Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/622 E. 2023/282 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/622 Esas 2023/282 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/622
KARAR NO : 2023/282

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/01/2021
NUMARASI : 2019/559 Esas 2021/43 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/11/2019
KARAR TARİHİ : 02/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/03/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalılar vekili ile katılma yolu ile davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davalı … Şirketi’nin asıl borçlu diğer davalıların müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan kredi alacağının, davalılara keşide edilen kat ihtarına rağmen ödenmemesi üzerine tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine davalılar tarafından yapılan haksız itirazın iptali ile icra takibinin devamına, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı … Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu sözleşmenin müvekkilinin serbest iradesi ile kurulmadığını, emredici hükümlere, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırı olduğunu, talep edilen faizin yüksek olduğunu, takibe kötü niyetli olarak itiraz edilmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu sözleşmenin davalının serbest iradesi ile kurulmadığını, emredici hükümlere, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırı olduğunu, geçersiz olması gerektiğini, talep edilen faizin yüksek olduğunu, müvekkilinin kefaletinin geçersiz olduğunu, takibe kötü niyetli olarak itiraz edilmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; eldeki davada İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğunu, sözleşmedeki genel hükümlerin emredici hükümlere, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırı olduğunu, müvekkili kefile hesap kat ihtarının tebliğ edilmediğini, önce asıl borçluya takip yapılması gerektiğini, talep edilen faizin yüksek olduğunu, takibe kötü niyetli olarak itiraz edilmediğini savunarak davanın reddine, %20 kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre; genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan kredi alacağının davalı asıl borçlu ile davalı kefillerden tahsili istemiyle açılan itirazın iptali davasında; davacı banka ile davalılar arasında genel kredi ve teminat sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin ve kefaletlerin usulüne uygun ve yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri uyarınca düzenlendiği, sözleşme kapsamında düzenlenen teminat mektubunun nakde çevrildiği, nakde çevrilen teminat mektubunun bedelinin ödenmemesi üzerine hesabın kapatıldığı ve kat edildiği, hesap kat ihtarının davalı asıl borçluya usulüne uygun olarak sözleşmede belirtilen adresine tebliğe çıkarılmasına rağmen tebliğ edilmediği, diğer borçlulara ise hesap kat ihtarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği, bu hali ile asıl borçlu yönünden iade tarihinden itibaren verilen süre sonunda temerrüt koşullarının oluştuğu, kefiller yönünden ise temerrüt koşullarının takip tarihi itibari ile oluştuğu, asıl borç yönünden bilirkişi tarafından yapılan tespit sonucunda mahkememizce yapılan hesaplama neticesinde tespit edilen miktarda davalı asıl borçlu ve kefillerin ayrı ayrı sorumluluklarının bulunduğu ve borçluların icra takibine yaptığı itirazın haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalı borçluların Ankara 9. İcra Dairesinin 2019/10604 esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, (a) Davalı borçlu … Şirketi yönünden takibin 21.350,25 TL asıl alacak, 984,78 TL takip öncesi işlemiş faiz, 49,24 TL BSMV ve 1.108,89 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 23.493,16 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 40,50 oranında temerrüt faizi ve faizin % 5’i BSMV uygulanmasına, fazlaya ilişkin davanın reddine, (b) Davalı borçlular … Şirketi ile … yönünden takibin 21.350,25 TL asıl alacak, 688,55 TL takip öncesi işlemiş faiz, 34,43 TL