Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/588 E. 2023/105 K. 10.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/588 Esas 2023/105 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/588
KARAR NO : 2023/105

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP :
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 22/12/2020
NUMARASI : 2017/255 Esas 2020/759 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Limited Şirket Müdürünün Yönetim Hakkının ve Temsil Yetkilerinin Kaldırılması
DAVA TARİHİ : 06/04/2017
KARAR TARİHİ : 10/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/02/2023

Taraflar arasındaki limited şirket müdürünün haklı sebeplerle yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılması ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalının 21/02/2017 tarihinde “…”ni kurduklarını ve davalının şirket müdürü sıfatı ile tek başına şirketi temsile yetkili kılındığını; şirket kurulmadan önce müvekkilinin ortağı bulunduğu “…. Şti” adına kayıtlı bulunan “Türk Patent Enstitüsü” Başkanlığından 13/10/2008 tarih ve … tescil numarası ile tescil edilmiş “…” ibareli marka hakkının da bu şirkete devredildiğini; “…” isimli markanın daha sonra şirket müdürü davalı tarafından kendi ortağı ve şirket müdürü olduğu “…. Şti”ne Ankara 62. Noterliğinin … yevmiye numaralı marka devir sözleşmesi ile devredildiğini ve devrin Türk Patent Enstitüsü’nce 04/04/2017 tarihinde tescil edildiğini; devir bedeli olarak 1.000,00 TL gösterildiğini; bu sebeple, şirket müdürü davalının yönetim hakkı ve temsil yetkisinin kaldırılarak şirkete kayyım atanmasına ve ihtiyati tedbire karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını; istemin haksız olduğunu; “…. Şti”nin, “…” ile rekabet etmediğini; “…. Şti”ne 60.000,00 TL borç verildiğini; bu bedel davalıya ödenmeyince sermaye sayılarak davalının anılan şirkete ortak olduğunu; borçların ödenmesi için 200.000,00 TL’nin elden ve havale ile ödendiğini; davacı ve kardeşinin borçların ödenememesi nedeniyle yeni bir şirket kurulacağını ve tüm aktiflerin bu şirkete devredileceğinin, müvekkilinin de ortak olmasını istediklerini söylediğini, müvekkilinin şirkete ortak olduğunu; ancak devirlerin yapılmadığını sadece “…. Şti”nin “…”ne devredildiğini; davacının rıza ve onayı ile “…” markasının bedeli mukabilinde “…. Şti”ne devredildiğini; şirketin fesih ve tasfiyesi için dava açılacağını; bu nedenle davanın reddini, savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; tarafların kurucu ortağı olduğu şirketin 21/02/2017 tarihinde kurulduğu, ihtilâf konusu “…” ibareli markanın 03/03/2017 tarihli … yevmiye no.lu marka devir sözleşmesi ile …. Şti tarafından….Şti’ne devredildiği; 03/04/2017 tarihli … yevmiye no.lu marka devir sözleşmesi ile….Şti. tarafından …. Şti’ne devredildiği, Bilirkişi kurulunca dava dışı şirketlere ait ticari defter kayıtlarının incelenmesinde; ihtilaf konusu ‘…’ isimli markanın devredilmesine/devir alınmasına ilişkin tahakkuk kaydının bulunmadığını, ….Şti’nin ….Şti’nden 1.000,00 TL nakit tahsilat yaptığını ancak söz konusu tahsilat nedeniyle ….Şti’ne borçlandığını, buna göre ‘…’ isimli markasının bila bedel -bedelsiz- devredildiği/devralındığını rapor etmişlerdir. Tarafların ortak olduğu….Şti’nin gayri faal durumda olduğu herhangi bir emtia ve hizmet alım/satımı yaptığına dair kaydın bulunmadığı, şirketin sabit giderlerine ilişkin verilerin kayda alındığı (kuruluş giderleri, kira, muhasebe gideri ve beyanname damga vergisi) şirketin herhangi bir varlığının bulunmadığı, huzurdaki davada taraf olan ortakların %50 hisse payı ile şirket ortağı olduğu, 250.000,00 TL tutarında sermaye taahhüdünde bulunduğu, davalı şirket ortağı … tarafından 125.000,00 TL tutarında sermaye taahhüdünün nakit olarak yerine getirildiği, davacı şirket ortağının sermaye taahhüdünü yerine getirdiğine dair kaydın bulunmadığının tespit edildiği, tarafların ortak olduğu….Şti’nin tek varlığı olduğu anlaşılan ‘…’ markasının davalı … tarafından kurucu tek ortağı ve yetkilisi olduğu ….