Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/542 E. 2021/805 K. 16.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/11/2020
NUMARASI :…
DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 10/03/2020
KARAR TARİHİ : 16/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2021

Taraflar arasındaki alacak davasının yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davalı arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerine istinaden kullandırılan kredi alacağının davalı borçlu şirkete kat ihtarı keşide edildiğini, ayrıca davalı-borçlu tarafından verilen bonolara dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü icra takibine girişilerek infaz edildiğini, davalı borçlu tarafından talepte bulunulması üzerine Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…. Esas sayılı dosyasında 25.01.2019 tarihinde konkordato 1 yıl kesin mühlet kararı verildiğini, borçlu tarafından bir kısım ödemeler yapıldıktan sonra müvekkilinin 3.514.678,83 TL nakdi alacağının kaldığını, borçlu şirketçe müvekkilinin 2.900.000,00 TL alacağının bulunduğunun kabul edildiğini, davalı hakkında 13.02.2020 tarihinde konkordato projesinin tasdikine karar verildiğini, davalı borçlu tarafından reddedilmiş olmakla çekişmeli hale gelen 614.678,83 TL alacak için İİK’nın 308/ b bendi gereği tasdik kararının ilanından itibaren 1 ay içinde işbu davanın açıldığını, fazlaya ve ıslaha ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla hakkında konkordato tasdik kararı verilen davalı borçlu …. Hakkında öncelikle işbu davada uygulanma durumu bulunmayan 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesinin açmış oldukları davada nazara alınmaksızın davanın usulden kabulü ile işin esasına girilerek 3.514.678,83 TL alacaklı olduklarının kayıt kabulü ile tespiti ve davalı borçlu tarafça reddedilerek çekişmeli hale gelmiş 614.678,83 TL tutarın İİK 308/b maddesi gereğince konkordato tasdik kararı veren Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından belirlenecek bir bankaya davalı borçlu tarafça yatırılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde özetle; dava şartı olan arabulucu başvurusunun yapılmadığını, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının alacak talebinin haksız olduğunu, dava konusu alacağın hangi kalemlerden oluştuğunun (anapara, faiz ve BSMV) açık olmadığını, müvekkili davalı ile davacı arasında imzalanan Ankara 5. Noterliğinin temliknamesi ile davalı müvekkil lehine doğmuş ve doğacak asli ve ferileri alacaklarının 1.000.000,0 TL tutarındaki kısmının davacı bankaya temlik edildiğini, bu temlik sözleşmesi kapsamında 22/01/2019 tarihinde 1.000.000,00 TL nin tamamının davacı bankaya ödendiğini, kredi sözleşmesinden doğan borcun tamamının davacı şirkete temliknameler ile ifa edildiğini, dolayısıyla davacının herhangi bir alacağının kalmadığını, dava dilekçesinde alacağın tamamının 3.514.678,83 TL olduğunun iddia edildiğini, Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin … esasına kayıtlı konkordato dosyasına sunulan beyanlar ile davacının 2.900.000,00 TL alacağın kabul edildiğini, bu tutar tasdik olunan konkordato projesi kapsamında ödeneceğinden taraflar arasında ihtilaf konusu da olmadığını, davacının faiz talep edebilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili hakkında 25/01/2019 tarihli ara kararla kesin mühlet verildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; 10/03/2020 tarihinde açılan dava tarihinden önce sonuçlanmış arabuluculuk faaaliyetine ilişkin son tutanağın sunulmadığı, sunulan tutanağın dava tarihinden sonraki tarihe ait olduğu, 5235 sayılı kanunun 5/a maddesi gereğince ticari alacak davalarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasının dava şartı olduğu, davacı tarafından arabuluculuk süreci sonuçlanmadan dava açıldığı, bu şekilde dava şartının yerine getirilmediği anlaşılmakla 5235 sayılı kanunun 5/a, 6325 sayılı kanunun 18/a-2, HMK’nın 114/2 ve 115 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; işbu dava alacak davası olmayıp konkordato tasdikine ilişkin ilama konu borçlu tarafından kabul edilmeyen alacağın tespitine yönelik