Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/473 Esas 2023/1548 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/473
KARAR NO : 2023/1548
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/11/2020
NUMARASI : 2013/189 Esas -2020/622 Karar
TEMLİK EDEN :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
TEMLİK EDEN :
VEKİLLERİ
DAVA : İtirazın İptali (GKS’ne dayalı kullandırılan krediden)
DAVA TARİHİ : 22/03/2013
KARAR TARİHİ : 02/11/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/11/2023
Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle davanın davalı … hakkında açılan davanın kısmen kabulüne, davalı … aleyhine açılan davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı temlik alan davacı vekili ile davalı … vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; temlik eden banka ile dava dışı asıl borçlu şirket ile imzalanan genel kredi sözleşmesinde davalıların müşterek ve müteselsil kefil olarak yer aldığı, davalı …’ın kefalet limitinin 160.000 TL, diğer davalının 110.000 TL olduğunu, dava dışı asıl borçluya kullandırılan kredilerin hesap kat ihtarına rağmen ödenmemesi üzerine alacaklarının tahsili amacıyla davalıların da yer aldığı borçlular aleyhine Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2012/15163 (eski esas 2007/6301) sayılı dosyasında başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiklerini ileri sürerek itirazlarının iptali ile % 40’tan az olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunarak, dava konusu icra takibinde alacaklının hangi sözleşmeden dolayı ne kadar alacaklı olduğunun bertilmediğini, davalının imzası bulunmayan sözleşmelerden de sorumlu tutulmaya çalışıldığını, kat ihtarının davalıya tebliğ edilmediğinden temerrüt oluşmadığını savunarak davanın reddi ile %20 kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunarak, davalının dava dışı asıl borçlu şirketin ortaklığından ayrılması nedeniyle kefaletinin son bulduğunu, davalı tarafça imzalandığı iddia edilen 100.000 TL limitli genel kredi sözleşmesindeki imzanın davalıya ait olmadığını, davalıya kat ihtarı tebliğ edilmediğini, icra takibinde talep edilen asıl alacak ve işletilen faizin fahiş olduğunu savunarak davanın reddi ile %40’tan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, 19.02.2020 tarihli bilirkişi 2. ek raporuna ve toplanan tüm delillere göre; genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan kredi alacağının davalılardan tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemiyle açılan davada, davalı … yönünde yapılan değerlendirmede; anılan davalının imzasının bulunduğu 100.000 TL limitli genel kredi sözleşmesi yönünden imza inkarında bulunduğu, ispat yükü kendisinde olan davacının imzanın davalı …’a ait olduğunu ispatlayamadığı, davalı …’un kefil olarak imzası bulunan 10.000 Limitli genel kredi sözleşmesi yönünden ise icra takibine konu edilen nakdi ve gayrinakdi alacağın anılan sözleşmeden kaynaklanmadığı benimsenen bilirkişi raporu ile sabit olduğundan davalı … yönünden açılan davanın reddine, davacı anılan davalı hakkında icra takibi yapmakta haksız olsa da kötüniyetli kabul edilmeyeceğinden davalı …’un kötüniyet tazminatı talebinin koşulları oluşmadığından reddi gerektiği, davalı … yönünden yapılan incelemede; benimsenen bilirkişi raporunda belirtildiği üzere icra takibinde talep edilen nakdi alacağın, davalının kefil olarak imzasının bulunduğu, 15.11.2002 tarihli 60.000,00 TL ve 24.12.2003 tarihli 100.000,00 TL limitli sözleşmelerden kaynaklanmadığından davalıdan talep edilemeyeceği, dava konusu icra takibinde deposu talep edilen ve icra takibi sırasında