Şti’ne diğer ortağın rızası olmaksızın devredildiği, davalı şirket yönetici ortağının özen ve bağlılık yükümlülüklerine uygun davranmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne ve davalının temsil yetkisinin kaldırılmasına bu suretle karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın dosya münderecatına tamamen aykırı olduğu gibi yasal mevzuata da uygun olmadığını, müvekkilinin dava konusu … firmasından yaklaşık 10 yıl önce kurduğu firma ile ne şekilde haksız rekabet yaptığı ve kötüniyetli olduğu anlaşılamadığını, kabul anlamına gelmemekle beraber, tam aksine müvekkilin sonradan kurulan … firmasına ortak olması, …yönünden haksız rekabet kabul edilebildiğini, hali hazırda 10 yıl önce kurulan bir firmanın yeni kurulan bir firma ile haksız rekabet içinde olduğu iddiası mantığa da aykırı olduğunu, mahkeme kararında da açıkça … Firmasının faaliyete geçmediğinin, hiç bir gelirinin bulunmadığı, hatta davacının sermaye borcunu dahi ödemediğinin belirtildiğini, … firmasının ortaklarının şirket ile hiç ilgilenmediğini, tüm vergileri stopaj ve kayıtlarının müvekkili tarafından ödendiğini şirketin borçlarının şirketi iflasa sürükleyecek boyutlara ulaştığını, tüm bu durum nazara alındığında müvekkilinin dava dışı firma ile haksız rekabete girdiği iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dinlenen tanık beyanları incelendiğinde, yapılan tüm işlemlerin dava dışı şirketin bilgisi dahilinde yapıldığını, karşılığında bedelinin ödendiğinin teyit edildiğini, davacının kardeşi …’ın bu işlemlerde aracı olduğunu ve davacının da haberdar olduğunu beyan ettiğini özellikle tanık … tarafından yapılan tüm işlemlerin usulüne uygun olarak davacının da bilgisi dahilinde gerçekleştiğinin beyan edildiğini, bilirkişi heyeti raporunda; “dava konusu devre ilişkin dava dışı … firması ile davalı müvekkilin defterinin incelendiğini, sözleşme bedeli ve devir tarihleriyle tutarlı 1.000,00 TL bedelin her iki şirketin ticari kayıtlarına işlenmiş olduğunu” belirttiğini, … Firmasının defterlerinde ve gerekse şirket defterlerinde bu devrin bedeli mukabilinde yapıldığının yazılı olduğunu devir bedeline dair ödemenin … ltd şti defterlerinde de kayıtlı olduğunu, davacının geçen bu süreçte hiç bir itirazda bulunmadığını, hatta kendi rızası ile markayı … ltd şti firmasına devretmesine rağmen şahsen kullanmaya devam ettiğini, bu durumun tespit edilmesi ve markanın kullanımının durdurulması için kendisine ihtarname gönderilmesini müteakip devrin haksız ve kötüniyetli olduğu iddiası ile iş bu dava açıldığını, davacının, bu zamana kadar hiçbir itirazda bulunmaması, hatta markayı şahsen kendi kullanması, tarafımızdan bu kullanımın durdurulması için talepte bulunulması nedeni ile dava açılması hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğunu, 2018/236 e sayılı dosyasında açılan dava dosyasının kesinleşmesinin beklenilmesini aksi halde iş bu dosyaya sunulan raporlar ile Ankara 1 fikri sınai haklar hukuk mahkemesi’nin 2017/15 diş sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporları ve itirazları doğrultusunda dosyanın yeni bir heyete tevdi edilmesine ve itirazlarını karşılar rapor alınmasına herhalde ispat edilemeyen davanın öncelikle taraf sıfatı yokluğundan aksi halde esastan davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davalının limited şirket müdürlüğünden azline ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü belgelerinin incelenmesinde, dava dışı “…”nin, 21/02/2017 tarihinde 500.000,00 TL sermaye ile “…” adresinde faaliyette bulunmak üzere sicile tescil edildiği; ortaklarının, davacı … ile … olduğu ve davalının 21/02/2017 kuruluş tarihine göre aksi karar alıncaya kadar davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığı anlaşılmıştır.
Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil no ile kayıtlı …..Şti’nin 26.02.2014 tarihli Genel Kurul Kararının 28.02.2014 tarihinde tescil edildiği davalı …’un 20 yıllığına müdür olarak seçildiği görülmüştür.
