Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/601 E. 2023/112 K. 10.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/601 Esas 2023/112 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/601
KARAR NO : 2023/112

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP :

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ :ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/01/2021
NUMARASI : 2019/126 Esas 2021/23 Karar
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLİ
DAVA : Hisse Senetlerinin Devri
DAVA TARİHİ : 19/03/2019
KARAR TARİHİ : 10/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/02/2023

Taraflar arasındaki hisse senetlerinin devrine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların…. A. Ş. şirketinin ortakları olduğunu, şirketin müvekkil … tarafından kurulduğunu, şirketin 50.000,-TL ödenmiş sermayesi olduğunu, her biri 10.000,-TL tutarlı 5 adet hisse senedi basıldığını ve bunlardan 2’sinin müvekkili davacıda, 3’ünün davalı tarafta olduğunu, tarafların 20/12/2017 tarihinde Anonim Şirket Borç Ödeme ve Hisse Devir Sözleşmesi akdettiğini, sözleşme hükümleri uyarınca 30.000,-TL itibari değeri olan hisse senetlerinin sözleşme belirtilen borç tutarı ve hisse bedellerinin ödenmesine müteakip müvekkil davacıya devredileceğinin kabul ve taahhüt edildiğini, müvekkil davacının 25/12/2018 tarihi itibariyle tüm borcu ödediğini, hisse senetlerinin devri konusunda noter aracılığıyla iki kez ihtar gönderildiğini, davalı tarafın sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirmeyerek hisse senetlerinin müvekkiline devri yapılmadığını iddia ederek davalı yeddindeki senetlerin alınarak müvekkili davacıya devredilmesine, taraflar arasındaki murazaanın bu şekilde giderilmesine, sözleşmeden doğan cezai şart ile ilgili dava ve talep haklarının saklı kalmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sözleşme hükümleri gereği hisse bedeli artışlarının ödenmesinin gerektiğini, devam eden projelerden elde edilen net kâr ve malzeme stoklarının net hesaplanması gerektiğini, bunların yerine getirilmediğini ve bunlara bağlı ödemelerin yapılmadığını, davanın 19/03/2019 tarihinde açıldığını, bu tarihte şirket işlerinin devam ettiğini ve mutabakat düzenlenemeyeceğini, net kar hesaplanamayacağını, bu nedenle de davanın mevsimsiz açıldığını, davacı tarafın öncelikli edimini yerine getirmediğini, müvekkil davalı tarafından davacı tarafa gönderilen yazışmalarda ve Ankara 63. Noterliğinin 25/02/2019 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesinde mutabakat metninin hazırlanabilmesi için gerekli bilgilerin talep edildiğini, talebin davacı tarafça reddedildiğini ve eksik hatalı bilgi belge gönderildiğini, davacı tarafın sözleşme ile kesin vadeye bağlanan ödemelerini zamanında yapmadığını, ödemeleri herhangi bir faiz işletilmeksizin gecikmeli olarak yaptığını, şirketin genel kurul toplantılarının yapılmadığını, müvekkili tarafından Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/146 E. sayılı dosyasında açılan dava ile şirket genel kurul toplantısının yapılmasının talep edildiğini, yürütülen projelerde zarar edildiğinin iddia edildiğini, davacı tarafın şirketten aldığı avans ve borçları geri öderken faiz ödemediğini, şirketi ve müvekkili davalıyı zarara uğrattığını, şirketin vergi borçlarının ödenmediğini, davacı tarafın şirket kasasından kullandığı avans ve borçlarla şahsi işlerini finanse ettiğini, davacı tarafın rekabet yasağına aykırı bir takım işler aldığını ve şirket kasasından bunları finanse ettiğini beyanla, öncelikli ifa yükümlülüklerinin gereği yerine getirilmeden açılan davanın hukuki yarar yoksunluğu nedeni ile usulden, kabul edilmemesi halinde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; toplanan delillere göre taraflar arasında hisse devrine yönelik sözleşme yapıldığı, devir bedeli olarak nakit para, araç devri ve taşınmaz devri ile devam eden projelerin sonunda elde edilecek paraların da tasfiye edilmesinin öngörüldüğü, nakit paranın ödenmesi, araç ve taşınmaz devrinin yapılmasına rağmen sözleşmede belirtilen projelerin devam ettiği, bu nedenle davalının devir borcunun muaccel olmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle reddedildiğini, bu gibi hallerde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin
AAÜT’nin 7/2.maddesinde hükme bağlandığını, mahkemece bu hüküm gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğunu belirterek müvekkili aleyhine davalı lehine takdir edilen nisbi vekalet ücreti kısmının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak maktu vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; dava dışı şirkete ait hisselerin satın alınması nedeniyle hisse senetlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesi istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Taraflar arasında imzalanan “Anonim Şirket Borç Ödeme ve Hisse Devir Sözleşmesi” ile tarafların ortağı olduğu dava dışı…. A. Ş.’ne ait hisse devir bedelleri ve borçların ödenmesine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Sözleşmenin 1. maddesinin a bendinde “… …. A. Ş.’de sahibi bulunduğu, 30.000 şirket hisselerinin, paylarının tamamını herhangi bir bölünme olmayacak şekilde blok olarak; iş bu sözleşmenin 2. maddesinde belirtilen borç tutarı ve hisse bedellerinin tamamını ve yine 2. madde hisse bedeli başlığı altında açıklandığı üzere projeler tamamlandığında hesaplanacak, ilave oluşacak bedellerin tamamının kendisine ödenmesi ile …’e blok olarak devir etmeyi ve …’de bu payların tamamını aynı bedelle blok olarak devir almayı kabul ve taahhüt eder.” hükmünün,
Sözleşmenin 1. maddesinin b bendinde “ İşbu devir sözleşmesi …’ya ait 30.000 payın tamamının blok olarak devri için düzenlenmiştir. Taahhüt edilen borç ve pay bedellerinin tamamlanmaması durumunda o ana kadar ödenmiş bedellerin iadesi talep edilmeyecek sözleşme ihlali karşılığı kayıtsız şartsız şirket payları ve hisse bedeli ödemeleri …’da kalacaktır. Tüm borç ve hisse bedelleri ödenmesine rağmen devir gerçekleşmez ise iş bu sözleşmenin 2. maddesi hisse bedeli başlığı altında yer verilen 11 ve 12 sıra nolu ödemelerin toplam tutarı kadar …, …’e ceza ödeyecektir.” hükmünün,
Sözleşmenin “Pay Devrine İlişkin …’in Ödemeleri” başlıklı 2. maddesinin a bendinde “…, …. Şti.’ne olan borçlar ve teminat için blokeye verilen tutarların ödenmesi ile hisse bedellerine ilişkin ödemeler 20/12/2017 tarihinden başlamak üzere ve müteakip vadelerde aşağıdaki plan dahilinde emre muharrer senetlere bağlı olarak yapılacaktır.” hükmünün düzenlendiği anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince alınan 10/11/2020 tarihli bilirkişi kurulu raporunda,
taraflar arasındaki 20/12/2017 tarihli sözleşmenin 1. Maddesinde, hisse devrinin gerçekleştirilmesi için gereken şartların, 1. maddede sayılan ve yukarıda tablo halinde verilen ödemelerin yanında, sözleşmenin 2. Maddesiyle “devam eden projeler tamamlandığında hesaplanacak, ilave oluşacak bedellerin tamamının kendisine ödenmesi ile …’e blok olarak devir etmeyi ve …’de bu payların tamamını aynı bedelle blok olarak devir almayı kabul ve taahhüt eder.” şeklindeki hüküm ve bu hükmün uygulanmasına yönelik 3. maddenin b ve c bendinde düzenlenen mutabakatın sağlanmamış olması ve İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/713 Esas sayılı dosyasıyla … A.Ş. tarafından ikame edilen fiyat farkının tahsili talebiyle açılan alacak davası derdest olduğundan, taraflar arasındaki kâr payına ilişkin borç – alacak durumunun da, dava tarihi itibariyle tespit edilebilir olmadığı, davacı yanın, dava tarihi itibariyle davalı uhdesindeki hisselerin devrini talep edemeyeceği,ancak mahkemece aksi kanaatte olunması ve dava tarihi itibariyle davacının davalı uhdesindeki hisselerin devrini talep edebileceği kanaati oluşması halinde; … ile dava dışı … A.Ş. arasındaki sözleşmeler, projeler ve hakedişlerin celbi ve İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/713 E. sayılı dosyasıyla, dava dışı … A.Ş.’nin fiyat farkının tahsili amacıyla… A.Ş.’ye karşı açmış olduğu davanın sonucunun beklenmesi gerekeceği belirtilmiştir.
