Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/479 Esas 2023/719 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/479
KARAR NO : 2023/719
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2020
NUMARASI : 2018/565 Esas 2020/253 Karar
DAVACI-NAKİT ALACAK YÖNÜNDEN
TEMLİK EDEN :
VEKİLİ :
NAKİT ALACAK YÖNÜNDEN TEMLİK
ALAN DAVACI :
DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/08/2018
KARAR TARİHİ : 17/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/06/2023
Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı-nakit alacak yönünden temlik eden vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; geçerli bir kefalet akdi bulunmadığını, davacının tasdik edilmiş konkordatonun alacaklısı olduğunu, konkordatonun tasdiki kararının henüz kesinleşmediğini, anılan karar kesinleşmeksizin ödemeler başlanmasının talep edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, icra takibinin tasdik edilmiş konkordato projesine aykırı olduğundan geçerli olmadığını, muaccel bir borç bulunmadığını, asıl borçlu için muaccel hale gelmeyen borcun kefil için de muaccel hale gelmeyeceğini, bir kısım çekler davacıya iade edildiği halde risk oluşmadan davacının haksız olarak icra takibi başlattığını, faiz oranlarının hukuka aykırı olarak hesaplandığını, vadesi gelmemiş alacakların icra takibine konulduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, bilirkişi raporu ile davacının takip tarihi itibarıyla alacaklı olduğu asıl alacak, işlemiş faiz, bsmv’nin hesaplandığı, uygulanan faiz oranının krediye uygulanan fiili faiz oranının %50 fazlası üzerinden temerrüt faizi işletilebileceğinden bu yönde hesaplama yapıldığı, teminat mektupları yönünden 24.000,00 TL tutarında meri teminat mektubu riskinin bulunduğu, Yargıtay kararlarında kefillerin de teminat mektupları ya da gayrinakti kredilerden sorumluluğuna dair sözleşmede hüküm bulunması halinde kefillerin de teminat mektuplarından sorumlu olacağına dair içtihatların bulunduğu, asıl borçlu … firması kurum ve kuruluşlardan ihale almak suretiyle iş yapan mühendislik firması olduğu, kefillerin firmanın adından da anlaşılacağı üzere ihale almadıklarını bilmemelerinin hayatın olağan akışına aykırı bulunduğunu, firmanın temel gelir kaynağının ihale ile alınan yapım işleri olduğu, ihale alınıp sözleşme imzalanmasının teminat mektubunun verilmesine bağlı bulunduğu, kefillerin kefalet limitlerinin de dava konusu teminat mektubu tutarlarını kapsadığı, kefillerin de teminat mektubu tutarından sorumlu tutulması gerektiği, çek taahhüt kredisi nedeniyle sözleşmede hüküm bulunmadığı, davalıları çek taahhüt kredisinden sorumlu tutulamayacağı, alacağın likit olmadığı, borçlunun kötüniyetli olmaması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalıların icra takip dosyasına yapılan itirazlarının kısmen iptaline, takibin 43.273,84 TL asıl alacak, 15.649,85 TL işlemiş temerrüt faizi, 782,49 TL BSMV üzerinden, asıl alacağa uygulanacak %25,36 faiz oranı ve bu oranın %5 olan BSMV ile birlikte devamına, teminat mektubu tutarı olan 24.000,00 TL’lik tutarın faiz getirmeyen bir hesaba depo edilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, icra inkar tazminatının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Nakit alacak yönünden temlik alan davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin temlik eden bankadan sadece nakit kredi borçlarını temlik aldığını, gayri nakit kredi borçlarının temlik sözleşmesi kapsamında bulunmadığını, istinaf dilekçesinin temlik kapsamında olan nakit krediler yönünden verilen karara ilişkin olduğunu, ek rapora itirazlarının karşılanmadığını, genel kredi sözleşmelerinde faiz oranına açıkça yer verildiğini, taraflarca sözleşmenin ihtirazi kayıt şerhi konulmaksızın imzalandığını, davacının imzalanan sözleşme kapsamında faiz oranını belirleme ve yükseltme haklarını saklı tuttuğunu, ihtarnamelerde de %54 temerrüt faizi uygulanacağının belirtildiğini, tarafların ihtarnamelere itiraz etmediğini, sözleşme serbestisi kapsamında temerrüt halinde