dava açılmadan evvel nakde dönüştüğü anlaşılan 11/12/2003 tanzim tarihli 14.468,00 TL tutarlı ve 30/12/2002 tanzim tarihli 96.092,00 TL tutarlı teminat mektuplarının davalı Mustafa’nın kefaletinin bulunduğu sözleşmeler kapsamında düzenlendiğinden bahsi geçen nakde dönenen teminat mektubu bedellerinden davalı Mustafa’nın sorumlu olduğu, diğer deposu talep edilen teminat mektuplarının davalı …’nın kefaletinin bulunmadığı genel kredi sözleşmeleri kapsamında düzenlendiğinden davalı …’dan talep edilemeyeceği, alacağı temlik eden banka ile kefiller arasındaki sözleşmeye göre temerrüt faizi belirlenemediğinden mektupların tazmin tarihinden itibaren avans faiz talep edilebileceği, dava konusu borca mahsuben takip ile dava tarihi arasında ipotekli taşınmaz satışından tahsilat sağlanması nedeni ile borcun dava tarihi itibari ile belirlenmesi gerektiği, buna göre hesaplama yapan ve benimsenen bilirkişi raporunda hesaplandığı üzere, davalı …’nun 22.03.2013 dava tarihi itibari ile 11.676,86 TL ana para, 2.241.39 TL işlemiş faiz ve faizin %5 BSMV si 112,06 TL olmak üzere toplamı olan 14.030,31 .TL borçlu olduğu, kabul edilen kısım yönünden alacak likit olmakla davacının icra inkar tazminatı talebinin yerinde olduğu, davacı taraf icra takibi yapmakta kısmen haksız olsa da kötüniyetli kabul edilmeyeceğinden davalı …’nın kötüniyet tazminatı talebinin koşulları oluşmadığından, reddi gerektiği gerekçesiyle, davalı … aleyhine açılan davanın reddine, davalının kötü niyet tazminat talebinin koşulları oluşmadığından reddine, davalı … yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile; davalı … ‘un Ankara 7 İcra Müdürlüğünün 2012/15163 sayılı dosyasına vaki itirazının kısmen iptali ile, takibin; takipten sonra davadan önce nakde dönüşen teminat mektubu bedellerinden davadan önce yapılan tahsilat tutarı düşüldükten sonra bakiye kalan 11.676,86 TL ‘nin 24/01/2012 tarihinden işleyecek avans faiz ve faizin %5 BSMV’sinin tahsili sureti ile devamına, Fazlaya ilişkin istemin reddine, hükmolunan tutarın %40’ı oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, kötü niyet tazminat talebinin koşulları oluşmadığından reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Hükme esas alınan 19.02.2020 tarihli bilirkişi raporundaki davalıların borç sorumluluğuna ilişkin görüş ve tespitlerin kabul edilemeyeceğini, zira davaya konu kredi sözleşmelerinin cari hesap şeklinde işleyen krediler olması sebebiyle dosya kapsamında yer alan hesap hareketlerini gösterir excel listesi, kefillerin açılmış açılacak bütün krediler için sorumluluklarını kabul ettiklerine dair süresiz sözleşme hükümleri ile sabit olduğundan işbu excel listesi üzerinden hesaplama yapılması halinde alacağın varlığı ve miktarı tespit edilebilecekken hukuka, usul ve yasaya aykırı tespitlere yer veren bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkiline icra takip dosyasında 14.08.2007 tarihinde ödeme emrinin tebliğine yasal sürede itirazın yapıldığı 15.08.2007 tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde davanın açılmadığını, davanın 22.03.2013 tarihinde açıldığını, hatta icra dosyasının takipsizlikle işlemden kaldırıldığını, davacı tarafça dilekçeler aşaması tamamlandıktan ve hatta ön inceleme duruşması tamamlandıktan sonra belge sunulmasının veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi için gereken açıklamayı yapmasının usulen mümkün olmadığını, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacı tarafından süresinde davasını ispata yarayacak belgeler sunulmamış olup süresinden sonra sunulan belgelere muvafakat edilmediği açıkça bildirildiği halde