Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/597 E. 2023/283 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/597 Esas 2023/283 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/597
KARAR NO : 2023/283

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/01/2021
NUMARASI : 2020/379 Esas 2021/41 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/06/2020
KARAR TARİHİ : 02/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/03/2023

Taraflar arasındaki istirdat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin keşidecisi olduğu 28.12.2012 düzenleme tarihli 15.01.2020 vade tarihli 200.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak 90.700,00 TL üzerinden müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirket takip konusu bono sebebiyle borçlu olmadığı halde cebri icra bakısından kurtulmak için 106.038,88 TL olarak dosya borcunun tamamını ihtirazi kayıtla ödemek zorunda kaldığını, uzun yıllardır … traktörlerinin bölge bayiliğini yapan müvekkilinin bu senet karşılığında kredi kullanmadığını, senedin tanzim tarihi olan 28.12.2012 tarihinden 4 gün önce 24.12.2012 tarihinde senet lehtarı/ciranta borçlu olarak gösterilen …’ın müvekkili şirketten 41.500,00 TL’ye satın aldığını, 28.12.2012 tarihinde de adı geçenin davalı bankadan bu traktör için 5 yıl süreli 30.000,00 TL kredi aldığını, dava konusu senedin de müvekkilinin bu krediye kefaleti niteliğinde alındığını, senetteki düzenleme tarihi ile dava dışı …’ın kredi kullandırım tarihinin aynı olduğunu, müvekkilinin kredi borçlusu lehtar …’a da borcunun bulunmadığını, senet lehtarının işbu kredi borcunu ödemiş olduğunu, dolayısıyla senedin bedelsiz hale geldiğini, davalı bankanın bedelsiz hale gelen senedi protesto ettirip icra takibine koyduğunu, bedelsiz senedin bu şekilde protesto ettirilerek ihtiyati haciz kararı alınıp müvekkili aleyhine icra takibine konulması sebebiyle müvekkilinin kredibilitesinin ve itibarının sarsıldığını ileri sürerek müvekkilinin senede dayalı olarak başlatılan icra takibinde ödenen 106.038,88 TL’ye karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bu aşamada 5.000,00 TL’nin ödeme tarihi olan 31.01.2020 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline, ayrıca 15.000,00 TL manevi tazminatın 31.01.2020 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili yargılama sırasında dava değerini 106.038,88 TL üzerinden ıslah etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu senedin müvekkili bankanın borçlusu … tarafından kredi borçlarına mahsuben verildiğini, davalı-borçlu şirket tarafından dosya borcunun 31.01.2020 tarihinde ödenerek kapatıldığını, istirdat davasının kısmi dava olarak açılamayacağını, takip dayanağı senedin kambiyo vasfını haiz illetten mücerret olduğunu, davacı-borçlu şirketin, kredi borçlusu …’ın kredi sözleşmelerinde kefil olmadığını, adı geçenin davaya konu ödemeden önce şahsi kredi borçları bulunmakta olup ödemeden sonra ise kefaleten risklerinin devam ettiğini, senet lehtarı …’ın herhangi bir borcu bulunmadığı iddiasının doğru olmadığını, banka kayıtları incelendiğinde durumun anlaşılacağını, senedin bedelsiz kaldığını iddia eden davacı tarafın bu iddiasını ispatla yükümlü olduğunu, davacının bu iddiasını somut delillerle kanıtlayamadığını, davacının borcu ödediğini iddia ettiği senedi geri almadığı gibi iptal de ettirmediğini, müvekkili bankanın müşterisi olan davacı şirkete işlem öncesi ödeme yapılması halinde senedin işleme konulmayacağının bildirildiğini, ihtiyati haciz kararı alındığı halde davacının mal varlığı üzerine haciz konulmadığını, davacının hiçbir zararı doğmadığından manevi tazminat davasının da yersiz olduğunu, davaya konu senet bedeli 