kayıt kabul davası olduğunu, işbu davanın kayıt kabul davalarına benzer şekilde bir alacağın tahsili isteğinden ziyade konkordato projesi kapsamında müvekkili bankaya ne nispette pay ayrılması gerektiğinin ortaya çıkarılmasını amaçladığını, tespit yönü ağır basan bir dava olduğunu, bu davanın niteliği gereği maktu harca ve vekalet ücretine tabi olduğu gibi TTK’nın 5/a maddesi gereği bu davanın bir miktar paranın ödenmesi talebini içermediğinden arabuluculuk hükümlerine tabi olmadığını, işbu davanın konusu konkordato davasında verilen karar gereği çekişmeli hale gelen alacağın tespit ve muhafazası altına alınması olup mahkemece yanlış nitelendirildiğini, TTK’nın 5/A -2 maddesi gereği yaklaşık 2 aylık süreye tekabül edebilecek arabuluculuk görüşmelerinin İİK’nın 308/b madde hükmü nazara alındığında 1 aylık dava açma süresinin zayi olacağını, konkordato tasdik kararının ilan.gov.tr adresinde ilan edildiği 19.02.2020 tarihinden itibaren başlayacak 1 aylık dava açma süresinin 19.03.2020 tarihinde sona ereceğini, mahkemece 10.03.2020 tarihli tensip tutanağında işbu davanın konusunun sıra cetveline itiraz, sıra cetveline yönelik kayıt kabul ve terkin talebi olarak eda davası niteliğini kabul ettiğini ayrıca arabuluculuk son tutanağını sunmaları için süre de verilmediğini, buna rağmen dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın duruşmalı olarak yapılacak istinaf incelemesi sonunda kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, İİK’nın 308. Maddesi hükmü uyarınca alacağın tespiti ile kayıt ve kabulü istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince davanın açıldığı 10.03.2020 tarihinden sonra 17.07.2020 tarihli arabuluculuk son tutanağı davacı tarafından ibraz edilmiş olup dava tarihinden önce sonuçlanmış arabuluculuk faaliyetine ilişkin son tutanak sunulmadığından dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İİK 308/b maddesine göre açılacak dava, genel hükümlere tabi bir dava olduğundan yargılama usulünün davanın niteliğine göre belirlenmesi gerekir. ( Yeni Konkordato Hukuku, Öztek, Budak, Yücel, Kale, Yeşilova sayfa 414)
7155 sayılı Yasanın 20’nci maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ticari davalarda dava şartı olarak zorunlu arabuluculuğu öngörmüştür.
Anılan maddenin 1 numaralı fıkrası şu şekildedir:
“Bu Kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır”.
Öncelikle yasayla Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114’üncü maddesinde gösterilen genel dava şartlarına ek olarak bir özel dava şartı getirildiğinden, bu dava şartının ne şekilde anlaşılıp uygulanacağı üzerinde durmak gerekir.
Dava şartları mahkemece bir davanın esasına girilebilmesi için varlığı ya da yokluğu zorunlu şartlardır. Dava şartları taraflarca ileri sürülmese dahi hakim tarafından re’sen dikkate alınır. Dava şartı tamamlanmıyor ya da tamamlanamıyor ise mahkemece davanın usulden reddine karar verilir (HMK m.115).
Bu bakımdan dava şartlarının yanlış uygulanması bir dava engeli ve mahkemeye erişim hakkı ile bu kapsamda adil yargılanma hakkına saldırı sayılır (AİHS m.6).
Özel dava şartlarının bu niteliği gereği dar biçimde yorumlanmaları gerekir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi zorunlu arabuluculuk dava şartını “…konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri…” ile sınırlı tutmuştur.
7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun ile TTK’nin 5. maddesine eklenen 5/A maddesiyle, TTK’nın 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı haline getirilmiş olup, aynı yasal düzenlemenin 23. maddesinde 6325 sayılı Kanuna eklenen 18/A maddesiyle, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edildiğinden, davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden ilk derece mahkemesince eda davası niteliğindeki ve genel hükümlere tabi İİK’nın 308/b maddesi uyarınca açılan işbu davada davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinafa başvuran davacı taraftan alınması gereken 59,30 TL istinaf maktu karar harcı başlangıçta peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/06/2021

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.