Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/594 E. 2023/266 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/594 Esas 2023/266 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/594
KARAR NO : 2023/266

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/12/2020
NUMARASI : 2020/219 Esas 2020/669 Karar
DAVACI : … – T.C:… – …
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ : AV …- UETS
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 11/05/2020
KARAR TARİHİ : 01/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/03/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; borçlu aleyhine Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/180 Esas sayılı dosyası üzerinden açılan kısmi davada talep olunan maddi tazminat miktarına ek olarak talep olunan maddi tazminat miktarı yönünden yine borçlu aleyhine Gölbaşı İcra Müdürlüğü’nün 2019/440 sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını ve iş bu icra takibine haksız, mesnetsiz ve kötüniyetli olarak itiraz olunarak icra takibinin durdurulduğunu, durdurulan icra takibinde talep olanan ek tazminata dayanak olan Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/180 esas sayılı dosyasındaki haklılıklarının Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 2017/771 Esas 2018/500 karar sayılı ve Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 2018/4008 Esas 2020/1328 karar sayılı dosyaları ile kesinlik kazandığını, kesinleşen kısmi davaya ek olarak başlattıkları icra takibinin devamı açısından da iş bu davayı açtıklarını, Gölbaşı İcra Müdürlüğü’nün 2019/440 sayılı dosyasına davalı kurum tarafından yapılan haksız ve mesnetsiz itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davacı yönetim kurulu üyeliği görevinden 18/04/2014 tarihli genel kurul toplantısının gündeminin 6. maddesi ile alındığını, dolayısıyla dava açma süresinin bu tarihten itibaren işlemeye başladığını, alacağın talep edilmeyen kısmı için dava açma hakkı zamanaşımına uğramış olup davanın zamanaşımına uğramış olması nedeniyle davanın reddine, müvekkili şirketin merkezinin Gölbaşı İlçesi bulunması sebebiyle davacı taraf ile kurulan iş ilişkisinin ve bu iş ilişkisinden kaynaklanan tüm alacak taleplerinin ve ihtilafların çözümünde yetkili ve görevli yargı yerinde HMK 8 ve 9 maddeleri göz önüne alındığında şirket merkezinin bulunduğu yerin yetkili olduğunun açık olduğunu, yetkili icra makamları ve Mahkemelerin Gölbaşı İcra makamları ve mahkemeleri olduğunu, yetki yönünden itirazlarının kabulüne, davacının davalı şirketin genel kurulunun gündem maddesi olmaksızın yönetim kurulu üyeliğinin sona erdirildiğine ilişkin iddiasının yerinde görülmediğini, davalı şirketin genel kurul toplantı gündeminde yönetim kurulu üye seçimi yer aldığından davacının yönetim kurulu üyeliğinin sona erdirilmesinde yasal bir engel bulunmadığını, bu durumda davacının yönetim kurulu üyeliğinin sona erdirilmesinin haksızlığının da ileri sürelemeyeceğini, 18/04/2014 tarihli olağan genel kurul tutanağının davacı asil tarafından da herhangi bir şerh düşülmeksizin imzalandığını, davanın usule ilişkin itirazlarının kabulü ile reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacının görevden alındığı 18/04/2015 tarihinden sonra 2015 yılı nisan ayında… bölümünde işe başladığı SGK kayıtlarından anlaşıldığı, davalı tarafça bu dönem içinde davacının fiilen başka bir işte çalıştığına dair delil sunulmadığından SGK kayıtlarına itibar edildiği, her ne kadar tasarruf edilen miktarlar ile başka işten elde edilen gelir veya bilerek elde etmekten kaçınılan tutar konusunda tam bir ispat yoksa da, davacının yönetim kurulundan fiilen ayrılmış olması nedeniyle mutlaka tasarruf ettiği bir miktarın olduğu, üst düzey yönetici olması sebebiyle de bu süre içerisinde başka iş veya işlerden gelir elde etmesinin mümkün bulunduğu gözetildiğinde TBK 50/2 maddesi çerçevesinde anılan kalemlerin gelirin %30’una tekabül edeceği takdir edilerek ve 26.992,60 TL’nin düşümü ile davacının sonuçta (89.975,34-26.992,60=) 62.982,74 TL tazminat isteyebileceği, bu nedenle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 2017/771 Esas 2018/500 karar sayılı kararı