Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/649 E. 2023/178 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/649 Esas 2023/178 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/649
KARAR NO : 2023/178

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/11/2020
NUMARASI : 2019/193 Esas 2020/633 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR : 1- … – … …
2- … – … …
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/04/2019
KARAR TARİHİ : 16/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/02/2023

Taraflar arasındaki taşınır rehninin paraya çevrilmesinden kaynaklanan itirazın iptaline ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davalı şirket arasında Genel Nakdi Ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığını, diğer davalının sözleşmenin müşterek borçlu ve müteselsil kefili olduğunu, kullandırılan kredilerin geri ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek ihtarname keşide edildiğini, ihtara rağmen banka alacağının ödenmemesi nedeniyle icra takibine geçildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek Ankara 9. İcra Müdürlüğü’nün 2018/6711 E sayılı takip dosyasına vaki itirazı iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Ankara 9. İcra Müdürlüğü’nün 2018/6711 sayılı dosyası ile takibi yapılan alacakların, müvekkil ile davacı banka arasında imzalanan “…” üyelik sözleşmesi ile “Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi”ne dayandırıldığını, yanlar arasındaki “Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi”nde borçlu ve kefillerin bulunduğu bölümlerde sözleşme tarihi 12.07.2013 olarak gösterilmiş iken sözleşmenin 1. sayfasında elle yazılan “sözleşmenin hükümlerini yetkililerce açıklanarak bilgi verildiği ve öğrenme imkanı sağlandığına” dair şerh ve ayrıca şerhin altında “ayrıca sözleşmenin bir örneği de boş olarak tarafımıza teslim edilmiştir” açıklaması 09.07.2013 tarihine haiz olduğunu, başka bir deyişle dayanak sözleşmelerin boş ve imzasız örneklerinin müvekkilinde mevcut olmadığını, sözleşmenin kuruluş aşamasında yapılan açıklamalar ve belirlenen esaslar dışında sonradan varsa değişiklik yapılmasının iyi niyet kurallarına aykırı olup bağlayıcı niteliği olmadığını, davacı banka ile müvekkili arasındaki kredi ilişkisi devam etmekte iken mevzuata uygun olarak kullanılan kredilere Kredi Garanti Fonu’nun kefaleti temin edildiğini, davacı bankanın, krediye temin edilen kefalet ilişkisi içerisinde Kredi Garanti Fonu’ndan bir tahsilat yapıp yapmadığı, yapmış ise hangi tarihte ve ne miktarda tahsilat yaptığının taraflarınca bilinmediğini, davacı banka tarafından bu konuda bir açıklama yapıldıktan sonra açıklamayı teyit etmek için Kredi Garanti Fonu’na kefalet akdi ilişkisi içerisinde kefil olunan kredi için hangi tarihte ne miktarda ödeme yapıldığının müzekkere ile sorulmasını talep ettiklerini, elde edilecek cevaba göre müvekkillerin borcundan yapılan tahsilatın düşülüp düşülmediği, düşülmüş ise hangi tarihte ve ne miktarda düşüldüğü belirlendikten sonra borç ve işleyecek akdi/temerrüt faizi doğru bir şekilde hesaplanabileceğini, davacı banka tarafından icra takibi ve eldeki davanın açılması aşamalarında dosyalarına sunulan sözleşmelerin imzalı bir örneğinin müvekkillerin mevcut olmadığını, davacı tarafından sunulan imzalı sözleşme suretlerinde uygulanacak akdi ve temerrüt faizi oranlarının yazılı olmadığını, başka bir deyişle faiz oranlarına müvekkillerine söylenmiş olsa dahi sözleşmede yazılı olarak belli edilmediğini, yerleşik uygulamada kabul edildiği üzere; kredi sözleşmesinde faiz oranı hiç belirlenmemiş ise bankanın aynı tarihlerde benzer krediler için uyguladığı faiz oranı dikkate alınması gerektiğini, yine bilindiği üzere ayakta/yürüyen kredi sözleşmelerine uygun olarak kullandırılan kredilere