Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/560 E. 2023/67 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/560 Esas 2023/67 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/560
KARAR NO : 2023/67

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/01/2021
NUMARASI : 2020/42 Esas 2021/81 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Şirket Müdürünün Azli
DAVA TARİHİ : 20/01/2020
KARAR TARİHİ : 09/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/02/2023

Taraflar arasındaki şirket müdürünün azli istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların … Şirketi’nde ortak olduklarını, müvekkilinin şirkette %99, davalının ise %1 hisseye sahip olduğunu, davalının şirket müdürü sıfatıyla şirketi tek başına temsile yetkili olduğunu, müvekkilinin şirketin her türlü işiyle ilgilendiğini, mali konularda bazı ödemeleri bizzat kendisinin yaptığını, tarafların evli olduğunu, davalının boşanma talebiyle mahkemeye başvurduğunu, 6284 sayılı kanun gereğince uzaklaştırma kararı aldırdığını, %99 hisseye sahip müvekkilinin bu karar nedeniyle şirkete adım atamadığını, müvekkilinin ortaklığın dışına itildiğini, şirket bünyesinde değeri yüksek elektronik demirbaş cihazların bulunduğunu, yaşanan olumsuz gelişmeler sonunda müvekkilinin şirketle ve davalıyla ticari bir bağının kalmadığını, davalının özen yükümlülüğüne aykırı davrandığını belirterek davalının … Şirketi’ndeki müdürlük görevinden alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde özetle; söz konusu işletmenin davacı ile evlenmeden önce halihazırda kendi şahsına ait güzellik salonu olduğunu, davacı ile evlendikten sonra tüm ekonomik gelir giderlerin davacının elinde bulunduğunu, davacının bunu kullanarak şirketin her türlü işi ile alakadar olup mali konuları kendisinin takip ettiği, kimi ödemeleri bizzat kendisinin yaptığını beyan etmesinin gerçeğin çarpıtılmasından ibaret olduğunu, söz konusu işletmenin yine davacının telkinleriyle limited şirkete çevirdiklerini, eşi olan davacı ile yaşanan bir takım sorunlardan dolayı boşanma davası açtığını, bunun üzerine davacının kendisine zarar vermek için geçim kaynağını elinden almak istediğini, her ne kadar davacı %99 hisseye sahip ise de, şirketin eskiden beri kendi şahsına ait olduğunu, işletmeyi düzenli olarak kendisinin çalıştırdığını, işletmenin içerisindeki tüm cihazların kendi adına kayıtlı fiş ve faturaları olduğunu, kendi kazancıyla aldığını, şirkete dışarıdan bir müdür atanmasının ekonomik külfet getireceğini, davacının bu işletmede işin görülmesine ilişkin fiilen bir katkısının olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, TTK’nun 630. maddesinde limited şirketlerde genel kurulun müdürü görevden alabileceği, yönetim hakkını sınırlayabileceği düzenlendiği gibi, her ortağın haklı sebeplerin varlığı halinde yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceğinin öngörüldüğü, anılan maddeye göre limited şirket müdürünün görevden alınabilmesi için haklı sebeplerin ortaya çıkmış olması gerektiği, dava dilekçesinde herhangi bir haklı sebep belirtilmediği gibi, dinlenilen tanık ifadelerine göre de davalı şirket müdürünün müdürlük görevinden azlini gerektirebilecek herhangi bir eyleminin bulunduğu ve bu nedenle davacı tarafça davalı şirket müdürünün görevden alınması için haklı sebeplerin gerçekleştiğinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının süresinde delil listesi bildirmediğini, hiçbir haklı sebep göstermeden davalı delillerini dosyaya kabul ederek tanıklarının dinlendiğini, TTK’nun 