Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/587 Esas 2023/1789 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/587
KARAR NO : 2023/1789
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 25/12/2020
NUMARASI : 2020/191Esas 2020/717 Karar
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI
DAVA : Alacağın Konkordato Projesine Kayıt Kabulü
DAVA TARİHİ : 17/03/2020
KARAR TARİHİ : 13/12/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/12/2023
Taraflar arasındaki alacağın konkordato projesine kayıt kabulü
ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara Batı Ticaret Mahkemesi 12.02.2020 tarih 2018/767 E. ve 2020/105 K. Sayılı kararı ile konkordato projesinin tasdikine ve İİK m 308/b uyarınca alacakları itiraza uğramış tüm alacaklılara tasdik kararının ilan tarihinden itibaren 1 ay içerisinde dava açabileceklerinin ihtarına karar verildiğini, davalı konkordato talep eden Medikal Oluşum şirketince itiraza uğrayan banka alacağının, bu sürede karşılıksız çıkan ve bankaya iade edilen çekler sebebi ile birlikte dava tarihi itibariyle; 27.440,00-TL gayri nakdi ve 40.168,96-TL nakdi olmak üzere toplamda 67.608,96TL olduğunu, Ankara Batı Ticaret Mahkemesi 12.02.2020 tarih 2018/767 E. ve 2020/105 K. Sayılı dosyasında kabul edilen 9.854,42-TL dışında bankamızın 57.754,54-TL daha alacağı bulunduğunu, buna göre İİK m.308/b hükmü gereğince, Banka kayıtları bilirkişi marifetiyle de incelendiğinden tespit olunacak nakdi ve gayri nakdi kredinden kaynaklı, asıl alacak, akdi faiz, gecikme faizi ile kesin mühlete karar işlemiş temerrüt faizi ve faizin BSMV’si ile ihtarname masrafından oluşan bakiye 57.754,54-TL banka alacağının tespiti ile tasdik edilen proje kapsamında davalı tarafından müvekkil bankaya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı banka tarafından komiserler kuruluna 105.439,96 TL alacak bildiriminde bulunulmuş ise de dava dilekçesinde 67.608,96 TL alacak bulunduğu iddia edildiğini, davacı bankanın her aşamada vermiş olduğu dilekçelerinde kendi bildirimleri ile çeliştiğini, davacı bankanın talep ettiği alacağın kredi kartlarına yönelik kısmının ne kadarının faiz ne kadarının anapara olduğunun dahi dilekçeden anlaşılamadığını, dava dilekçesinde sadece kredi kartından kaynaklanan alacak denilmekle yetinildiğini, alacak miktarı olduğu iddia edilen 18.629,96TL kredi kartı borcunun ne kadarının anapara ne kadarının faiz olduğunun belirtilmediğini,…/…/…şirketin muhasebe kayıtlarında yapılan inceleme sonucunda davacının iddia ettiği gibi bir alacağın bulunmadığı tespit edildiğini, muaccel olmamış alacakların konkordato nisabına dahil edilmesinin büyük bir risk taşıdığını, muaccel olmayan alacakların nisaba dahil edilmesinin gerek borçlu gerekse alacaklı açısından kötüye kullanılabilecek bir yol olduğunu, söz konusu çeklerden kaynaklı sorumluluk tutarlarını ödemeyen bankanın bu tutarları müvekkilinden talep etmesinin anlaşılabilir bir durum olmadığını, 5941 sayılı Çek Kanunu m.3/3’e göre, banka tarafından ödenmesi gereken yasal sorumluluk miktarının hukuki niteliği, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdi kredi sözleşmesi olduğunu, aacaklı tarafından sunulan belgelerden gayri nakdi çek riski alacağının doğduğunu gösteren bir belge de sunulmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; konkordato sürecinde ve inceleme konusu dava aşamasında çekişmeli hale gelen alacağın (57.754,54 TL) 20.03 2020 tarihi itibarıyla mevcut olduğu, Konkordato sürecinde çekişmeli hale gelen alacağın (95.680,54 TL) kesin mühlet karar tarihi (13.02.2019) itibarıyla mevcut olduğu, kesin mühlet karar tarihi (13.02.2019) itibarıyla davacı bankanın davalı kredi müşterisinden 36.547,60 TL nakdi (kredi kartı + çek bedeli) ve 95.410,00 TL gayrinakdi (çek taahhüt) olmak üzere toplam 131.957,60 TL alacaklı olduğu, hesaplanan alacak miktarının 131.957,60 TL ve kabul edilen alacak miktarının 9.859,42 TL olduğu gözetildiğinde, kabul edilen alacak (9.859,42 TL) dışında davacı bankanın ayrıca talep edebileceği alacak miktarının kesin mühlet karar tarihi (13.02.2019) itibarıyla 122.098,18 TL (131 957 60 TL – 9-859.42 TL = 122.098.18 TL) olduğu, öte yandan davacı bankanın talep ettiği çekişmeli alacak miktarının (57.754,54 TL) daha düşük düzeyde bulunması nedeniyle talep edilen 57.754,54 TL tutarındaki alacağın esas alınabileceği kanaatine varılarak, davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmekle, davacının davasının kabulüne, davacının Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/02/2020 