200.000,00 TL olup, müvekkili banka tarafından dava dışı …’ın sadece şahsi borcu olan meblağ üzerinden kısmi olarak 90.700,00 TL’nin takibe konu edildiğini, …’ın kefaleten de riskleri olmasına rağmen senet bedelinin tamamen takibe konulmadığını, icra takibinin açılmasında davacı borçlunun kusurunun bulunduğunu, savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; davacı vekilinin Eskişehir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2020/1262 Esas sayılı dosyasında davalı alacaklı tarafından yapılan icra takibi nedeniyle ödenen bedelin istirdadı ve manevi olarak zarara uğrandığı iddiasıyla işbu davayı açtığı, davacının takip dayanağı senedin, senet lehtarı dava dışı …’ın kullanmış olduğu krediye istinaden düzenlenen 28.12.20212 tarihli 5 yıl vadeli 30.000,00 TL miktarlı bononun krediye davacı şirketin kefaleti niteliğinde alındığının belirtildiğini, davalı bankadan gelen yazı cevabına göre dava dışı …’ın 28.12.2012 tarihinde 5 taksitte 30.000,00 TL traktör kredisi kullandığı ve bu kredinin kapatıldığı, 28.12.2012 düzenleme ve 15.01.2020 vade tarihli 200.000,00 TL bedelli senedin borçlu … tarafından temlik cirosuyla tahsil için bankaya teslim edilmiş olduğu, kredilerin ödenmemesi nedeniyle de söz konusu senedin takibe konulduğunun bildirildiği, davacının teminat olarak alındığı iddia edilen ve dayanağı 28.12.2012 tarihli traktör kredisi olduğu belirtilen kredi borcunun ödenerek kapatıldığı, ayrıca bononun teminat senedi olduğunun ancak kesin delillerle ispatlanması gerektiği, ancak davacı tarafından bu hususun ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilince takibe konulan ve ödenen senedin teminat senedi olduğunun iddia edilmeyip senedin bedelsiz kaldığının ileri sürüldüğünü, nitekim davalı bankanın cevabi yazısında da senet lehtarı … tarafından 28.12.2012 tarihinde 5 yıl vadeli kullanılan traktör kredisinin ödenip kapatıldığının belirtildiğini, müvekkilinin davalı bankadan kredi kullanmadığını ve davalı bankaya herhangi bir borcunun bulunmadığını, senedin sebebi olan temel ilişkinin davalı banka tarafından istirdat davasında açıklanması gerektiğini, bu hususun davalı bankaya müzekkere ile sorulduğu halde davalı bankaca yanıt verilmediğini, senet lehtarı …’ın müvekkilinden herhangi bir alacağı bulunmadığı halde işbu senedin düzenlendiğini, temel ilişkinin davalı bankaca açıklanması gerektiğini ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen karar kaldırılarak istirdat ve manevi tazminat davalarının kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davacının keşidecisi, davalının ciro yolu ile hamili olduğu bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine özgü icra takibinde cebri icra baskısı altında ödenen paranın İİK’nın 72/6. Maddesi gereği istirdadı ile uğranılan manevi zarar sebebiyle manevi tazminat istemlerine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
“Hükmün kapsamı” başlıklı HMK’nun 297/2 maddesi; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda davacı vekili dava dilekçesinde; İİK’nın 72/6. Maddesi uyarınca cebri icra baskısı altında ödediği paranın istirdadını talep ettiği gibi aynı zamanda uğramış olduğu manevi zararın tazmini isteminde de bulunmuş olup her iki davanın harcını da yatırmak suretiyle usulüne uygun olarak istirdat ve manevi tazminat davalarını açmıştır. Oysa ilk derece mahkemesince davacı tarafından davalı bankaya yöneltilen istirdat davası hakkında gerekçe yazılarak hüküm oluşturulmuş ise de, manevi tazminat talebi yönünden olumlu olumsuz bir karar verilmediği gibi gerekçede de bu husus tartışılmamıştır. Bu durum ise adil yargılanma hakkının ihlali olup aynı zamanda HMK’nun 297/2 maddesine de aykırılık teşkil etmektedir.
