Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/505 E. 2022/75 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ….

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

… MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/11/2020
NUMARASI ….
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 29/09/2017
KARAR TARİHİ : 02/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/03/2022

Taraflar arasındaki menfi tespit istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili ve temlik alan davalı …Ş. vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka ile müvekkilinin kardeşi diğer davalı arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin sözleşmede kefil olarak yer aldığını, kefaletteki limit ve kefalet tarihinin banka tarafından sonradan doldurulduğunu, yazıların müvekkili eli ürünü olmadığını, genel kredi sözleşmesi imzalatılırken evraklar arasında ilk bakışta sözleşme evraklarından biri izlenimini veren beyaz A4 kağıda düzenlenmiş bononun müvekkiline boş olarak imzalatıldığını, bononun genel kredi sözleşmesinin teminatı olduğunu, geçerliliğinin genel kredi sözleşmesindeki kefaletin geçerliliğine bağlı bulunduğunu, eş muvafakatindeki yazıların da eşine ait olmadığını, müvekkilinin eşinin okuma yazma bilmediğini belirterek kambiyo senedine dayalı olarak başlatılan takip nedeniyle nedeniyle müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine, ilamsız takip nedeniyle müvekkilinin davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacının ağabeyi olduğunu, bankadan kredi çektiğini ve ödeyemediğini, hiç istememesine rağmen ağabeyini mağdur ettiğini, ağabeyinin tek varlığı olan evinin kredi borçları yüzünden satışa çıkarıldığını, dava dilekçesinde anlatılan olayların doğru olduğunu, davalı bankanın kendisine kredi kullandırdığını, hem kendisine hem de ağabeyine sözleşme ve boş senet imzalattıklarını, senedi kredi sözleşmesine teminat olarak aldıklarını, imzalatılan evrakların tek suret olduğundan kendilerine verilmediğini, senedin sadece teminat için olduğunun ve takibe konulmayacağının söylendiğini, sonradan teminat senedine 1.000.000,00 TL bedel yazılarak icra takibi başlatıldığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Temlik eden davalı bankaya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen anılan davalı yasal süre içerisinde davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile kefalet sözleşmesindeki kefalet limiti ve kefalet tarihi yazılarının davacı eli ürünü olmadığının tespit edildiği, TBK’nun 583. maddesi uyarınca davacının kefaletinin geçersiz olduğu, ilamsız takip nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığı, temlik eden davalı bankanın kötü niyetli olduğuna ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı, davacının kambiyo senedine dayalı takip dayanağı bonoyu iradesi dışında verdiğine yönelik iddiasını ispatlayamadığı, davalı …’ın senetten dolayı davacıdan herhangi bir alacağının olmadığını belirttiği, davacının davalı … aleyhine açtığı menfi tespit davasının kabulünün gerektiği, davalı … icra dosyasında alacaklı olmadığından kötü niyet tazminatına hükmedilemeyeceği, temlik eden banka yönünden yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile senedin banka kayıtlarında teminat senedi olarak nitelendirilecek şekilde kayıtlı bulunduğu, takip tarihi itibarıyla gerçekleşen risk miktarının nakdi alacak yönünden 739.435,45 TL olarak belirlendiği, bu bedelin temlik eden bankanın davacıdan talep edebileceği, bakiye bedel olan 40.654,23 TL yönünden davanın kabulünün gerektiği, bankanın kötüniyetli olduğu sabit olmadığından kötüniyet tazminatı talebinin kabul edilemeyeceği, reddedilen miktar yönünden verilen tedbirin infaz edilmemesi nedeniyle davacı aleyhine tazminata hükmedilemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, Ankara 2. İcra Müdürlüğü’nün 2016/5512 esas sayılı dosyası yönünden davacı tarafından davalı temlik alan … … … A.Ş. (temlik eden … … Bankası A.Ş.) aleyhine açılan davanın kabulü ile, icra dosyasında davacının davalı temlik alan … … … A.Ş. (temlik eden … … Bankası A.