BSMV ve 1.108,89 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 23.182,11 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 40,50 oranında temerrüt faizi ve faizin % 5’i BSMV uygulanmasına, fazlaya ilişkin davanın reddine, (c) Haksız itiraz edildiği kabul edilen asıl alacak miktarı olan 21.350,25 TL’nin % 20’si oranında hesaplanan 4.270,05 TL icra inkar tazminatının davalı borçlular … Şirketi, … Şirketi ve …’dan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerekçeli kararın 1/a bendinde icra takibinin müvekkili şirket …AŞ aleyhine toplam 23.493,16 TL üzerinden takibin devamına denildiği halde 1/b bendinde ise takibin müvekkili … yönünden toplam 23.182,11 TL üzerinden devamına karar verildiğini, mahkemece davalılar yönünden iki farklı hüküm tesis edildiğini, gerekçeli kararın 6 no’lu paragrafında da müvekkilleri lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin tereddüt bulunduğunu, davalı taraf iki ayrı vekille temsil edildiği halde toplam 760,79 TL vekalet ücretine hükmedilmesinin ve hangi davalının ne kadar vekalet ücreti alması gerektiğinin belirtilmediğini, mahkemece dava kısmen kabul edildiği ve müvekkillerince de takibe haklı gerekçelerle itiraz edildiği halde mahkemece müvekkilleri aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de doğru olmadığını, bilirkişi raporuna itirazları dikkate alınmadan karar verildiğini, genel kredi sözleşmelerinin bankalarca önceden hazırlanan genel işlem koşulları niteliğinde olduğundan müvekkili olan davalılarca müzakere edilmeksizin imzalandığını, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunun sözleşmeye aykırı düzenlendiğini, uygulanan faiz oranlarının sözleşmenin 11/b maddesine aykırı olduğunu, bu maddeye göre kredilerin cins ve niteliğine bakılmaksızın Banka’nın mevzuat gereğince TCMB’ye bildirdiği faiz oranından muacceliyet tarihinde yürürlükte olan en yüksek kredi faiz oranının esas alınması gerektiğini, müvekkilinin TCMB’ye bildirdiği en yüksek faiz oranının ise yıllık %36 olduğunu, kredi sözleşmesinin 11/b maddesi gereği bu orana %30’un ilavesi ile temerrüt faizi oranının %46,8 olması gerektiğini, nitekim dava dilekçesi ekinde sunulan 03.01.2019 tarihli faiz bildirim formunda da bu oranın yazılı olduğunu, bilirkişi tarafından temerrüt başlangıç tarihinin de hatalı belirlendiğini, davalı asıl borçlu ile davalı kefil yönünden temerrüt tarihinin 23.06.2019 tarihi olarak belirlenirken davalı kefil … ..AŞ açısından temerrüt tarihinin takip tarihi olan 30.07.2019 tarihi olarak kabulünün doğru olmadığını, müteselsil kefilin temerrüde düşmesi için asıl borçluya gönderilen ihtarın sonuçsuz kalmasının yeterli olduğunu, dava dilekçesinde de talep edildiği üzere asıl alacak tutarının 25.740,27 TL olduğunu, kat tarihi itibarıyla borrcun muaccel hale geldiğini, muacceliyet tarihinden itibaren temerrüt faizi uygulanması gerektiğini, kefil ile asıl borçlu yönünden farklı hesaplamalar yapılmasının da doğru olmadığını, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, davalılar vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, genel kredi sözleşmesini asıl borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davalılara karşı, ödenmediği iddia olunan kredi alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. Maddesi uyarınca iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Dava konusu Ankara 9. İcra Müdürlüğü’nün 2019/10604 Esas sayılı ilamsız icra takip dosyasında; davacı-alacaklı banka tarafından davalı-borçlular hakkında 30.07.2019 tarihinde kredi taahhütnamesi, sözleşme ve ihtarnameye dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibinde, 21.860,80 TL asıl alacak, 1.222,16 TL (muacceliyetten 17.06.2019 tarihinden takip tarihine kadar) 61,00 TL faizin %5 gider vergisi, 1.108,89 TL noter masrafı olmak üzere toplam 24.253,95 TL’nin tahsilinin talep edildiği, davalı-borçlular tarafından yasal sürede ödeme emirlerine itiraz dilekçelerinde borca ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine ilamsız icra takibinin durdurulduğu görülmüştür.