Diğer taraftan davacının açmış olduğu istirdat davasına gelince; Öncelikle, bir örneği dava dilekçesi ekinde sunulan dava konusu bonoya dayalı olarak başlatılan Eskişehir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2020/1262 Esas sayılı icra takip dosyasına ait tahsilat makbuzuna göre davacı tarafından takip toplam borcu olan 106.038,88 TL’nin menfi tespit istirdat hakkı saklı kalmak kaydıyla 31.01.2020 tarihinde icra müdürlüğüne ödenmiş olup İİK’nın 72/7. Maddesi gereği 30.06.2020 tarihinde açılan işbu istirdat davasının ödeme tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü sürede açıldığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamından; dava ve takip konusu 28.12.2012 düzenleme tarihli ve 15.01.2020 vade tarihli ve 200.000,00 TL bedelli bono borçlularının davacı …. Şti, … ve …, senet lehtarının dava dışı …, davalı bankanın senedin ciro yolu ile hamili olduğu, işbu bonoya dayalı olarak girişilen Eskişehir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2020/1262 Esas sayılı kambiyo senetlerine özgü icra takip dosyasına ait 24.01.2020 tarihli ödeme emri örneğine göre; davalı-alacaklı … AŞ tarafından borçlular …,… hakkında 90.700,00 TL bono bedeli, 755,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti, 298,19 TL işlemiş faiz, 181,40 TL bono komisyonu olmak üzere toplam 91.934,78 TL alacağın tahsilinin talep edildiği, davacı keşideci şirketçe icra takip toplam tutarı 106.038,88 TL’nin 31.01.2020 tarihinde ödendiği anlaşılmıştır.
Davalı bankadan alınan yazı cevabına göre; dava dışı senet lehtarı …’ın davacı …’den 24.12.2012 tarihi proforma fatura ile 41.500,00 TL bedel ile traktör satın aldığı, … ile davalı banka arasında 25.12.2012 tarihli cari hesap kredi sözleşmesi düzenlendiği, işbu sözleşmede davacının kefil sıfatıyla imzasının bulunmadığı, 28.12.2012 tanzim ve 15.01.2020 vade tarihli 200.000,00 TL bedelli bononun alınmış olduğu, davalı bankaca 28.12.2012 tarihinde 5 taksit adedi 30.000,00 TLlik traktör kredisi kullanıldığı ve kredinin kapatıldığı, ayrıca traktör üzerinde 25.12.2012 tarihli taşıt rehni sözleşmesi kurulduğu, 28.12.2012 tarihli ve 15.01.2020 vade tarihli 200.000,00 TL bedelli bononun borçlu … tarafından temlik cirosu ile tahsil için bankaya teslim edildiği, kredilerin ödenmemesi sebebiyle söz konusu senedin takibe konu edildiği bildirilmiştir.
Uyuşmazlık, davacı şirket tarafından düzenlenen, davalı bankanın ciro yoluyla hamili olduğu bononun, dava dışı senet lehtarına davalı bankadan kullandığı kredi karşılığında verilip işbu bononun, söz konusu kredi borcunun ödenmiş olması sebebiyle bedelsiz kalıp kalmadığı, dolayısıyla işbu bonoya dayalı olarak yapılan kambiyo senetlerine özgü takipte davacı tarafından ödenen bedelin istirdadına hak kazanıp kazanmadığı ayrıca, bonoya dayalı olarak bononun protesto edilmesi ve ihtiyati haciz kararına konu edilmesi sebebiyle davacı şirketin ticari itibarının zarara uğrayıp uğramadığı, davacının manevi tazminata hak kazanıp kazanmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Mahkemece dava dışı borçlu … tarafından bonunun temlik cirosuyla tahsil için bankaya teslim edilmiş olduğu, kredilerin ödenmemesi nedeniyle de söz konusu senedin takibe konulduğunun bildirildiği, davacının teminat olarak alındığı iddia edilen ve dayanağı 28.12.2012 tarihli traktör kredisi olduğu belirtilen kredi borcunun ödenerek kapatıldığı, ayrıca bononun teminat