Ş.)’ye borçlu olmadığının tespitine, davacının İİK. 72/5. maddesi gereğince tazminat talebinin reddine, Ankara 2. İcra Müdürlüğü’nün 2016/5001 esas sayılı dosyası yönünden davacı tarafından davalı … aleyhine açılan davanın kabulü ile, mezkur icra dosyası nedeni ile davacının mezkur davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının İİK. 72/5. maddesi gereğince tazminat talebinin reddine, Ankara 2. İcra Müdürlüğü’nün 2016/5001 esas sayılı dosyası yönünden davacı tarafından davalı temlik alan … … … A.Ş. (temlik eden … … Bankası A.Ş.) aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile, icra dosyası nedeni ile davacının davalı temlik alan … … … A.Ş. (temlik eden … … Bankası A.Ş.)’ye 40.654,23 TL üzerinden borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının İİK. 72/5. maddesi gereğince tazminat talebinin reddine, davalı temlik alan … … … A.Ş. (temlik eden … … Bankası A.Ş.)’nin İİK. 72/5. maddesi gereğince tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Temlik alan davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporuna itirazları kapsamında ek rapor için dosyanın bilirkişiye tevdi taleplerinin yerinde görülmediğini, eksik incelemeyle hüküm kurulduğunu, ihtiyati haciz kararına dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takibe geçildiğini, davacının ihtiyati haciz kararına yönelik bir itirazı bulunmadığını, takip dayanağı senedin teminat senedi olmadığını, davacının iddialarını yazılı belge ile ispatlaması gerektiğini, kredinin ödenmemesi üzerine banka tarafından borçlulara ihtarname gönderildiğini, gayri nakdi risk bedelinin icra dosyasına depo edilmesi talebi ile ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla borçlular hakkında ilamsız takip başlatıldığını, kambiyo senedinin teminat senedi olduğu yönündeki bilirkişi tespitinin yerinde olmadığını, senette mücerretlik ilkesi bulunduğunu, davacının senetteki kefalet imzasını inkar etmediğini, müteselsil kefaletin geçerli olduğunu, yargılama aşamasında alınan bilirkişi ek raporu ile davalı asıl borçlunun dava ve takip tarihi itibarıyla borçlu olduğu miktarların tespit edildiğini, miktarlar arasındaki farkın neyden kaynaklandığının anlaşılamadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 2016/5512 sayılı takibe yönelik kabul edilen kısmı yönünden müvekkili lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, yasal koşulların oluştuğunu, 2016/5001 sayılı icra takibi yönünden genel kredi sözleşmesi ve teminat olarak verilen senedin geçerliliğinin genel kredi sözleşmesindeki kefaletin geçerliliğine bağlı olduğunu, senetteki miktar yerine kredi borç miktarı üzerinden icra takibi başlatılmasının takip dayanağı bononun teminat olarak verildiğinin ortaya koyduğunu, teminat senedinin sözleşmeden bağımsız bir nitelik taşımadığını, senedin bedelsiz olup, genel kredi sözleşmesine teminat olarak müvekkiline imzalatıldığını, müvekkilinin iradesinin fesada uğratıldığını, bu nedenle bankacılık uygulaması kapsamında alınan teminat bonosu olarak kabulüne de imkan bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesine ve kambiyo senedine dayalı olarak başlatılan icra takipleri nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 2. İcra Müdürlüğünün 2016/5512 sayılı icra takip dosyası, Ankara 2. İcra Müdürlüğünün 2016/5001 (Yeni 2020/3707) sayılı icra takip dosyası, takip dayanağı genel kredi sözleşmesi sureti, hesap kat ihtarı, kambiyo senedi sureti, davacı tarafından davalı bankaya gönderilen cevabi ihtarnameler, ipotek fek belgesi, alacak temlik sözleşmesi, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 17/06/2019 tarihli kök, 02/12/2019 tarihli birinci ek, 20/01/2020 tarihli ikinci ek, 08/06/2020 tarihli üçüncü ek bilirkişi raporu, grafolog bilirkişiden alınan 11/02/2019 tarihli bilirkişi raporu dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 2. İcra Müdürlüğünün 2016/5512 sayılı icra takip dosyası incelendiğinde, davalı alacaklı banka tarafından, 2016/5001 sayılı icra takip dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak üzere, davacı ve diğer davalı aleyhine toplam 367.869,75 TL gayri nakit alacağın depo edilmesi talebi ile genel kredi sözleşmesine dayalı olarak ilamsız icra takibi başlatıldığı görülmüştür.
