Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/545 E. 2021/1412 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :03/09/2020
NUMARASI …
DAVA : Öz Sermayenin Şirketin Mal Varlığının, Halihazırdaki Durumunun Tespiti
DAVA TARİHİ : 01/09/2020
KARAR TARİHİ : 25/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :25/11/2021

Taraflar arasındaki öz sermayenin ve diğer hususların tespitine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının …… % 49 oranında ortağı olduğunu, müvekkilinin adı geçen şirketin yönetici ortağı … ve dava dışı ……. yeni nesil ödeme kaydedici cihazların üretim ve pazarlama projesine destek için adı geçen şirkete finansman desteği sağlamak için şirketin hisselerinin % 49’unu 01/11/2016 tarihli hisse devri ve ortaklık sözleşmesi ile devraldığını ve bu hususu Ankara 36. Noterliğinin 08/12/2016 tarih ve …… yevmiye numarası ile onaylandığını ve 14/12/2016 tarihli ticaret sicil gazetesinde yayınlandığını, davacının ortaklık tarihinden bugüne kadar şirkete 12.000,00 TL’nin üzerinde finansman desteğinde bulunduğunu, şirket yöneticisi …’un şirket faaliyetinin devamı süresince sürekli olarak müvekkilinden şirketin iflas edeceğinden konkordato ilan etmeleri gerektiğinden bahisle defalarca kez şirkete sermaye aktarımı yaptığını, bu hususları ticari defterlere de işlemediğini, müvekkilinin şirkete ortak olduktan sonra kendisine hiçbir surette ticari defterleri inceleme yetkisi verilmediğini, bu hususta hiçbir açıklama da yapılmadığını, müvekkili davacı tarafından şirket hisseleri devralındıktan sonra davalının ortak olunan şirketle bağlantılı şirketlerinin de bulunduğunun tespit edildiğini, ortak olunan şirketin kullanmış olduğu ”…” ismi ile kurulmuş ve davalı şirketle organik bağlantıları açık bulunan 3 şirketin daha bulunduğunu, bu şekilde şirketin kayıtlarıyla oynandığını, şirketin ticari defterleri ve yaptığı ticari işlemlerin gerçek olup olmadığı araştırıldığından davalının şirkete yapılan yatırımın gerçek anlamda şirket içerisinde kullanılıp kullanılmadığının tespit edileceğini, müvekkilinin hissedarı olduğu şirket ortaklığından kaynaklanan haklarını tam olarak elde edemediği gibi şirketlerin sorumluluklarını dahi en ince ayrıntısına kadar bilmediğini, bu bilgiler ışığında …’un işbu şirketlerin arkasındaki kurucu yönetici olduğunu, bu şirketleri kullanarak şirket kayıtlarının yanıltıcı ve aldatıcı biçimde düzenlenmek suretiyle şirketi sürekli borç durumuna sürüklediği, bu nedenle şirketin güncel öz sermayesinin tespiti mizan defterlerinde kayıtlı taşınır ve taşınmazların şirket uhdesinde yer alıp almadığı hususlarının tespitinin gerektiği, tespit davası açılmasının eda davasının öncesinde açılabileceğini, bu bağlamda müvekkilinin hissedarı şirket nezdindeki hisseleri ve hissesine düşen hak edişleri dahil tüm haklarının talep edilmesi açısından şirketlerin mevcut durumlarının, mevcut taşınır – taşınmaz mal varlıklarının bilirkişi vasıtasıyla tespitinin gerektiğini iddia ederek adı geçen şirketin öz sermayesi ile hali hazır durumunun tespiti, taşınır ve taşınmaz mallarının tespiti, davacı tarafından şirkete ödenen sermaye ve kredi değerlerinin tespiti, şirketin belirtilen diğer şirketlerle olan bağlantılarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacı taraf dava dışı …… nezdindeki % 49 oranında hissesi bulunduğunu ancak şirkete konulan sermayenin şirket kayıtlarına yansıtılıp yansıtılmadığının belli olmadığını, şirket kayıtlarının yanıltıcı ve aldatıcı biçimde düzenlenmek suretiyle sürekli borç durumuna sürüklendiğini, şirket kayıtlarını incelemesine izin verilmediğini , adı geçen şirketin öz sermayesi ile hali hazır durumunun tespiti, taşınır ve taşınmaz mallarının tespiti, davacı tarafından şirkete ödenen sermaye ve kredi değerlerinin tespiti, şirketin belirtilen diğer şirketlerle olan bağlantılarının tespitine karar verilmesini talep etmiş olup, olup TTK’nın 343. maddesinde açıkça belirtildiği üzere davacı tarafça talep edilen hususların hasımsız olarak açılan öz sermaye tespiti ile belirlenebilmesinin mümkün olmadığı, öz sermaye tespiti yönündeki talebin belirtilen yasal koşulları taşımadığı, öte yandan davacı tarafın tespitini istemiş olduğu hususlar bakımından ise; dava dışı adı geçen şirketin hali hazır durumu, taşınır ve taşınmaz malları, diğer şirketlerle bağlantıları ve kredi