Davacı banka ile davalı …AŞ’nin asıl borçlu, davalı …AŞ ile davalı …’ın müteselsil kefil sıfatıyla 10.10.2014 tarihli ve 1.000.000,00 TL kredi limitli ve 04.01.2017 tarihli ve 500.000,00 TL kredi limitli genel kredi sözleşmelerinin imzalandığı, davalıların kefaletlerinin TBK’nın 583. Maddesi uyarınca şeklen geçerli olarak düzenlendiği, Ankara 54. Noterliği’nce düzenlenen 19.06.2019 tarihli kat ihtarı ile kredi hesabını n17.06.2019 tarihinde kat edildiği ve 24 saatlik atıfet süresinin verildiği, davalı asıl borçlunun en son imzalamış olduğu genel kredi sözleşmesinde bildirdiği adresine kat ihtarının tebliğ edilemeyip 21.06.2019 tarihinde iade edildiği, davalı müteselsil kefillere de kat ihtarının tebliğ edilemeyip iade edildiği anlaşılmıştır.
Bankacılık işlemleri konusunda uzman … tarafından düzenlenen 27.08.2020 tarihli bilirkişi kök raporunda; 10.10.2014 tarihli ve 1.000.000,00 TL bedelli genel kredi ve teminat sözleşmesine istinaden davalı …AŞ lehine Çubuk Sosyal Güvenlik Merkezi’ne hitaben 10.12.2014 tarihli 20.000,00 TL bedelli süresiz teminat mektubunun verildiği, anılan kurumca söz konusu teminat mektubunun tazmin edilmesi talebinde bulunulması üzerine 19.03.2019 tarihinde 20.000,00 TL olarak tazmin edildiği, davalı asıl borçlunun kredi sözleşmesinde bildirilen adresine çıkarılan tebligatın iade edildiği 21.06.2019 tarihinden itibaren kat ihtarında verilen 24 saatlik atıfet süresinin dolması ile birlikte davalı asıl borçlu şirketin ve tebligatın sözleşmedeki adresine tebliğ edilemeyip iade edildiği davalı kefil …’ın 23.06.2019 tarihinde, kat ihtarının tebliğ edilemediği davalı kefil …AŞ’nin takip tarihi olan 30.07.2019 tarihinde temerrüde düştükleri, davacı banka tarafından Bakanlar Kurulu Kararı ve TCMB tebliği uyarınca kredi oranlarına uygulanacak faiz oranları konusunda davacı bankanın TCMB’na bildiriminin işletme kredileri ve diğer krediler için %29,95, kredili mevduat hesabı için %27 olduğu, davalı şirkete kullandırılan nakit kredinin olmaması ve kredili mevduat hesaplarına fiilen uygulanan en yüksek kredi (akdi) faiz yasal mevzuat gereği yıllık %27,00 olduğundan temerrüt tarihine kadar bu oranın, temerrüt tarihinden itibaren de %27 oranının %50 fazlası olan %40,50 temerrüt faizi oranının teminat mektubu tazmin tutarına uygulanacak oran olacağını, davacı bankanın takip tarihi 30.07.2019’da davalı asıl borçlu ile davalı kefil …’dan alacağının ;21.350,25 TL Asıl Alacak, 984,83 TL Muacceliyet (17.06.2019) Takip Tarihine Kadar İşlemiş Faiz, 49,24 TL Faizin %5 Gider Vergisi ve 1.229,97 TL Noter Masrafı olmak üzere toplam 23.614,29 TL alacaklı olduğu, ancak takip talepnamesindeki taleple bağlı olarak 21.350,25 TL Asıl Alacak, 984,83 TL Muacceliyet (17.06.2019) Takip Tarihine Kadar İşlemiş Faiz, 49,24 TL Faizin % 5 Gider Vergisi ve 1.108,89 TL Noter Masrafı olmak üzere toplam 23.493,21 TL talep edebileceği, takipten itibaren asıl alacak miktarı 21.350,25 TL üzerinden yıllık % 40,50 temerrüt faizi ve faizin % 5’i nispetinde BSMV talep hakkına sahip bulunduğu, kefil …. AŞ.’den 21.350,25 TL Asıl Alacak, 688,60 TL Muacceliyet (17.06.2019) Takip Tarihine Kadar İşlemiş Faiz, 34,43 