Dava konusu Ankara 2. İcra Müdürlüğünün 2016/5001 (yeni 2020/3707) sayılı icra takip dosyası incelendiğinde, davalı alacaklı banka tarafından davacı ve diğer davalı aleyhine toplam 780.589,68 TL nakit alacağın tahsili talebi ile bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı görülmüştür.
Anılan ilamsız icra takip dayanağı genel kredi sözleşmesinin davalı banka ile davalı … arasında akdedilmiş olup, 03/09/2013 tarihli, 1.000.000,00 TL limitli sözleşmede aynı limit ile davacının müteselsil kefil sıfatıyla imzası bulunmaktadır.
Dava konusu kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla başlatılan icra takip dayanağı bononun 03/09/2013 tanzim tarihli, 19/02/2016 vade tarihli 1.000.000,00 TL bedelli olarak borçlu … tarafından düzenlendiği, bonoda lehtarın …, lehtar cirosuyla yetkili hamilin … … Bankası olduğu görülmüştür.
Yargılama aşamasında banka kayıtları üzerinde yerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi kök raporunda, takip dayanağı bononun 04/09/2013 tarihinde davalı …’ın hesabına “kredi teminat olarak tanımlanan” açıklamasıyla 1,00 TL iz bedeliyle kaydedildiği, bankacılık uygulamasında müşteriden meblağ kısmı boş olarak alınan senetlerin 1 iz bedeliyle muhasebe kayıtlarında izlenmekte olduğu, bankacılık uygulamasında bu kaydın senedin teminat senedi olarak nitelendirildiğini gösterdiği yönünde kanaat bildirilmiş, birinci ek raporda eksik belgeler bildirilmiş, ikinci ek raporda ise temlik eden davalı bankanın davalı asıl borçludan dava tarihi itibarıyla nakde dönüşen teminat mektupları dahil toplam 1.479.795,95 TL nakit, 5.500,00 TL gayri nakit alacağı bulunduğu tespit edilmiş, üçüncü ek raporda ise davalı asıl borçlunun takip tarihi itibarıyla temlik eden davalı bankaya 739.935,45 TL nakit, 365.670,00 TL gayri nakit borcu bulunduğu tespit edilmiştir.
Yargılama aşamasında grafolog bilirkişiden alınan raporda, 03/09/2013 tarihli genel kredi sözleşmesindeki kefalet tarihi, kefalet limiti, kefilin adı ve adresi kısımlarındaki yazının davacı eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir.
Davacı yan, genel kredi sözleşmesindeki kefalet limiti ve kefalet tarihindeki yazıların eli ürünü olmadığını, kambiyo senedinin genel kredi sözleşmesi evrakları arasında boş olarak imzalatıldığını, teminat niteliği bulunduğunu, geçerliliğinin kefaletin geçerliliğine bağlı olduğunu, bu nedenle bonoya ve genel kredi sözleşmesine dayalı olarak ayrı ayrı başlatılan icra takipleri nedeniyle borçlu olmadığını iddia etmiştir. Mahkemece, ilamsız icra takibine dayanak genel kredi sözleşmesindeki kefalet tarihi ve kefalet limiti yazılarının davacı eli ürünü olmadığı, kefaletin geçersiz olduğu, davacının bu takip nedeniyle davalı bankaya borçlu olmadığı, bonoya dayalı başlatılan icra takibi nedeniyle ise bononun teminat vasfı bulunduğu, takip tarihi itibarıyla davalı bankanın alacaklı olduğu miktar tespit edildiğinde davacının 40.654,23 TL yönünden davalı bankaya borçlu olmadığının tespit edildiği, davacının davalı …’a borçlu olmadığı, kötüniyet tazminatı talebi yönünden kötüniyetin ispatlanamadığı gerekçesiyle davalı … hakkındaki davanın kabulüne, diğer davalı hakkında ilamsız takip nedeniyle açılan davanın kabulüne, kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla başlatılan takip nedeniyle açılan davanın yukarıda özetlendiği şekilde kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında davalı banka ile davalı asıl borçlu … arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi nedeniyle anılan davalıya kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiği, davacı ve davalı asıl borçlu aleyhine dava konusu ilamsız icra takibinin başlatıldığı, davalı bankanın ayrıca bonoya dayalı olarak davacı ve davalı asıl borçlu aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlattığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, dava konusu ilamsız icra takip dayanağı genel kredi sözleşmesinde yer alan davacı kefaletinin geçerli olup olmadığı, bonoya dayalı olarak başlatılan icra takibi nedeniyle ise bononun teminat vasfı bulunup bulunmadığı, teminat vasfında ise takip ve dava tarihi itibarıyla bononun teminat vasfının devam edip etmediği, devam ediyor ise hangi miktarda teminat vasfı bulunduğu, bononun geçerliliğinin genel kredi sözleşmesindeki kefaletin geçerliliğine bağlı olup olmadığı, kötüniyet tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı tarafından davalı … aleyhine açılan dava hakkında verilen karara karşı istinaf başvurusu bulunmadığından anılan davalı hakkında verilen karara ilişkin herhangi bir istinaf incelemesi yapılmamıştır.