uygulanacak olan faiz oranının sözleşmede belirlenen faiz oranı olduğunun kabulü gerektiğini, bilirkişi raporunda alacağın taleplerinin oldukça altında hesaplandığını, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, nakit alacaklar ve gayri nakit alacaklar yönünden ayrıma gidilmemesinin temlik eden banka ile müvekkili lehine ve aleyhine hükmedilen vekalet ücreti yönünden hem alacağı hem de sorumlu olacağı miktarın belirsizliğine yol açtığını, uygulanabilir nitelikte olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davacı banka vekili istinaf dilekçesinde özetle; hesap kat ihtarnamesine borçlunun itiraz etmediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda çek yükümlülük bedellerinin depo edilmesi hakkında 2006 tarihli sözleşmede gerek asıl borçlu gerekse de kefiller yönünden hüküm bulunmadığı yönündeki değerlendirmenin de eksik inceleme sonucu olduğunu, taraflar arasında akdedilen 2009 tarihli sözleşmelerde çek riskine dair hükümler bulunduğunu, söz konusu sözleşmenin dosyaya ibraz edilmiş olmasına rağmen bu hususun nazara alınmayarak davalıların çek taahhüt kredisinden sorumlu tutulmadıklarını, bilirkişi raporunda asıl alacağa işleyecek faiz oranının %25,36 olarak nazara alınması ve buna paralel hüküm kurulmasının kabul edilemeyeceğini, taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmeleri ile hüküm altına alınan ve davalı tarafa ihtarnamede de belirtilen faiz oranının %54 olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, davalılar aleyhine %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; teminat mektubu riskleri için müvekkillerinin tamamının sorumlu oldukları yönündeki hatalı kabul ile hüküm kurulduğunu, oysa müvekkilleri…. Şti.’nin dava konusu alacağın asıl borçlusu olmayıp, müvekkili…’ın kefili konumunda olduklarını, diğer müvekkillerin genel kredi sözleşmesinde teminat mektubu kredisinin depo edilmesi hakkında kefillere yönelik hüküm bulunmaması dolayısıyla gayri nakdi teminat mektubu riskleri kapsamında hukuken sorumlu tutulamayacaklarını, ortada geçerli bir kefalet akdinin mevcut olmadığını, gayri nakdi riskler yönünden takip başlatılabilmesi için öncelikle gayri nakit kredilerin riskli duruma geldiğinin ve nakte dönüşme olasılığının kuvvetle muhtemel olduğu hususlarının ispat edilmesi ve bu yönde depo kararı alınması gereğinin somut olay bakımından karşılanmadığını, söz konusu teminat mektubu tutarları için henüz herhangi bir risk oluşmadığını, iddia olunan alacağın asıl borçlusunun müvekkili… olup, anılan müvekkilin 09/01/2014 tarihinde konkordato başvurusunda bulunduğunu, mahkemece bu talebin kabul edildiğini, sonrasında Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/04/2015 tarih ve 2014/553 Esas 2015/289 Karar sayılı ilamı ile konkordato ilanı tasdik edilmişse de söz konusu tasdik kararının Yargıtay 23. Hukuk Dairesince bozulduğunu, bozulma sonrası Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/300 Esasına kaydedilen konkordato projesinin tasdiki davasının belirlenen duruşma günü kendilerine tebliğ edilmeksizin duruşma yapıldığını, duruşmaya tarafımıza yasal tebligat yapılmamış olması sebebiyle katılamadığımız gerçeği dikkate alınmaksızın dosyanın işlemden kaldırılmasına, akabinde de davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulduğunu, temyiz incelemesinin henüz tamamlanmadığını, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/553 Esas sayılı dosyasına konu konkordatonun tasdiki kararının verildiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan İİK’nun 303. madde hükmü ve İİK’nun 308/c madde hükmüne göre konkordatonun tasdik kararı ile bağlayıcı hale geldiğini, bağlayıcı hale gelen konkordatonun, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburi olduğunu, dava konusu alacağın, müvekkili…’ın 09/01/2014 tarihli konkordato talebinden önce doğmuş olduğunu, bu itibarla konkordato talebinden önce doğmuş olmakla müvekkili hakkındaki konkordato kapsamında kalan işbu davaya konu alacakların tahsili için konkordato anlaşması dışında