Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/546 E. 2023/201 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/546 Esas 2023/201 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/546
KARAR NO : 2023/201

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/01/2021
NUMARASI : 2020/422 Esas 2021/42 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2020
KARAR TARİHİ : 22/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/02/2023

Taraflar arasındaki alacağa ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının elektrik hizmetlerinin özelleştirilmesi amacıyla 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu hükümleri uyarınca kamu tüzel kişiliğinin nevi değiştirilmesi yolu ile kurulduğunu, davacının ayrı bir tüzel kişiliği ve sermayesi olan tamamen özel hukuk hükümlerine tabi bir ticari şirket olduğunu, özelleştirme işlemleri gereği davalının mülkiyetinde bulunan dağıtım sistemlerinin işletme hakkının kurulan davacı şirkete 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi ile devredildiğini, özelleştirmeye ilişkin sürecin yaklaşık yedi yılda tamamlandığını ve davacı hisselerinin tamamının Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı uyarınca ve 28/06/2013 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile satıldığını ve bu tarihe kadar ilgili bölgedeki dağıtım faaliyetlerinin davacı hisselerinin tamamının sahibi olan davalı kontrolünde yürütüldüğünü, dağıtım faaliyetlerinin davalı tarafından yürütüldüğü 1980’li yıllarda dava dışı …’in maliki olduğu … parsel nolu taşınmaza kamulaştırmasızın el atılması nedeniyle davacı şirkete karşı 28/07/2015 tarihinde Ömerli Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/149 (eski 2007/16 esas) esas sayılı dosyası ile kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat davası açıldığını, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin miktar itibariyle kararın onanarak kesinleştiğini, Midyat İcra Müdürlüğünün 2015/359 esas sayılı dosyası ile davacı şirket aleyhine ilamlı icra takibi başlatıldığını, davacı şirket tarafından 29/05/2015 tarihinde toplam 43.896,00 TL icra dosyasına ödeme yapıldığını, Ömerli Asliye Hukuk Mahkemesinin ilamına konu olayın dağıtım sisteminin işletilmesi ile doğrudan ilgili olduğunu, davacı ile davalı arasında akdedilen 24/07/2006 tarihli sözleşmeden önce gerçekleştiğini, sorumluluğun İHDS’nin 7.1, 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davalıda olması gerekirken ödemenin davacı tarafından yapıldığını, sözleşmenin ilgili maddeleri, ihale şartnamesinin 22. maddesinde alıcının ihale konusu hisseleri devraldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İHDS’deki hükümlerinin saklı tutulması ve davalının Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın 759 sayılı yazısı ekinde bulunana aynı tarihli komisyon raporu uyarınca dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen her türlü iş ve işlerin sorumluluğunun davalıya ait olduğu, bu dönemde yapılan işlem ve faaliyetlerden doğan hak ve borçların davalıya ait olduğu hükümlerinin yer aldığını, ödeme yapılan dava konusu taşınmaza davalı tarafından kamulaştırmasız el atılması ve kullanılması nedeniyle sorumluluğun davalıda olduğunu ve dava konusu alacakla ilgili ihtilafın işletme hakkı devir sözleşmesinden öncesine ait olduğunu iddia ederek davalı tarafından ödenen 43.896,83 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı, hak düşürücü süre, derdestlik, kesin hüküm, husumet itirazında bulunduğunu, 4628 sayılı kanun ile enerji sektöründeki özelleştirmelerin 4046 sayılı kanun hükümleri çerçevesinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından gerçekleştirileceği hükmünün getirildiğini, davacı şirketin de dahil olduğu 20 şirketin Türkiye’de dağıtım bölgelerinde dağıtım lisansına sahip olarak 01/03/2005 tarihi itibariyle sermayesinin tamamının davalı kuruma ait olmakla birlikte davalıdan ayrı birer tüzel kişiliğe sahip olarak faaliyet göstermeye başladıklarını ve davacının davalıdan ayrı tüzel kişiliğe sahip olduğunu, davalı ile %100 hisselerine sahip olduğu 20 elektrik dağıtım şirketi arasında dağıtım varlıklarının