TL Faizin %5 Gider Vergisi ve 1.229,97 TL Noter Masrafı olmak üzere toplam 23.303,25 TL alacaklı olduğu, ancak takip talepnamesindeki taleple bağlı olarak 21.350,25 TL Asıl Alacak, 688,60 TL Muacceliyet (17.06.2019) Takip Tarihine Kadar İşlemiş Faiz, 34,43 TL Faizin Ve %5 Gider Vergisi ve 1.108,89 TL Noter Masrafı olmak üzere toplam 23.182,17 TL talep edebileceği, takipten itibaren asıl alacak miktarı 21.350,25 TL üzerinden yıllık %40,50 temerrüt faizi ve faizin % 5’i nispetinde BSMV talep hakkına sahip bulunduğu, davacı Bankanın dava tarihi 06.11.2019 itibariyle, takipten sonra Davadan önce Davacı Bankanın Davalı Asıl Borçlu … …. A.Ş.’den muhtelif tarihlerde toplam 1.827,44 TL tahsilat yaptığı gözetildiğinde Asıl Borçlu … …. A.Ş.’den toplam 24.162,55 TL, davalı Kefil …. A.Ş.’den toplam 24.846,68 TL, Kefil …’dan toplam 25.989,99 TL, talep edebileceği, ancak Kefaletin fer’iliği ilkesi gereği, kefile asıl borçludan fazla bir mükellefiyet yüklenemeyeceği hususu gözetildiğinde davalılardan toplam 24.162,55 TL talep edebileceği, dava tarihinden itibaren asıl alacağı oluşturan 21.350,25 TL üzerinden yıllık % 40,50 temerrüt faizi ve faizin % 5’i nispetinde BSMV talep hakkına sahip bulunduğu, belirlenmiş, ilk derece mahkemesince takipten sonra davadan önce yapılan ödemeler gözetilerek dava tarihi itibarıyla kredi alacağının belirlenmesi için alınan 07.12.2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; davalı … AŞ’nin takip tarihi 30.07.2019 tarihindeki alacağının 23.493,21 TL olduğu, 06.08.2019 tarihinde 1.448,73 TL, 07.08.2019 tarihinde 5,63 TL, 02.09.2019 tarihinde 366,17 TL, 27.09.2019 tarihinde 5,91 TL, ödemeler düşüldükten sonra dava tarihi 06.11.2019 tarihinde davacı banka alacağının 23.153,75 TL, 960,76 TL işlemiş faiz, 48,04 TL %5 BSMV olmak üzere toplam 24.162,55 TL olduğu, bu durumda 21.350,25 TL asıl alacak, 2.678,38 TL işlemiş faiz %40,50 temerrüt faizi oranı üzerinden 133,92 TL faizin %5 gider vergisi, olmak üzere toplam 24.162,55 TL olduğu, davalı kefil … AŞ’nin ise sorumluluğunun 21.350,25 TL asıl alacak, 688,60 TL kat tarihinden takip tarihine kadar işlemiş akdi faiz %27,00, 34,43 TL faizin %5 gider vergisi, 1.108,89 TL noter masrafı olmak üzere takip tarihindeki sorumluluğunun toplam 23.182,17 TL olduğu, 2.377,88 TL takip tarihinden dava tarihine kadar %40,50 oranı üzerinden temerrüt faizi, 118,89 TL %5 BSMV toplam 25.678,84 TL, icmalen; 21.350,25 TL asıl alacak, 3.068,48 TL işlemiş faiz, 153,32 TL %5 BSMV, 1.108,89 TL noter masrafı olmak üzere toplam 25.678,94 TL, davalı kefil …’dan ise; 21.350,25 Tl asıl alacak, 3.362,71 TL işlemiş faiz, 168,14 TL %5 BSMV, 1.108,89 TL noter masrafı olmak üzere toplam 25.989,99 TL olduğu, belirlenmiştir.
Uyuşmazlık, takip tarihi itibarıyla davacı bankanın davalı asıl borçlu ile davalı kefillerden takip tarihi itibarıyla ödenmeyen kredi alacağının bulunup bulunmadığı, varsa asıl alacak ve ferilerinin miktarı, uygulanacak akdi ve temerrüt faizi oranları ile varsa takipten sonra davadan önce yapılan ödemeler sebebiyle davacı bankanın dava tarihi itibarıyla kredi asıl alacağı ile ferilerinin miktarı noktalarında toplanmaktadır.
