Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/618 E. 2023/359 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/618 Esas 2023/359 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/618
KARAR NO : 2023/359

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/01/2021
NUMARASI : 2017/434 Esas 2021/48 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 19/06/2017
KARAR TARİHİ : 09/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/03/2023

Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptaline istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin %33 oranında ortağı olduğunu, kalan %67 hissenin ise müdürlük yetkisini de elinde bulunduran dava dışı …’a ait bulunduğunu, davalı tarafından gönderilen ihtarname ile şirketin 2016 yılı genel kurul toplantısının 15/03/2017 tarihinde yapılacağının bildirildiğini, daha sonra gönderilen ihtarname ile ise genel kurul toplantısının 18/03/2017 tarihinde yapılacağının bildirildiğini, şirketin hakim ortağı olan …’ın müdürlük görev ve yetkisini kötüye kullandığını, şirkete ait taşınmazları kendi ve bağlantılı olduğu diğer şirketler adına tescil ettirdiğini, şirketi zarara uğrattığını, müvekkilinin genel kuruldan önce şirket defterlerinin incelemek istediğini, davalı tarafından gönderilen cevabi ihtarnamede defterlerin genel kurulda incelenebileceğinin bildirildiğini, 15/03/2017 tarihinde şirkete gidildiğinde inceleme yapılamadığını, 18/03/2017 tarihli genel kurulda da defterlerin hazır edilmediğini, gündem maddelerinin büyük bir kısmının 15/04/2017 tarihine ertelendiğini, ertelenen 15/04/2017 tarihli toplantının 5 ve 6. gündem maddelerinde 2016 faaliyet raporları ile bilanço ve gelir tablolarının okunduğunu, 7. gündem maddesiyle oy çokluğuyla faaliyet raporları, bilanço ve gelir tablosunun tasdikine karar verildiğini, müvekkilinin olumsuz oy kullandığını ve muhalefetini şerh ettirdiğini, 8. maddede de karın dağıtılmamasına ilişkin makul ve haklı bir sebep ile mantıklı bir gerekçe sunulmadığını, şirket müdürünün görev ve yetkisini kötüye kullanarak hileli ve muvazaalı yöntem ve usulsüz işlemlerle şirketin içini boşaltığını, şirketin zararına sebebiyet verdiğini, şirket müdürünün şirketin alacağına mahsuben alınan taşınmazın tapusunu yetkisini kötüye kullanmak suretiyle kendi adına aldığını, şirkete ait iki dubleks daireyi muvazaalı olarak kendi şirketine aktardığını, gerçek bir mal ve hizmet karşılığına dayanmayan faturalar alınarak giderlerin yüksek gösterildiğini, muvazaalı ödemeler yapıldığını belirterek 18/03/2017 tarihli genel kurul toplantısının 2, 3, 4, 5 ve 6 no’lu kararlarının, 15/04/2017 tarihli genel kurul toplantısının 5, 6, 7 ve 8 no’lu kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 2015 yılı ortalarından bu yana şirket müdürü ile davacı arasında şirket yönetimi ile ilgili bir çok sıkıntı yaşandığını, davacı hakkında güveni kötüye kullanma, resmi evrakta sahtecilik, dolandırıcılık ve rekabet yasağına uymama suçlarından şikayette bulunulduğunu, ayrıca ortaklıktan çıkma davası ikame edildiğini, davacı ve dava dışı …. Şti. aleyhine haksız rekabet ve rekabet yasağının kötüye kullanılması sebebiyle tazminat davası açıldığını, 18/03/2017 tarihli genel kurulda defterlerin incelemeye açılmamasının temel sebebinin şirketin e-defter kapsamında olması ve bilançonun Mart sonunda çıkacak olmasından ibaret olduğunu, bu güne kadar şirketler hakkında düzenlenmiş tek bir vergi teknik raporunun bulunmadığını, vergi dairesinin yaptığı incelemelerde tüm faturaların gerçek bir mal ve hizmet alımına ilişkin olduğunun tespit edildiğini, 15/04/2017 tarihli genel kurulda şirket defterlerinin davacının incelemesine açıldığını, 2012, 2013, 2014, 2015 dönemleri yönünden şirket müdürünün genel kurulda ibra edildiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, iptali talep edilen genel kurul kararlarının davacının olumsuz oy kullanarak muhalefet şerhini tutanağa geçirdiği, davalı şirketin 18/03/2017 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağının ve hazirun cetvelinin tetkikinde şirkette pay sahibi iki ortağın da asaleten toplantıya katıldığının tespit edildiği, toplantının 2. gündem maddesinde faaliyet raporu okunduğu, bilanço hazır olmadığından gündem maddesinin 15/04/2017 tarihine ertelenmesine karar verildiği, 3. gündem