Türk Patent ve Marka Kurumunun 03.05.2017 tarihli yazısı ile “13.10.1998 tarih ve 98/014272 sayılı, ‘…’ ibareli markanın unvanının ….Şti olarak değiştirildiği,marka sahibi ….Şti’nin 13.10.2008 tarih ve 98/014272 numaralı başvurusu ile markanın … . Şti’ne devredildiği ve marka sahibi….Şti’nin 13.10.2008 tarih ve 98/014272 numaralı başvurusu ile de markanın …..Şti’ne devredildiği belirtilmiştir.
03.03.2017 tarihli … yevmiye no.lu marka devir sözleşmesinin incelenmesinde,marka sahibi ….Şti’nin “… ibareli” markayı1.000,00 TL bedel karşılığında….Şti….Ştine devrettiği anlaşılmıştır.
03.04.2017 tarihli … yevmiye no.lu marka devir sözleşmesinin incelenmesinde,marka devredenin ….Şti,marka devralanın …..Şti. olduğu ” …” markasının,…..Şti.ne bütün hak ve yetkileri ile birlikte 1.000,00 TL bedel karşılığında devir edildiği
Sözleşmede satıcı olarak….Şti adına …, alıcı …..Şti, vekili … olduğu anlaşılmıştır.
Ankara 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/236 Esas 2018/469 karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20.Hukuk Dairesi’nin 2019/358 Esas 2020/540 Karar sayılı ilamı ile”dava konusu markayı davalıya devreden dava dışı…. Şti., yine dava dışı …. Şti. tarafından, işbu dava konusu “…+Şekil” ibareli markanın işletilememesi üzerine, sadece anılan marka ile taşımacılık yapılması amacıyla kurulmuştur. Diğer bir deyişle dava dışı…. Şti.’nin en önemli mal varlığı “…+Şekil” markasıdır. Taraflar arasında çekişme konusu olmayan bu maddi olgu nedeniyle anılan markanın devri için de…. Şti.’nin ortaklar kurulunun karar alması gerekecektir. Somut uyuşmazlıkta ise bu yönde bir karar alındığı iddia ve ispat edilememiş, dava konusu markayı anılan şirketi temsilen davalıya, şirket yetkilisi … devretmiştir. Dolayısıyla dava konusu markanın davalıya devri, bu nedenle de geçersizdir.Bu durum karşısında Dairemizce, devir işleminin bedelsiz olup olmadığı konusunda daha ileri bir tetkik yapılmasına gerek görülmemiştir.Bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/12/2018 gün ve 2018/236 E. – 2018/469 K. sayılı kararının kaldırılmasına,Davanın KABULÜNE, 98/014272 (2008/20132) numaralı “…+Şekil” ibareli markanın, …. Şti. tarafından 03.04.2017 tarihli noter sözleşmesi ile davalıya yapılan devir işleminin ve tescilin iptali ve terkinine, anılan markanın davacının ortağı olduğu…. Şti. adına tesciline karar verildiği ve kararın Yargıtay 11.HD’nin 15.02.2022 tarih 2020/6886 esas 2022/1135 karar sayılı ilamı ile onandığı anlaşılmıştır.
Yargılama aşamasında alınan 11.12.2018 tarihli bilirkişi raporu ile,dava dışı …..Şti’ne ait ticari defter ve kayıtların incelenmesinde,ihtilaf konusu ‘…’ isimli markanın devredilmesine/devir alınmasına ilişkin tahakkuk kaydının bulunmadığı, ….Şti’nin, ….Şti’ne 1.000,00 TL ödeme yapıldığı, ancak söz konusu ödeme nedeniyle ….Şti’nin, … Ltd.Şti’den alacaklı olduğu buna göre ‘…’ isimli markasının bila bedel bedelsiz devredildiği/devralındığının anlaşıldığı,dava dışı/….Şti’ne ait ticari defter ve kayıtların incelenmesinde, ihtilaf konusu ‘…’ isimli markanındevredilmesine/devir alınmasına ilişkin tahakkuk kaydının bulunmadığı, ….Şti’nin ….Şti’nden nakit tahsilat yaptığı ancak söz konusu tahsilat nedeniyle ….Şti’ne borçlandığı,buna göre’…’ isimli markasının bila bedel-bedelsiz- devredildiği/devralındığının anlaşıldığı,şirketin gayrifaal durumda olduğu herhangi bir emtia ve hizmet alım/satımı yaptığına dair kaydın bulunmadığı, şirketin sabit giderlerine ilişkin verilerin kayda alındığı ( kuruluş giderleri, kira, muhasebe gideri ve beyanname damga vergisi) şirketin herhangi bir varlığının bulunmadığı, huzurdaki davada taraf olan ortakların 050 hisse payı ile şirket ortağı olduğu, 250.000,00 TL tutarında sermaye taahhüdünde bulunduğu,davalı şirket ortağı … tarafından 