Temlik alan davalı vekilinin ve davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, dava konusu Ankara 2. İcra Müdürlüğünün 2016/5001 sayılı icra takip dayanağı bono kambiyo senedi vasfındadır. Bononun üzerinde teminat olduğuna ilişkin herhangi bir ibare yazılı değildir. Davacı yan bononun teminat vasfında olduğunu ileri sürmüş, davalı yan ise teminat senedi vasfı bulunmadığını savunmuştur. Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile bononun temlik eden davalı banka kayıtlarında asıl borçlu davalı …’ın hesabına kredi teminatı olarak tanımlanan açıklamasıyla 1,00 TL bedelle kaydedildiği tespit edildiği gibi, bilirkişi bononun banka kayıtlarında yer alma şekli ile bankacılık uygulamasına göre teminat senedi olduğu kanaatini bildirmiştir. Banka kayıtları üzerinde yerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli niteliktedir. Anılan rapor karşısında davalı bankanın kayıtlarında dahi takip dayanağı bononun teminat senedi olarak yer alması karşısında davalı yanın senedin teminat vasfında olmadığına yönelik savunmasına itibar edilmemiştir.
Takip dayanağı bononun teminat vasfında olduğunun kabul edilmesi bononun doğrudan bedelsiz olduğu sonucunu doğurmayacaktır. Burada tartışılması gereken husus icra takip tarihi ve dava tarihi itibarıyla bononun teminat vasfının devam edip etmediği, devam ediyor ise hangi miktarda teminat vasfı bulunduğudur. Yargılama aşamasında alınan ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu ile takip tarihi itibarıyla temlik eden davalı bankanın davalı asıl borçludan alacaklı olduğu miktar nakit ve gayri nakit alacak yönünden ayrı ayrı tespit edilmiştir. Bononun teminat vasfı nakit alacağa ilişkindir. Gayri nakit alacak yönünden henüz muaccel hale gelen ve tahsil edilmesi talep edilebilecek bir alacak bulunmadığından bono gayri nakit alacağın teminatı vasfında değildir. Hal böyle olunca, mahkemece ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi kök ve ek raporları hükme esas alınarak dava konusu Ankara 2. İcra Müdürlüğünün 2016/5001 sayılı icra takip dosyası yönünden davalı banka aleyhine açılan davanın yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacının bonoya dayalı alınan ihtiyati haciz kararına itiraz etmemiş olması bu sonucu değiştirmeyecektir.
Dava konusu icra takip dayanağı bonoda davacının borçlu sıfatıyla imzası bulunmaktadır. Davacı bonodaki imzasını inkar etmemiştir. Bononun teminat vasfını taşıması, bonodaki teminat niteliğindeki borcun varlığını genel kredi sözleşmesine bağlı hale getirmekte ise de, geçerliliğini genel kredi sözleşmesine bağlı hale getirmez.