maddesinde 2016 yılı bilanço ve gelir tablolarının okunması müzakeresi ve tasdikinin 15/04/2017 tarihine ertelenmesine karar verildiği, 4. gündem maddesi olan karın dağıtılması hususunun da 15/04/2017 tarihine ertelendiği, keza müdürün ibrasına ilişkin 5. gündem maddesinin de ertelenmiş olduğu anlaşılmakla, ertelenen gündem maddelerine ilişkin 15/04/2017 tarihinde genel kurul toplantısının yapıldığı hususu da gözetilerek bu maddeler yönünden iptallerini gerektirecek nitelikte alınmış bir genel kurul kararı söz konusu olmadığı, gündem maddelerinin ertelenmesine ilişkin kararlar yönünden davacının iptal davasında hukuki yararı bulunmadığı, genel kurul toplantısının 6. gündem maddesinde davacının olumsuz oyu ve muhalefeti ile müdür seçiminin yapıldığının anlaşıldığı, söz konusu kararda toplantı ve karar nisabı oluşmakla birlikte, 6102 Sayılı TTK’nun 413/3. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin seçimi finansal tabloların müzakeresi maddesi ile ilgili sayıldığından finansal tabloların müzakeresinin ertelenmesine karar verildiği halde buna bağlı konulardan olan şirketi temsil ve ilzama yetkili müdür seçimine karar verilmesinin doğru görülmediği, bu karara yönelik davacının iptal talebinin yerinde olduğu, davalı şirketin 15/04/2017 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağının ve hazirun cetvelinin tetkikinde şirkette pay sahibi iki ortağın da asaleten toplantıya katıldığının anlaşıldığı, 5. gündem maddesinde faaliyet raporunun okunduğu, 6. gündem maddesinde bilanço ve gelir tablolarının okunduğu bu maddeler yönünden iptallerini gerektirecek nitelikte alınmış bir genel kurul kararı söz konusu olmadığı, davacının bu maddeler yönünden iptal davasında hukuki yararının bulunmadığı, aynı genel kurul toplantısının faaliyet raporları ile bilanço ve gelir tablolarının onaylanmasına ilişkin 7. gündem maddesi yönünden şirketin 2016 yılı faaliyet raporunda taşınmaz alım satımına ilişkin işlemlerin rayiç değerlerine uygun olduğu, şirket zararının söz konusu olmadığı, elektrik malzemelerine ilişkin faturaların piyasa rayiçlerine uygun olduğu, ancak ortalama personel sayılı 9 olan davalı şirketin 2016 döneminde aktifinde 3 araç bulunduğu, …. Şti.’nden yapılan araç kiralama işlemlerinin gerçek durumu yansıtmadığının bilirkişi heyetince tespit edildiği, araçların kiralanması nedeniyle düzenlenen gider faturaları kapsamında finansal tabloların gerçek durumu yansıtmadığı, faaliyet raporları ile bilanço ve gelir tablosunun onaylanmasına ilişkin 7. gündem maddesinin iptalinin gerektiği, keza finansal tablolar gerçeği yansıtmadığından 8. gündem maddesi ile alınan karın dağıtılmamasına ilişkin kararın da yerinde olmadığı, nispi müktesep hak niteliğindeki kar payının dağıtılmamasına ilişkin alınan ve finansal tabloların gerçeği yansıtmaması nedeniyle müktesep hakkın ihlali niteliğinde olan kar payı dağıtılmamasına ilişkin 8. gündem maddesi ile alınan kararın kanun, ana sözleşme ve objektif iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı şirketin 18/03/2017 tarihli genel kurul toplantısında 6. gündem maddesi ile alınan kararın ve 15/04/2017 tarihli genel kurul toplantısında 7. ve 8. gündem maddeleri ile alının kararların iptaline, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; şirketin hakim ortağı …’ın müdürlük görev ve yetkisini kötüye kullandığını, şirketin önemli ölçüde zarara uğratılmış olduğu duyumlarının alındığını, müvekkilinin genel kuruldan önce şirket defterlerini incelemek istediğini, davalıya ihtarname gönderilerek şirketin defter ve kayıtlarının genel kuruldan önce 15/03/2017 tarihinde incelenmek istendiğinin bildirildiğini, davalının ise 14/03/2017 tarihli cevabi ihtarnamesinde defterlerin 18/03/2017 tarihli genel kurulda inceleyebileceğinin bildirildiğini, TTK’nun 614. maddesinde düzenlenen yasal bilgi alma hakkının engellendiğini, müvekkilinin 18/03/2017 tarihinde şirket merkezinde yapılan genel kurula da katıldığını, 18/03/2017 tarihli genel kurulda defterlerin incelenebileceği belirtilmesine, genel kurul tarih ve gündemini kendisi belirlemesine, üstelik tarihini değiştirmiş olmasına rağmen defterlerin hazır edilmediğini, gündem maddelerinin büyük bir kısmının 15/042017 tarihine ertelendiğini, 15/04/2017 tarihindeki toplantı esnasında 2016 yılı defter ve kayıtlarının