ilk derece mahkemesince süresinden sonra sunulan belgelere dayanılarak karar verildiğini, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda yer alan tespit ve hesaplamalar hatalı olup, bu rapora göre hüküm verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda takipten sonra davadan önce nakde dönüşen teminat mektupları yönünden müvekkilinin sorumluluğunun tespitine karar verilmesinin doğru olmadığını, teminat mektuplarının depo edilmesine ilişkin talepte bulunulabilmesi için genel kredi sözleşmesinde açık hüküm bulunması gerektiğini, takip tarihi itibarıyla henüz mer’i olan teminat mektupları ile ilgili kefil olan müvekkilinin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, dava tarihinden önce nakde dönüşen takip tarihi itibarıyla mer’i bulunan teminat mektupları sebebiyle itirazın iptali istemiyle açılan bu davada müvekkilinin sorumlu tutulmasının yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporundaki hesaplamanın da hatalı olduğunu, müvekkilinin kefalet limiti 160.000,00 TL olup takip dosyasında 24.01.2012 tarihinde aynı borca mahsuben sağlanan 175.600,00 TL tahsilatın müvekkilinin kefalet limitinin üzerinde olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin davacıya ödemesi gereken bir tutarın da bulunmadığını, mektuplar tazmin olduğunda müvekkiline ihtar gönderilmediğinden tazmin bedeline tazmin tarihinden itibaren faiz işletilmesinin de doğru olmadığını, işletilen faiz oranını fahiş olduğunu, kefil olan müvekkilinden avans faizi talep edilemeyeceğini, kabul edilen faiz oranı ve türünün de hatalı olduğunu, müvekkilinden BSMV tahsilinin de doğru olmadığını, müvekkili aleyhine likit olmayan takip konusu alacak sebebiyle icra inkar tazminatına ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, genel kredi sözleşmesine istinaden dava dışı asıl borçlu şirkete kullandırılan nakdi ve gayri nakdi kredi alacağının davalı müteselsil kefillerden tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. Maddesi gereğince iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davalı … hakkında açılan davanın reddine, davalı … hakkında açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Dava konusu Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2012/15163 (eski esas 2007/6301) sayılı icra takip dosyasında; temlik eden banka tarafından davalıların da yer aldığı borçlular aleyhine; davalı borçlu …’nun 160.000 TL’lik GKS gereği, davalı borçlu …’ün 110.000 TL’lik GKS gereği sorumlu olduğu bildirilerek; 113.276,44 TL anapara ,19.625.14 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 132.901,58 TL’nin tahsili ve 176.366,00 TL’lik meri teminat mektubu bedellerinin faizsiz hesapta blokesi, tazmini halinde tazmin tarihinden tahsil tarihinde kadar işleyecek %60 temerrüt faiziyle tahsili talepli olarak 24/07/2007 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığı, davalıların süresinde icra takibine itiraz ettiği, icra takibinin işlemsiz bırakılması nedeniyle işlemden kaldırıldığı ve yine temlik eden tarafından 10/09/2012 tarihinde yenilenerek yukarıda belirtilen esasa kaydolunduğu, davalı borçluların itiraz dilekçelerinin alacaklıya tebliğ edilmediği böylece davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulu kredi sözleşmeleri ve kat ihtarının incelenmesinde; davalılardan …’ün 13.12.2001 tarihli 10.000,00 TL ve 26.12.2001 tarihli 100.000,00 TL, diğer davalı …’nun 15.11.2002 tarihli 60.000,00 TL ve 24.12.2003 tarihli 100.000,00 TL limitli sözleşmelerde davalıların müteselsil kefil olarak imzalarının bulunduğu, bunun yanında davalıların imzasının bulunmadığı, dava dışı asıl borçlu şirket imzalanan 15.11.2002 tarihli 160.000,00 TL, 02.01.2004 tarihli 30.000,00 TL, 22.12.2004 tarihli 2.000.000,00 TL, 22.04.2005 tarihli 2.000.000,00 TL, 28.03.2005 tarihli ve 2.