müvekkile başvurulmasının hukuken mümkün olmadığını, işbu davaya konu icra takibinin konkordatonun mecburiliği ilkesine aykırı olduğunu, İİK’nun 294. madde hükmüne göre mühlet içinde borçlu aleyhine hiçbir takip yapılamayacağını, evvelce başlamış takiplerin de duracağını, somut olayda ise müvekkili hakkındaki konkordato mühletinin henüz sona ermediğinin kabulü gerektiğini, İİK’nun 287. madde hükmü ile konkordato talebi üzerine en fazla üç aylık bir mühlet verileceği ve gerekli görülmesi durumunda da bu sürenin en fazla iki ay uzatılabileceği öngörülmüşse de bu noktada kanun koyucunun konkordato mühletine ilişkin temel amacının göz önünde bulundurulması gerektiğini, uzatma kararıyla birlikte öngörülen toplam 5 aylık süre geçmiş olsa bile konkordato tasdik davasının sonuçlanmasına kadar mühletin devam ettiğinin kabulünün telafisi imkansız mağduriyetlerin önlenebilmesi için büyük önem arz ettiğini, İİK’nun 304. madde düzenlemesi ile konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceğinin anlaşılması durumunda mahkemece karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebileceğinin hüküm altına alındığını, müvekkili hakkındaki konkordato tasdik davasının henüz sonuçlanmadığını, işbu dava konusu icra takibinin takip yasağının bulunduğu mühlet içinde başlatıldığının kabulü gerektiğini, somut olay bakımından faiz hesabında müvekkilinin konkordato talebi tarihi itibariyle yürürlükte bulunan İİK’nun 289/4. madde hükmünün göz önünde bulundurulması ve mühlet kararının verildiği tarih ile takip tarihi arasında faiz işlemeyeceğinin kabulü gerekirken bu hususun göz önünde bulundurulmadığını, takip öncesi dönem için yapılan faiz hesabının ve takip sonrası dönem için uygulanmasına hükmedilen sabit faiz oranının esasen yıllık değişen oranlarda faiz hesabı yapılması gerekliliğine aykırılık teşkil ettiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, müvekkilleri lehine %20 oranında tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2018/6312 sayılı icra takip dosyası, genel kredi sözleşmeleri, hesap kat ihtarı, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 16/09/2019 tarihli kök, 30/01/2020 ek rapor, alacak temlik sözleşmesi, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/553 Esas 2015/289 Karar sayılı dosyasının Uyap’tan gelen sureti, teminat mektup suretleri, davacı banka hesap hareketleri, ibraz edilmeyen 24 adet çek döküm listesi dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2018/6312 sayılı icra takip dosyası ile, davacı alacaklı tarafından davalı borçlular aleyhine toplam 75.509,73 TL nakit alacağın tahsili, 44.310,00 TL çekten kaynaklanan, 24.183,75 TL teminat mektubundan kaynaklanan gayri nakit alacağın depo edilmesi istemi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçlulara 28/05/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalıların 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde olacak şekilde davalıların 29/05/2018 tarihinde takibe konu borca itiraz ettikleri, işbu itirazın iptali davasının itiraz dilekçesinin alacaklı yana tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde 07/08/2018 tarihinde açıldığı dosya içeriği ile sabittir.
Davacı banka ile davalı… arasında 30/06/2009 tarihli 5.000.000,00 TL limitli, 25/08/2006 tarihli 5.000.000,00 TL limitli, 30/03/2009 tarihli 1.650.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmeleri imzalandığı, diğer davalıların sözleşmelerde müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu, kefaletlerin sözleşme tarihlerinde yürürlükte bulunan mülga BK’nun 484 vd. maddelerindeki şekil koşullarına uygun olduğu görülmüştür.
Dava tarihinden sonra 27/09/2018 tarihli alacak temlik sözleşmesi ile davacı … A.Ş. tarafından … A.Ş.’ye dava konusu alacak temlik edilmiş, davacı … A.Ş. vekili 21/02/2019 tarihli celsede dava konusu nakit alacağın temlik edildiğini, gayri nakit alacaklarının devam ettiğini beyan etmiş olup, … A.Ş. vekili de yargılama aşamasında ve istinaf dilekçesinde benzer doğrultuda beyanda bulunmuştur.
Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/553 Esas 2015/289 Karar sayılı dosyası ile, davacı… tarafından alacaklı olarak … A.Ş.’nin de yer aldığı konkordatonun tasdiki talebiyle açılan davada 22/04/2015 tarihinde davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/8856 Esas 2017/939 Karar sayılı karar ile kararın bozulmasına hükmedildiği, anılan bozma kararından sonra dosyanın mahkemenin 2018/300 Esas sırasına kaydının yapıldığı, yapılan yargılama sonunda davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, davacı vekilince temyiz kanun yoluna başvurulduğu, dosyanın halen Yargıtay’dan dönmediği, kararın kesinleşmediği dosya içeriğiyle sabittir.
Davacı tarafından davalılara gönderilen 10/03/2017 tarihli hesap kat ihtarnamesi ile 46.210,92 TL nakit alacağın ödenmesi, 119.682,50 TL, 290.198,66 Euro teminat mektuplarından kaynaklanan, 39.815,00 TL çekten kaynaklanan gayri nakit alacağın depo edilmesinin talep edildiği, ödeme ve depo için davalılara 24 saat atıfet süresi tanındığı, hesap kat ihtarnamesini davalı asıl borçlu ve kefillere 14/03/2017 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.
Banka kayıtları üzerinde yapılan inceleme ile hazırlanan bilirkişi kök raporunda, davalıların 16/03/2017 tarihinde temerrüte düştüğü, davacı bankanın 16/03/2017 temerrüt tarihinde spot kredilere uyguladığı en yüksek cari faiz oranının %20,29 olduğu, bu durumda uygulanacak temerrüt faiz oranının %25,36 olarak hesaplandığı, nakit alacağın tazmin edilen teminat mektubundan kaynaklandığı, takip tarihi itibarıyla davacının 43.273,84 TL asıl alacak, 15.649,85 TL işlemiş faiz, 782,49 TL BSMV olmak üzere toplam 59.706,18 TL alacaklı olduğu, masrafa ilişkin belge bulunmadığı, 24.000,00 TL teminat mektubu riski bulunduğu, asıl borçlu hakkında genel kredi sözleşmelerindeki hükümler karşısında takdirin mahkemede olduğu, kefiller hakkında teminat mektubunun deposuna ilişkin sözleşmede hüküm bulunmadığı, davacının takip tarihinde çekten kaynaklı 44.310,00 TL gayri nakit alacağı var ise de, genel kredi sözleşmelerinde kefil ve asıl borçlu yönünden hüküm bulunmadığı tespit edilmiştir.
Bilirkişi ek raporunda kök rapordaki görüş tekrar edilerek 25/08/200 tarihli genel kredi sözleşmesinin … A.Ş., 30/03/2009 ve 30/06/2009 tarihli genel kredi sözleşmelerinin ise … A.Ş. tarafından devralınan … ile imzalandığı, teminat mektupları … A.Ş. tarafından verildiğinden 25/08/2006 tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca fiilen uygulanan en yüksek cari faizin %25 fazlasının temerrüt faizi olarak esas alındığı, çekler ve teminat mektuplarının … A.Ş. tarafından verildiği yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağı bulunduğunu, davalıların icra takibine itirazlarının haksız olduğunu iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, yukarıda özetlenen kararda belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında genel kredi sözleşmeleri akdedildiği, davalıların kredi borcunu ödememesi üzerine davacı bankanın kredi hesabını kat ettiği, alacağın tahsili talebiyle dava konusu icra takibini başlattığı, davalıların icra takibinde borca itiraz ettiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, takip tarihi itibarıyla davacının davalılardan genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağı bulunup bulunmadığı, alacak var ise miktarı, alacağın davalılardan talep edilip edilemeyeceği, temerrüt faiz oranı, davalı asıl borçlu… hakkında açılan konkordatonun tasdiki davasının işbu dava üzerindeki etkisi hususlarından kaynaklanmaktadır.