uygulanacak faiz oranlarının sonradan sözleşmeden hareketle kredi veren banka tarafından tek taraflı arttırılmasının geçerli olması “değiştirilen faiz oranlarının tebliğ edilmesi” şartına bağlı olduğunu, sözleşmelerin imza tarihinde davacı bankanın benzer kredilere uyguladığı faiz oranları tespit edildikten sonra bu faiz oranlarında müvekkilleri aleyhine gelişen faiz oranlarının müvekkillerine tebliğ edilip edilmediği hususunun açıklığa kavuşturulması gerektiğini, eğer faiz arttırımlarına ilişkin bildirim yapılmış ise bildirimde yer alan faiz oranlarının uygulanmasının kabul edilebilir olduğunu, bildirim yapılmamış ise sözleşmenin kurulduğu tarihteki faiz oranlarının tüm ilişkiye şamil olacak şekilde uygulanması zorunlu olduğunu, müvekkillerine kendilerine faiz oranlarının değiştirildiğine dair herhangi bir bildirim yapılmadığını, aksini ispat yükümlülüğünün davacı bankaya ait olduğunu, değişen faiz oranlarının geçmişe etkili olarak uygulanıp uygulanmadığını bilemediklerini, davacı bankaya, Kredi Garanti Fonu’nun kefaleti kapsamında dava konusu krediye dair herhangi bir ödeme alınıp alınmadığı, alındı ise miktar ve tarihinin belirlenmesi yolunda açıklama yaptırılmasını, takiben Kredi Garanti Fonu’na bu konuya dair müzekkere yazılmasını, davacı bankaya kredi ilişkisi süresince uygulanan faiz oranları, faiz oranlarının değişikliğinin tebliğe dair açıklama ve tebliğ bilgilerinin sunulması için önel verilmesini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın taşınır rehnin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olup taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla takibin ancak rehin sözleşmesine konu alacağın tahsili ve rehinli taşınır için söz konusu olabileceği, rehin sözleşmesinde borcun konusu, miktarı, borcun miktarı belirli değil ise rehnin ne miktar için verildiğinin yazılı olması gerektiği, rehin sözleşmesinde azami miktar ile tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağı, 20/12/2016 tarihinde kabul edilen ve 01/01/2017 tarihinde yürürlüğe giren 6750 sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu’nun 4/(6)-b maddesinde de belirtilen hususların rehin sözleşmelerinde zorunlu unsur olarak sayıldığı, davaya konu rehin sözleşmesinde rehnin azami miktarı ve tarihi belirtilmediği gibi rehnin ne için güvence teşkil ettiğinin belirtilmediği rehin sözleşmesinde rehne konu araçların maliki …’in de imzasının bulunmadığı ve dolayısıyla geçersiz olan rehin sözleşmesine dayalı olarak taşınır rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılamayacağından davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin uyuşmazlığa konu iddiaları tespit ederken belirsizlik gösteren hususların açıklığa kavuşmasını teminen bilirkişi incelemesine başvurmadığını, taraflar arasında akdedilen Taşıt Rehni Sözleşmesi, GNGKS ve ilgili diğer akitler uyarınca, borcun konusu, miktarları, sözleşmelerin akdedildiği tarihler ve bu tarihler itibarıyla tarafların tabi olduğu Mevzuatların değerlendirilmesi açısından elzem önem taşıyan incelemelere başvurulmadığını, bunun da yargılamanın eksik yapılması sonucunu doğurduğunu, davalı tarafın rehnin geçersiz olduğuna dair iddiada bulunmadığını buna rağmen mahkemenin bu yönde hüküm kurduğunu, davalı yanca rehnin geçersizliğine ilişkin bir iddia bulunmadığını, yargılama safhasında taraflarca ileri sürülmemiş savların mahkemenin hükmüne esas alınmasının hukuka kesin aykırılık teşkil ettiğini, mahkemelerin tarafların beyan ve iddiaları kapsamında değerlendirme yaptığını, buna ek olarak mahkeme ilamında rehin sözleşmesinde rehnin azami miktarı ve tarihi belirtilmediği gibi rehnin ne için güvence teşkil ettiğinin belirtilmemesi halinde rehin sözleşmesinin geçersizliğinin söz konusu olacağına ilişkin hükmünde atıfta