kısmen ve kısıtlı süreyle denetime açıldığını, toplantı esnasında söz konusu defterlerin muhasebecide bulunduğu, her zaman incelenebileceğinin belirtildiğini, ancak daha sonra görüşüldüğünde ise buna izin verilmediğini, limited şirketlerde genel kurul gündem maddelerinin bir kısmının başka genel kurula ertelenmesine dair kararın hukuki dayanağı bulunmamasına rağmen keyfi olarak yapılan/ertelenen genel kurul kararların iptali için dava açıldığını, birbirleriyle bağlantılı olan ve bu nedenle birlikte değerlendirilmesi gereken 18/03/2017 tarihli genel kurul toplantısının 2, 3, 4, 5 ve 15/04/2017 tarihli genel kurul toplantısının 5, 6 nolu kararının da iptaline karar verilmesi gerektiğini, bu maddelerin iptal edilmesinde hukuki yararın bulunmadığına dair gerekçeye katılmadıklarını, bilanço ve gelir tablosunun onaylanmasına ilişkin 15/04/2017 tarihli genel kurul toplantısının 7. gündem maddesi ile alınan kararların iptaline karar verildiğini, şirket müdürü …’ın taşınmazı şirketin alacaklarına mahsuben aldığını belirtmesine rağmen ne kendisine ait ortaklar cari hesabında, ne de …. Şti’ne ait hesapta bahse konu daire satışıyla ilgili herhangi bir bilgi/açıklama/mahsup işlemi bulunmadığını, müdürün şirkete ait taşınmazı muvazaalı olarak kendi üzerine aldığını, davacının iddiaları doğru olsaydı eğer öncelikle …. Şti’nin hesabına söz konusu taşınmaz bedelinin mahsup edilmesi, yine bu bedelin …’ın hesabından da düşülmesi gerektiğini, …. Şti.’nin 31/12/2016 tarihi itibariyle şirkete 359.199,36 TL borcu gözüktüğünü, esasen bu durumun …’ın şirketten alacağının bulunduğuna dair iddianın gerçeği yansıtmadığının/ muvazaanın en önemli kanıtlarından birisi olduğunu, … firmasının cari hesabına göre 31/12/2016 tarihinde … firmasının, …. Şti.’ne 359.199,36 TL borçlu gözüktüğünü, …’a ait ortaklar cari hesabında da iddia edildiği gibi herhangi bir kayıt görünmediğini, bu durumun genel kurula sunulan 2016 yılına ait bilanço, faaliyet raporu gelir gider tabloları gibi bilgi ve belgelerin gerçeği yansıtmadığını tek başına kanıtladığını, dolayısıyla bu nedenden dolayı da genel kurul kararının iptali gerektiğini, şirket müdürünün yapmış olduğu usulsüzlükler yetmezmiş gibi, şirkete ait 400.000,00 TL değerindeki taşınmazı daha düşük fiyata satarak şirketi zarara uğrattığını, bu bedeli de hayali bir alacaktan düştüğünü, itirazlarının bilirkişi tarafından görmezden gelindiğini, müdürün gerçek bir mal ve hizmet alımına dayalı olmayan faturalar alıp, muvazaalı ödemelerle şirketin içini boşalttığını, kendi lehine hayali alacaklar yarattığını, …’ın şirkete herhangi bir borç vermediğini, bilakis şirketin içini sistematik olarak boşalttığını, … tarafından gerçekte şirkete borç verilerek haricen bir kaynak sunulmadığını, dolayısıyla …’ın şirketten gerçekte mali tablolarda gösterilen tutarlarda bir alacağının olamayacağı görüşüne yer verildiğini, …. Ltd. Şti.’nden gerçek bir mal ve hizmet karşılığına dayanmayan faturalar alınması suretiyle giderlerin yüksek gösterildiğini, muvazaalı ödemeler yapıldığını, şirketin … lehine borçlandırıldığını, şirket aleyhine ve kendi lehine olacak şekilde muvazaalı işlem yaptığının açıkça görüldüğünü, …. Şti. isimli firmadan gerçek bir mal ve hizmet karşılığına dayanmayan faturalar alınmak suretiyle giderlerin yüksek gösterildiğini, muvazaalı ödemeler yapıldığını, ismi geçen firmadan alınan faturaların tamamı ile bunlara ait irsaliye vb. belgelerin taleplerine rağmen ibraz edilmediğini, müdürün bu firmadan gerçek bir mal alımına dayanmayan faturalar alarak şirket defterlerine kaydettiğini, karşılığında şirket hesabından çekle muvazaalı ödemeler yaptığını, … hem davalının hem de …. Şti.nin hakim ortağı konumunda olduğunu, böylelikle …’ın rekabet yasağına aykırı fiillerde bulunduğunu, yine …. Şti’nden gerçek bir mal ve hizmet karşılığına dayanmayan faturalar alınması suretiyle giderlerin yüksek gösterildiğini, muvazaalı ödemeler yapıldığını, kısmen ret kararı nedeniyle davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, davalı tarafından belirlenen gündem maddeleri için toplanılmış olmasına rağmen toplantının başka bir tarihe ertelendiğini, ancak sıra müdürlük seçimine gelince kendisini her konuda sınırsız olarak temsil ve ilzama yetkili kıldığını, tüm bunların yasaya, iyiniyet ve dürüstlük kurallarına uygunluğundan bahsedilemeyeceğini, söz konusu çelişkili duruma ve ertelemeye bizzat davalının sebebiyet verdiğini, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka ve hakkaniyete uygunluğundan bahsedilemeyeceğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 2015 yılı ortalarından bu yana … ile diğer ortak davacı … arasında şirket yönetimi ile ilgili birçok sıkıntılar yaşandığını, davacının 2015 senesinde şirket müdürü ve ortak …’a danışmadan … A.