Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/639 E. 2023/234 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/639 Esas 2023/234 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/639
KARAR NO : 2023/234

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/02/2020
NUMARASI : 2018/824 Esas 2020/81 Karar
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/11/2018
KARAR TARİHİ : 23/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/03/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkisiz icra dairesinde takip başlatıldığını, davaya bakmakla yetkili mahkemenin İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, müvekkilinin imzaladığı sözleşme bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalının yetki itirazına ilişkin olarak sözleşmenin 13.4. maddesi ile sözleşmeyi imzalayan banka şubesinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili kılındığı, sözleşmenin davacı bankanın … şubesinde imzalandığı, yetki itirazının reddi gerektiği, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporuyla davacının takip tarihi itibarıyla alacaklı olduğu miktarın tespit edildiği, alacağın likit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının icra takibine itirazının 152.771,78 TL asıl alacak, 1.290,07 TL işlemiş faiz ve 64,50 TL BSMV olmak üzere toplam 154.126,36 TL yönünden iptaline, takibin kaldığı yerden aynı şartlarla devamına, 30.554,356 TL asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; genel kredi sözleşmesine istinaden müvekkilinin borçlu olmadığını, eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna göre hüküm kurulduğunu, asıl alacağa fahiş oranda temerrüt faizi uygulanabileceğine ilişkin raporun ve hükmün hukuka aykırı bulunduğunu, müvekkilinin 13/12/2012 tarih ve 650.000,00 TL limitli kredi açılması için anlaşmaya varıldığı, 10/03/2015 tarihinde 1.000.000,00 TL’lik yeni bir sözleşme daha imzalandığı belirtilmişse de imzalayan şirket yetkilileri ve sorumlulukların araştırılmadığını, genel kredi sözleşmesinin banka tarafından tek taraflı, banka çıkarlarını gözetecek şekilde maktu olarak hazırlandığını, sözleşme serbesti ilkesini aşındırdığını, şirketteki hissedarlıkların devir suretiyle sona erdiğini, müvekkilinin hisse sahibi olması sebebiyle borçtan sorumlu olmasının hukuken mümkün bulunmadığını, müvekkilinin itirazının haklı olduğunu, aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın kısmen iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2018/12186 sayılı takip dosyası, genel kredi sözleşmeleri, bankacılık hizmet sözleşmesi, hesap kat ihtarı, Muş Ticaret ve Sanayi Odası müzekkere cevabı, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 14/06/2019 tarihli bilirkişi raporu dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2018/12186 sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalı ve dava dışı borçlular aleyhine toplam 162.265,29 TL alacağın tahsili talebi ile icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 31/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 7 günlük itiraz süresi içerisinde 01/11/2018 tarihinde İzmir icra müdürlüğünün yetkili olduğunu belirterek icra müdürlüğünün yetkisine ve takibe konu borca itiraz ettiği, işbu itirazın iptali davasının İİK’nun 67. maddesi uyarınca, itiraz dilekçesinin alacaklı/vekiline tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı dosya içeriğiyle sabittir.
Anılan icra takip dayanağı genel kredi sözleşmelerinin davacı ile davalı arasında akdedildiği, 13/12/2012 tarihli sözleşmenin 650.000,00 TL, 10/03/2015 tarihli sözleşmenin ise 1.000.000,00 TL limitli olduğu görülmüştür.
Davacı tarafından kredi hesabı kat edilerek düzenlenen ve davalı ve diğer borçlulara gönderilen 05/10/2018 tarihli hesap kat ihtarnamesi ile toplam 155.116,64 TL alacağın 7 gün içinde ödenmesi talep edilmiştir. Anılan ihtarname davalıya 17/10/2018 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalı 25/10/2018 tarihinde temerrüte düşmüştür.
Davacı vekili 17/05/2019 Uyap gönderiliş tarihli açıklama dilekçesinde alacağın BCH kredisinden kaynaklandığı, ilgili kredinin 13/12/2012 tarihli GKS kapsamında kullandırıldığı, BCH kredisinin rotatif kredi niteliğinde olup, belirli dönemlerde limit artışları yapıldığını bildirmiştir.
Muş Ticaret ve Sanayi Odası müzekkere cevabından, davalı şirketin 13/12/2012 tarihli genel kredi sözleşmesi tarihinde münferit yetkilisinin … olduğu anlaşılmıştır.
Davacı yan taraflar arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, kredi borcunun ödememesi üzerine hesabın kat edildiğini, alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiştir. Davalı yan ise imzaladığı bir sözleşme bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda hesap bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yukarıda özetlendiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusu icra takip dosyasında davalı yan borca itirazının yanı sıra İzmir İcra Müdürlüğü’nün yetkili olduğunu bildirerek icra müdürlüğünün yetkisine de itiraz etmiştir.
İtirazın iptali davalarında yetkili icra müdürlüğünde takip yapılması HMK’nun 114/2. maddesi hükmü uyarınca dava şartı niteliğinde olup, mahkemece İİK’nun 50/2. maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenmesi gerekmektedir.
Taraflar arasında akdedilen 13/12/2012 ve 10/03/2015 tarihli genel kredi sözleşmelerinin 13.4. maddesinde sözleşmeyi imzalayan banka şubesinin bulunduğu yerin de yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.