Davacı banka tarafından davalı asıl borçlu şirkete ve davalı kefillere Ankara 54. Noterliği’nin 19.06.2019 tarihli kat ihtarının keşide edilerek 17.06.2019 tarihi itibarıyla kredi hesabının kat edildiği bildirilerek 24 saat içinde nakdi alacağın ödenmesi talep edilmiş, ihtarname davalı kefillere ve davalı asıl borçlu şirkete tebliğ edilemeyip 21.06.2019 tarihinde iade edilmiştir. Bununla birlikte davalı asıl borçlu şirketin dava ve takip dayanağı genel kredi sözleşmesinde bildirdiği adresine kat ihtarı keşide edilmiş olduğundan İİK’nın 68/b maddesi gereği davalı asıl borçlu yönünden kat ihtarı davalı asıl borçlunun taşınmış olması sebebiyle iade edilmiş olsa da genel kredi sözleşmesinde bildirilen adresine tebliğ edilmiş sayılacaktır. Bu durumda davalı asıl borçlu …AŞ kat ihtarı ile verilen 1 günlük atıfet süresinin dolduğu 23.06.2019 tarihi itibarıyla temerrüde düşmüş olmaktadır. Davalı kefiller yönünden ise İİK’nın 68/b maddesi geçerli olmadığından, onlara keşide olunan kat ihtarı tebliğ edilemeyip iade edilmiş olduğuna göre TTK’nın 7. Maddesi gereği dava konusu takipten önce temerrüde düşürülmemişlerdir. O halde davalı kefiller yönünden takipte istenilen nakdi kredi alacağına sadece kat tarihinden takip tarihine kadar akdi faiz alacağı hesabı yapılarak takipten sonra temerrüde düştüklerinin ilk derece mahkemesince kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Bu bağlamda davacı vekili her ne kadar dava dışı asıl borçluya kat ihtarının tebliğ edilmesinin yeterli olduğunu, davalı kefillere tebliğine gerek olmadığını iddia etmiş ise de TTK’nın 586. Maddexi gereği takip konusu kredi alacağının tahsilinde davalı kefile başvurabilmek için eş deyişle icra takibi yapabilmek veya dava açabilmek için önce davalı asıl borçluya kat ihtarının tebliği zorunludur. Ayrıca, davalı kefillerin temerrüde düşürülebilmeleri için ise yukarıda değinilen TTK’nın 7. Maddesi uyarınca davalı müteselsil kefillere kat ihtarının tebliği de gerekmektedir.
Diğer taraftan davacı banka vekili uygulanan temerrüt faizinin düşük olduğunu da ileri sürmüştür. Davacı banka tarafından Bakanlar Kurulu Kararı ve TCMB tebliği uyarınca kredi oranlarına uygulanacak faiz oranları konusunda davacı bankanın TCMB’na bildiriminin işletme kredileri ve diğer krediler için %29,95, kredili mevduat hesabı için %27 olduğu, davalı şirkete kullandırılan nakit kredinin olmaması ve kredili mevduat hesaplarına fiilen uygulanan en yüksek kredi (akdi) faiz yasal mevzuat gereği yıllık %27,00 olduğundan temerrüt tarihine kadar bu oranın, temerrüt tarihinden itibaren de %27 oranının, 10.10.2014 tarihli kredi sözleşmesinin 11/b maddesi uyarınca %50 fazlası olan %40,50 temerrüt faizi oranının teminat mektubu tazmin tutarına uygulanacak oran olacağı hükme esas alınan Dairemizce denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi ek raporunda belirlenmiş olmakla, davacı banka vekilinin takip konusu tazmin edilen ve nakde dönüşen teminat mektubundan doğan kredi alacağına fiilen %36 faiz uygulandığı da ispatlanmadığı gözetildiğinde davacı banka vekilinin bu husustaki istinaf sebebine itibar edilmemiştir.