ile lehine talebi gibi hükmedilen 10.000,00′ TL nin düşümü ile bakiye 52.982,74 TL yönünden itirazın iptali gerektiğinden davacının gelirin tespitinin eksik yapıldığına ilşikin iddiası ispatlanamadığından bu iddiaya itibar edilmediği, ayrıca haksız görülen itiraza binaen davacı yararına icra inkar tazminatı da hükmedilmek suretiyle davacının davasının kısmen kabulüne, davalı borçlunun Gölbaşı İcra Müdürlüğü’nün 2019/440 Esas sayılı dosyasında 52.982,74 TL asıl alacak yönünden itirazının iptaline, bu miktar yönünden takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacağın % 20’si oranında hesaplanan 10.596,54 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kısmen kabul kısmen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 2017/771 Esas 2018/500 karar sayılı dosyasında 18/04/2014 – 22/03/2015 dönemi için ödenen yönetim kurulu üyeliği ücreti + ikramiye + temsil ödeneği miktarlarının sorularak gelen cevaba tazminat hesaplanması gerekirken hesap gereken dönemden daha önceki dönemde alınan ücretlere göre hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, hatta adil yargılama ilkesine aykırılık teşkil ettiğini, ayrıca TBK’nun 50/2.maddesi çerçevesinde %30 oranında indirim yapılmasının da yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğundan davanın tam kabulü gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kısmen kabul kısmen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Alacağın zaman aşımına uğradığını, görevli mahkemenin Gölbaşı Mahkemeleri olduğunu, mahkemece bilirkişi incelemesi yapılmadan karar verildiğini, anonim şirketlerde genel kurulun şirket ana politikasını belirleme ve şirketin genel işleyişine ilişkin birçok konuda karar verme yetkisinin bulunduğunu, TTK’nun 364/1 fıkrasına uygun şekilde genel kurulun davacının yönetim kurulu üyeliğine son verdiğini, genel kurulun yönetim kurulu üyelerinin seçimi veya görevden alınmaları hususunda ki takdirinin mutlak olduğunu, gündeme madde konulmasıyla her zaman yönetim kurulu üyelerinin görevden alınabileceğini, 18/04/2014 tarihinde yapılan 2013 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısının 6.gündem maddesinde yönetim kurulu üye seçimi maddesinin yer aldığını, bu nedenle açılan davanın reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; şirket yönetim kurulu üyeliğinden haksız olarak çıkarılma nedeniyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davalı şirketin 20/03/2012 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında 3 yıl süre ile görev yapmak üzere yönetim kurulu üyeliklerine …, …’nun seçildiği,
18/04/2014 tarihli 2013 yılı davalı şirketin Olağan Genel Kurul Toplantısının incelenmesinde; gündemin 6.maddesinde yönetim kurulu üyesi seçimi bulunduğu, genel kurulca yönetim kuruluna …’in seçildiği anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 364/(1).maddesinde; yönetim kurulu üyelerinin, esas sözleşmeyle atanmış olsalar dahi, gündemde ilgili bir maddenin bulunması veya gündemde madde bulunmasa bile haklı bir sebebin varlığı hâlinde, genel kurul kararıyla her zaman görevden alınabilecekleri, yönetim kurulu üyesi olan tüzel kişinin, kendi adına tescil edilmiş bulunan kişiyi her an değiştirebileceği, (2) fıkrasında ise ” 334. madde hükmü ve görevden alınan üyenin tazminat hakkı saklı olduğu düzenlemesi yer almaktadır.
TTK 364/2 maddesine göre görevden alınan yönetim kurul üyesinin tazminat hakkı saklı tutulmuştur. Kanun gerekçesinde de “…ikinci fıkra 6762 sayılı Kanunun 316. Maddesinin birinci fıkrasında yer alan haksız hükmü kaldırmakta, görevden alınan üyenin tazminat hakkını saklı tutmaktadır denilmek sureti ile bu husus vurgulanmıştır.
Davalı, yönetim kurulu üyesinin haklı nedenle görevden alındığı ileri sürmemekte genel kurul gündeminde yer almasını ve uzun süre görev yapmasını görevden alınmaya gerekçe olarak belirtmektedir.
TTK 364/2 maddesindeki görevden alınan üyenin tazminat hakkı saklı tutulduğuna göre YK üyesi gündeme madde konularak görevden azil edilse bile davalı şirketin görevden alınma sebebini ve dayandığı vakıaları açıklamak ve ispat etmek sureti ile davacının tazminat isteme hakkı bulunmadığını ispatlamalıdır.
