Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/653 E. 2023/240 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/653 Esas 2023/240 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/653
KARAR NO : 2023/240

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/01/2021
NUMARASI : 2020/161 Esas 2021/46 Karar
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/03/2020
KARAR TARİHİ : 23/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/03/2023
Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini belirterek davalıların icra takibine itirazının iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; itirazın iptali davasında geçerli bir icra takibinin bulunmasının zorunlu olduğunu, müvekkilleri hakkında asliye ticaret mahkemesince verilen kesin mühlet süresi içerisinde davacı tarafın müvekkilleri aleyhine icra takibi başlatıldığını, geçerli takip olmadığından dava şartının gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, Yargıtay uygulamaları da nazara alınarak fiilen uygulanan akdi faiz oranlarına göre faiz oranının tespit edilmesi gerektiği, %22,50 oranında temerrüt faiz işletilebileceği, alacağın likit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalıların icra takip dosyasında itirazlarının 832.452,16 TL asıl alacak, 61.393,35 TL işlemiş faiz, 3.069,67 TL BSMV ve 944,79 TL ihtarname gideri olmak üzere toplam 897.859,97 TL için iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %22,50 oranında faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, hükmolunan meblağın %20’si oranında hesaplanan 179.572,00 TL icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin alacağı hesaplanırken asıl alacak, ana para hesaplamalarının eksik ve hatalı yapıldığını, temerrüt faizinin sözleşme uyarınca eksik tespit edildiğini, müvekkilinin faiz genelgeleri uyarınca temerrüt faiz oranının tespiti gerektiğini, borçlu ve kefillerin bankadan kullandıkları kredilere uygulanmakta olan faiz oranlarının daha önceden ihbarı bulunma zorunluluğu olmaksızın müvekkilinin tek taraflı olarak artırmaya yetkili bulunduğunu, kat tarihinden temerrüt tarihine kadar cari %30, temerrüt tarihinden takip tarihine kadar ise %39 oranında temerrüt faiz oranının işletilerek alacağın tespit edilmesi gerektiğini, işlemiş akdi faizin ana paraya eklenerek temerrüt faizi işletme hakları bulunmakla birlikte bu meblağa işleyecek faizin tamamen hesaplama dışı bırakılmış olduğunu, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmeleri gereğince firma risklerinin kat edildiği tarihten itibaren işletilmesi gereken akdi ve temerrüt faiz tutarı ve fer’ilerinin eksik hesaplandığını, bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kısmen reddi ile reddedilen kısım yönünden davalılar yararına vekalet ücretine hükmedildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2019/9423 sayılı icra takip dosyası, takip dayanağı genel kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarnamesi, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/706 Esas 2020/63 Karar sayılı karar sureti, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 21/12/2020 tarihli bilirkişi raporu dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2019/9423 sayılı icra takip dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalı borçlular aleyhine toplam 997.015,78 TL alacağın tahsili talebi ile 04/07/2019 tarihinde icra takibi başlatıldığı, takip talebinde açıkça borçlu hakkında konkordato kesin mühlet kararı verilmiş olup, mühlet bitinceye kadar borçluya ödeme emri gönderilmeyecektir ibarelerine yer verilmekle birlikte asıl alacağa takip tarihinden itibaren tamamen tahsiline kadar yukarıda belirtilen krediler için yukarıdaki hesap tablosunda belirtilen oranlarda işleyecek temerrüt faizleri (takip sırasında cari faiz oranlarının artması halinde temerrüt faizi, yeni cari faizin %50 fazlası olarak uygulanacaktır) ile birlikte tahsilinin talep edildiği, ödeme emrinin davalı borçlulara 10/02/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçluların 11/02/2020 tarihinde takibe konu borca itiraz ettiği, itirazın 7 günlük yasal süre içerisinde yapıldığı, itirazın davacı alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, işbu itirazın iptali davasının İİK’nun 67. maddesi uyarınca, itiraz dilekçesinin davacı alacaklı vekiline tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre olan 09/03/2020 tarihinde açıldığı dosya içeriğiyle sabittir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda, bankanın fiilen uyguladığı en yüksek faiz oranına göre temerrüt faizinin %22,50 olduğu, davacının takip tarihi itibarıyla davalılardan 832.452,16 TL asıl alacak, 61.393,35 TL işlemiş faiz, 3.069,67 TL BSMV ve 944,79 TL ihtarname gideri olmak üzere toplam 897.859,97 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, bankanın ise Merkez Bankasına bildirdiği oran üzerinden temerrüt faiz oranını belirlediği yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı ile davalı asıl borçlu şirket arasında 11/04/2017 tarihli ve 1.500.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalı …’in 2.500.000,00 TL limitle sözleşmede müteselsil kefil olarak imzasının yer aldığı dosya içeriğiyle sabittir.
Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/706 Esas sayılı dosyasında konkordato talep edenlerin davalı … ile davalı asıl borçlu şirket olduğu, mahkemece yapılan yargılama sırasında verilen 07/03/2019 tarihli ara karar ile davalılar yönünden İİK’nun 289/2. maddesi uyarınca 1 yıllık kesin süre verilmesine karar verildiği, yapılan yargılama sonunda ise 30/01/2020 tarihli 2020/63 Karar sayılı karar ile davalıların kesin mühlet kararının kaldırılarak konkordato taleplerinin reddine karar verildiği görülmüştür.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı bulunduğunu, alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yukarıda özetlendiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, kredinin ödenmediği iddiasıyla davacının kredi hesabını kat ettiği, alacağın tahsili için icra takibi başlattığı, davalıların icra takibine itiraz ettiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, geçerli bir icra takibi bulunup bulunmadığı, geçerli icra takibi bulunmasına ilişkin itirazın iptali dava şartının gerçekleşip gerçekleşmediği, takip talebinde ödeme emrinin kesin mühlet bitinceye kadar borçluya gönderilmeyeceği kaydının yer alması ve ödeme emri tebliğ tarihinde kesin mühlet kararının kaldırılmış olmasının sonuca etkisi bulunup bulunmadığı, usulüne uygun icra takibi başlatıldığının kabulü halinde ise davacının takip tarihi itibarıyla davalıdan talep edebileceği bir alacak bulunup bulunmadığı, alacak var ise miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazlarının kamu düzenine aykırılık yönünden incelenmesine gelindiğinde, geçerli icra takibinin varlığı itirazın iptali davasının dava şartı niteliğinde olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekecektir.
Davalıların konkordato talebiyle açtığı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/706 Esas 2020/63 Karar sayılı dosyasının yargılaması sırasında davalı borçlular hakkında 07/03/2019 tarihli ara karar ile 1 yıllık kesin mühlet verilmiştir. Davacı yan ise anılan ara karar tarihinden sonra, 1 yıllık kesin mühlet içerisinde, 04/07/2019 tarihinde davalılar hakkında işbu dava konusu icra takibini başlatmıştır.
İİK’nun 294. maddesi hükmü uyarınca kesin mühlet içerisinde konkordatoya tabi borç için icra takibi yapılamayacaktır.
İcra takip talebinde davacı yan borçlular hakkında konkordato kesin mühlet kararı verildiğini, mühlet bitinceye kadar borçlulara ödeme emri gönderilmeyeceğini belirtmiş ise de, aynı takip talebinde asıl alacağa takip tarihinden itibaren faiz işletilmesi talebinde bulunmuştur.
İcra takip talebinin hazırlanıp başvuru harçlarının yatırılması suretiyle icra müdürlüğüne verilerek icra takip dosyası esas numarası almış olması, icra takibinin başlatılması sonucunu doğuracaktır. Bir başka anlatımla, ödeme emrinin davalı borçlulara tebliğ edilip edilmemiş olması bu sonucu değiştirmeyecektir.
Geçerli icra takibinin varlığı itirazın iptali davasının özel dava şartı niteliğinde olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekeceğinden istinafa gelen tarafın sıfatına bakılmaksızın anılan husus Dairemizce re’sen gözetilmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece davacının İİK’nun 294. maddesi uyarınca kesin mühlet süresi içerisinde davalı hakkında icra takibi yapamayacağı, icra takip tarihinin davalılar hakkında verilen kesin mühlet süresi içerisinde bulunduğu, geçerli icra takibinin varlığına ilişkin itirazın iptali dava koşulunun gerçekleşmediği gözetilerek açılan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/4545 Esas 2021/7083 Karar sayılı ilamı).
Öte yandan, Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sırasında dava konusu Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2019/9423 sayılı icra takip dosyası Uyap üzerinden incelemeye açtırılarak yapılan dosya incelemesi sırasında ilk derece mahkemesi karar tarihi olan 27/01/2021 tarihinden sonra davalı borçluların 11/04/2022 tarihinde icra müdürlüğüne takibe yapılan itirazı geri aldıklarına ilişkin yazılı beyan sundukları görülmüştür.
Dava tarihi itibarıyla, yasal süre içerisinde ödeme emrine itiraz edilmiş olmasına ilişkin itirazın iptali davasının dava şartı gerçekleşmiştir. Karar tarihinden sonra ise dava konusu Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2019/9423 sayılı takip dosyasında davalıların 11/04/2022 tarihli dilekçesi ile icra takibine itirazından vazgeçmiştir. İstinaf aşamasında itirazın iptali davasının koşulu olan borçluların ödeme emrine süresinde itiraz etmesine ilişkin dava şartı da ortadan kalkmış ise de, geçerli icra takibi başlatılmış olmasına ilişkin itirazın iptali dava şartının öncelikle gözetilmesi gerektiğinden açılan itirazın iptali davasının itirazdan vazgeçilmesi nedeniyle konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına değil, geçerli icra takibi başlatılmasına ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında isabet görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kamu düzenine aykırılık nedeniyle kaldırılmasına, davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının kararın kaldırma gerekçesi gözetilerek incelenmesine yer olmadığına, davanın usulüne uygun icra takibi başlatılmış olmasına ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek KABULÜNE,
2-Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27/01/2021 tarih 2020/161 Esas 2021/46 Karar sayılı kararının kamu düzenine aykırılık gözetilerek KALDIRILMASINA, davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının kararın kaldırma gerekçesi gözetilerek incelenmesine yer olmadığına,
3-Davanın geçerli icra takibinin varlığına ilişkin itirazın iptali dava şartının gerçekleşmediği gözetilerek USULDEN REDDİNE,
4-Davacı harçtan muaf olup, harç yatırmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-6325 sayılı Kanunun 18/A maddesinin 13. bendi uyarınca Bakanlık bütçesinden karşılanan ve yargılama giderlerinden sayılan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
8-Davalılar kendini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
B)1-Davacı harçtan muaf olup, harç yatırmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin davadaki haklılık durumu gözetilerek davacı üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalılar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/02/2023

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.