Ş.’ye 485.000 TL tutarında mal verdiğini, bu şirketten alınan çeklerin karşılıksız çıktığını, alacağın tahsili için her türlü hukuki yola başvurulmuş ise de bir tahsilat yapılamadığını, aynı şekilde davacının şirket müdürü ve ortak …’a danışmadan değişik firmalara toplamda 300.000 TL civarında mal verdiğini, ancak tahsilat yapılamadığını, şirketi zarara uğrattığını, müvekkil şirketin ancak icra takibi ile bir kısım alacağına kavuşabildiğini, davacının şirket müdürü ve büyük ortak olan …’a danışmadan kendi başına ticaret yapması, mal verilen firmalardan çok uzun vadeli çekler alması ve yine yetkisi olmadığı halde şirket adına çekler keşide etmesi yüzünden müvekkilinin zor duruma düştüğünü, davacının kendi adına bir şahıs firması kurarak iş sağlığı ve güvenliği konusunda şirketlere hizmet vermeye başladığını, ortağı olduğu şirketteki görevlerini de aksattığını, davacının müvekkili şirket ile aynı sektörde faaliyet gösteren bir şirket kurduğunu, müvekkilinin eski çalışanlarını da bünyesinde toparladığı duyumunun müvekkiline ulaştığını, müvekkil şirket ortağı olan davacının ortağı ve müdürü olduğu …. Şti.’nin müvekkil şirketin tedarikçi firmalarından mal almak ve müvekkil şirketin müşterilerine müvekkil şirketi kötülemek suretiyle maddi ve manevi zarar verdiğini, davacı hakkında güveni kötüye kullanma, resmi evrakta sahtecilik, dolandırıcılık ve rekabet yasağına uymamak suçlarından şikayette bulunulmuş olup soruşturmanın devam ettiğini, müvekkil şirketin hali hazırdaki müdürü …’ın, davacının eylemleri sebebiyle ortaklıktan çıkma davası açtığını, davacı ve …. Şti. aleyhine haksız rekabet ve rekabet yasağının kötüye kullanılması sebebiyle tazminat davası açıldığını, davacı hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçundan da dava açıldığını, iftira, suç uydurma ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlarından da davacı hakkında yapılan soruşturmanın devam ettiğini, 28/02/2017 tarihli ihtarnamede genel kurulun 15/03/2017 tarihinde yapılacağının belirtilmesine rağmen, daha sonra bir ihtarname ile genel kurulun 18/03/2017 tarihinde yapılacağının bildirilmesinin sebebinin ilan ile genel kurul toplantısı arasındaki 15 günlük süreye uyulması mecburiyetinden kaynaklandığını, acele bir şekilde genel kurul tertip edilmesinin tek sebebinin 08/03/2017 tarihinde müvekkili şirket müdürünün müdürlük yetkisinin sona erecek olması ve şirketin organsız kalmasının önüne geçilmek istenmesi olduğunu, 18/03/2017 tarihindeki genel kurulda defterlerin incelemeye açılamamasının temel sebebinin ise şirketin e-defter kapsamında olması ve bilançonun mart sonunda çıkacak olmasından ibaret bulunduğunu, 15/04/2017 tarihinde yapılan genel kurulda şirket defterlerinin davacı ve beraberinde gelen SMMM ve avukatlarının incelemesine açıldığını, gerek 18/03/2017 tarihinde, gerekse 15/04/2017 tarihinde yapılan genel kurullarda alınan kararların tamamının hukuka uygun olduğunu, davacının baştan beri yapılan işlemlerin tamamından haberinin bulunduğunu, ortada muvazaa ve davalı şirketin herhangi bir malının kaçırılmasının söz konusu olmadığını, müvekkiline muvazaalı evrak alındığı yönündeki iddiaların soyut bulunduğunu, araçların mazot fişlerinin olmamasının bu araçların mazotlu kiralanmasından kaynaklı olup, araç başına aylık 3 depoyu geçmemesinin kararlaştırıldığını, … Firmasından araç kiralanmasına ön ayak olup, bu firmayı şirket müdürü ile tanıştıran ve sözleşme yapılmasını sağlayanın da davacı olduğunu, vergi dairesinin bugüne kadar yaptığı incelemelerde tüm faturaların gerçek bir mal ve hizmet alımına ilişkin olduğunun tespit edildiğini, resmi defter ve kayıtların her iki şirket nezdinde usulüne uygun olarak tutulduğunu, gerek müvekkili, gerekse … arasında transfer kayıt işlemleri yapılmış olup hiçbir usulsüzlük bulunmadığını, geçmiş yılların ibra