Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/590 E. 2023/621 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/590 Esas 2023/621 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/590
KARAR NO : 2023/621

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/12/2020
NUMARASI : 2020/186 Esas 2020/611 Karar
DAVACI
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLİ
DAVA : Limited Şirket Pay Devrinin Pay Defterine Kaydı ve İlanı
DAVA TARİHİ : 10/04/2020
KARAR TARİHİ : 27/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/05/2023
Taraflar arasındaki limited şirket pay devrinin pay defterine kaydı ve ilanı istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı şirket vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ortak olduğu dava dışı …. Şti.’nin sahibi olduğu …’nin uygunluk belgesinde bulunan kadroların davalı şirkete satılması hususunda devir sözleşmesi yapıldığını, davalı şirketin tek ortağı olan davalı …’un hissesinin %50’sini hisse devir sözleşmesi ile müvekkiline devrettiğini, müvekkiline devredilen hisselerin kayıt ve tescilinin yapılması için davalı şirkete gönderilen ihtarnameye cevap verilmediğini, davalı şirket ortağı ve yetkilisine hisse devrinin pay defterine işlenmesi için başvuruda bulunulduğunu, talebin yerine getirilmediğini, müvekkili davalı şirket ortağı olduğundan şirkette fiilen doktor olarak düşük maaş ile çalıştığını, ancak ortaklığın resmiyet kazanmadığından müvekkilinin mağdur olduğunu, davalı …’un pay devrine muvafakat ettiğini noter devir sözleşmesinde kabul ettiğini belirterek müvekkilinin şirket ortaklığının pay defterine kaydı ve ticaret sicil gazetesinde yayınlanmasına, aksi kanaat halinde ise müvekkilinin koymuş olduğu sermaye bedelinin ve …. Şti.’ne ait uygunluk belgesi ile uygunluk belgesinde bulunan kadroların piyasa rayiç bedelinin reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, yetkisizlik kararına rağmen davacının Aksaray’da arabulucuya başvurduğunu, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, talep miktarıyla dilekçe metninde talep edilen toplam bedelin çeliştiğini, davacının … … Ltd. Şti. tarafından müvekkiline devredilen uygunluk belgesi ve belgedeki kadrolar yönünden dava açma hakkı bulunmadığını, ortaklar genel kurulunun herhangi bir sebep göstermeden pay devrini onay vermemesinin mümkün olduğunu, davacının onay başvurusunun genel kurul kararıyla reddedildiğini, devir sözleşmesinde, devir karşılığında davacının devralan şirkete ortak olacağı ve devrin bu ortaklık için ödenmesi gereken bedel mahsuben gerçekleştirildiğinin yazılı olmadığını, kabul anlamına gelmemek koşuluyla davacının hisse devri için ödediği iddia edilen miktar dışında talepte bulunamayacağını, davacının şirket ortaklığı bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Diğer davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, somut olayda TTK’nun 595. maddesi uyarınca pay devrinin yazılı olarak yapılma şartının gerçekleştiği, sözleşmenin noter tarafından tanzim edildiği, devir için genel kurulun onayı gerekmekte olup şirket sözleşmesinde başka şekilde düzenlenmemiş ise ortaklar genel kurulunun pay devrini sebep göstermeksizin red etme hakkı bulunduğu, şirket ana sözleşmesinde bu konuda herhangi bir kararlaştırma bulunmadığı, davalı şirketin 30/12/2014 tarihli genel kurul toplantısında davacı talebinin gerekçe gösterilmeksizin red edildiği, yapılan işlem her ne kadar yasaya uygun görünmekte ise de, birden fazla ortağın olduğu şirketlerde bu maddenin uygulanmasında yasal bir sakınca bulunmadığı, somut olayda istisnai bir durum söz konusu olup tek ortaklı şirkette davalı …’un payının yarısını davacıya yazılı senetle sattığı, bedelini aldığı ve pay defterine kayıt ile ticaret sicilinde ilanı kabul ettiği, daha sonra tek kişi olarak genel kurulda devir talebini onaylamayı red ettiği, bu durumu davalının kendi edimini inkar niteliğinde olup, TMK’nun 2. maddesine aykırılık teşkil ettiği, talebin bedele dönmesi halinde dahi payın gerçek değerinin tespiti ile talep hakkının söz konusu olacağının da göz ardı edilemeyeceği, davanın terditli açılması sebebi ile