Ankara 2. İcra Müdürlüğünün 2016/5512 sayılı icra takip dayanağı genel kredi sözleşmesidir. Anılan 03/09/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinde davacının müteselsil kefil sıfatıyla imzası yer almaktadır. Davacının imzasına yönelik bir inkarı bulunmamakta ise de, kefalet tarihi, kefalet limiti yazılarına yönelik yazı inkarı vardır. Yargılama aşamasında alınan grafolog bilirkişi raporu ile genel kredi sözleşmesinde yer alan kefalet tarihi ve kefalet limiti yazılarının davacı eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir. Bu durumda TBK’nun 583/1. maddesinde yer alan kefalet tarihi ve kefalet limitinin kefilin kendi el yazısıyla yazılmasına ilişkin şekil koşulu gerçekleşmediğinden davacının kefaleti geçersizdir. Kefalet sözleşmesindeki diğer yazıların davacı eli ürünü olması kefaleti geçerli hale getirmeyecektir.
Öte yandan yargılama aşamasında alınıp, hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda dava tarihi ve takip tarihi itibarıyla davalı bankanın genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak miktarları tespit edilmiştir. Anılan tarihlerin farklı oluşu karşısında her iki tarihe göre belirlenen alacak miktarlarının birbirinden farklı olması bilirkişi raporunu anlamsız kılmayacağı gibi raporlar arasında çelişki de oluşturmayacaktır.
Hal böyle olunca, mahkemece davacının genel kredi sözleşmesindeki kefaletinin geçersiz olduğu, kefaleti nedeniyle davalı bankanın davacıdan alacak talep edemeyeceği gözetilerek Ankara 2. İcra Müdürlüğünün 2016/5512 sayılı icra takip dosyası yönünden temlik alan davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davacı vekilinin kötüniyet tazminatı talebine yönelik istinaf itirazları incelendiğinde, mahkemece yapılan yargılama sonunda her iki icra takip dosyası yönünden davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İİK’nun 72/5. maddesinde dava borçlu lehine hükme bağlanırsa borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılırsa talebi üzerine borçlu lehine kötüniyet tazminatına hükmedileceği düzenlenmiştir.
Ankara 2. İcra Müdürlüğünün 2016/5001 sayılı icra takip dosyası nedeniyle açılan menfi tespit davası mahkemece kısmen kabul edilmiştir. Kabul edilen kısım yönünden temlik eden davalı banka davacı borçlu aleyhine icra takibi yapmakta haksız ise de, kötüniyetli olduğu ispatlanamamıştır. Bu durumda mahkemece anılan icra takip dosyasında kabul edilen kısım yönünden davacı lehine, davalı banka aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmemesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ankara 2. İcra Müdürlüğünün 2016/5512 sayılı icra takip dosyasına gelindiğinde, anılan icra takip dosyasında nakit alacağın tahsili talebi bulunmayıp, gayri nakit alacağın depo edilmesi talep edilmiştir. Gayri nakit alacak ise nakit alacaktan farklı olarak tahsili istenebilecek muaccel nitelikte bir alacak değildir. Davalı banka gayri nakit alacağın davacı borçludan tahsilini değil, depo edilmesini talep etmiştir. Bu durumda mahkemece icra takibine konu alacağın nakit alacak niteliğinde olmadığı, gayri nakit alacağın depo edilmesinin talep edildiği, gayri nakit alacağın ise tahsili istenebilecek muaccel bir alacak vasfı bulunmadığı, kötüniyet tazminatı koşullarının oluşmadığı gözetilerek davacının tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesinde gerekçe yönünden isabet görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında dava konusu Ankara 2. İcra Müdürlüğünün 2016/5512 sayılı icra takip dosyasında kötüniyet tazminatı talebinin reddine ilişkin gerekçe yönünden isabet görülmediğinden davacı vekilinin bir kısım kötüniyet tazminatı talebinin reddi karar gerekçesine yönelik istinaf itirazının kabulüne, davacı vekilinin sair istinaf itirazları ile temlik alan davalı …Ş. vekilinin tüm istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Temlik alan davalı …Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Temlik alan davalı …Ş.’den alınması gerekli olan 2.777,09 TL nispi, 59,30 TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 6.976,57 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 4.140,18 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde temlik alan davalıya iadesine,