Nakit alacak yönünden temlik alan davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf itirazları incelendiğinde, yukarıda açıklandığı üzere dosyaya ibraz edilen alacak temlik sözleşmesinde nakit-gayri nakit alacak ayrımı yapılmaksızın dava konusu alacağın … A.Ş. tarafından … A.Ş.’ye temlik edildiği belirtilmiş ise de, yargılama aşamasında … A.Ş. Vekili nakit alacağın temlik edildiğini, gayri nakit alacağın devam ettiğini bildirmiştir. … A.Ş. vekili de yargılama aşamasında ve istinaf dilekçesinde benzer yönde beyanda bulunmuştur. Bu durumda işbu davada … A.Ş.’nin nakit alacak yönünden temlik alan davacı, … A.Ş.’nin ise gayri nakit alacak yönünden davacı, nakit alacak yönünden ise temlik eden davacı olduğu kabul edilerek bu kabul çerçevesinde Dairemizce istinaf incelemesi yapılmıştır.
Mahkemece kabul edilen kısım yönünden yargılama aşamasında vekille temsil edilen davacı lehine, reddedilen kısım yönünden ise yargılama aşamasında vekille temsil edilen davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. Vekalet ücretine hükmedilmesi sırasında ise açılan davada nakit ve gayri nakit alacak talebinin bulunduğu, gayri nakit alacak yönünden … A.Ş. davacı iken, nakit alacak yönünden … A.Ş.’nin davacı olduğu hususlarının gözetilmesi gerekecektir. Mahkemece ise vekalet ücreti takdiri sırasında nakit, gayri nakit alacak ayrımı yapılmadığı gibi anılan temlik hususunun da gözetilmemiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Öte yandan hüküm altına alınan nakit alacak likit, bir başka anlatımla bilinebilir ve hesaplanabilir nitelikte olduğundan nakit alacak yönünden temlik alan davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken mahkemece davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş ise de nakit alacak yönünden temlik alan davacı vekilince bu yönde istinaf itirazı ileri sürülmediğinden bu husus eleştirilmekle yetinilmiş, Dairemizce yeniden kurulan hüküm sırasında aleyhe istinaf itirazı bulunmadığı gözetilerek hüküm altına alınan nakit alacağa ilişkin icra inkar tazminatı talebi reddedilmiştir.
Davacı banka vekilinin çekten kaynaklanan gayri nakdi alacağa yönelik istinaf itirazı incelendiğinde; yargılama aşamasında alınan bilirkişi kök ve ek raporları ile takip tarihi itibarıyla bankanın çeklerden kaynaklanan 44.310,00 TL gayri nakit alacağı bulunduğu tespit edilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda genel kredi sözleşmelerinde çek yönünden açık depo hükmü bulunmadığı gerekçesiyle çekten kaynaklanan gayri nakdi alacak yönünden davanın reddine hükmedilmiştir.
Davalıların bilirkişi tarafından tespit edilen çekten kaynaklanan gayri nakit alacağın depo edilmesinden sorumlu tutulabilmesi için taraflar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmelerinde çeke ilişkin açık depo hükmünün bulunması gerekir. Sözleşme hükümleri incelendiğinde ise, çekten kaynaklanan gayri nakdi risk tutarlarının depo edilmesinden davalı asıl borçlu ve kefillerin sorumlu olduklarına ilişkin sözleşmelerde açık düzenleme bulunmamaktadır.
Hüküm altına alınan gayri nakit alacak yönünden davacı – nakit alacak yönünden temlik eden yararına icra inkar tazminatına hükmedilemeyecektir.
Bu durumda mahkemece sözleşme hükümleri karşısında davalıların bilirkişi tarafından tespit edilen çekten kaynaklanan gayri nakit alacak miktarının depo edilmesinden sorumlu olmadıkları, davalıların icra takibine itirazlarının çekten kaynaklanan gayri nakit alacak yönünden haklı olduğu, hüküm altına alınan gayri nakit alacak yönünden davacı – nakit alacak yönünden temlik eden yararına icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği gözetilerek anılan kısım yönünden yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davalılar vekilinin istinaf itirazlarına gelindiğinde; Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/553 Esas 2015/289 Karar sayılı dosyası ile, davacı… tarafından alacaklı olarak … A.Ş.’nin de yer aldığı konkordatonun tasdiki talebiyle açılan davada davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine ise Yargıtay 23. Hukuk Dairesince karar bozulmuştur. Bozma ilamı üzerine dosya mahkemenin 2018/300 Esas sırasına kaydı yapılmış, yapılan yargılama sonunda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Anılan karar ise henüz kesinleşmemiştir.