öncelikli talebin pay devri ile ilgili olması nedeniyle arabuluculuğa tabi olmadığı, zaman aşımının dolmadığı, davacının henüz ortak olarak kabul edilmediği, genel hükümlere tabi olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davacı …’ın davalı …. Şti.’de … tarafından Ankara 58. Noterliğinin 15.04.2014 tarih … yevmiye nosu ile yaptığı Limited Hisse Devrinin şirket pay defterine kaydının yapılmasına, Ticaret Sicil Gazetesinde ilanına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı şirket vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, ticari davalarda arabuluculuğun dava şartı olduğunu, arabulucunun yetkisiz olması nedeniyle dava şartının gerçekleştirilmediğini, davacının davada hukuki yararının bulunmadığını, talep miktarıyla dilekçe metninde talep edilen toplam bedelin çeliştiğini, davanın kısmi olarak açılamayacağını, davacının yaşam merkezine ilişkin uygunluk belgesi ve belgedeki kadrolar yönünden dava açma yetkisi bulunmadığını, ortaklar genel kurulunun herhangi bir sebep göstermeden pay devrine onay vermemesinin mümkün olduğunu, somut olayda davacının talebinin genel kurul tarafından reddedildiğini, tacir olan davacının … Merkezini davalı şirket ortaklığı karşılığında devrettiğini ileri sürmesi ve bu merkezle ilgili olarak hak iddia etmesinin basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü ile bağdaşmadığını, 10.000,00 TL’nin sadece uygunluk belgesi ve kadroların değeri olduğunu, bu durumun sözleşmede de açıkça ifade edildiğini, devir sözleşmesinin sadece davacı tarafından değil, devreden şirketin diğer ortağı tarafından da imzalandığını, ortakların bu devir ile ilgili olarak alacaklarını aldığını, bu satış işlemiyle ilgili … … … Ltd. Şti tarafından fatura tanzim edildiğini, müvekkilinin 10.000,00 TL bedelle aldığı uygunluk belgesi ve bu belgedeki kadroların piyasa rayiç bedeli üzerinden geri istenmesinin izah edilemeyeceğini, devir işleminin yapıldığı 2013 tarihinden sonra davacının müvekkili şirket nezdinde çalıştığını, davacının iddialarının soyut olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; limited şirket pay devrinin pay defterine kaydı ile ticaret sicilinde ilanı istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacı tarafından davalı şirkete ve dava dışı Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilen 19/12/2014 tarihli ihtarname suretleri, davacı ile davalı … arasında akdedilen 15/05/2014 ve 26/12/2013 tarihli hisse devir sözleşmeleri, davalı şirketin 30/12/2014 tarihli genel kurul kararı, Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/267 Esas 2018/787 Karar sayılı dosyasının Uyap’tan gelen sureti, Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1364 Esas 2016/665 Karar sayılı dosyasının Uyap’tan gelen karar sureti, Ftr Merkez Uygunluk Belgesi, Aksaray 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/1047 Esas ve 2020/965 Karar sayılı karar sureti dosya içerisinde yer almaktadır.
Davacı ile davalı … arasında noterde akdedilen 26/12/2013 tarihli hisse devir sözleşmesi ile davalı …’un davalı şirketteki 50 adet payını 10.000,00 TL bedelle davacıya devrettiği, hisselerin devir alan adına kayıt ve tescil edilmesinin davalının rıza ve muvafakat ettiğini kabul ettiğinin belirtildiği görülmüştür.
Davacı ile davalı … arasında 15/05/2014 tarihli noterde hisse devir sözleşmesi ile de davalı …’un davalı şirketteki 50 adet payını 50.000,00 TL bedelle davacıya devrettiği, davalının devrin pay defterine, ticaret sicil müdürlüğü ve diğer kurumlarda kayıt ve tesciline muvafakatinin bulunduğunun belirtildiği dosya içeriğiyle sabittir.
Davalı vekili 02/12/2020 tarihli celsede 23/12/2013 tarihli hisse devir sözleşmesinde sermaye 20.000,00 TL üzerinden 10.000,00 TL olarak davacıyla anlaştıklarını, ancak bu hisse devrinin gerçekleşmediğini, aradan zaman geçtikten sonra yasa gereği sermaye artırımı yapıldığını, 15/05/2014 tarihinde yeniden hisse devir sözleşmesinin 50.000,00 TL üzerinden yapıldığını, her iki hisse devir sözleşmesi arasındaki farkın bundan kaynaklandığını, ilk sözleşmenin işleme konulmadığını, karşılıklı olarak feshedildiğini belirtmiştir.