Azlin haklı bir sebebe dayanmaması durumunda şirketin azledilen üyeye tazminat ödemesi sözkonusu olabilir. Şirket ile üye arasındaki ilişkinin vekalet veya vekalet benzeyen bir ilişki olarak nitelendirilmesi neticesinde 363. Maddenin 2.fıkrasında sözü edilen tazminattan, vekalet verenin vekalet sözleşmesini uygun olmayan zamanda sona erdirmesi halinde vekilin bundan doğan zararını giderme yükümlüğünü düzenleyen TBK 512. deki tazminat anlaşılmalıdır. (Kırca-Şehirali Çelik-Manavgat, A.Ş: Hukuk Cilt 1, sayfa 460-461)
Dairemizin 2017/771 Esas 2018/500 karar sayılı ilamında, davalının bu çerçevede davacının tazminat hakkını ortadan kaldıracak bir haklı sebebi ispatlayamadığına göre tazminat ödemekle yükümlü olduğu, davacı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde sunduğu davacının çalıştığı döneme ilişkin listeler (05/01/2018 havale tarihli dilekçe ekindeki ücret tablosuna göre davacıya 6.381,23 TL ödenmesi gereken tutar olarak belirtilmiştir) ile davalı şirketten getirtilen yöneticilere ödenen ikramiyeye ilişkin belgeler getirtilerek, basit hesaplama ile sonuca ulaşılabileceğinden ek rapora gerek görülmeksizin yapılan hesaplama ile; davacının görevden aldığı 18/04/2014 ila normal görev süresinin bitim tarihi olan 21/03/2015 tarihleri arasında;
Dönem Süre Hesaplama Tutar
Nisan 2014 12gün 6.381,23/30*12= 2.552,49 TL
Mayıs-Aralık 2014 8 ay 6.381,23*8= 51.049,84 TL
Ocak-Şubat 2015 2 ay 6.381,23*2= 12.762,46 TL
Mart 2015 21 gün 6.381,23/30*21= 4.466,86 TL
Toplam 70.831,65 TL
İkramiye Temmuz 2014 6.381,23
İkramiye Ekim 2014 6.381,23
İkramiye Ocak 2015 6.381,23
Toplam 89.975,34 TL
Davacının görevden alındığı tarih ile görev süresinin olağan bitim tarihine kadar 89.975,34 TL gelirden mahrum kaldığı hesaplanmış, her ne kadar tasarruf edilen miktarlar ile başka işten elde edilen gelir veya bilerek elde etmekten kaçınılan tutar konusunda tam bir ispat yoksa da, davacının yönetim kurulundan fiilen ayrılmış olması nedeniyle mutlaka tasarruf ettiği bir miktarın olduğu, üst düzey yönetici olması sebebiyle de bu süre içerisinde başka iş veya işlerden gelir elde etmesinin mümkün bulunduğu gözetildiğinde TBK 50/2 maddesi çerçevesinde anılan kalemlerin gelirin %30’una tekabül edeceği takdir edilmiş ve 26.992,60 TL’nun düşümü ile davacının sonuçta (89.975,34-26.992,60=) 62.982,74 TL tazminat isteyebileceği kabul edilmiştir. Bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve HMK 26. maddesi gereğince taleple bağlı kalınarak 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, söz konusu kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 2018/4008 Esas 2020/1328 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiştir.
Dairemizin kesinleşen 2017/771 Esas 2018/500 karar sayılı ilamı kapsamında davacı yanın toplam talep edebileceği tazminat miktarının 62.982,74 TL olarak tespit edilmiş olup, ancak taleple bağlılık gereği talep edilen 10.000,00 TL yönünden hüküm kurulmakla, kesin delil niteliğindeki ilk kararımız doğrultusuna kalan kısım olan 52.982,74 TL yönünden davacının davalı yandan alacaklı olduğu anlaşılmakla açılan davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur.
Öte yandan, eldeki davanın şirket yönetim kurulu üyeliğinden haksız olarak çıkarılma nedeniyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali davası olup, yönetim kurulu üyeliğinden kaynaklı alacağın zaman aşımı süresinin 5 yıl olduğu, davacı yanca da 5 yıllık zaman aşımı süresinde takip yapıldığından davalı yanın zaman aşımına yönelik istinaf başvurusu yerinde değildir.
Diğer yandan, HSK’nın 26/03/2014 tarih 141 Karar sayılı kararı ile Ankara ticaret mahkemesinin Ankara merkez, Akyurt, Bala, Çubuk, Elmadağ, Gölbaşı ve Kalecik ilçelerindeki görev alanına giren iş ve davalara bakmasına karar verilmiştir. Bir başka anlatımla Gölbaşı İlçesindeki ticaret mahkemesinin görev alanına giren iş ve davalar Ankara Ticaret Mahkemesinde görüleceğinden eldeki davanın da şirket yönetim kurulu üyesinin haksız azlinden kaynaklı tazminat istemine ilişkin olması nedeniyle asliye ticaret mahkemesinin görevli olmasından ötürü davalı yanın buna yönelik istinaf başvurusuna da itibar edilmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabul kısmen reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalıdan alınması gerekli olan 3.619,25 TL harçtan peşin alınan 904,82 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.714,43 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.01/03/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.