630. maddesinin mahkemece dar yorumlandığını, müvekkilinin şirketin diğer ortağı ve müdürü olup, aynı zamanda eşi olan davalı tarafından 6284 sayılı kanun uyarınca uzaklaştırıldığını, müvekkilinin %99 hisseye sahip olduğu halde şirkete giremediğini, davalının bu durumu suistimal ettiğini, mahkemece şirket müdürünün azlinin hangi gerekçelerle haklı bulunmadığının anlaşılamadığını, tanık beyanlarında müvekkilinin iş yerine giremediği, şirketi kontrol edemediği, müdür olan eşin sürekli borç bırakarak müvekkilini borçlarla muhatap ettiğinini ifade edildiğini, davalının kendi lehine olduğu iddiasıyla dosyaya ibraz ettiği şirkete ait ödeme belgelerinde borçların bulunduğunun açıkça anlaşıldığını, davalının bu borçları yapılandırdığına ilişkin evrakları da sunarak şirketin borcu olmadığı gibi trajı komik iddialarda bulunduğunu, uzaklaştırma kararının müdürün azli için tek başına yeterli bir sebep olduğunu, şirketini müdür yüzünden zorla uzaklaştırılarak aylarca giremeyen %99 hisseli bir ortağın düşünülemeyeceğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; limited şirket müdürünün haklı nedenle azli istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Eskişehir Ticaret Sicil Müdürlüğü müzekkere cevabı, Eskişehir 1. Aile Mahkemesinin 2019/432 D. İş Esas 2019/434 D. İş Karar sayılı karar sureti, Eskişehir 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/451 Esas 2020/652 Karar sayılı ilam sureti, Eskişehir Berberler ve Kuaförler Meslek Odası oda kayıt belgesi, Eskişehir 5. Aile Mahkemesinin 2019/1440 Esas sayılı boşanma davasına ilişkin dava dilekçe sureti, … Şirketi’nin ticaret sicil kayıtları, kira sözleşmesi dosya içerisinde yer almaktadır.
Yargılama aşamasında taraf tanıkları 11/11/2020 tarihli celsede, anılan celsede dinlenemeyen davacı tanığı 09/12/2020 tarihli celsede dinlenmiştir.
… Şirketi’nin ticaret sicil kayıtlarından, şirketin iki ortaklı olduğu, 20.000,00 TL şirket sermayesinin 200,00 TL’sinin davacıya, 19.800,00 TL’sinin davalıya ait olduğu, davacının şirkette %99, davalının ise %1 oranında hisseye sahip bulunduğu, davalının anılan şirkette 08/06/2016 tarihinden itibaren 20 yıl süre ile münferiden temsil ve ilzam yetkisi bulunduğu, şirket kuruluş ve ana sözleşmesinin 08/06/2016 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği anlaşılmıştır.
Eskişehir Berberler ve Kuaförler Meslek Odasına yazılan müzekkere cevabında gönderilen oda kayıt belgesinden, … adındaki işletmenin 01/03/2013 tarihinde davalı adına kayıtlı bulunduğu görülmüştür.
… adındaki işletmeye ilişkin kuaför dükkanının 31/01/2011 kira başlangıç tarihli kira sözleşmesinin davalı adına olduğu anlaşılmıştır.
Eskişehir 1. Aile Mahkemesinin 2019/432 D. İş Esas 2019/434 D. İş Karar sayılı kararıyla tedbir isteyen … tarafından karşı taraf … gösterilerek koruma kararı talebi üzerine 03/09/2019 tarihinde talep kabul edilerek 6284 sayılı kanunun 5. maddesi uyarınca karşı taraf … aleyhine 3 ay süreyle koruma kararı verilmiştir.
Eskişehir 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/451 Esas 2020/652 Karar sayılı ilam suretinden, müşteki … tarafından yapılan şikayet üzerine sanık … hakkında yaralama suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonunda 13/07/2020 tarihinde sanığın atılı suçtan beraatine karar verilmiştir.
Eskişehir 5. Aile Mahkemesinin 2019/1440 Esas sayılı dosyasında davacı … tarafından davalı … aleyhine evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı iddiasıyla boşanma, maddi ve manevi tazminat davası açılmış olup dosya halen derdesttir.