Davacı tarafından davalılar aleyhine asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla Aksaray 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu pay devrinin pay defterine kaydı ve ilanı talebi ile dava açıldığı, anılan mahkemece yapılan yargılama sonunda 2015/238 Esas 2016/312 Karar sayılı karar ile davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 2017/54 Esas 2017/119 Karar sayılı kararıyla Ankara Asliye Ticaret Mahkemesinin kesin yetkili olduğu gerekçesiyle kesin yetkiye ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın Ankara Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmek üzere Ankara Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine karar verildiği, anılan karar üzerine dosyanın Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilerek 2017/267 Esas sırasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır. Anılan mahkemece yapılan yargılama sonunda ise, 2017/267 Esas 2018/787 Karar sayılı karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, karara karşı davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Dairemizin 2019/341 Esas 2019/639 Karar sayılı kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar temyiz edilmeden kesinleşmiştir.
İşbu dava Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen dava ile aynı iddialar ileri sürülerek, anılan dosyada verilen davanın açılmamış sayılması kararının kesinleşmesinden sonra açıldığından derdest dava ve/veya kesin hüküm somut uyuşmazlıkta bulunmamaktadır.
Davacı tarafından davalı şirkete davalı … ile aralarında akdedilen 15/05/2014 tarihli limited şirket hisse devrine konu payların tescil ve kayıtlarının işlenmesi için 19/12/2014 tarihli ihtarname gönderilmiştir.
Anılan ihtarname üzerine davalı şirket 30/12/2014 tarihli genel kurul kararıyla şirketin tek ortağı olan davalı …’un katılımı ile davacı tarafından hisse devrinin onayının yapılması talebine ilişkin gündem maddesinin görüşülerek devir işleminin oy birliği ile reddedilmesine, ortaklar pay defterine bu işlemin kaydedilmesi talebinin oy birliği ile reddine karar verilmiştir.
Aksaray 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/1047 Esas ve 2020/965 Karar sayılı dosyasında, arabuluculuğa başvuran …, yetkiye itiraz eden … … Ltd. Şti., arabuluculukda yetki itirazı talebi ile açılan davada yetkiye ilişkin belgeler sunulmadan arabuluculuk bürosunun yetkisine itiraz edilmekle yetki itirazının usulüne uygun olmadığı gerekçesiyle 16/10/2021 tarihinde yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Dava dışı … … … Ltd. Şti. tarafından davalı şirkete … Uygunluk Belgesi ile belgedeki iki kadronun 10.000,00 TL bedel ile devrine ilişkin 26/12/2014 tarihli devir sözleşmesi akdedilmiştir.
Davacı yan, davalı şirketin tek ortağı olan davalı …’un şirketteki hisselerinin %50’sini noterde akdedilen hisse devir sözleşmesi ile kendisine devrettiğini, hisse devrinin ortaklar genel kurulunca kabul edilmek suretiyle limited şirket pay defterine kaydının yapılmadığını, ilan işlemlerinin gerçekleştirilmediğini iddia ederek öncelikle limited şirket pay devrinin pay defterine kaydı ile ilanına karar verilmesini, aksi kanaat halinde ise hisse devir bedeliyle dava dışı … … …. Ltd. Şti. tarafından davalı şirkete devredilen uygunluk belgesi ve bu belgedeki kadroların piyasa rayiç değerlerinin davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davalı yan ise aşamalarda davacının hisse devrinin pay defterine işlenmesine ilişkin talebin yasal süre içerisinde genel kurul tarafından reddedildiğini, davacının taleplerinin yerinde olmadığını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında davalı şirketin tek ortağı olan davalı …’un şirketteki hisselerinin %50’sini davacıya noterde akdedilen hisse devir sözleşmesi ile devrettiği, pay devrinin genel kurul tarafından oy birliği ile reddedilerek pay defterine işlenmediği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Davalı şirket vekilinin istinaf başvurusu kapsamında uyuşmazlık, davacının davalı … ile arasında akdedilen limited şirket hisse devir sözleşmesinin davalı şirketin pay defterine kaydını ve ilanını talep edip edemeyeceği, davanın arabuluculuk dava şartına tabi olup olmadığı, tabi ise bu şartın gerçekleşip gerçekleşmediği, davanın zaman aşımına uğrayıp uğramadığı hususundan kaynaklanmaktadır.