senedi olduğunun ancak kesin delillerle ispatlanması gerektiği, davacının iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bankaların verdikleri krediye karşılık teminat olmak üzere bono almalarını engelleyen yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece davacının dava ve takip konusu bononun teminat amacıyla verildiğine ve borcun sona erdiğine yönelik iddiasının davalı bankanın savunmasında dava dışı …’ın kredi borcu olduğu yönündeki savunması da gözetilerek banka kayıtlarından araştırılması ( 5/11/1969 gün ve 1969/6 esas 1969/7 karar sayılı YİBK çerçevesinde) , dava konusu kambiyo senetlerine özgü ilamsız icra takip dosyasında takip tarihi ve davacı tarafından işbu dosya borcunun ödendiği tarih itibarıyla dava dışı senet lehtarı …’ın davalı bankaya söz konusu cari hesap kredisinden doğan varsa kredi borcunun ve ferilerinin hangi GKS’den kaynaklandığı ve senedin banka kayıtlarında hangi sözleşme ile bağlantılı alındığı saptanarak, miktarı ve bunun sonucu olarak haklılık durumu, bilirkişi vasıtasıyla banka kayıt ve defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak alınacak ayrıntılı ve denetime elverişli bir rapor ile saptanmak suretiyle deliller hep birlikte değerlendirilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken taraflar arasındaki uyuşmazlığı esastan çözecek bilirkişi raporu alınmaksızın bu şekilde eksik inceleme ve yazılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın duruşma yapılmasına gerek görülmeksizin davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesine göre yeniden esası hakkında bir karar verilmek üzere mahkemesine iadesine, dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 355. maddesi ve 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/01/2021 tarihli ve 2020/379 Esas-2021/41 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-İstinafa başvuran davacıdan alınan 59,30 TL istinaf maktu karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından başvuran taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi. 02/03/2023

Başkan – Üye – Üye Zabıt Katibi –
(KARŞI OY)

KARŞI OY
Dava, davacının keşidecisi davalı bankanın ciro yolu ile hamili olduğu kambiyo senetlerine özgü takipte cebri icra baskısı altıda ödenen bedelinin İİK’nın 72/6. Maddesi uyarınca istirdadı ile uğranılan manevi zararın tazmini için açılan manevi tazminat istemlerine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle istirdat davasının reddine karar verilmiştir.
Sayın heyetle görüş farklılığı dava konusu bonoda keşideci olan davacı şirket ile işbu bononun verildiği, dolayısıyla aralarında temel ilişkinin bulunduğu dava dışı senet lehtarı …’a eldeki davanın çözümlenebilmesi için husumetin yöneltilme zorunluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bankaların kredi kullandırımlarında kredi borçlularından müşteri senedi veya çeki alması yaygın bir uygulamadır. Kredi borcu ödenmediğinde ise tahsilatın kolay ve hızlı olması sebebiyle bakiye borç tutarı kadar kambiyo senetlerine özgü takip yoluyla bono keşidecisine müracaat etmektedirler. Banka ile arasında temel ilişki bulunmayan keşideciler ise senet tevdi bordrosundaki “teminat” ibaresinden veyahut “kredi borç bakiyesi” kadar takibe uğramaktan dolayı bu senetlerin asıl borçluya kefil olmak maksadıyla, eş deyişle teminat maksadıyla verildiğini iddia ederek bankanın meşru hamil olmadığı savunmasında bulunmaktadırlar.