işletilmesine ilişkin İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi imzalandığını, devir sözleşmesinden doğan bütün yükümlülüklerin davacı şirket tarafından zamanında ve gereği gibi yerine getirileceği kabul ve taahhüt edildiğinden davacının herhangi bir talepte bulunamayacağını, sözleşmenin 7. maddesinin derdest olan dosyalara ilişkin olduğunu ve hisse devir tarihi öncesi tamamlanmış dosyaların bu kapsamda değerlendirilemeyeceğini, iş bu davaya konu Ömerli Asliye Hukuk Mahkemesinde el atmanın hangi tarihte olduğu anlaşılamadığını, İHDS’de sözleşmenin imzalanmasından sonra yürürlükteki mevzuat hükümlerinde meydana gelebilecek değişikliklerin tarafları etkileyen hükümlerinin taraflara yansıtılacağı düzenlemesinin yer aldığını, davacının faiz ve icra giderleri talebinin reddi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; taraflar arasındaki İşletme Hakkı Devir Sözleşmesine göre sözleşmenin imza tarihinden önceki hukuki ihtilafların muhatabının ve sorumlusunun davalı … olduğunun düzenlendiği, eldeki davaya konu rücuya dayanak Ömerli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/149 esas ve 2014/155 karar sayılı ilam dosyasına ait kararda taşınmaza takriben 1981 yılında fiilen el atma sureti ile ihtilafın meydana geldiği bu kapsamda İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi uyarınca meydana gelmiş olan sorumluluğun davalı üzerinde olduğu, nihayetinde davacı tarafından Bismil Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/510 Esas sayılı ilamı uyarınca Ömerli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/149 Esas sayılı dosyasına ödediği tutardan davalının sorumlu olduğu ve İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi uyarınca davalıdan rücuen tahsilinin talep edilebileceği takip talebi ve icra emri incelendiğinde takip talebinin ve işletilen ücreti vekalet ve diğer ferilerine ilişkin hesabın doğru ve yerinde bulunduğu, rücu hakkı, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde bir talep olduğundan ve davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden davaya konu miktarın ödeme gününden itibaren avans faize hükmedilmesi gerektiği ve örnek yargı içtihatları uyarınca da rücuya esas mahkeme ve icra dosyasındaki asıl alacak ile vekalet ücreti, faiz ve yargılama gideri gibi fer’ilerin de davalıdan ödeme tarihi olan 29/05/2015 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte talep edilebileceği gerekçeleriyle davanın kabulü ile 43.896,83 TL’nin ödeme tarihi olan 29/05/2015 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, devre esas devir bilançosu düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştirildiğini, devir öncesinde sonuçlanmış ve ödemesi yapılmış dosyaların bu kapsamda değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, ihale şartnamesi, hisse satış sözleşmesi ve işletme hakkı devir sözleşmesinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkilinin yalnızca mahkeme kararında yer alan alacak miktarından sorumlu olacağını, icra takibine ilişkin giderler, vekalet ücreti, karara ilişkin olarak yapılan diğer masraflardan ve faizden müvekkilinin sorumlu olmadığını, müvekkilinin temerrüte düşürülüp düşürülmediğinin tam olarak anlaşılamadığını, dava konusu taşınmazın tapuda müvekkili adına tescilinin gerçekleştirilmediği durumda davanın reddi gerektiği, mahkemece bilirkişi raporu alınmadan hüküm kurulduğunu, bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ömerli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/49 Esas 2014/155 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; dava dışı … tarafından … Genel Müdürlüğü aleyhine kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat istemli davanın açıldığı, davanın … Genel Müdürlüğüne ihbar edildiğini, mahkemece davanın kabulü ile, 20.856,61 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dava konusu taşınmazın pilonyeli kısmının tapusunun iptali ile … adına tesciline ve … adına irtifak hakkı tesisine karar verildiği, iş bu kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 5.HD.’nin 31/03/2015 tarih, 2015/1456 Esas 2015/6521 Karar sayılı ilamı ile kesinleştiği görülmüştür.
