Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/57 E. 2022/1113 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/57 Esas 2022/1113 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/57
KARAR NO : 2022/1113

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2020
NUMARASI : 2019/512 Esas 2020/254 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 12/09/2019
KARAR TARİHİ : 29/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/09/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile dava dışı asıl borçlu… arasında Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmeleri imzalandığını, kredi kullandırıldığını, davalının sözleşmenin müteselsil kefili olduğunu, borcun ödenmemesi üzerine hesabın Ankara 59. Noterliği’nin 13/03/2019 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile kat edildiğin,i kat ihtarına rağmen ödeme yapılmaması üzerine alacağın tahsiline yönelik olarak Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2019/6911 Esas Sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, bu nedenlerle itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini,
Müvekkilinin en başından beri ilgili kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzaladığı hususunun doğru olmadığını, müvekkilinin, davacı banka tarafından sözleşmenin imzalanmasından ve kredinin kullandırılmasından çok sonrasında çağrıldığını ve imzasının alındığını, bu durumda müvekkilinin kefaletinin TBK 583. Madde düzenlemesi gereği yasal şekil şartlarına haiz olmadığını, zira müvekkilinin kefilliğe dair ilgili sözleşmenin 90. Madde’si incelendiğinde “kefalet tarihi”nin belirtilmediğini ve yazılı olmadığını, ayrıca ad-soyad, adres ve miktara ilişkin yazıların da müvekkiline ait olmadığını, ayrıca eş rızasını bulunmadığını, bu nedenle müvekkilinin davaya konu sözleşme nedeniyle kefil olarak sorumlu tutulamayacağını,
Davalı bankanın iyiniyetli olmadığını, zira hem ipotekle hem de diğer kefalet ile verdiği krediyi fazlasıyla garanti altına almasına karşın, asıl borçlu ile işbirliği de yaparak müvekkilini de borç altına soktuklarını, davacının, yapmış olduğu limit arttırımları neticesinde borçluya kullandırdığı kredilerin riskini azaltmak istediğini, bunun için yeni kefil talebinde bulunduğunu ve bu vesileyle de müvekkilinin ilgili kredi sözleşmesine kefil alındığını, kredi sözleşmesinin ve kullandırılan kredinin karşılığı olarak, borcun çok fazlası edere sahip ipoteğin ve diğer kefilin bulunmasına karşın, hiç bir şeyden haberi olmayan müvekkilinin imzasının alınması suretiyle kredi sözleşmesine kefil edilmesinin iyiniyetli bir davranış olmadığı belirtilerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; taraflar arasında mevcut genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan ve ödenmeyen kredi nedeni ile davalı kefilin takip tarihi itibari ile bilirkişi raporunda belirlenen tutar kadar kredi veren bankaya borçlu olduğu anlaşılmakla, rapordaki hesaplama hükme esas alınmak sureti ile davanın (alacağın likit olma özelliği dikkate alınarak, asıl alacak tutarı üzerinden icra inkar tazminatına hüküm olunmak) dava dilekçesinde gösterilen değer de dikkate alınmak suretiyle davanın kabulüne, Ankara 7. İcra Dairesinin 2019/6911 Esas sayılı dosyasında, davalı …’ın 40.000,00 TL asıl alacağa yönelik itirazın iptali ile, takibin bu miktar asıl alacağa takip tarihi itibari ile yıllık %58,80 oranında temerrüt faizi ve bu faizin yıllık %5’i oranında gider vergisi uygulanmak sureti ile devamına, 40.000,00 TL asıl alacağın %20 tutarı 8.000,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Müvekkilinin davalı asıl borçlu…’ in davacı banka ile imzalamış olduğu genel kredi sözleşmesinden doğan riskinini azaltılması için kefil sıfatıyla imzasının alındığını kefalet kısmında yazan kefalet miktarı ad soyad ve adresin sonradan yazıldığını, müvekkilin kefil olduğu tarihte evli olduğunu, eş rızasının alınmadığını, sözleşmede kefalet tarihinin bulunmadığını, bu nedenle kefaletin geçersiz olduğunu,
Bankacı bilirkişi tarafından verilen raporun eksik ve hatalı olduğunu, rapora itiraz edilmesine rağmen ek rapor dahi alınmadığını, ancak gerekçe yazılırken ek rapor alınmış gibi gerekçe yazıldığını, kefalet tarihi bulunmayan sözleşmeden ötürü müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, ayrıca imza yanında bulunan yazılarında müvekkiline ait olmadığını, sözleşmedeki kefaletin 01/07/2012 tarihinden sonra olduğunu, ilk derece mahkemesinin bu hususları araştırmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olarak başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 7. İcra Müdürlüğünün 2019/6911 sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklısının davacı … Bankası A.Ş., borçlularının … olup, kredi sözleşmesi, ihtarname ve hesap özetinden kaynaklanan 162.969,66 TL asıl alacak, 49.893,93 TL işlemiş faiz, 2.494,70 TL BSMV 378,00 TL masraf toplamı 215.736,29 TL’nin,162.969,66 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %58,80 oranında temerrüt faizi ve faizin %5 gider vergisi uygulanmak sureti ile tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı, takip talebinde davalı borçlu … ‘ın kefalet limiti olan 40.000,00 TL ile takip tarihine kadar işlemiş temerrüt faizi ile sorumlu olduğu belirtilmiş, ödeme emrinin davalıya 28/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği, 30/05/2019 tarihinde yapılan itiraz üzerine takibin durdurulduğu görülmüştür.
