmen davacı banka tarafından 27.12.2016 tarihinde yeni bir genel kredi sözleşmesi düzenlendiği, 27.12.2016 tarihli ikinci sözleşmede,04.11.2009 tarihli sözleşmeye her hangi bir atıf yapılmadığı 27.12.2016 tarihli 500.000,00 TL limitli ve limit artırımları ile 1.300.000,00 TL tutarlı sözleşmenin banka ile asıl borçlu arasında yeni bir kredi ilişkisi tesis ettiği, takibe konu kredilerin 27.12.2016 tarihli sözleşmeden kaynaklandığı anlaşılmıştır.Davalı kefil tarafından keşide edilen 11.07.2012 tarihli ihtar ile,… …. Şti’nin hisselerinin tamamının … A.Ş. tarafından satın alındığı,satın alım öncesi şirketçe venilen kefaletlere ilişkin sorumluluğun devam ettiği ancak satın alım sonrası … …. Şti’nin daha önceki grup şirketlerine verdiği kefaleti geri çektiğini bildirmiştir.Davacı her ne kadar ilk Genel Kredi Sözleşmesine göre 5.000.000,00 TL kredi limiti açıldığı ve 2009-2010 yıllarında kredi kullandırıldığı 2010 yılında bu Genel KrediSözleşmesine göre borç kalmasa da 10 yıllık süre içinde 5.000.000,00 TL’ye kadar kredi kullanma hakkının baki olduğunu,10 yıllık süreyi ve kefalet limitini aşmadığı müddetçe, borçlunun kullanıp geri ödemediği her kredi borcundan kefillerin sorumluluğunun devam ettiğini iddia etmiş ise de, davalının 27/12/2016 tarihli yeni genel kredi sözleşmesinde imzası bulunmadığı gibi, eski sözleşmede işbu yeni (27/12/2016 tarihli) sözleşmede tarih ve miktar belirtilerek herhangi bir atıf bulunmadığından davalıların 27/12/2016 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan krediden dolayı sorumlu tutulması mümkün olmadığından davalılar hakkında davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiş, davacı banka vekilinin istinaf sebeplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle; davacı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 269,85 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/09/2023

Başkan- Üye Üye – Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.