edildiğini, müvekkiline bu konuda yöneltilebilecek bir isnad bulunmadığını, bilirkişi ek rapor sonuç ve kanaat kısmı değerlendirmesinde ifade edilen araç kiralama sözleşmesi ve maksimum kiralama süresine ilişkin değerlendirme sonucunda finansal tablolara yansıtılan 165.583,49 TL bedelli giderin şirket tarafından fazladan ödendiği hususunun kabul edilemeyeceğini, … …. Şti’nin müvekkilinin araç kiraladığı firma olup, tüm araç kiralamalarının da gerçek olduğunu, ek raporda fazla ödeme olarak belirtilen 165.583,49 TL’nin hesaplamasında bilirkişinin … firması tarafından müvekkiline kesilen faturanın tarihi baz alınmak suretiyle araçların aynı gün teslim edildiğini düşünüp hesaplama yaptığını, gerek sözleşme gerekse araç teslim formunda görüleceği üzere, araçların 03/11/2014 tarihinde teslim alınıp, 03/11/2016 tarihinde 24 aylık süre sonunda teslim edildiğini, … ve …’den alınan fatura ve evraklarrı da muvazaalı olmayıp her biri gerçek bir mal veya hizmet alımına ilişkin olduğunu, dava dilekçesinde belirtilen gerçek bir mal ve hizmet alınmadığı halde şirkete fatura sokulduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığının bilirkişi raporu ile kanıtlandığını, müvekkil şirket müşterilerine yine aynı şekilde müvekkilin tedarikçilerinden mal almak ve satmak suretiyle maddi zarar vermesinden dolayı dava açtığını, resmi defter ve kayıtların şirket nezdinde usulüne uygun olarak tutulduğunu, bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan ek raporda araç kiralama işleminin gerçek bir kiralamaya ilişkin olmadığını, bu nedenle 465.600,0 TL ödemenin fazladan yapıldığını, finansal tablolara yansıtılan 465.600,00 TL niteliğindeki giderin önemli bir yanlışlık olduğundan bahisle finansal tabloların gerçeği yansıtmadığı ve buna ilişkin alınan genel kurul kararlarının iptal edilebileceği hususuna ilişkin tespitlerin kabul edilemeyeceğini, bugüne kadar müvekkil şirket hakkında düzenlenmiş tek bir vergi tekniği raporu bulunmadığını, vergi dairesinin bugüne kadar yaptığı incelemelerde tüm faturaların gerçek bir mal ve hizmet alımına ilişkin olduğunun tespit edildiğini, bilirkişi heyeti vergi müfettişi olmadığına göre, bu hizmet alımlarının gerçeği yansıtmadığı yönündeki tespitlerin kabulü edilemeyeceğini, bilirkişi raporunun 4. sayfasında 2. Tabloda, 770.03.11.01 hesabın açıklamasında; … plakalı araç kiralama gideri toplamı 475.575,00 TL olarak yazıldığını, oysa ki …. Şti’nin faturasından da anlaşılacağı üzere araç kiralama fatura tutarının 465.600,00 TL olduğu, aradaki farkın ise … plakalı araca ait 9.300,00 TL’lik fatura, …. Şti’ye ait 675,00 TL olduğunu, müvekkil şirkete kiralanan araçlardan bazılarının mülkiyetinin … firmasına ait olmamasının da tek başına bu hizmetin alımının gerçek olmadığı anlamına gelmeyeceğini, rent a car firmalarının piyasadan araç temin etmesinde hukuka aykırı bir durum olmadığını, mahkeme kararının hatalı ve eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporlarına dayandığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; limited şirket genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Dava konusu 18/03/2017 – 15/04/2017 tarihli davalı şirket genel kurul toplantı tutanakları, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/46697 Sr. sayılı dosyasının Uyap’tan gelen sureti, Ankara 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/611 Esas sayılı dosyasının Uyap’tan gelen sureti, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü müzekkere cevabı, mali müşavir tarafından düzenlenen 15/05/2017 tarihli uzman görüşü, ihtarname suretleri, Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/197 Esas sayılı dosyasının Uyap’tan gelen sureti, Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/453 Esas sayılı dosyasının Uyap’tan gelen sureti, yargılama aşamasında hukukçu ve mali müşavir bilirkişi heyetinden alınan 22/02/2019 tarihli kök, heyete makine mühendisi, elektrik elektronik mühendisi ve gayri menkul değerleme uzmanı eklenerek alınan 09/07/2019 tarihli birinci ek, 24/12/2020 tarama tarihli ikinci ek rapor, şirket ana sözleşmesi dosya içerisinde yer almaktadır.
Davalı şirketin dosya içerisinde yer alan ticaret sicil kaydından davacı ve dava dışı … olmak üzere 2 ortaklı olduğu, davacının davalı şirketteki hissesinin %33 oranında bulunduğu görülmüştür.
