Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/498 E. 2023/277 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/270 Esas 2023/147 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/270
KARAR NO : 2023/147

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2020
NUMARASI : 2019/472 Esas 2020/607 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 16/09/2019
KARAR TARİHİ : 15/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/02/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptaline ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekil eden bankanın … Şubesi ile dava dışı şirket arasında imzalanan sözleşmeye istinaden kullandırılan krediden kaynaklı borcun ihtara rağmen ödenmemesi üzerine borçlu ve kefiller hakkında başlatılan takibe davalıların itirazlarının haksız olduğunu iddia ederek davalıların itirazlarının iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; borcun davalıların yetkili oldukları şirkete ait olduğunu, borçlu şirket hakkındaki Ankara Batı 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/724 esas sayılı dosyasında 27/03/2019 tarihinde konkordato kesin mühleti verildiğini, konkordato ve ödeme sürecinin devam ettiğini, davacı bankanın da dosyaya müdahil olarak katıldığını, alacaklılar listesine yazıldığını, borçların konkordato süreci sonunda bankaya ödeneceğini, bu durumda da davanın konusuz kalacağını, konkordato süreci bekletilmeden takip başlatılmasının haksız ve kötüniyetli olduğunu bildirerek konkordato dosyasının bekletici mesele yapılmasını ve haksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; kefaletin geçerli olduğu, dava dışı asıl borçlu ve kefillere usulüne uygun olarak ihtarname keşide edildiği ve tebliğ edilmiş olduğundan davacı bankanın TBK’nun 583 ve devamı maddelerine göre kefillere başvuru hakkının doğduğu, asıl borçlu hakkında konkordato mehli verilmesinin alacaklı bankanın borçluya başvurmadan kefillere başvurusuna engel olmadığı, bu nedenle konkordato talebinin sonucunun da beklenmesine gerek bulunmadığı, davalılar yönünden temerrüdün gerçekleştiği, alınan bilirkişi raporunda yapılan hesaplama sonucunda davacı bankanın davalı kefillerden 2.422.411,67 TL asıl alacak, 339.976,78 TL temerrüt faizi, 1.553,68 TL masraf olmak üzere 2.780.108,92 TL talep etme hakkının olduğu, davalı kefiller hakkında ipotek paraya çevrilmeden ve asıl borçlu hakkında takibe geçilmeden takip yapılabileceği, alacağın likit olduğu gerçekleriyle davanın kısmen kabulüne, davalıların 2.422.411,67 TL asıl alacak, 339.976,78 TL temerrüt faizi, 1.553,68 TL masraf olmak üzere toplam 2.780.108,92 TL’ye yapmış oldukları itirazların iptaline, taksitli ticari krediler ile rotatif kredilerden kaynaklanan toplam 2.361.772,55 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren %39 oranında, kredi kartı ve kredili mevduat hesabından kaynaklanan toplam 60.639,12 TL’ye takip tarihinden itibaren yıllık %33 oranında 1.553,68 TL masrafa ise takip tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine, yürütülecek faizlerle ilgili %5 BSMV’nin de davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, %20 icra inkar tazminatı olarak hesaplanan 484.482,33 TL’nin davalılardan alınmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece temerrüt tarihinin hatalı tespit edildiğini ve dolayısıyla temerrüt faizinin eksik hesaplandığını, yine genel kredi sözleşmesi hükümleri ve müvekkili bankaca TCMB’ye bildirilen faiz oranları dikkate alınması gerekirken bu hususun gözetilmemesinin hukuka aykırı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece yeterli inceleme yapılmadan hüküm tesis edildiğini, dava konusu alacak ipotek ile temin edilmiş olmasına rağmen müvekkilleri hakkında mükerrer takip yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporlarına karşı itirazlarının dikkate alınmadığını, davacı banka kötü niyetli olduğundan kötü niyet tazminatı taleplerinin kabulü gerektiğini, başvuru harcı, nispi karar ve ilam harcının müvekkillerinden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarnamesi, Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2019/10739 Esas sayılı dosyası, ipotek akit tablosu, hesap ekstreleri, bilirkişi raporları vs deliller dosya arasında mevcuttur.
Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2019/10739 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; dava dışı şirketle davacı bankanın şubesi arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine dayalı olarak davalı kefiller ile dava dışı şirket olan kefil aleyhine kredi borcundan kaynaklı 2.433.315,21 TL asıl alacak, 158.098,35 TL işlemiş akdi faiz, 265.582,08 TL işlemiş temerrüt faizi, 20.088,12 TL BSMV, 8.649,87 TL ihtarname masrafı olmak üzere 2.885.734,65 TL alacağın asıl alacağa işletilecek temerrüt faizi ile birlikte tahsili amacıyla ilamsız takip başlatıldığı, davalı kefillerin süresinde borca itirazları üzerine takibin durduğu, iş bu davanın İİK.nun 67. maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Dosya kapsamından, davacı bankanın şubesi ile dava dışı şirket arasında imzalanan kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun ödenmemesi üzerine davalı kefiller hakkında ilamsız takip başlatıldığı, davalı kefillerin itiraz etmesi üzerine takibin durduğu, davalı kefiller hakkında ipotek paraya çevrilmeden ve asıl borçlu hakkında takibe geçilmeden takip yapılabileceği, asıl borçlunun konkordato talep etmesinin kefiller hakkında başvuruyu engellemeyeceği, konkordato talebi ile ilgili davanın sonucunun beklenmesine gerek olmadığı, kefaletin geçerli olduğu anlaşılmaktadır.