Bu durumda mahkemece, davalı asıl borçlu… hakkında verilen bir konkordato tasdik kararı bulunmadığı, Yargıtay bozma ilamı ile Ankara 2. Asliye Ticaret mahkemesince verilen konkordato tasdik kararının ortadan kaldırıldığı gibi verilen geçiçi/kesin mühlet kararı da bulunmadığı, anılan davalı hakkında icra takibi başlatılması ve takibin devamında yasal bir engel olmadığı gözetilerek işin esasına girilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Öte yandan yukarıda açıklandığı üzere, yargılama aşamasında alınan bilirkişi kök ve ek raporları ile takip tarihi itibarıyla bankanın teminat mektubundan kaynaklanan 24.000,00 TL gayri nakit alacağı bulunduğu tespit edilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda asıl borçlu… – … firmasının kurum ve kuruluşlardan ihale almak suretiyle iş yapan mühendislik firması olduğu, kefillerin firmanın adından da anlaşılacağı üzere ihale almadıklarını bilmemelerinin hayatın olağan akışına aykırı bulunduğunu, firmanın temel gelir kaynağının ihale ile alınan yapım işleri olduğu, ihale alınıp sözleşme imzalanmasının teminat mektubunun verilmesine bağlı bulunduğu, kefillerin kefalet limitlerinin de dava konusu teminat mektubu tutarlarını kapsadığı, kefillerin de teminat mektubu tutarından sorumlu tutulması gerektiği gerekçesiyle teminat mektubuna ilişkin gayri nakit alacak yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalıların bilirkişi tarafından tespit edilen teminat mektubundan kaynaklanan gayri nakit alacağın depo edilmesinden sorumlu tutulabilmesi için taraflar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmelerinde teminat mektubuna ilişkin açık depo hükmünün bulunması gerekir. Taraflar arasında akdedilen 30/06/2009 tarihli genel kredi sözleşmesinin 46/1.d, 25/08/2006 tarihli genel kredi sözleşmesinin 33/1.11, 30/03/2009 tarihli genel kredi sözleşmesinin 46/1.d maddelerinde bankanın teminat mektubundan kaynaklanan gayri nakit alacağının depo edilmesini müşteriden talep edebileceği açıkça hükme bağlanmış ise de, kefillerin teminat mektubundan kaynaklanan gayri nakit alacağın depo edilmesinden sorumlu olduklarına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece, sözleşme hükümleri karşısında davalı asıl borçlu…’ın bilirkişi tarafından tespit edilen teminat mektubundan kaynaklanan gayri nakit alacak miktarının depo edilmesinden sorumlu olduğu, anılan davalının icra takibine itirazının teminat mektubundan kaynaklanan gayri nakit alacak yönünden haksız olduğu, diğer davalı kefillerin ise genel kredi sözleşmelerinde kefillerin teminat mektubundan kaynaklanan gayri nakit alacağın depo edilmesinden sorumlu olduklarına ilişkin bir hüküm bulunmadığı, bilirkişi tarafından tespit edilen teminat mektubundan kaynaklanan gayri nakit alacak miktarının depo edilmesinden kefil olan davalı şirketlerin sorumlu olmadığı, anılan davalıların icra takibine itirazının teminat mektubundan kaynaklanan gayri nakit alacak yönünden haklı olduğu gözetilerek hüküm kurulması gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında davalı asıl borçlu… hakkında gerekçe yönünden, diğer davalılar hakkında ise esas yönünden isabet görülmemiştir.
Reddedilen nakit alacak yönünden davacı banka icra takibi başlatmakta haksız ise de, kötü niyetli olduğuna ilişkin davalıların bir iddiası bulunmadığı gibi, bu yönde sundukları bir delil de bulunmadığından davalıların kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine hükmedilmesi isabetlidir.