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmelerinin de bulunduğu, hesap kat ihtarının davalılara tebliğ olunamadığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince yargılama sırasında alınan bankacılık işlemleri konusunda uzman … tarafından düzenlenen 12/03/2018 tarihli kök rapor ile 19/11/2018 tarihli ek raporda belirtilen eksiklerin ikmalinden sonra düzenlenen 19/02/2020 tarihli 2. ek raporda özetle; dava ve takip konusu alacağı temlik eden banka şubesi olan … … Şubesi’nde yerinde inceleme yapılması gerekmişse de bankanın … Şubesinin kapandığı, şubenin bazı hesaplarının … Şubesine devredildiği, … Şubesi ile yapılan temasta ise dava konusu kredilere ilişkin belgelerin Genel Müdürlükte veya alacağı temlik alan … Şirketinde olduğunun bildirilmesi üzerine yerinde inceleme yapılamadığı belirtilerek dava konusu borcun davalı …’ün kefaletinin bulunmadığı sözleşme döneminde kullandırılan kredilerden kaynaklanması nedeniyle anılan davalının borçtan sorumlu olmadığı, diğer davalı …’nun ise icra takibine konu edilen nakit kredilerin imzasının bulunmadığı sözleşmelerden kaynaklanması nedeniyle sorumlu olmayıp, takip konusu kredi borçlarından sadece kefaletinin bulunduğu sözleşme döneminde kullandırılan gayri nakdi kredilerin nakde dönmesi nedeni ile 2 adet teminat mektup tazmin bedellerinden sorumlu olduğu, alacağı temlik eden banka ile kefiller arasındaki sözleşmeye göre temerrüt faizi belirlenemediğinden mektupların tazmin tarihinden itibaren avans faizi talep edilebileceği, dava konusu borca mahsuben takip ile dava tarihi arasında ipotekli taşınmaz satışından tahsilat sağlanması nedeni ile borcun dava tarihi itibari ile hesaplandığı, bu çerçevede davalı …’nun 22.03.2013 dava tarihi itibari ile 11.676,86 TL ana para, 2.241.39 TL işlemiş faiz ve faizin %5 BSMV si 112,06 TL olmak üzere toplamı olan 14.030,31 .TL borçlu olduğu, Mahkemece takibin devamına karar verilmesi halinde 11.676,86 TL ana para üzerinden işleyecek avans faizi ve faizin %5 BSMV si ile takibin devamının talep edilebileceği bildirilmiştir.
Uyuşmazlık, itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü sürede açılıp açılmadığı, dava konusu ilamsız icra takip dosyasında talep olunan nakdi ve mer’i teminat mektuplarının depo edilmesinden doğan gayri nakdi kredi alacağına itirazın iptali istemiyle açılan davada gayri nakdi kredi alacağının tahsili için açılan itirazın iptali davasında davalı müteselsil kefillere husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği, nakdi kredi alacağından davalıların kefil sıfatıyla sorumlu tutulup tutulamayacakları noktalarında toplanmaktadır.
İtirazın iptali davası İİK’nın 67. Maddesi gereği, takipte ödeme emrinin alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü sürede açılması gerekir. Oysa dava konusu Ankara Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2012/15163 (eski esas 2007/6301) sayılı icra takip dosyasında ödeme emrinin davalı …’ya 14.08.2007 tarihinde, davalı …’e 16.08.2007 tarihinde tebliği ile davalı …’nın 15.08.2007, davalı …’un 17.08.2007 tarihinde icra dairesine ibraz ettikleri ödeme emrine itiraz dilekçelerinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği icra takip dosyasından anlaşılmış olmakla, bu durumda anılan kanun maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlamayacağından, 22.03.2013 tarihinde açılan eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığının kabulü gerekmiştir.