28/05/2009 tarihli 50.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesini incelendiğinde davalı banka ile asıl borçlu… arasında imzalandığı, genel kredi sözleşmesinin 53. Sayfasında genel kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihin 28/05/2009 olduğu belirterek davalı …’ ın kefaletinin alındığı, davalının müteselsil kefil sıfatıyla 40.000,00 TL limitli sözleşmenin kefili olduğu, sözleşmenin 54. sayfasında 29/12/2011 tarihinde 50.000,00 TL olan kefalet limitinin 170.000,00 TL ye yükseltildiği, …’in de aynı tarihte 220.000,00 limit ile kefaletinin alındığı, sözleşmenin 55.sayfasında ise 220.000,00 TL olan sözleşme limitinin 02/01/2012 tarihinde 20.000,00 TL artırılarak 240.000,00 TL ‘ye çıkartıldığı kefillerden …’ in 20.000,00 TL ek kefaletinin alındığı,
Bankacı bilirkişiden alınan rapor ve ek raporda özetle; davacı banka ile dava dışı… arasında 28/05/2009 tarihinde 50.000,00 TL limit ile genel kredi sözleşmesi imzalandığı davalı …’ ında 40.000,00 TL limitli sözleşmeye müteselsil kefil olduğu, 29/12/2011 ve 02/01/2012 tarihinde 2 ayrı limit artımı yapıldığı limitin 240.000,00 TL ye yükseltildiği … ‘in de 240.000,00 TL limit ile müteselsil kefil sıfatıyla kefaletinin alındığı, sözleşme kapsamında kullanılan kredinin ödenmemesi üzerine hesabın 13/03/2019 tarihinde kat edildiğini, kat ihtarının asıl borçlu ve davalıya 14/03/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı …’ın kefalet limitinin 40.000,00 TL olup kefalet limiti ve takip tarihine kadar işlenmiş temerrüt faizine kadar sorumlu olacağının asıl borçlunun takip tarihi itibariyle 160.908,21 TL asıl alacak 49.893,93 TL işlemiş faiz 2.494,70 BSMV 378,00 TL masraf olmak üzere toplam 213.674,84 TL borçlu olduğu, davalı borçlunun kefalet limiti dikkate alındığında, takip tarihi itibari ile 40.000,00 TL asıl alacak, 3.920,00 TL %58,80 oranında hesaplanan temerrüt faizi, 196,00 TL %5 BSMV, 378,00 TL masraf toplamı 44.494,00 TL borçlu olduğu takip öncesi dönem ve takip sonrası dönem için yıllık %58,80 oranında faiz uygulanmasının sözleşme koşullarına uygun olduğu belirtilmiştir.
Somut olaya gelince, davacı banka ile dava dışı… arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, dava dışı…’in sözleşmeden kaynaklanan borcu ödememesi üzerine hesabın kat edildiği, kat ihtarına rağmen borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsiline yönelik olarak ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının takibe itirazı üzerine takibin durdurulduğu ve eldeki işbu itirazın iptali işbu dava açılmıştır.
Davalı yanca davacı banka ile davalı dava dışı asıl borçlu… arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde asıl borlu…’in limit artırması nedeniyle doğan riskin azaltılması için kendisinin 01/07/2012 tarihinden sonra kefaletinin alındığı, kefaletinin alındığı tarihi itibariyle evli olduğunu, adı ve imzası bulunan kısımda kefalet tarihinin ve kefalet limitinin kendi el yazısı ile yazılmadığından kefaletin geçersiz olduğu, iddia edilmiş ise de; dosya kapsamında yer alan davacı banka ile dava dışı asıl borçlu… arasında imzalanan 50.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesinin imza tarihinin 28/05/2009 tarihi olduğu, asıl borçlunun imzasının sözleşmesinin 53.sayfasında alındığı aynı sayfada müteselsil kefil sıfatıyla 40.000,00 TL limit ile davalı …’ın kefalette imzasının bulunduğu, 54 ve 55.sayfalarda ise 29/12/2021 tarihinde ve 02/01/2012 tarihinde yapılan limit artımlarının yer aldığı, limit artırımı esnasında … ‘in 240.000,00 TL limitli sözleşmesinin kefili olduğu, bu hale göre davalının kefaletinin davalının iddia ettiği gibi asıl borçlu…’in limit artırması nedeniyle doğan riskin azaltılması için kefil olduğu yönündeki savunmasının yerinde olmadığı gibi limit artırımlarının da davalının kefil olduğu tarihten sonra 01/07/2012 tarihinden önce olduğu, bu hale göre genel kredi sözleşmesinin 28/05/2009 tarihinde imzalandığı gözetildiğinde davalının kefaletinin geçerli olup olmadığına yönelik iddiasında Türk Borçlar Kanunun 484.maddesinin uygulanması gerekeceği 818 sayılı Türk Borçlar kanunun 484.maddesinde ise kefaletin geçerli olması için muayyen bir miktarın belirtilmesinin yeterli olduğu kefalet tarihi veya eş rızasının aranmadığı sözleşme tarihi itibariyle davalınını kefaletinin geçerli olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin buna yönelik istinaf başvurusuna itibar edilmemiştir.
Öte yandan; davalı yanın istinaf itirazları ile sınırlı olarak inceleme yapılan incelemeye göre de takip tarihi itibariyle bankaca bilirkişinin raporunda da belirttiği üzere takip tarihi itibariyle asıl borçlunun asıl alacak ve fer’ilerle birlikte toplam 213.674,84 TL borçlu olduğu davalı kefilin de 40.000,00 TL kefalet limiti ve takip tarihine kadar işlemiş temerrüt faizi ile birlikte sorumlu olduğu miktarın 44.494,00 TL olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gerekli olan 2.732,40 TL harçtan peşin alınan 683,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.049,10 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.29/09/2022

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.