ve sermaye değerlerinin tespiti hususunun hasımsız olarak açılan işbu davada değerlendirilebilmesinin mümkün olmadığı ayrıca ileri sürülen hususların tespit davası ile istenebilmesinin mümkün olmadığı, eda davası açılması gerektiği, bu haliyle davacı tarafın işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılarak, dava şartı yokluğundan (Hukuki Yarar) davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacıya %49 oranında ortağı olduğu şirkete dair hiçbir bilgi verilmediğini, şirket yöneticisi ve ortağı olan …’un şirkete yönelik birçok işlemler yapmasına rağmen bugüne kadar hiçbir bilgi vermediği gibi kâr payına ilişkin de hiçbir ödeme yapmadığını, davacının şirketlerin mevcut durumlarını, aktif mal varlıklarını ve pasif mal varlıklarını/borçlarını bilmediğini, bu nedenle gerek şirkete karşı gerekse de şirket yöneticisine karşı dava açıp açmayacaklarını işbu öz sermayenin tespiti davası ile ortaya çıkaracak ve şirketin sermayesini tespiti ile hukuki yararın varlığının ortada olduğunu, dava dilekçelerinde de belirtildiği üzere ilgili şirketin sürekli olarak borç durumuna sürüklenme durumunun söz konusu olduğunu, buna ilişkin olarak şirket yetkilisi ve ortağı olan …’un 18/03/2021 tarihinde olağanüstü toplantıya davet ederek şirketi iflasa sürükleme gayretinde olduğunu, işbu davanın açılmasında hukuki yararın bulunduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, öz sermaye tespiti istemli olarak açılmıştır.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 342. maddesinde; üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabileceği, hizmet edimlerinin kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacakların sermaye olamayacağı, aynı yasanın 343. maddesinde; konulan ayni sermaye ile kuruluş sırasında devralınacak işletmelere ve ayınlara, şirket merkezinin bulunacağı yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce değer biçileceği, değerleme raporunda, uygulanan değerleme yönteminin somut olayın özellikleri bakımından herkes için en adil ve uygun seçim olduğunun; sermaye olarak konulan alacakların gerçekliğinin, geçerliğinin ve 342 nci maddeye uygunluğunun belirleneceği, tahsil edilebilirlikleri ile tam değerlerinin; ayni olarak konulan her varlık karşılığında tahsis edilmesi gereken pay miktarı ile Türk Lirası karşılığının tatmin edici gerekçelerle ve hesap verme ilkesinin icaplarına göre açıklanacağı, bu rapora kurucuların ve menfaat sahiplerinin itiraz edebileceği, mahkemenin onayladığı bilirkişinin kararının kesin olacağı, aynı yasanın 459/3. maddesinde; bu tür sermaye artırımında nakdî sermaye taahhüdüne 341’inci, ayni sermaye konulmasına 342. ve 343’üncü, bedellerin ödenmesine 344. ve 345’inci, halka arz edilecek paylara 346’ncı, ihraç edilecek paylara 347’nci madde kıyas yoluyla uygulanacağı, yine aynı yasanın 462/1. maddesinde; esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrılmış ve belirli bir amaca özgülenmemiş yedek akçeler ile kanuni yedek akçelerin serbestçe kullanılabilen kısımları ve mevzuatın bilançoya konulmasına ve sermayeye eklenmesine izin verdiği fonlar sermayeye dönüştürülerek sermaye iç kaynaklardan artırılabileceği düzenlemeleri yer almaktadır.
Somut olaya gelince; davacı vekilince müvekkilinin dava dışı … şirketinin % 49 oranında ortağı olmasına rağmen şirketin işleyişinden haberdar edilmediği, şirket kayıtlarını inceleme yetkisi verilmediği gibi açıklama yapılmadığı, şirket kayıtlarıyla oynandığı iddiası ile şirketin öz sermayesi ile şirketin hali hazırdaki ekonomik durumunun ve mevcut taşınır taşınmaz mal varlıklarının tespiti talebiyle işbu davayı açmış ise de, söz konusu talepler açısından TTK’nın 342-343.maddesindeki şartlar oluşmadığı gibi davacının dava dışı şirketin hali hazır durumu, taşınır taşınmaz malları, diğer şirketlerle bağlantıları ve kredi ve sermaye değerlerinin tespitinin açılacak eda davasında mümkün olduğu söz konusu talepler yönünden tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesince yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmamaktadır.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddine dair kararında isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf karar harcı olana 59,30 TL peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/11/2021
….
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.