Davalılar vekilinin istinaf sebeplerine gelince; davalılar vekili hükmün 1/a bendi ile 1/b bendinde hüküm altına alınan kredi alacağının farklı olduğunu ileri sürmüştür. Bilindiği üzere kefil TBK’nın 592. maddesi hükmü gereği kural olarak kefil kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumludur. Somut olayda, davalı-müteselsil kefillere kat ihtarı takipten önce TTK’nın 7. Maddesi gereği usulüne uygun olarak tebliğ edilemediğinden davalıların icra takibi ile birlikte temerrüdü söz konusu olup, kat ihtarı ile bildirilen kat tarihinden takip tarihine kadar olan dönem için davalı-müteselsil kefiller aleyhine ancak %27 akdi faiz oranı üzerinden faiz oranı hesaplanacaktır. Bu durumda da takipten önce kat ihtarının tebliği ile temerrüde düştüğü için temerrüt tarihinden takip tarihine kadar %40,50 temerrüt faizi oranı üzerinden belirlenen işlemiş faiz alacağından sorumlu olan davalı asıl borçlu şirketin kredi alacağından doğan sorumluluk tutarından daha düşük bir sorumluluk tutarı söz konusu olacaktır.
Davalılar vekili müvekkilleri ile davacı banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi hükümlerinin müzakere edilmeksizin imzalanmış olması sebebiyle geçersiz olduğunu iddia etmiş ise de davalılarla dava konusu 10.10.2014 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalanmadan önce davalılara kredi bilgilendirme formları verilerek davalı asıl borçlu ile davalı kefillerin imzalarının alındığı, dolayısıyla kredi sözleşmesinin hükümleri hakkında davalıların aydınlatıldığı anlaşılmış olmakla davalıların bu yöndeki istinaf sebepleri de yersizdir.
Ayrıca, dava ve takip konusu nakdi kredi alacağı genel kredi sözleşmesinden kaynaklanmakta olup İİK’nın 67. Maddesi anlamında kredi alacağı likit (bilinebilir, belirlenebilir) olduğundan davalılar vekilinin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir.
Bu durumda ilk derece mahkemesince yargılama sırasında usul ve yöntemine uygun olarak alınan Dairemizce denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunan ayrıntılı bankacılık işlemleri konusunda uzman bilirkişi tarafından düzenlenen 27.08.2020 tarihli bilirkişi kök raporuna göre hüküm kurulmasında herhangi bir isabetsizlik görülmemiş, taraf vekillerinin istinaf başvuru sebeplerinin ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Bununla birlikte HMK’nın 305/2. Maddesine aykırı bir şekilde taraflara tanınan haklar tavzihle genişletilemez. Ne var ki ilk derece mahkemesince davada reddolunan kısım üzerinden hükümde yargılamada vekil ile temsil olunan davalılar yararına 760,79 TL vekalet ücretine hükmedilmişken, 01.03.2021 tarihli tavzih kararıyla yargılamada vekil ile temsil olunan davalılar yararına yazılı şekilde vekalet ücretinin artırılması yoluna gidilerek HMK’nın 305/2.maddesine aykırı bir biçimde davalılar yararına vekalet ücreti artırılmak suretiyle bu defa 1.071,84 TL’ye hükmedilmesi doğru görülmemiş ise de hükmedilen bu vekalet ücreti yönünden davacı banka istinaf kanun yoluna başvurmadığından, bu husus eleştirmekle yetinilmiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin istinaf ve davacı vekilinin katılma yolu ile istinaf başvuru kanun dilekçelerinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davalılar vekilinin istinaf ve davacı vekilinin katılma yolu ile istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davalı taraftan alınması gereken 1.604,82 TL istinaf nispi karar ve ilam harcından başlangıçta alınan 409,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.195,82 TL’nin davalı taraftan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği katılma yolu ile istinafa başvurusunda haksız çıkan davacı taraftan alınması gereken 179,90 TL istinaf maktu karar ve ilam harcının başlangıçta alınan 418,00 TL’den mahsubu ile fazla alınan 238,10 TL’nin kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
4-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan giderlerin kendileri üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.02/03/2023

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.