Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/623 E. 2023/354 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/623 Esas 2023/354 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/623
KARAR NO : 2023/354

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ : 01/02/2021
NUMARASI : 2020/483 Esas 2021/56 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/10/2020
KARAR TARİHİ : 09/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/03/2023

Taraflar arasındaki rücuan alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu’nun 20. maddesi ile özelleştirme idaresine devredilen kamu iktisadi teşebbüslerinin anonim şirkete dönüştürüldüğünü, … ile 24.07.2006 tarihli işletme hakkı devir sözleşmesi imzalandığını, özelleştirmeye ilişkin sürecin 28.06.2013 tarihinde tamamlandığını, … Parsel numaralı taşınmaza … tarafından kamulaştırma işlemi yapılmaksızın ve irtifak hakkı tesis edilmeksizin el atılması sebebiyle müvekkili aleyhine açılan tazminat davasında, Suruç Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 15.04.2015 tarih ve 2004/110 E. 2015/102 K. sayılı kararıyla tazminata karar verildiğini ve Yargıtay 5.HD’nin 21.12.2015 tarih 2015/19513 E. 2015/24956 K. Sayılı kararı ile onanarak kesinleştiğini, Suruç İcra Müdürlüğünün 2016/4 E. sayılı takip dosyasından davacı aleyhine icra takibi yapıldığını ve 25/01/2016 tarihinde toplam 24.615,02 TL ödendiğini, işletme hakkı devir sözleşmesinin 7.4 ve 7.6. Maddeleri gereği davalı …’ın ödenen tazminat bedelinden sorumlu olduğunu, zira dava konusu olayın 24/07/2006 tarihli İHDS’nden önceki tarihli olduğunu, tazminat konusu olayın İHDS’nin 7.1 maddesine göre …’ın sorumluluğunda bulunduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 24.615,02 TL’nin davalı …’tan ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamamaşımına uğradığını, … ile %100 hisselerine sahip olduğu 20 elektrik dağıtım şirketi arasında dağıtım varlıklarının işletilmesine ilişkin İHDS imzalandığını, … ile … A.Ş.’leri arasında 24/07/2006 tarihinde imzalanan İHDS’nin 18.6 maddesine göre …’ın sorumluluğunun bulunmadığını, ihale şartnamesinin 22/d bendinde hisselerin devrinden sonra herhangi bir hukuki nedene dayalı olarak …’tan talepte bulunulamayacağını, (f) ve (p) bendinde alıcının sorumlu olduğunun, hisse satış sözleşmesinin 9/3 ve 9/4 maddelerinde alıcının sorumlu olacağını, davacının İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddelerine dayandığını ancak 18.6 uyarınca davacının …’tan bir talepte bulunamayacağının düzenlendiğini, davacının bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediğini, ve dolayısıyla faiz ve icra dosyasına ilişkin giderleri talep edemeyeceğini ve bu sebeple davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; taraflar arasında imzalanan işletme hakkı devir sözleşmesi kapsamında dava dışı alacaklının Suruç AHM’nin 2014/110 Esas sayılı dosyasında kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı açılmış olan davada hüküm altına alınan alacağın icra dairesinde ödenmesi nedeniyle iş bu alacağın davalıdan rücuen tahsili istemiyle açılan davada, dava konusu alacağın taraflar arasında akdedilen 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesine dayandığı ve sözleşme tarihi itibariyle uygulanması gereken 818 sayılı Yasa’nın 125.maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, 25/01/2016 ödeme tarihi itibariyle zaman aşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla davalının zamanaşımı def’inin yerinde görülmediği, eldeki davanın dayanağı ihtilafın sözleşmenin imza tarihinden önce 1979 yılında gerçekleşen bir kamulaştırmasız el atma olayına dayalı olup, davacının ödemiş olduğu ve belgelendirdiği bedeli davalıdan talep hakkı bulunduğundan ve alacak hakkı ödeme tarihinde oluştuğundan ödeme tarihinden itibaren, tarafların tacir olması nedeniyle avans faizi talep edebileceği anlaşıldığından bilirkişi raporu alınması gerekli görülmeden davanın kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 24.615,02 TL’nin ödeme tarihi olan 25/01/2016 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; TBK’nın 73. Maddesi gereği davanın zamanaşımına uğradığını, rücu davasına dayanak mahkeme kararında bahsi geçen alacak türünün …’a bırakılan alacaklardan olmadığını, dayanak davanın davacısının sözleşmenin 7. Maddesi kapsamında 3. Kişi sayılamayacağını, işletme hakkı devir sözleşmesi ile ihale şartnamesinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, ödemelerin müvekkili kurum tarafından yapılmış olması halinde mükerrer ödemenin söz konusu olacağını, devre esas bilanço düzenlemesi ile her türlü borç ve alacak işlemlerinin kesinleştiğini, dolayısıyla müvekkili kurumdan herhangi bir hak talep edilemeyeceğini, işletme hakkı devir sözleşmesinin hisse satış sözleşmesi, ihale şartnamesi ve ilgili kanun hükümleri ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmaz üzerinde müvekkili lehine tescil işleminin gerçekleşip gerçekleşmediğinin belli olmadığını, müvekkili kurum lehine tescil işlemi yapılmamış ise davanın reddi gerektiğini, bilirkişi raporu alınmadan hüküm kurulduğunu, ödeme yapıldığı iddia olunan icra dosyasının celbi gerektiğini, dayanak mahkeme ilamında alacağa yasal faiz ödenmesine karar verildiği halde mahkemece avans faizine hükmedilmesinin de doğru olmadığını, müvekkilinin davacıya kesinleşmiş bir borcu bulunmadığından ve dava konusu talep yargılamayı gerektirdiğinden ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesinin hukuka uygun olmadığını ileri sürerek açıklanan ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Suruç Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 15/04/2015 tarih 2014/110 Esas 2015/102 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacıların … Urfa İl Müdürlüğü olup, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat talebiyle 02.04.2014 tarihinde açılan davada davanın kabulüne, toplam 12.307,30 TL’ kamulaştırmasız el atma bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, … Mahkeme ilamında gösterilen kısım üzerinde kullanımı davalı idareye ait olmak üzere … Genel Müdürlüğü adına irtifak hakkı kurulmasına, irtifak hakkının tapuya kayıt ve tesciline, kullanma hakkının …’a ait olduğuna dair şerh düşülmesine karar verildiği, kararın Yargıtay 5. HD’nin 21.12.2015 tarihli kararıyla onanarak kesinleştiği görülmüştür.