Davalılar vekili ile davacı – nakit alacak yönünden temlik eden vekilinin istinaf itirazının kamu düzenine aykırılık yönünden incelenmesine geçildiğinde, hükmün infazda tereddüt oluşturup oluşturmadığının incelenmesi kamu düzeni ile ilgilidir. 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesi “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesini içermektedir.
Davacı yan dava dilekçesinde nakdi ve gayrı nakdi alacağa yönelik başlatılan icra takibine davalıların haksız itirazının iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Bir başka anlatımla davacının dava dilekçesinde icra takibi dışında, gayri nakdi alacağın ayrıca depo edilmesi yönünde bir talebi bulunmamaktadır. Mahkemece ise, teminat mektubundan kaynaklanan gayri nakit alacak yönünden davalıların sorumlu olduğu belirtilerek 24.000,00 TL gayri nakdi alacağın bankada açılacak faiz getirmeyen bir hesaba depo edilmesine karar verilmiştir. Bu durum itirazın iptali kararının sonucu olan takip dolasıyla depo kararından ayrı bağımsız bir depo kararı niteliğini taşımakla HMK’nun 26. maddesi uyarınca talep aşımı niteliğinde olduğu gibi infazda tereddüt yaratacak nitelikte olduğundan re’sen gözetmek gerekmiştir.
Nakit alacak yönünden temlik alan davacı vekili, davacı – nakit alacak yönünden temlik eden vekili, davalılar vekilinin temerrüt faiz oranına yönelik istinaf itirazı incelendiğinde; dava konusu icra takibinde davacı bankanın temerrüt faizi talebi %54’dür.
Taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinin 36. maddesinde temerrüt faizinin bankanın borçlu cari hesaplara uyguladığı en yüksek faiz haddinin % 25 fazlası olduğu hükme bağlanmıştır.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile davacı bankanın temerrüt tarihinde fiilen uyguladığı en yüksek cari faiz oranının % 20,29 olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda bankanın somut olayda uygulayabileceği temerrüt faiz oranı bilirkişi tarafından tespit edilen bankanın fiilen uyguladığı en yüksek cari faiz oranının %25’inin ilavesi ile bulunan %25,36 oranı olacaktır.
Bu durumda mahkemece temerrüt faiz oranının davacı bankanın temerrüt tarihinde fiilen uyguladığı en yüksek cari faiz oranına, bu oranın %25’i oranında ilave edilmek suretiyle tespit edilen %25,36 oranının temerrüt faizi olarak esas alınması gerektiği, hesap kat ihtarnamesine davalı borçluların itiraz etmemiş olmasının hesap kat ihtarında yer alan % 54 temerrüt faiz oranını davalıların kabul ettiği sonucunu doğurmayacağı gözetilerek temerrüt faiz oranı yönünden yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Dairemizce yeniden kurulan hüküm sırasında, hüküm altına alınan nakit alacak yönünden nispi, gayri nakit alacak yönünden ise maktu karar ilam harcı ayrı ayrı hüküm altına alınmıştır.