Dava dilekçesinde dava değeri 30.000,00 TL olarak belirtilmiş ve bu miktar üzerinden harç yatırılmış olup,mahkemece tensip zaptı ile davacı vekiline, davanın sözleşemeye göre verilen senetlerin toplamı, …plakalı aracın satış değeri ve devredilecek evin sözleşme tarihindeki değeri, dava değeri olmakla; dövizin dava tarihindeki TL karşılığı, aracın satış bedeli ve evin dava tarihindeki değerinin toplamına göre peşin harcı ikmal etmesi için kesin süre verildiği davacı vekilince 22.04.2019 tarihli dilekçe ile dava değerinin 3.635.488,26 TL olduğu belirtilerek bu miktar üzerinden harç ikmal edilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda,taraflar arasında hisse devrine yönelik sözleşme yapıldığı, devir bedeli olarak nakit para, araç devri ve taşınmaz devri ile devam eden projelerin sonunda elde edilecek paraların da tasfiye edilmesinin öngörüldüğü, nakit paranın ödenmesi, araç ve taşınmaz devrinin yapılmasına rağmen sözleşmede belirtilen projelerin devam ettiği, bu nedenle davalının devir borcunun muaccel olmadığı kabul edilerek davanın reddine ve davalı lehine 124.979,88 TL vekalet ücreti takdir edilmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 18.02.2022 tarih 2019/5 Esas 2022/1 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere,”Temel hak ve özgürlüklerden hak arama özgürlüğünün bir tezahürü olan dava hakkı; insan haklarına saygılı bir hukuk devletinde herkese tanınmış olan ve bu çerçevede herkesin haklarını ve hukuken korunan menfaatlerini gerçekleştirmek veya korumak amacıyla mahkemeye başvurmasına imkân sağlayan bir haktır. Ancak bir davanın esasına ilişkin karar verilebilmesi için hukuken korunmaya değer bir menfaatten söz edilebiliyor olması gerekmektedir. Hukuken korunmaya değer bir menfaatin bulunmadığı, dolayısıyla dava açmakta hukukî yararın olmadığı durumlarda ise hukukî yararın bir dava şartı olması nedeniyle davanın esasına girilemez.
İfa zamanı gelmemiş bir alacak için açılan davada hukukî yararın bulunup bulunmadığı hususunda ise davacının hukukî yararından söz edilemeyeceği, keza ifa zamanından önce borcun ifasının talep edilemeyeceği, dolayısıyla alacaklının bu durumda doğmuş ve güncel bir menfaatinin bulunmadığı kabul edilmelidir.
Taraflarca kararlaştırılmamış veya işin mahiyetinden aksi anlaşamıyorsa her borç doğduğu anda muaccel olur (TBK m. 90). Ancak taraflar ifa zamanını açık veya örtülü olarak belirleyebilir, bu süreyi daha sonra uzatabilir, değiştirebilir ya da kaldırabilirler. Her halükârda borcun istenebilir hâle gelebilmesi için muaccel olması, yani kararlaştırılmış ifa zamanının gelmiş olması gerekmekte; alacaklı, ancak borcun muaccel olmasıyla borçludan ifayı isteyebilmekte ve ifanın yerine getirilmemesi hâlinde borçluyu dava edebilir hâle gelmektedir. ifa zamanı gelmemiş (vadesi gelmemiş, muaccel olmayan, müeccel) bir alacak için açılmış dava, erken açılmış dava niteliğinde olduğundan, bu davanın açılmasında henüz hukukî yarar bulunmamaktadır.”
Hal böyle olunca mahkemece, davalının devir borcunun muaccel olmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verildiği halde davalı lehine AAÜT tarifesinin 7.maddesi uyarınca maktu vekalet ücreti takdiri gerekir iken, 124.979,88 TL nispi vekalet ücreti takdir edilmesinde isabet görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddine yönelik kararında vekalet ücreti yönünden isabet görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden kaldırılmasına, takdiren istinaf sebebi vekalet ücretine yönelik olduğundan İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi geçerli tarife gözetilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2- Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/01/2021 tarih ve 2019/126 Esas 2021/23 Karar sayılı kararının vekalet ücreti yönünden KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 512,33 TL ile 61.573,00 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 62.085,33 TL’den mahsubu ile fazla alınan 62.026,03 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 5.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
C)1-Davacı tarafından peşin yatırılan 59,30 TL istinaf maktu karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
2-Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı 59,80 TL dosya gönderme ücreti olmak üzere toplam 221,90 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/02/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.