Davacı tarafından ibraz edilen uzman görüşünde, davalı şirketin 2016 yılı ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapıldığı, …’ın şirketten gerçekte mali tablolarda gösterilen tutarlarda bir alacağının olamayacağı, … İnşaat firmasından alınan dairenin tapusunun muvazaalı şekilde … adına yapıldığının değerlendirildiği, davalı şirketin müdürü ve çoğunluk hissesine sahip diğer ortağı …’ın şirketin zararına yönelik hileli davranışlarının bulunduğu, bu kapsamda şirketin ve şirketin azınlık hissesine sahip davacının zararına yapılan işlemler bulunduğunun düşünüldüğü belirtilmiştir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi heyeti kök raporunda, dava konusu 18/03/2017 tarihli genel kurul toplantısının 2, 3, 4, 5 numaralı kararlarıyla ertelenen toplantının 15/04/2017 tarihinde yapıldığı, bilançonun hazır olmadığı, erteleme kararının iptalinin hukuken sağlayacağı bir menfaat bulunmadığı, bu maddelere ilişkin iptal talebinin kabulünün mümkün olmadığı, 6 numaralı karar ile …’ın şirket müdürlüğüne seçildiği, ana sözleşme ile ilk 5 yıl …’ın müdür olarak seçildiği, müdürün yetkisinin 07/03/2017 tarihinde sona erdiği, 18/03/2017 tarihli toplantıda …’ın yeniden seçilmesinde kararın iptalini gerektiren kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırılık bulunmadığı, kararın hukuka uygun olduğu, müdür seçiminin şirketin organsız kalmaması için zorunlu olduğu, iptal koşullarının oluşmadığı, 15/04/2017 tarihli genel kurul toplantısının 5, 6, 7. maddelerinin uzmanlık alanları olmadığından değerlendirme yapılmadığı, 8. maddesi ile alınan kararın, diğer maddelere ilişkin tespit yapılamadığından bu maddelerin de değerlendirilemediği yönünde kanaat bildirilmiştir.
Alınan birinci ek raporda kök rapordaki 18/03/2017 tarihli genel kurul toplantısı hakkındaki görüş tekrar edilerek 15/04/2017 tarihli genel kurul toplantısının 5, 6, 7, 8 no’lu kararlarına ilişkin teknik bilirkişiler tarafından yapılan incelemelerde araç kiralama sözleşmesinde belirlenen fiyatın araç kiralama sözleşmesi ve maksimum kiralama süresi dikkate alınarak yapılan değerlendirmede minimum 165.583,49 TL giderin davalı tarafından fazladan ödemesinin yapıldığı, gayri menkul alım satım işlemlerine ilişkin şirketin zarara uğramadığı, elektrik emtia birim fiyatlarının piyasa rayiçlerine uygun olduğu, şirket kayıtlarında yer alan finansal bilgilerden oluşturulan finansal tablolara yansıtılan 165.583,49 TL niteliğindeki giderin önemli bir yanlışlık olduğu belirlenerek finansal tabloların gerçek durumu yansıtmaması sebebiyle finansal tabloların onaylanmasına ilişkin 5, 6, 7, 8 no’lu genel kurul kararlarının iptalinin talep edilebileceği tespit edilmiştir.
Alınan ikinci ek raporda kök rapordaki görüş tekrar edilerek … şirketine kiralama nedeniyle fazla ödenen miktarın 465.600,00 TL olarak belirlendiği yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı yan, davalı şirketin 18/03/2017 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 2, 3, 4, 5, 6. maddeleri ile alınan kararlarla 15/04/2017 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 5, 6, 7, 8. maddeleri ile alınan kararların iptali gerektiğini iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, davalı şirketin 18/03/2017 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 2, 3, 4, 5, 6. maddeleri ile alınan kararlarla 15/04/2017 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 5, 6, 7, 8. maddeleri ile alınan kararların iptal koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Taraf vekillerinin istinaf itirazları incelendiğinde, TTK’nun 445. maddesi “(1)446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” Anılan yasanın 446. maddesi “(1) a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, b)Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, c)Yönetim kurulu, d)Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir.”, 447. maddesi ise “(1) Genel kurulun, özellikle; a)Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, b)Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, c)Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan,kararları batıldır.”, 418. maddesi “(1)Genel kurullar, bu Kanunda veya esas sözleşmede, aksine daha ağır nisap öngörülmüş bulunan hâller hariç, sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla toplanır. Bu nisabın toplantı süresince korunması şarttır. İlk toplantıda anılan nisaba ulaşılamadığı takdirde, ikinci toplantının yapılabilmesi için nisap aranmaz. (2)Kararlar toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile verilir.” hükümlerini içermektedir.