Davacı yan, tarafların … Şirketi’nin ortakları olduğunu, davalının şirketin müdürü olup, açılan boşanma davası nedeniyle koruma kararı aldırarak şirketin büyük ortağının şirketten uzaklaştırıldığını, şirket müdürünün özen yükümlülüğüne aykırı davrandığını iddia etmiş, davalı yan ise kendisine ait olan güzellik salonunun, davacıyla evlendikten sonra limited şirkete dönüştürüldüğünü, güzellik salonunun kendisi tarafından işletildiğini, iddianın yerinde olmadığını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacının şirket müdürünün azline ilişkin haklı sebebin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında … Şirketi’nin %99 hissesinin davacıya, %1 hissesinin davalıya ait olduğu, davalının 20 yıl süreyle şirketi münferiden temsile yetkili bulunduğu, eş olan taraflar arasında boşanma davasının derdest olduğu, aile mahkemesince davalı eş tarafından davacı eş aleyhine 6284 sayılı kanun uyarınca koruma kararı verildiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, limited şirket müdürü olan davalının şirket müdürlüğünden azline ilişkin haklı sebep koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği, aile mahkemesince verilen koruma kararı nedeniyle davacı ortağın şirkete giremiyor olmasının şirket müdürünün azlini gerektirir haklı sebep oluşturup oluşturmadığı, davacının şirket müdürünün azline ilişkin haklı sebebin varlığını ispatlayıp ispatlayamadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazı incelendiğinde; 6102 sayılı TTK’nun 630/2. maddesi uyarınca her ortak, haklı nedenlerin varlığı halinde limited şirket yöneticilerinin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını mahkemeden talep edebilir. Anılan maddenin sonraki fıkrasında ise; yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesinin veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesinin haklı sebep olarak kabul olunacağı düzenlenmiştir. Bu durumda, davacının, öncelikle şirket müdürünün azlini gerektiren haklı sebeplerin varlığını ispat etmesi gerekmektedir (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25/06/2018 tarih 2016/13526 Esas 2018/4741 Karar sayılı ilamı).
Yapılan açıklamadan anlaşılacağı üzere somut uyuşmazlıkta ispat yükü davacı üzerinde olup, davacı davalı şirket müdürünün azlini gerektiren haklı sebeplerin varlığını usulüne uygun delillerle ispatlamakla yükümlüdür.
Davacı yan davalı şirket müdürünün özen yükümlülüğünü ihlal ettiği iddiasıyla davalının şirket müdürlüğünden azlini talep etmiş, anılan iddianın dayanağı olarak da davalının talebi üzerine aile mahkemesince verilen uzaklaştırma kararını ileri sürmüştür.
Aile mahkemesince verilen uzaklaştırma kararı nedeniyle davacının şirkete gidemiyor olması TTK’nun 630/2. maddesi uyarınca limited şirket müdürü olan davalının şirket müdürlüğünden azli için haklı sebep teşkil etmemektedir.
Davacı tarafından dava dilekçesinde davalı şirket müdürünün özen yükümlülüğüne aykırı davrandığını belirtilmiş ise de, uzaklaştırma kararının dışında haklı sebep olarak ileri sürdüğü başka bir iddia bulunmadığı gibi, dava dilekçesinde davalının şirketi borçlandırdığı, şirket borçlarını ödemediğine yönelik herhangi bir iddia da ileri sürülmüş değildir.

Hal böyle olunca, mahkemece davalı limited şirket müdürünün şirket müdürlüğünden azli için davacının haklı sebep belirtmediği, davalı şirket müdürünün azlini gerektirebilecek herhangi bir eyleminin bulunduğunun belirlenmediği, davacının haklı sebeplerin gerçekleştiğini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Öte yandan, davalı yan cevap dilekçesini ve tanık listesini yasal sürede dosyaya ibraz ettiğinden davacı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları da dosya içeriğine uygun değildir. Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/02/2023

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.