Öncelikle davalı müteselsil kefillerden nakdi ve gayri nakdi kredi alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemiyle açılan davada davacı temlik alan varlık şirketinin aktif husumetinin bulunup bulunmadığının tartışılması gerekmektedir. Zira, davanın taraflarının sıfata (husumet) sahip olmaları dava şartı değildir, ancak hakkın özüne dair bir itiraz olduğundan, mahkemece sıfat yokluğunun yargılamanın her aşamasında ve resen gözetilmesi gerekir (KURU/ARSLAN/YILMAZ; Medeni Usul Hukuku, 24. baskı, Ankara 2013, s. 224-225).
Bilindiği üzere itirazın iptali istemiyle açılan dava dava konusu ilamsız icra takibine sıkı sıkıya bağlı olup takip tarihi itibarıyla alacak miktarı ve alacaklı ve borçlu sıfatının belirlenmesi gerekir. Dava konusu ilamsız icra takibinde davalı … ve davalı … müteselsil kefil olup davacı banka tarafından nakdi alacağın yanı sıra meri teminat mektuplarının depo edilmesine ilişkin gayri nakdi kredi alacağının da tahsili istenmiştir. Takip dosyasında yer alan 11.04.2008 tarihli temlik sözleşmesinde davacı banka nakdi alacağı temlik alan varlık şirketine temlik etmiş ise de mer’i teminat mektuplarının depo edilmesine ilişkin gayri nakdi kredi alacağını kendi uhdesinde bırakmış, temlik etmemiştir. Bu durumda davacı temlik alan şirketin dava ve takip konusu gayri nakdi kredi alacağı yönünden dava tarihi itibarıyla davalı müteselsil kefillere karşı açmış olduğu itirazın iptali davasında aktif husumet ehliyeti bulunmamaktadır. Eş deyişle, eldeki itirazın iptali davasında dava konusu icra takip dosyasındaki 11.04.2008 tarihli temlik sözleşmesinde gayri nakdi kredi alacağını kendi uhdesinde tutan … alacaklı, davacı sıfatıyla gayri nakdi kredi alacağına vaki itirazın iptalini talep etme hakkına sahiptir. Bu durumda takip konusu mer’i gayri nakdi kredi alacağına davalı müteselsil kefiller tarafından yapılan itirazın iptaline de karar verilmesini isteyen temlik alan Dünya … AŞ’nin dava tarihinde bu alacak yönünden alacaklı eş deyişle davacı sıfatı bulunmadığından aktif husumet yokluğu sebebiyle davalı kefiller hakkındaki davasının reddine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin ilk derece mahkemesince işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu durumda dava ve takip konusu gayri nakdi kredi alacağı yönünden davacı vekilinin davalı … hakkındaki istinaf başvurusu ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık yönünden yapılan incelemede HMK’nın 355. Maddesi gereği kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf başvurusu ise dosyada yer alan davacı vekili tarafından 14.12.2018 tarihli dilekçe ekinde sunulan hesap hareketlerini gösterir excel tablosuna göre dava ve takip konusu nakdi ve gayri nakdi kredi alacağının hesaplanmamasına ilişkindir. İlk derece mahkemesince yargılama sırasında bankacılık işlemleri konusunda uzman bilirkişiye dava ve takip konusu nakdi ve gayri nakdi kredi alacağını kullandıran ilgili banka şubesi kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılarak gerektiğinde incelenen belgelerden suret alınması yetkisi tanınmak suretiyle yapılan bilirkişi incelemesinde; temlik eden bankanın kapatılan … Şubesinin devredildiği … Şubesi ile temlik eden bankanın Genel Müdürlüğü’nden ve davacı temlik eden … AŞ’den temin edilen belgelere göre hesaplama yapılması yerinde görülmüş, davacı tarafından sunulan söz konusu excel tablosunun eldeki davanın taraflarına ve alacak tutarlarına ilişkin veri içermediği, dolayısıyla dava ile ilgili bulunduğu anlaşılmadığından dava konusu nakdi ve gayri nakdi kredi alacağının belirlenmesinde esas alınmaması da yerindedir. Ayrıca, her ne kadar kredi sözleşmelerinde kefaletlerin doğmuş ve doğacak borçlar için de geçerli olduğu, kredi sözleşmelerinin süresiz olduğu kabul edilmekte ise de asıl borçlu ile yeni bir sözleşme yapılarak yeni bir kredi kullandırılması halinde, yeni sözleşmede kefaletleri bulunmayan eski kefillerin sorumluluğuna gidilemez. (bkz. Emsal mahiyette Yargıtay 11. HD’nin 2011/5684 Esas-2012/13371 Karar sayılı kararı)