125.000,00 TL tutarında sermaye taahhüdünün nakit olarak yerine getirildiği, davacı şirket ortağının sermaye taahhüdünü yerine getirdiğine dair kaydın bulunmadığı,tarafların ortağı olduğu…. Şti.nin faaliyet alanının ana sözleşmede; 1-)Uçak, otobüs,gemi gibi tüm ulaşım araçları için her türlü bileti satmak, gerekli rezervasyonları yapmak ve bu m aksatla bilet satış yerleri açmak, 2-)Her türlü hava, kara ve deniz vasıtaları ile şehir içi, şehirler arası ve uluslararası yolcu taşımacılığı yapmak 3-)Seyahat acentesi faaliyetleri yapmak …dava dışı ….. Şti.nin faaliyet alanının ise “nakliyatla” ilgili olarak yurt içi ve yurt dışı yük ve yolcu taşımacılığı ile ilgili nakliyecilik hizmetleri yapmak; yurt içi ve yurt dışı kargo ve hizmetleri yapmak; yük ve yolcu taşımacılığı ile ilgili aracılık ve komisyonculuk yapmak; her türlü nakliyecilik faaliyetinde bulunmak; şehir içi ve şehirler arası öğrenci ve personel servis taşımacılığı yapmak olduğu
…. Şti.nin ana sözleşmesinde, şirket müdürüne aynı konuda faaliyette bulunacak başka bir şirkette faaliyette bulunmasına ve bu şirketin yetkilisi olmasına izin verilmediği gibi davacı diğer ortağının bu konuda yazılı onayı bulunmamaktadır. Bu durumda…. Şti. ortağı ve yetkilisi davalı …’un aynı konuda faaliyette bulunan ….. Şti.nin tek ortağı ve aynı zamanda şirketin yetkilisi olması nedeniyle kanunda öngörülen “rekabet yasağının” ihlal edildiği,tarafların ortak olduğu….Şti’nin tek varlığı olduğu anlaşılan (Ortakların Sermayeleri dışında) ‘…’ markasının davalı /… tarafından kurucu tek ortağı ve yetkilisi olduğu …….Ltd.Şti’ne bila bedel devretmesi ,
marka devir sözleşmesinin davacı şirket kurucu ortağı onayı olmaksızın,davalı ortak tarafından….Şti yetkilisi ve ….Şti yetkilisi sıfatıyla gerçekleştirilmiş olması sebebi ile davalı şirket yönetici ortağının özen ve bağlılık yükümlülüklerine uygun davranmadığı belirtilmiştir.
Davacı yan davalı ile, 21/02/2017 tarihinde “…”ni kurduklarını ve davalının şirket müdürü sıfatı ile tek başına şirketi temsile yetkili kılındığını; şirket kurulmadan önce müvekkilinin ortağı bulunduğu “…. Şti” adına kayıtlı bulunan “Türk Patent Enstitüsü” Başkanlığından 13/10/2008 tarih ve … tescil numarası ile tescil edilmiş “…” ibareli marka hakkının da bu şirkete devredildiğini; “…” isimli markanın daha sonra şirket müdürü davalı tarafından kendi ortağı ve şirket müdürü olduğu “…. Şti”ne devrettiğini bu nedenle özen ve bağlılık yükümlülüğünü ihlal ettiğini iddia etmiş, davalı yan ise davacının iddialarının yerinde olmadığını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davalının şirket müdürlüğünden azline karar verilmiştir.
Taraflar arasında…. Şti.’nde davacı ve davalının %50’şer oranında hissedar oldukları,davacının ortağı olduğu dava dışı …. Şti” adına kayıtlı bulunan“…” isimli markanın tarafların ortağı olduğu…. Şti.’ne devredildiği markanın davalının …. Şti”ne devredildiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık,davacının dava açmakta taraf sıfatının bulunup bulunmadığı taraf sıfatı varsa şirket müdürünün azli koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
6102 Sayılı TTK’nun 630/2.maddesinde, her ortağın haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği, düzenlenmiştir.
Taraf sıfatı (husumet) maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisine ya da subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Sıfat dava şartı olmayıp itirazdır. Zira bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı, davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Hakim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır.
Davacının, …. Şti.’nin ortağı olduğu, 6102 Sayılı TTK’nun 630/2.maddesinde, her ortağın haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları yerinde değildir.