Dosya içerisinde yer alan ticaret sicil kayıtlarına göre davacı, davalı şirketin %33 oranında hissesine sahip ortağı olduğundan dava açma hak ve yetkisine sahiptir. Dava konusu genel kurul toplantı tarihleri 18/03/2017 ve 15/04/2017 olup, işbu dava TTK’nun 445. maddesi uyarınca 3 aylık hak düşürücü süre içesinde (18/06/2017 tarihi hafta sonuna isabet ettiğinden) 19/06/2017 tarihinde açılmıştır. Davalı şirketin merkezi ve ticaret sicilinde kayıtlı olduğu yerin Ankara olması nedeniyle ilk derece mahkemesi işbu davaya bakmak yönünden görevli ve yetkilidir.
Dava konusu toplantı tutanaklarının içeriğine göre alınan kararlar yönünden yapılan incelemeye gelindiğinde, davalı şirketin her iki ortağı da toplantıya asaleten katılmış olup, toplantıda tüm paylar asaleten temsil edilmiştir. TTK’nun 418. maddesine göre, genel kurulların, bu kanunda veya esas sözleşmede aksine daha ağır nisap öngörülmüş bulunan haller hariç, sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla toplanmasının gerekmesi karşısında toplantı nisabı sağlandığından, nisap yönünden ana sözleşmeye ve yasaya bir aykırılık tespit edilememiştir. Toplantıda alınan kararlar yönünden olması gereken karar nisabı ise toplantıda hazır bulunan (100 pay) oyların çoğunluğu yani yarıdan fazlasıyla verilmesi gerektiğinden karar nisabı 100/2’den fazlasıyla, 51 oy olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu kararlar 67 payın olumlu oyu ile alındığından karar nisabında da ana sözleşmeye ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Bu durumda dava konusu genel kurul toplantılarında alınan ve dava konusu olan kararların yokluk ve butlan müeyyidesine tabi olması söz konusu olmadığından iptalinin istenebilmesi için muhalefet şerhinin usulüne uygun olarak tutanağa geçirilmesi zorunlu olup, 18/03/2017 tarihli genel kurul toplantısının 2, 3, 4, 5 ve 6 no’lu kararlar ile 15/04/2017 tarihli genel kurul toplantısının 5, 6, 7 ve 8 no’lu kararlara davacı ret oyu kullanarak muhalefet şerhi usulüne uygun olarak tutanağa geçirilmiştir.
Davalı şirketin dava konusu olan 18/03/2017 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 2. maddesi ile müdürün 2016 yılı faaliyet raporu okunarak bilanço hazır olmadığından bu maddenin görüşülmesinin 15/04/2017 saat 10:00’a ertelendiği, gündemin 3. maddesi ile, 2016 yılı bilanço hazır olmadığı için okunamadığı, gelir tablosunun okunduğu, müzakere edildiği, bu gündem maddesinin görüşülmesinin 15/04/2017 saat 10:00’a ertelendiği, gündemin 4. maddesi ile şirket karından kanun ve esas sözleşme gereği yapılması gereken miktarlar ayrıldıktan sonra kalan kısmın dağıtılmamasına ilişkin yapılan oylamada maddenin görüşülmesinin 15/04/2017 saat 10:00’a ertelendiği, gündemin 5. maddesi ile müdürün ibrasının görüşülmesine geçildiğinde bilanço hazır olmadığı için ibra konusunun görüşülmesinin 15/04/2017 saat 10:00’a ertelendiği, gündemin 6. maddesiyle şirket müdürlüğüne aksi kararlaştırılıncaya kadar her konuda sınırsız temsil ve ilzama …’ın yetkili kılınmasına karar verilmiştir. Alınan tüm bu kararlara davacı olumsuz oy kullanmış olup, muhalefet şerhi tutanağa geçirilmiştir.
Dava konusu olan davalı şirketin 15/04/2017 tarihli genel kurul toplantısının gündemin 5. maddesi ile 2016 yılı hesap dönemine ait müdür faaliyet raporlarının okunduğu, gündemin 6. maddesi ile 2016 dönem bilanço ve gelir tablolarının okunduğu, gündemin 7. maddesi ile 2016 hesap dönemi faaliyet raporları ile bilanço ve gelir tablosunun müzakere ve tasdik edildiği, gündemin 8. maddesi ile şirket karından kanun ve esas sözleşme gereği yapılması gereken miktarlar ayrıldıktan sonra kalan kısmın dağıtılmamasına ilişkin oylamada dağıtılmamasına karar verildiği, alınan tüm bu kararlara davacı olumsuz oy kullanmış olup, muhalefet şerhi tutanağa geçirilmiştir.
Dava konusu 18/03/2017 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 2, 3, 4, ve 5 maddesiyle anılan gündem maddelerinin görüşülmesi 15/04/2017 tarihine ertelenmesine yönelik karar alınmış olup, ertelenen gündem maddelerine ilişkin toplantı 15/04/2017 tarihinde yapılmıştır. Anılan maddeler, iptali gerektirecek nitelikte alınan bir genel kurul kararı niteliğinde olmadığı gibi, davacının bu maddelere ilişkin iptal davası açmakta hukuki yararı da bulunmamaktadır.