bulunduğunu, Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu 01.01.2017 tarihinde yürürlüğe girdiğini, davalı taraf ile Taşıt Rehni Sözleşmesi 2017 yılından önce akdedildiğini ve bu durumun Menkul Rehnin Paraya Çevrilmesi Yoluyla borçlular adına takibe konu Ankara 9. İcra Müdürlüğü 2018/6711 E. Sayılı dosyası kapsamında da sabit olduğunu, yerel mahkeme gerekçesine dayanak gösterdiği 6750 Sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu’nun huzurdaki davaya konu rehinler için kullanılması mümkün olmadığını, 6750 Sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu’nun 5. Maddesindeki kira giderleri, kiracılık hakkı, ticari plaka, ticari hat ve ticari işletme gibi varlıklar anılan kanun hükmü çerçevesinde rehin konusu olabileceğini, anılan kanunun tatbik edilebilmesi için davaya konu araçların 6750 Sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu’nun 5. Maddesi kapsamında taşınır rehni siciline noterden onaylanarak kaydedilmesi gerektiğini, halbuki tüm kamyonlar kayıtlı oldukları motorlu taşıtların trafik sicilinde bankaya rehin olarak kaydedildiğini ve hukuka geçerli şekilde rehin sözleşmesi kurulduğunu, yerel mahkemenin hükmüne esas aldığı işbu gerekçe dava konusu olgu ve vakıalar açısından esaslı hata teşkil ettiğini, ekte sundukları müvekkili banka kayıtlarında yer alan ve gerektiğinde ıslak imzalı orijinallerini ibraz edebilecekleri rehin akitlerinde de görüleceği üzere, … …’in imzaladığı rehin sözleşmesinin 1. maddesinde rehnin güvencesini teşkil eden borcun kaynağının ne olduğu belirtildiğini, 1. maddede …’in kefalet dahil her ne sebepten olursa olsun borçların teminatı olarak adına kayıtlı aracın bankaya rehnedildiğini kabul ettiğini, öte yandan dosyada mevcut aynı araçlarla ilgili diğer rehin sözleşmelerinde de sadece kefaletle ilgili değil … Şirketi’nin de borçlarının güvencesini teşkil etmek üzere rehnin tesis edildiği açıkça ortaya konduğunu, mahkemenin gerçekçesindeki değerlendirmenin aksine tüm rehin sözleşmeleri altında …’in imzası bulunduğunu, rehin sözleşmelerinde …’in …’nin kaşesinin yanında da imzasının bulunduğunu, …’in imza attığı sözleşmede kendine ait araçların plakalarını belirterek iradesini sakatlayacak hiçbir unsur olmaksızın rehin sözleşmesini geçerli şekilde kurulmasını sağladığını, kaldı ki trafik sicil kayıtlarında anılan …’ e ait araçlarla ilgili Müvekkil Banka lehine kurulmuş rehin kayıtları da işbu rehinlerin geçerliliğini teyit ettiğini, Müvekkili Banka ile borçlu arasında akdedilen Taşıt Rehni Sözleşmesinde de araçların malikinin … olduğunu, İcra takibine konu Ankara 9. İcra Dairesi 2018/6711 E. Sayılı dosyasına sunulan kasko sigorta poliçelerinde, dahin-i mürtehinde, araç muayene belgelerinde ve yediemin metninde de bu hususlar sabit olduğunu, buna ek olarak davalı yanca imzanın geçersizliğine ilişkin iddia da mevcut olmadığını, buna ek olarak davalı yanca imzanın geçersizliğine ilişkin iddia da mevcut olmadığını, davalının borçlarının teminatında yer alan araç müvekkili bankanın doğmuş ve doğacak tüm borçlarının güvencesini oluşturduğunu, bu nedenle davalı tarafın tüm borçlarının teminatını oluşturduğunu, davalı tarafından imzalanan sözleşme “Müşteri özellikleri 20. Maddede yazılı taşıtı plaka ve plakaya bağlı bütün hakları ile birlikte gerek işbu taşıt kredisi sözleşmesinden gerekse bankayla imzalamış olduğu veya imzalayacağı sözleşmelerden ve herhangi bir nedenden doğmuş doğacak borçlarının teminatını teşkil etmek üzere rehnettiğini kabul ve taahhüt eder.” düzenlemesini içermekte olduğunu, bu nedenle aracın kaydındaki rehin, davalının tüm borçları bitmediği için bugüne kadar kaldırılmadığını, araç borçlarının tamamını sona erene kadar güvence oluşturmaya devam ettiğini, rehin sözleşmesinin haricinde borçlu tarafından imzalanan GNGKS’ler de bulunduğunu, anılan