Davalı şirket vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, davacı ile davalı … arasında akdedilen hisse devir sözleşmesi 15/05/2014 tarihli olup, bu tarihte 6102 sayılı TTK yürürlüktedir. 6102 sayılı TTK’nun 595. maddesinde “(1)Esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemler yazılı şekilde yapılır ve tarafların imzaları noterce onanır. Ayrıca devir sözleşmesinde, ek ödeme ve yan edim yükümlülükleri, rekabet yasağı ağırlaştırılmış veya tüm ortakları kapsayacak biçimde genişletilmiş ise, bu husus önerilmeye muhatap olma, önalım, geri alım ve alım hakları ile sözleşme cezasına ilişkin koşullara da belirtilir. (2)Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemiş ise esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayı şarttır. Devir bu onayla geçerli olur. (3)Şirket sözleşmesinde başka türlü düzenlenmemişse, ortaklar genel kurulu sebep göstermeksizin onayı reddedebilir. (4)Şirket sözleşmesi ile sermaye payının devri yasaklanabilir. (5)Şirket sözleşmesi devri yasaklamış veya genel kurul onay vermeyi reddetmişse, ortağın haklı sebeple şirketten çıkma hakkı saklı kalır. (6)Şirket sözleşmesinde ek ödeme veya yan edim yükümlülükleri öngörüldüğü takdirde, devralanın ödeme gücü şüpheli görüldüğü için ondan istenen teminat verilmemişse, genel kurul şirket sözleşmesinde hüküm bulunmasa bile, onayı reddedebilir. (7)Başvurudan itibaren üç ay içinde genel kurul reddetmediği takdirde onayı vermiş sayılır.” hükmünü içermektedir.
Anılan hüküm uyarınca, pay devrinin geçerli olarak yapıldığının kabulü için noterde devire ilişkin işlem yapılması, devir işleminin şirkete bildirilmesi, ortaklar genel kurulu tarafından devire onay verilmesi ile devir şirket yönünden tamamlanmış olmakta, devir işlemi ticaret sicile tescil edilmekle de 3. kişiler yönünden aleni hale gelmektedir.
Davacı tarafından davalı şirkete 19/12/2014 tarihli ihtarname gönderilerek devrin tescil ve kayıt işlemlerinin ivedi olarak yapılmasının ihtar edildiği, anılan ihtar üzerine davalı şirket genel kurul tarafından 30/12/2014 tarihli karar ile hisse devir işlemi ve ortaklar pay defterine kaydedilmesi oy birliği ile reddedildiği görülmüştür.
Davalı … davalı şirkette bulunan 50 adet payını 15/05/2014 tarihli limited şirket pay devri sözleşmesi ile davacıya devretmiştir. Devir sözleşmesinde devreden davalı … vekili devir sözleşmesinin pay defterine, ticaret sicil müdürlüğü ve diğer kurumlarda kayıt ve tesciline muvafakat ettiğini kabul ve beyan etmiştir.
Davalı şirketin ticaret sicil kayıtlarından 100 adet hissenin tamamının davalı …’a ait olduğu, davacıya hisseyi devreden davalının, davalı şirketin yetkilisi bulunduğu görülmüştür.
Bu durumda mahkemece, hisse devir sözleşmesi ile davalı …’un davalı şirketin tek ortağı ve müdürü olduğu, hisse devir sözleşmesinde anılan davalının açıkça hisse devir sözleşmesini pay defterine, ticaret sicil müdürlüğü ve diğer kurumlarda kayıt ve tesciline muvafakat ettiğini kabul ve beyan ettiği halde tek başına katıldığı genel kurul toplantısında hisse devir sözleşmesinin pay defterine işlenmesinin reddine karar verilmesinin TMK’nun 2. maddesine aykırı bulunduğu gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Öte yandan, davacı yan işbu davada terditli talepte bulunmuş olup, ilk talebi hisse devir sözleşmesinin pay defterine kaydı ve ilanına yöneliktir. Anılan talep yönünden taraflar arasındaki ihtilaf mutlak ticari dava niteliğindedir.
7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun ile TTK’nun 5. maddesine eklenen 5/A-1 maddesi, “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar(değişik 5.4.2023 7445 S.lı Kanun) para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmünü içermektedir. Somut olayda ise dava konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talebi değildir. Taraflar arasındaki işbu davada dava zaman aşımı süresi de dolmamıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece davanın arabuluculuk dava şartına tabi olmadığı, davanın zaman aşımına uğramadığı gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya uygundur.
HMK’nun 297/2. maddesi uyarınca hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Mahkemece ise, hüküm kısmında gerekçe belirtilmek suretiyle talepler hakkında karar verilmesi yerinde görülmemiş ise de, bu husus eleştirilmekle yetinilmiştir.
Öte yandan davacının davalı şirket pay defterine kaydının yapılmasını talep ettiği hisse devir sözleşmesi 15/05/2014 olup, hükümde sözleşme tarihinin 15/04/2014 olarak yer alması maddi hata niteliğinde olup, mahallinde her zaman düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı şirketten alınması gerekli olan 683,10 TL harçtan peşin alınan 170,77 TL harcın mahsubu ile bakiye 512,33‬ TL harcın davalı şirketten alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı şirket tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/04/2023

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.