Davalılar vekili süresinde vermiş olduğu katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinden sonra istinaf incelemesi için dava dosyası Bölge Adliye Mahkemesine gönderildikten sonra, 15/02/2023 tarihli UYAP üzerinden sunduğu dilekçe ile katılma yoluyla istinaf isteminden feragat ettiklerini bildirmiştir. Feragat, 6100 Sayılı HMK’nın 307. maddesi ve genel hükümler uyarınca istemde bulunanın talep sonucundan vazgeçmesidir. Dosyada mevcut vekaletnamede davalılar vekilinin istinaftan feragat yetkisinin olduğu anlaşılmıştır.
Başvuru hakkından feragati düzenleyen HMK’nın 349/2. maddesinde; “Başvuru yapıldıktan sonra feragat edilirse, dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmez ve kararı veren mahkemece başvurunun reddine karar verilir. Dosya, bölge adliye mahkemesine gönderilmiş ve henüz karara bağlanmamış ise başvuru feragat nedeniyle reddolunur.” hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda, dava dosyası istinaf incelemesi yapılmak üzere Bölge Adliye Mahkemesine gönderildikten sonra davalıların istinaf başvurusundan feragat edilmiş olmakla davalılar vekilinin istinaf isteminin feragat sebebiyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gelince;
Somut olayda davacı tarafça, davacı banka ile davalı şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin müteselsil kefili olan davalı gerçek kişiler ile asıl borçlu şirket hakkında başlatılan icra takibinin davalıların itirazı üzerine durduğu, davalılar vekilinin icra müdürlüğüne sunduğu bila tarihli dilekçesi ile icra dosyasına yaptıkları itirazdan vazgeçtiklerini bildirmesi nedeniyle işbu itirazın iptali davasının konusuz kaldığı, hal böyle olunca, davalılar hakkında davanın açılmasına davacı bankanın sebebiyet vermediği anlaşıldığından HMK’nun 331.maddesi gereğince yargılama giderlerinden davalılar sorumludur.
6100 sayılı HMK’nun 331/1.maddesinde ” Davanın konusuz kalması halinde davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini taktir ve hükmeder” Buna göre davanın konusuz kalması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır. Davanın konusuz kalması halinde mahkemenin yargılamaya devam ederek davanın açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumu ile dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama giderlerine mahkum etmesi gereklidir.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6/1.maddesinde ise ” Ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar davanın konusuz kalması halinde tarifede belirlenen ücretin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra konusuz kalması halinde ise tamamına hükmolunacağı” belirtilmiştir.
Eldeki davada mahkemece ön inceleme duruşması 19/02/2020 tarihinde yapılmış, davalılar ise ön inceleme tutanağının imzalanmasından ve hatta dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderildikten sonra itirazlarından vazgeçmişlerdir. Bu durumda AAÜT’nin 6/1.maddesi gereğince, dava ön inceleme duruşmasından sonra konusuz kaldığından ilk derece mahkemesince davacı yararına tarife ile belirlenen ücretin tamamı tutarında vekalet ücretine hükmedilmesi gereklidir.
Tüm bu nedenlerle davalılar vekilinin katılma yoluyla istinaf isteminin feragat nedeniyle reddine, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalılar vekilinin katılma yoluyla istinaf isteminin HMK’nın 349/2. maddesi gereği FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Davalılar tarafından yatırılan istinaf yoluna başvuru harcı ve istinaf karar harcı yatırmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile,
Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/12/2020 tarih ve 2019/472 Esas 2020/607 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1).b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
İstinaf konusu yapılmadığından asıl alacak esas alınarak ilk derece mahkemesince yapılan hesaplama yöntemine göre 2.422.411,67 TL asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı olarak hesaplanan 484.482,33 TL’nin davalılardan alınmasına,
3-Alınması gereken 179,90 TL karar ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından başvurma harcı ve icra peşin harcı yatırılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yargılama aşamasında yapılan 86,40 TL tebligat ve posta gideri, 1000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.086,40 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacının vekille temsil olunduğu anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
C)1-Davacı tarafından istinaf karar harcı yatırmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 35,38 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya iadesine,
3-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/02/2023

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.