Miryat İcra Müdürlüğünün 2015/359 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; … tarafından … Mardin İl Müdürlüğü aleyhine başlatılan icra takibinde dosyamız davacısı tarafından icra dosyasına 29/05/2015 tarihinde 43.896,83 TL ödeme yapıldığı görülmüştür.
Sözleşme hükümleri ile birlikte somut olay ve davalı vekilinin istinaf itirazları birlikte incelendiğinde; dava dışı … tarafından taşınmazına kamulaştırmasız el atılarak trafo yapılması nedeniyle zararın tazmini talebiyle … Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davada, davanın … Genel Müdürlüğüne ihbar edildiği, yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, davacının kesinleşen karar nedeniyle icra dosyasına 29/05/2015 tarihinde 43.896,83 TL ödediği dosya içeriğiyle sabittir.
Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli işletme hakkı devir sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olup davanın da bu süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarına gelindiğinde; rücu talebine konu Ömerli Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/149 Esas 2014/155 Karar sayılı dosyasının davacısı … tarafından … Genel Müdürlüğü aleyhine maliki olduğu taşınmaza 25/01/1981-15/03/1981 tarihleri arasında trafo binası inşa edilerek kamulaştırmasız el atıldığı iddiasıyla kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat istemine yönelik dava açılmıştır. Davacı … ile davalı … arasındaki İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi 24/07/2006 tarihinde imzalanmıştır. Rücuya dayanak dava İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin imzalanmasından sonra açılmış ise de, davaya konu trafo inşaası rücuya esas dava dosyası kapsamı ile sabit olduğu üzere 1981 yılında olup, İHDS’nin imzalandığı tarihten öncedir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafından icra takibi nedeniyle yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden trafo inşaasına dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Ömerli Asliye Hukuk Mahkemesinin Ömerli Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/149 Esas 2014/155 Karar dosyasındaki davanın davacısı da bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının icra takibi nedeniyle ödediği miktarı davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır.
Öte yandan, hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinde “…İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin öncelikle uygulanacağı anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa yönelik savunmalarına Dairemizce itibar edilmemiştir.
Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlık trafo inşaası olup, dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olduğundan, İHDS’nin 7.2 maddesi uyarınca davacının davalıya ihbar yükümlülüğü bulunmaktadır. Davacı yan rücuya dayanak davada sözleşmede yer alan ihbar yükümlülüğünü yerine getirmiş, … Genel Müdürlüğü rücuya dayanak davada ihbar olunan olarak yer almıştır. Bu durumda davacı İHDS hükümleri uyarınca ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiğinden ödediği rücuya dayanak dava, icra takip giderlerini ve işlemiş faizi davalıdan talep edebilecektir.
Rücuya dayanak davada kamulaştırmasız el atmaya konu taşınmazın tapu kayıtlarının iptaliyle kamulaştırmasız el atılan taşınmazın … adına tesciline karar verilmiş olup, bu karara istinaden davalı kurum kendi adına tapuya tescil ettirilmesi her zaman mümkün olmakla davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Ayrıca, rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebilir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/04/2016 tarih ve 2016/2239-2016/4044 E.-K. Sayılı emsal kararı). Somut olayda davacı icra dosyasına 12/11/2018 tarihinde 28.497,80 TL ödemiş olmakla ödeme tarihinden itibaren – taraflar tacir olduğundan- avans faizi talep edebileceği gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 2.998,59 TL harçtan peşin alınan 749,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.248,94‬ TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 22/02/2023

Başkan- Üye Üye Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.