tarih ve 2018/767 esas 2020/105 karar sayılı dosyasında kabul edilen 9.854,42 TL dışında 57.754,54 TL banka alacağının olduğunun tespiti ile Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/02/2020 tarih ve 2018/767 esas 2020/105 karar sayılı dosyasında tasdik edilen proje kapsamında konkordatonun tasdikinden itibaren ilk 12 ayı ödemesiz dönem olmak üzere 36 ay taksitle eşit tutarlarda davalı tarafından davacı bankaya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı banka tarafından komiserler kuruluna 105.439,96 TL alacak bildiriminde bulunulmuş ise de dava dilekçesinde 67.608,96 TL alacak bulunduğu iddia edildiğini, davacı banka her aşamada vermiş olduğu dilekçelerinde kendi bildirimleri ile çeliştiğini, konkordato süreçlerinde anapara ve faiz konularında farklılıklar bulunduğu, davacı bankanın hangi tarihten itibaren faiz işlettiği, faiz işletmedi ise anapara tutarında nasıl bu kadar büyük bir fark bulunduğu tarafımızca anlaşılamadığını, şirketin muhasebe kayıtlarında yapılan inceleme sonucunda davacının iddia ettiği gibi bir alacağın bulunmadığı tespit edildiğini, bu nedenle haksız davanın reddi gerekmekteyken kabulüne karar verilmesi hukuka aykırı olduğunu, yine davacı bankanın henüz muaccel olmamış alacaklarının kabul edilmesi de büyük bir hata olduğunu, muaccel olmamış alacakların konkordato nisabına dahil edilmesi büyük bir risk taşıdığını, muaccel olmayan alacakların nisaba dahil edilmesi gerek borçlu gerekse alacaklı açısından kötüye kullanılabilecek bir yol olduğunu, söz konusu çeklerden kaynaklı sorumluluk tutarlarını ödemeyen bankanın bu tutarları müvekkilden talep etmesi anlaşılabilir bir durum olmadığını, alacaklı tarafından sunulan belgelerden gayri nakdi çek riski alacağının doğduğunu gösteren bir belge de sunulmadığını, bu nedenle bu yöndeki taleplerin de reddi gerekmekteyken yerel mahkeme tarafından yetersiz gerekçeyle işbu talebin kabulüne karar verilmesi hukuka aykırı olduğunu, müvekkil şirketin muhasebe kayıtlarında yapılan inceleme sonucunda davacının iddia ettiği gibi bir alacağın bulunmadığı tespit edildiğini, bu nedenle yerel mahkeme tarafından verilen kararın kabulü mümkün olmadığını, ifasının istinaf ve temyiz aşamalarında geri bırakılarak, yerel mahkemenin 25.12.2020 tarih ve 2020/191 Esas, 2020/717 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; İİK 308/b maddesi kapsamında alacağın eksik kaydedilmesi ile tasdik edilen konkordato nedeniyle eksik kaydedilen alacağın kayıt altına alınması istemine ilişkindir.
İİk 308/b maddesine göre açılan davalar genel hükümlere tabi olduğundan her dava kendine ait usul hükümlerine göre yürütülecektir. İş bu dava sonucunda hükmedilecek tutarın konkordato şartlarına tabi olması davanın genel nitelikte bir alacak davası olması ve tarafların üstünde serbestçe tasarruf edebilecek bir dava niteliğini değiştirmez.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacı yanca, konkordato komiserliğine başvuru sonucu alacağın talep edilen miktardan farklı ve eksik olarak tespiti gerçekleştirilip konkordato davasında konkordato tasdik kararı verildiği iddiasıyla işbu dava açılmıştır. Davanın tarafları banka ve şirket olup, kayıt altına alınması talep edilen alacağın dayanağı ise genel kredi sözleşmesidir. Bu durumda açılan dava mutlak ticari dava niteliğindedir.
7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun ile TTK’nin 5. maddesine eklenen 5/A maddesiyle, TTK’nın 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı haline getirilmiş olup, aynı yasal düzenlemenin 23. maddesinde 6325 sayılı Kanuna eklenen 18/A maddesiyle, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edildiğinden, davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden ilk derece mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/12/2020 tarih ve 2020/191 Esas 2020/717 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın talep halinde davalıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödemesine,
5-Kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
C)1-İstinafa başvuran davalı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf maktu karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde davalı tarafa iadesine,
2-İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf başvuru gideri ve 100,00 TL dosya gönderme ücreti olmak üzere toplam 262,10 TL istinaf giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.13/12/2023
Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.