Öte yandan, dava konusu 18/03/2017 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 6. maddesiyle davalı şirket müdürlüğüne … seçilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere anılan genel kurul toplantısında bilanço hazır olmadığından bilanço ve gelir tablolarının okunması ve müzakeresinin tasdiki 15/04/2017 tarihine ertelenmiştir. TTK’nun 617/3. Maddesinin atfıyla TTK’nun 413/3 maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin seçimi finansal tabloların müzakeresi maddesi ile ilgilidir. TTK’nun 413/3 maddesinin kanun gerekçesine göre bu hüküm “Genel kurula yönetim kurulu üyelerini her olağan genel kurul toplantısında görevden alabilme olanağı vermektedir. Hükmün temelindeki mantık şudur: Genel kurul yıl sonu finansal tablolarının ve yıllık faaliyet raporunun ortaya koyduğu sonuçlardan memnun kalmamışsa yönetim kurulunu değiştirebilmelidir, icraatı beğenilmeyen bir yönetim kurulu süre endişeleriyle görevde tutulmamalıdır.” genel kurulun finansal tablolarının ve yıllık faaliyet raporunun ortaya koyduğu sonuçlardan memnun kalıp kalmadığı bu konuların görüşülmesiyle ortaya çıkacağına göre yönetim kurulu üyelerinin görevden alınmaları ve yenilerinin seçimi de finansal tablolarının müzakeresine bağlı konulardan sayılmalıdır. Finansal tabloların müzakeresi ertelendiğinden buna bağlı nitelikteki şirket müdürü seçimine karar verilmesi isabetsiz olacaktır.
Hal böyle olunca, mahkemece 18/03/2017 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 2, 3, 4 ve 5. maddesi ile iptali gerektirecek nitelikte karar alınmadığı, davacının iptal davası açmakta bu maddeler yönünden hukuki yararının bulunmadığı, gündemin 6 no’lu maddesiyle alınan kararın ise finansal tabloların müzakeresi maddesinin görüşülmesi ertelendiği halde bu maddeyle bağlı nitelikteki şirket müdürünün seçimine karar verilmesinin seçilen müdürün mevcut müdür olduğu dikkate alındığında isabetsiz olduğu gözetilerek 6. madde yönünden bilirkişi raporundan ayrılınarak anılan genel kurul toplantısında gündemin 6 no’lu maddesiyle alınan kararın iptaline, diğer kararlar yönünden açılan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Dava konusu 15/04/2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan ve iptal davasına konu olan 5. maddesinde faaliyet raporu okunmuş, 6. maddesinde ise bilanço ve gelir tabloları okunmuştur. Anılan maddeler yönünden iptali gerektirecek nitelikte karar alınmadığı gibi, davacının iptal davası açmakta bu maddeler yönünden hukuki yararı da bulunmamaktadır.
Anılan genel kurul toplantısında gündemin 7. maddesi ile, 2016 hesap dönemi faaliyet raporlarıyla bilanço ve gelir tablosu müzakere, tasdik ve oy çokluğuyla kabul edilmiştir. Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporuyla … şirketinden yapılan araç kiralama işlemlerinin gerçek durumu yansıtmadığı, araçların kiralanması nedeniyle düzenlenen gider faturaları kapsamında finansal tabloların gerçek durumu yansıtmadığı tespit edilmiştir. Alınan bilirkişi raporları ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli niteliktedir. Finansal tablolar gerçek durumu yansıtmadığından faaliyet raporlarıyla bilanço ve gelir tablosunun onaylanmasına ilişkin alınan kararın iptali koşulları oluşmuştur. Finansal tablolar gerçeği yansıtmadığından nispi müktesep hak niteliğindeki karın dağıtılmamasına ilişkin gündemin 8. maddesi ile alınan karar da kanun, ana sözleşme ve objektif iyi niyet kurallarına aykırıdır.
Bu durumda, mahkemece 15/04/2017 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 5. ve 6. maddeleri ile iptali gerektirecek nitelikte karar alınmadığı, davacının iptal davası açmakta bu maddeler yönünden hukuki yararının bulunmadığı, ayrıntılı ve denetime elverişli bilirkişi raporuyla finansal tabloların gerçek durumu yansıtmadığının tespit edilmesi nedeniyle gündemin 7 no’lu maddesiyle alınan faaliyet raporları, bilanço ve gelir tablosunun onaylanmasına ilişkin alınan karar ile gündemin 8 no’lu maddesiyle alınan karın dağıtılmamasına ilişkin kararın finansal tabloların gerçeği yansıtmaması nedeniyle müktesep hakkın ihlali niteliğinde olduğu gözetilerek gündemin 7 ve 8 no’lu maddesiyle alınan kararın iptaline, diğer kararlar yönünden açılan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Öte yandan, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davanın kısmen kabulü, fazlaya ilişkin talep yönünden reddi kararı nedeniyle yargılama aşamasında kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nun 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalıdan alınması gerekli olan 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Tarafların istinaf aşamasında yaptığı yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/03/2023

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.