6102 sayılı TTK’nun 626/1. maddesi uyarınca, müdürler ve yönetimle görevli kişiler, görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini, dürüstlük kuralı çerçevesinde gözetmekle yükümlüdürler.
6102 sayılı TTK’nun 630. maddesinde ise,”Genel kurul, müdürü veya müdürleri görevden alabilir, yönetim hakkını ve temsil yetkisini sınırlayabilir.
Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir. Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur. Görevden alınan yöneticinin tazminat hakları saklıdır.” hükmü düzenlenmiştir.
Şirket müdürünün yetkilerinin geri alınması ve sınırlandırılmasında; genel kurulun birçok kez kanuna aykırı şekilde toplantıya çağrılmaması, azlık hakları ile bireysel hakların devamlı ihlali, özellikle bilgi alma ve inceleme haklarının engellenmesi, şirketin sürekli zarar etmesi, dağıtılan kar payının sürekli azalması, ortaklar arasındaki şiddetli geçimsizlik, şirketin devamlı olarak kar getirmemesi, şirketin amacının gerçekleşmesinde ekonomik ve hukuki imkansızlık, kanun esas sözleşme ve genel kurul kararlarının yerine getirilmemesi veya sürekli şeklinde ihlali, uzun yıllar ciddi bir faaliyetin olmaması gibi hususlar haklı neden olarak kabul edilmektedir.
Somut olayda, davalının dava dışı …….Ltd.Şti’nin kuruluş tarihi olan 28/02/2014 tarihinden beri şirket müdürü olduğu, dava dışı “…”nin 21/02/2017 tarihinde 500.000,00 TL sermaye ile “…” adresinde faaliyette bulunmak üzere sicile tescil edildiği; ortaklarının, davacı … ile … olduğu ve davalının 21/02/2017 kuruluş tarihine göre aksi karar alıncaya kadar davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığı, davacının ortağı olduğu ….Şti’ne ait “…’ ibareli markanın 13.10.2008 tarih ve 98/014272 numaralı başvurusu ile markanın … . Şti’ne devredildiği ve marka sahibi….Şti’nin 13.10.2008 tarih ve 98/014272 numaralı başvurusu ile …..Şti’ne devredildiği davacı tarafından dava dışı …….Ltd.Şti aleyhine açılan marka satışının ve tescilinin iptali davasında Ankara 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/236 Esas 2018/469 karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20.Hukuk Dairesi 2019/358 esas 2020/540 karar sayılı ilamı ile kararın kaldırılmasına davanın kabulüne ve 98/014272 (2008/20132) numaralı “…+Şekil” ibareli markanın, …. Şti. tarafından 03.04.2017 tarihli noter sözleşmesi ile davalıya yapılan devir işleminin ve tescilin iptali ve terkinine, anılan markanın davacının ortağı olduğu…. Şti. adına tesciline karar verildiği ve kararın Yargıtay 11.HD’nin 15.02.2022 tarih 2020/6886 esas 2022/1135 karar sayılı ilamı ile onandığı anlaşılmış olup,…. Şti.’nin ana sözleşmesinde, şirket müdürüne aynı konuda faaliyette bulunacak başka bir şirkette faaliyette bulunmasına ve bu şirketin yetkilisi olmasına izin verilmediği, dava dışı şirketlere ait ticari defter kayıtlarının incelenmesi sonucu düzenlenen bilirkişi ek raporunda dava konusu ‘…’ isimli markanın devredilmesine/devir alınmasına ilişkin tahakkuk kaydının bulunmadığı….Şti’nin ….Şti’nden 1.000,00 TL nakit tahsilat yaptığı ancak söz konusu tahsilat nedeniyle ….Şti’ne borçlandığı, buna göre ‘…’ isimli markanın bila bedel -bedelsiz- devredildiği/devralındığı, tarafların ortak olduğu….Şti’nin gayri faal durumda olduğu herhangi bir emtia ve hizmet alım/satımı yaptığına dair kaydın bulunmadığı, şirketin herhangi bir varlığının bulunmadığının tespit edildiği,tarafların ortak olduğu….Şti’nin tek varlığı olduğu anlaşılan ‘…’ markanın davalı … tarafından kurucu tek ortağı ve yetkilisi olduğu ….Şti’ne diğer ortağın rızası olmaksızın devredildiği ve anılan markanın devri için de…. Şti.’nin ortaklar kurulu kararının bulunmadığı bu surette 6102 sayılı TTK’nun 626/1. maddesi uyarınca davalının özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve azil için öngörülen haklı sebeplerin oluştuğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacılıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/02/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.