Anılan sözleşme tacirler arasında düzenlenmiş ticari nitelikte bir sözleşme olup HMK’nun 17. maddesi uyarınca bu sözleşmedeki yetki şartı geçerlidir. Bir başka anlatımla somut olayda sözleşmeyi imzalayan davacı bankanın Ankara şubesi olduğundan Ankara icra müdürlüğü yetkilidir.
Bu durumda mahkemece Ankara İcra Müdürlüğünün yetkili olduğu, itirazın iptali davasında yetkili icra müdürlüğünde takip yapılmasına ilişkin dava şartının gerçekleştiği gözetilerek işin esasına girilmesi isabetlidir.
Davalı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde; davalı vekili cevap dilekçesi ile ikinci cevap dilekçesinde, bilirkişi raporuna itirazında davalının imzaladığı bir sözleşme bulunmadığını savunmuştur.
Yargılama aşamasında mahkemece de davalı şirketin kayıtlı bulunduğu Muş Ticaret ve Sanayi Odasına müzekkere yazılarak sözleşme tarihlerinde şirketin yetkililerinin kimler olduğuna ilişkin belgeler dosyaya kazandırıldığı gibi, 25/09/2019 tarihli celsede imza incelemesi yaptırılmasına ilişkin ara kararlar tesis edilmiştir.
Davaya konu icra takip talebinde, takip dayanağı olarak kredi sözleşmeleri yazılıdır. Taraflar arasında 13/12/2012 ve 10/03/2015 tarihli genel kredi sözleşmeleri imzalanmıştır. Yargılama aşamasında ise davacı vekili 17/05/2019 Uyap gönderiliş tarihli dilekçesinde davaya konu takipte tahsili talep edilen banka alacağının 13/12/2012 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan BCH kredisinden kaynaklandığını açıkça bildirmiştir.
Mahkemece davalı yanın aşamalardaki imza inkarı gözetilerek, davacının dava konusu icra takibi ile tahsili talep edilen alacağın 13/12/2012 tarihli sözleşmeden kaynaklandığını açıkça beyan etmesi karşısında, anılan sözleşmede yer alan davalı şirket imzasının, 13/12/2012 tarihinde davalı şirket yetkilisi olduğu anlaşılan … eli ürünü olup olmadığına ilişkin grafolog bilirkişiden rapor alınması gerekirken imza incelemesine yönelik ara kararlardan dönülmemiş, davalının imza inkarı üzerinde durulmamış, bu husus gözetilmemiştir.
Öte yandan, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiye banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapma yetkisi verilerek dosya tevdi edilmiş ise de, banka kayıtlarında yerinde inceleme yapıldığına dair raporda bir açıklık bulunmadığı gibi davacı ile davalı asıl borçlu arasında iki ayrı genel kredi sözleşmesi bulunduğu halde, borcun davacı vekilinin yargılama aşamasındaki açık beyanı karşısında, taraflar arasındaki 13/12/2012 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı tespit edilmemiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece yapılması gereken iş, dava konusu takip tarihi itibarıyla davacının 13/12/2012 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı bulunup bulunmadığı hususunda banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yaptırılarak bankacı bilirkişiden rapora yönelik itirazları da karşılar, davalının temerrüt tarihinde bankanın benzer kredilerde fiilen uyguladığı en yüksek faiz oranı tespit edilerek, bu oran esas alınıp, temerrüt faiz oranı belirlenmek suretiyle yapılacak hesaplamaya ilişkin ek rapor alınması, anılan sözleşmeden kaynaklanan alacağın varlığının tespiti halinde ise, 13/12/2012 tarihli genel kredi sözleşmesinde yer alan imzanın davalı şirket yetkilisine ait olup olmadığı hususunda grafolog bilirkişiden rapor alınması, imzanın şirket yetkilisine ait olmaması halinde ise TBK’nun 77-82 maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davacı aleyhine olacak şekilde kendi mal varlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşme oranında davalının sorumlu olacağı, sebepsiz zenginleşme nedeniyle davalının iade borcu doğup doğmadığı, sebepsiz zenginleşmenin iade borcunun doğması bakımından imzanın davalı şirket yetkilisine ait olmamasının sonuca etkili olmadığı, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalının sorumlu olacağı gözetilerek kredinin davalı şirket hesabına yatırılıp yatırılmadığı, bu hesaptan kim tarafından çekildiği, davalı şirket defterlerinde krediye ilişkin herhangi bir kayıt bulunup bulunmadığı hususlarında da bankacı bilirkişinin yanına mali müşavir eklenmek suretiyle oluşturulacak bilirkişi heyetinden rapor alınarak sonucuna uygun bir karar verilmesinden ibarettir (HGK’nun 16.01.2013 gün ve E:2012/3-655, K:2013/63 sayılı ilamı, HGK’nun 30.04.2013 gün ve E:2013/13-749, K:2014/551 sayılı ilamı).
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında isabet görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KISMEN KABULÜNE,
2-Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/02/2020 tarih ve 2018/824 Esas 2020/81 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davalının yatırmış olduğu 2.632,25 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
5-Davalının istinaf aşamasında yapmış olduğu yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonunda dikkate alınmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi uyarıca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/02/2023

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.