3-Temlik alan davalı …Ş. tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B)1-Davacı vekilinin istinaf talebinin kötüniyet tazminatına ilişkin bir kısım gerekçe yönünden KABULÜNE,
2-Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/11/2020 tarih ve 2017/661 Esas 2020/709 Karar sayılı kararının kötüniyet tazminatına ilişkin bir kısım gerekçe yönünden KALDIRILMASINA, davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine,
3-Davanın KISMEN KABULÜNE, Ankara 2. İcra Müdürlüğü’nün 2016/5512 esas sayılı dosyası yönünden davacı tarafından davalı temlik alan … … … A.Ş. (temlik eden … … Bankası A.Ş.) aleyhine açılan davanın kabulü ile, anılan icra dosyasından dolayı davacının davalı temlik alan … … … A.Ş. (temlik eden … … Bankası A.Ş.)’ye borçlu olmadığının tespitine,
4-Davacının İİK. 72/5. maddesi gereğince tazminat talebinin reddine,
5-Ankara 2. İcra Müdürlüğü’nün 2016/5001 esas sayılı dosyası yönünden davacı tarafından davalı … aleyhine açılan dava hakkında ilk derece mahkemesince verilen karar istinafa getirilmediğinden anılan dava hakkında verilen karar kesinleşmekle yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
6-Ankara 2. İcra Müdürlüğü’nün 2016/5001 esas sayılı dosyası yönünden davacı tarafından davalı temlik alan … … … A.Ş. (temlik eden … … Bankası A.Ş.) aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile, anılan icra dosyası nedeni ile davacının anılan davalı temlik alan … … … A.Ş. (temlik eden … … Bankası A.Ş.)’ye 40.654,23 TL üzerinden borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
7-Davacının İİK. 72/5. maddesi gereğince tazminat talebinin reddine,
8-Davalı temlik alan … … … A.Ş. (temlik eden … … Bankası A.Ş.)’nin İİK. 72/5. maddesi gereğince tazminat talebinin reddine,
9-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 2.777,09 TL nispi, 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının davalı temlik alan … … … A.Ş.’den, diğer davalı … hakkında kesinleşen harç miktarı ile tahsilde tekerrür etmemek üzere ve diğer davalıyla müteselsil olması kaydıyla, alınarak hazineye irat kaydına
10-Ankara 2. İcra Müdürlüğü’nün 2016/5001 esas sayılı takip dosyası yönünden; davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 6.085,05 TL vekalet ücretinin, davalı … hakkında kesinleşen vekalet ücreti ile tahsilde tekerrür etmemek üzere, davalı temlik alan … … … A.Ş.temlik alan … … … A.Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine
11-Davanın reddedilen kısmı yönünden; davalı temlik alan … … … A.Ş. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 54.046,77 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile anılan davalıya verilmesine,
12-Ankara 2. İcra Müdürlüğü’nün 2016/5512 Esas sayılı takip dosyası yönünden; talep edilen alacağın gayri nakit alacak olduğu gözetilerek, davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalı temlik alan … … … A.Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine,
13-Davacı tarafından posta ve tebligat gideri olarak yapılan 117,60 TL yargılama giderinin, davalı … hakkında kesinleşen yargılama gideri ile tahsilde tekerrür etmemek üzere ve davalılardan müteselsilen tahsili kaydıyla, davalı temlik alan … … … A.Ş.’den tahsil edilerek davacıya verilmesine,
14-Davacının adli yardımdan faydalanması nedeni ile suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.250,00 TL bilirkişi ücreti, 198,20 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplamda 1.448,20 TL yargılama giderinin davalı … hakkında kesinleşen yargılama gideri ile tahsilde tekerrür etmemek üzere ve davalılardan müteselsilen tahsili kaydıyla, davalı temlik alan … … … A.Ş.’den tahsil edilerek HMK’nun 339. maddesi uyarınca hazineye irat kaydına,
15-Yatırılan gider avansından artan kısmın HMK’nun 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesine müteakip yatırana iadesine,
C)1-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-İlk derece mahkemesi kararının gerekçe yönünden kaldırıldığı gözetilerek davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/02/2022

….

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.