Suruç İcra Müdürlüğünün 2016/4 sayılı icra takip dosyası ile yukarıda anılan mahkeme ilamına dayanılarak davacı- alacaklılar vekili tarafından, borçlu … Şanlıurfa İl Müdürlüğü aleyhine ilama dayanarak icra takibi başlatıldığı, icra dosyasına 25.01.2016 tarihinde davalı … Şanlıurfa İl Müdürlüğü tarafından 24.615,02 TL yatırıldığı, anlaşılmıştır.
Sözleşme hükümleri ile birlikte somut olay ve davalı vekilinin istinaf itirazları birlikte incelendiğinde; dava dışı… tarafından taşınmazlarına kamulaştırmasız el atılarak yüksek gerilim hattı geçirilmesi nedeniyle zararın tazmini talebiyle … Şanlıurfa İl Müdürlüğü aleyhine açılan davada, yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, davacının kesinleşen karar nedeniyle icra dosyasına 25.01.2016 tarihinde 24.615,02 TL ödediği dosya içeriğiyle sabittir.
Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli işletme hakkı devir sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan işletme hakkı devir sözleşmesine dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olup davanın da bu süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarına gelindiğinde; rücu talebine konu Suruç Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 15/04/2015 tarih 2014/110 Esas 2015/102 Karar sayılı dosyasının davacısı… tarafından … Şanlıurfa İl Müdürlüğü Aleyhine 10.02.2012 tarihinde kamulaştırmasız el atma davası açılmıştır. Davacı … AŞ ile davalı … arasındaki işletme hakkı devir sözleşmesi 24/07/2006 tarihinde imzalanmıştır. Bu durumda rücu talebine dayanak dava konusu işlem işletme hakkı devir sözleşmesinin imzalanmasından önceki tarihlidir. Rücuya dayanak davada irtifak hakkı da davalı … Genel Müdürlüğü adına kurulmuştur.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından icra takibi nedeniyle yapılan ödeme işletme hakkı devir sözleşmesinin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Suruç Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki davanın davacısı da bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının icra takibi nedeniyle ödediği miktarı davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olup, sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü kapsamında rücuya dayanak davayı …’a ihbar etmediği görülmüştür. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı). Bu durumda ilk derece mahkemesince dayanak mahkeme ilamı ile hüküm altına alınan alacağın işbu hükmün verildiği karar tarihinden itibaren davalı kurumun faiz ve icra giderlerinden sorumlu tutulmaması gerektiğinin gözetilmemiş olması doğru değil ise de davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde bu konu açıkça istinaf edilmediğinden, sadece eleştirilmekle yetinilmiştir. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Öte yandan, hisse satış sözleşmesinin 9.4. maddesinde “…İşletme hakkı devir sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde hisse satış sözleşmesi karşısında işletme hakkı devir sözleşmesinin öncelikle uygulanacağı anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa yönelik savunmalarına Dairemizce itibar edilmemiştir.
Davalı vekilinin açılan davada ödeme tarihinden itibaren avans faizi uygulanamayacağına yönelik itirazına gelindiğinde, rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebilir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/04/2016 tarih ve 2016/2239-2016/4044 E.-K. Sayılı emsal kararı). Buna göre ilk derece mahkemesinin kararında ödeme tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davacının ilama dayalı başlatılan Suruç İcra Müdürlüğünün 2016/4 sayılı takip dosyasına ödeme yaptığı anılan dosyada yer alan 25/01/2016 tarihli tahsilat makbuzundan anlaşılmıştır. Bu durumda davalı vekilinin davacının ödeme yaptığını ispatlayamadığına yönelik istinaf itirazı yerinde değildir.
Her ne kadar, davalı vekili müvekkili lehine tescil işleminin gerçekleşip gerçekleşmediğinin belli olmadığını belirtmiş ise de, Suruç Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/04/2015 tarih 2014/110 Esas 2015/102 Karar sayılı ilamının temyizi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 21.12.2015 tarih 2015/19513 E. 2015/24956 K. Sayılı ilamı ile dava konusu taşınmazların kullanım hakkı davalı idareye ait olmak üzere … Genel Müdürlüğü lehine tapuya kayıt ve tesciline karar verildiğinden davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebeplerine itibar edilmemiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davalı taraftan alınması gereken 1.681,45 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 420,37 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.261,08 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 09/03/2023

Başkan – Üye Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.