sözleşmelerin “Teminatların Banka’nın her türlü alacaklarının karşılığını oluşturması” başlıklı maddeleri ile de davacı tarafından verilen teminatların Bankanın her türlü alacağının teminatını oluşturacağının açıkça hüküm altına alındığını, söz konusu GNGKS’ler de geçerli olup, bizzat davalı asıl borçlu tarafından imzalandığını, bu kapsamda rehin sözleşmesinin yanı sıra, borçlu tarafından imzalanan GNGKS’ler ile de rehinlerin doğmuş ve doğacak tüm borç için tesis edildiğinin kararlaştırıldığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin, ihtarnamelerin, müvekkili Banka kayıtları ve dosya muhteviyatından da anlaşılacağı üzere davalı hakkında başlatılan icra takibi hukuki dayanakların ve talep olunan miktar açısından doğru ve haklı istemler içerdiğini, davalı tarafın hiçbir yasal dayanağı bulunmayan, gerçeği de yansıtmayan itirazlarının kabulünün mümkün olmadığını, açıklanan nedenlerle, istinaf taleplerinin kabulünü, talepleri uyarınca itirazın iptalini, mahkeme masrafları ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı olarak alacağın tahsili amacıyla yapılan taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacı banka ile davalı … Şirketi arasında 09/07/2013 tarihli ve 500.000,00 TL bedelli Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi, 20.01.2015 -08.12.2015 ve 04.05.2017 tarihli limit artırım sözleşmeleri,rehin verenin davalı şirket ile davacı arasında düzenlenen bila tarihli ”Taşıt Rehni Sözleşmeleri ” ile rehin veren davalı … ile davacı banka arasında düzenlenen 15.05.2016 tarihli dört adet ”Taşıt Rehni Sözleşmeleri ” hesap kat ihtarnamesi,Kredi Garanti Fonu yazı cevabı vs.deliller dosya arasında mevcuttur.
Ankara 9. İcra Müdürlüğü’nün 2018/6711 Esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; …Bankası A.Ş. tarafından … Şirketi ile … aleyhine genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla taşınır rehninin paraya çevrilmesi yolu ile takipte bulunulduğu, takibin dayanağının…plaka sayılı araçların rehin sözleşmeleri oluşturduğu, davalı borçluların yasal sürede borca itirazları üzerine takibinin durdurulmasına karar verildiği, işbu davanın İİK’nın 67.maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Somut olayda, davacı yan genel kredi sözleşmesine dayalı olarak alacağın tahsili amacıyla yapılan taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatmış,davalıların takibe itirazı üzerine eldeki davayı açmıştır.Dava konusu icra takibinin dayanağını teşkil ettiği anlaşılan…plaka sayılı araçlara ilişkin rehin sözleşmelerinden rehin veren davalı şirket ile davacı arasında düzenlenen bila tarihli üç adet ”Taşıt Rehni Sözleşmeleri ”takip dosyasına sunulmuş, rehin veren davalı … ile davacı banka arasında düzenlenen ve istinaf aşamasında dosyaya sunulan 15.05.2016 tarihli dört adet ”Taşıt Rehni Sözleşmeleri ” ise dosyaya sunulmadığı halde ilk derece mahkemesince takibe dayanak tüm rehin sözleşmelerini sunmak üzere davacı vekiline kesin süre verilmeyerek yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hal böyle olunca mahkemece yapılması gereken iş, takibe dayanak…plaka sayılı araçlara ilişkin tüm rehin sözleşmeleri değerlendirilerek gerektiğinde bilirkişi raporu alınıp tüm deliller değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesinden ibarettir.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, kararın kaldırma gerekçesi gözetilerek davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve taktiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.3 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/11/2020 tarih ve 2019/193 Esas 2020/633 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.3 maddesi uyarıca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/02/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.