Tüm bu nedenlerle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık da gözetilerek kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kamu düzenine aykırılık da gözetilerek kaldırılmasına, taraf vekillerinin sair istinaf itirazlarının reddine, davanın kısmen kabulüne, aleyhe istinaf itirazı bulunmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, gayri nakit alacak yönünden icra inkar tazminatı talebinin reddine, davalıların kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık da gözetilerek KABULÜNE,
2-Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/06/2020 tarih ve 2018/565 Esas 2020/253 Karar sayılı kararının kamu düzenine aykırılık da gözetilerek KALDIRILMASINA, taraf vekillerinin sair istinaf itirazlarının reddine,
B)1-Davanın KISMEN KABULÜNE, Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2018/6312 sayılı icra takibine davalıların nakit alacak yönünden itirazlarının 43.273,84 TL asıl alacak, 15.649,85 TL işlemiş temerrüt faizi, 782,49 TL BSMV olmak üzere toplam 59.706,18 TL yönünden iptaline, takibin anılan miktar üzerinden 43.273,84 TL asıl alacağa %25,36 temerrüt faizi ve bu oranın %5 BSMV’si uygulanmak suretiyle devamına,
2-Davalı… yönünden teminat mektubuna ilişkin 24.000,00 TL gayri nakdi alacağa yapmış olduğu itirazın iptali ile 24.000,00 TL gayrinakdi alacağın bankada açılacak vadesiz bir hesaba depo edilmesine imkan verecek şekilde takibin devamına,
3-Fazlaya ilişkin nakit ve gayri nakit talep yönünden davanın reddine,
4-Aleyhe istinaf itirazı bulunmadığından nakit alacak yönünden temlik alan davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
5-Gayri nakit alacak yönünden icra inkar tazminatı talebinin reddine,
6-Davacı bankanın icra inkar tazminatı talebinin reddine,
7-Davalıların kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine,
8-Harçlar Kanunu gereğince nakit alacak yönünden alınması gereken 4.078,52 TL nispi karar ve ilam harcından dava dosyasında peşin alınan 2.094,55 TL ile 364,67 TL icra peşin harcının mahsubu ile bakiye 1.619,30 TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak Hazineye irat kaydına,
9-Harçlar Kanunu gereğince gayri nakit alacak yönünden alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının davalı…’dan alınarak Hazineye irat kaydına,
10-Temlik alan davacı tarafından yapılan 2.094,55 TL peşin harç ile 364,67 TL icra peşin harcının davalılardan müteselsilen alınarak temlik alan davacıya verilmesine,
11-Temlik alan davacı tarafça yapılan 600,00 TL bilirkişi ücreti, 76,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 776,50 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranı gözetilerek 613,99 TL’sinin davalılardan müteselsilen alınarak temlik alan davacıya ödenmesine, bakiye kısmın temlik alan davacı üzerinde bırakılmasına,
12-Davalılar tarafından posta ve tebligat gideri olarak yapılan 35,50 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranı gözetilerek 7,43 TL’sinin temlik alan davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, bakiye kısmın davalılar üzerinde bırakılmasına,
13-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren temlik alan davacı yararına kabul edilen nakit alacak yönünden takdir edilen 9.552,99 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak temlik alan davacıya verilmesine,
14-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davacı … A.Ş. yararına teminat mektubuna ilişkin kabul edilen gayri nakit alacak yönünden takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı…’tan alınarak davacı … A.Ş.’ye verilmesine,
15-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına reddedilen nakit alacak yönünden takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin temlik alan davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
16-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına reddedilen gayri nakit alacak yönünden takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacı … A.Ş.’den alınarak davalılara verilmesine,
17-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
C)1-Davalılar tarafından istinaf karar harcı olarak yatırılan 1.430,00 TL nispi istinaf karar harcının talep halinde davalılara iadesine,
2-Davalılar tarafından istinaf aşamasında yargılama gideri olarak yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının temlik alan davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
3-Davalılar tarafından istinaf aşamasında posta gideri olarak yapılan 19,25 TL posta giderinin davadaki haklılık oranı gözetilerek 4,03 TL’sinin temlik alan davacıdan tahsil edilerek davalılara verilmesine, bakiye kısmın davalılar üzerinde bırakılmasına,
D)1-Temlik alan davacı tarafından istinaf karar harcı olarak yatırılan 269,89 TL istinaf karar harcının talep halinde temlik alan davacıya iadesine,
2-Temlik alan davacı tarafından istinaf aşamasında yargılama gideri olarak yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalılardan müteselsilen alınarak temlik alan davacıya verilmesine,
3-Temlik alan davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan başka bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
E)1-Davacı … A.Ş. tarafından istinaf karar harcı olarak yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacı … A.Ş.’ye iadesine,
2-Davacı … A.Ş. tarafından istinaf aşamasında yargılama gideri olarak yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalılardan müteselsilen alınarak davacı … A.Ş.’ye verilmesine,
3-Davacı … A.Ş. tarafından istinaf aşamasında posta gideri olarak yapılan 62,00 TL posta giderinin davadaki haklılık oranı gözetilerek 20,60 TL’sinin davalı…’tan tahsil edilerek davacı … A.Ş.’ye verilmesine, bakiye kısmın davacı … A.Ş. üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 17/05/2023
Başkan – Üye – Üye Zabıt Katibi
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.