Sıkı şekil şartlarına tabi olan kambiyo senetleriyle ilgili TTK’da açık düzenlemeler mevcuttur. Ciro ve türlerine ilişkin hükümlerde rehin cirosunun ne şekilde oluşacağı açıkça tarif edilmiştir (TTK. 689).Buna göre ya “bedeli teminattır” veyahut “bedeli rehindir” ibarelerinden birini içermesi gerekmektedir. Bundan başka “tahsil” maksadıyla da temlik edildiğine dair bir kayıt düşülmediyse asıl olan “temlik” cirosudur. Nitekim Bonoda ciro ile ilgili 05.11.1969 gün ve 1969/6, 1969/7 Tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu kararında özetle; temlik cirosu ile devredilmiş senedin rehin olarak kabulünün mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır. Aksi halin sair delillerle ispatına izin verilmesi “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin de senetle ispatı gerektiği hususundaki HMK’nın 201. maddesine de aykırı düşecektir. Şayet bankaya yapılan ciroda bu ibareler varsa, bu husus senet metninden kaynaklanan bir mutlak defi olup herkese ve dolayısıyla son hamil olan bankaya karşı da ileri sürülebilir. Ancak eldeki davada olduğu gibi keşideci, tarafı olmadığı lehtar olan şirketle banka arasındaki senet tevdi bordrosuna veyahut kredi sözleşmesine dayanarak örtülü rehin cirosu iddiasında bulunamaz. Kaldı ki bu durum, TTK 687. maddesinde yer alan “poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğer ki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun” şeklindeki hükme de aykırılık oluşturacaktır. Somut olayda da davalı banka bononun temlik cirosu ile devralındığını savunmuş olup dava ve takip konusu bononun arka yüzündeki ciro silsilesinde TTK’nın 778. Maddesindeki yollamasıyla TTK’nın 689. Maddesinde düzenlenen ve senedin rehin cirosu ile devredildiğini gösteren “bedeli teminattır” veya “bedeli rehindir” ibarelerine yer verilmemiştir. O halde bononun temlik cirosu ile davalı bankaya ciro edildiğinin kabulü gerekmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirilecek olursa; dava konusu icra takibine dayanak oluşturan bonoda davacı …. Şti keşideci, davalı banka ciro yolu ile hamildava dışı … ise senet lehtarıdır. Davacı dava konusu bononun, dava dışı Senet lehtarı …’ın davalı bankadan almış olduğu kredinin teminatı olarak verildiğini ve kullanılmış olduğunu iddia etmektedir. Davalı banka ise senedin, alınan kredi borcunun ödenmesi amacıyla veridiğini savunmaktadır. Dava dışı … ile davalı banka arasında 25.12.2012 tarihinde cari hesap kredi sözleşmesi imzalandığı, davacı şirketin işbu sözleşmede kefil sıfatıyla imzası bulunmadığı gibi bononun kredi sözleşmesinin tanzim tarihinden sonra 28.12.2012 tarihinde düzenlendiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Dava ve takip konusu bonoda keşideci, dava dışı senet lehtarı olan …’ın bankadan kullandığı kredi için kefaleten söz konusu bononun dava dışı senet lehtarına verildiğini, lehtara bono verilmesini gerektirir bir borcun bulunmadığını, eş deyişle senedin bedelsiz olduğunu iddia etmiş, davalı banka da senedi temlik cirosu ile kredi borçlusu olan senet lehtarı …’dan temlik cirosu ile devraldığını, kredi borcunun ödenmesi için bu bononun verildiğini savunmuştur. Şu halde davacı bono keşidecisi tarafından işbu bononun aralarında temel ilişkinin bulunduğu dava dışı bono lehtarına bedelsiz olarak verildiğini ileri sürdüğüne, davalı banka tarafından işbu bononun temlik cirosu ile kredi borçlusu senet lehtarından devralındığı savunulduğuna ve esasen bononun temlik cirosu ile devrolunduğu bononun arka yüzündeki ciro silsilesinden anlaşıldığına göre, davacının senedin bedelsiz kaldığı yönündeki iddiasını TTK’nın 778. Maddesindeki yollamayla TTK’nın 687. Maddesinin somut olaya uygulanma kabiliyeti de gözetilerek, işbu davada öncelikle senet lehtarına karşı ispat etmesi gerekmektedir. Eldeki dava ise, bononun bedelsiz kaldığını iddia eden davacı bono keşidecisi tarafından sadece işbu bonoyu temlik cirosu ile devralan hamil bankaya karşı yöneltilmiştir. O halde ilk derece mahkemesince yapılacak iş davacı tarafa, davasını dava dışı bono lehtarına yöneltmesi için süre verilerek dava dışı senet lehtarına karşı açılacak davanın eldeki dava ile birleştirildikten senet lehtarının bononun bedelsizliği iddiası karşısında savunması ve delilleri toplandıktan sonra, şayet senet lehtarının bononun bedelsiz kaldığını, eş deyişle bononun kendisinin davalı bankadan kullandığı kredi karşılığında davalı bankaya verildiğini kabul etmesi halinde yukarıda açıklandığı üzere bankacılık işlemleri konusunda bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği, ilk derece mahkemesince kararın bu sebeplerle HMK’nın 353/1-a-6. Maddesi uyarınca kaldırılması gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun kaldırma kararının gerekçesine katılmıyorum.

Üye-

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.