Dava ve takip konusu nakdi kredi alacağının davalı-müteselsil kefillerden tahsili için açılan davada yapılan değerlendirmede; davalı …’ün imzasının bulunduğu 26.12.2001 tarihli 100.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi altında kefil sıfatıyla atılı imzasını reddetmiştir. İspat yükü kendisine olan davacı alacaklı söz konusu sözleşmenin aslını ibraz edemediğinden işbu sözleşmedeki kefalet imzasının davalıya ait olduğunu kanıtlayamamıştır. Kaldı ki hükme esas alınan 19.02.2020 tarihli bilirkişi 2. Ek raporunda takip konusu nakdi kredi alacağının davalının kefaletinin bulunmadığı sözleşmeler kapsamında kullandırıldığı belirlenmiştir.
Ayrıca, dava konusu ilamsız icra takibinde talep olunan nakdi kredi alacağı, ancak davalı …’nun kefalet imzasının bulunduğu genel kredi sözleşmeleri kapsamında dava dışı asıl borçlu şirkete kullandırılmış ise kefil sıfatıyla sorumluluğu söz konusu olacaktır. O halde davacı temlik eden banka takip ve dava konusu nakdi kredi alacağının davalının müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu genel kredi sözleşmesinden/sözleşmelerinden kaynaklandığını ispatla yükümlüdür. İlk derece mahkemesince yargılama sırasında usul ve yöntemine uygun olarak alınan Dairemizce objektif, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunan 19.02.2020 tarihli bilirkişi 2. ek raporunda da tespit edildiği üzere, takip konusu nakdi kredi alacağının davalının kefalet imzasının bulunmadığı genel kredi sözleşmelerinden kaynaklandığı tespit edilmiş olmakla davalının takip ve dava konusu nakdi kredi alacağından dolayı kefil sıfatıyla sorumluluğu doğmamıştır. O halde davalılar hakkında nakdi kredi alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiş, bu sebeplerle davacı vekilinin nakdi kredi alacağına ilişkin istinaf sebeplerinin reddine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; dava ve takip konusu nakdi kredi alacağına ilişkin davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. Maddesi gereği esastan reddine, dava ve takip konusu gayri nakdi kredi alacağı yönünden davacı vekilinin davalı … hakkındaki istinaf başvurusu ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık yönünden yapılan incelemede HMK’nın 355. Maddesi gereği ayrı ayrı kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen karar HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi gereği kaldırılarak dava ve takip konusu gayri nakdi kredi alacağı yönünden davacının davalılar hakkında açmış olduğu itirazın iptali davasında aktif husumet ehliyeti bulunmadığından reddine, gayri nakdi kredi alacağının tahsili için açılan davada İİK’nın 67. Maddesi gereği koşulları oluşmadığından davalı … vekilinin kötü niyet tazminatı, davalı … vekilinin kaldırma kararının sebep ve şekli gözetilerek öteki istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına dair davanın esası hakkında yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-İstinafa başvuran davacı-temlik alan vekilinin nakdi kredi alacağı yönünden davalılar hakkındaki istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarnca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinafa başvuran davalı … vekili ile davacı-temlik alan vekilinin dava ve takip konusu gayri nakdi kredi alacağına ilişkin istinaf başvurularının kamu düzenine ilişkin yapılan değerlendirme sonucunda HMK’nın 355. Maddesi gereği ayrı ayrı KISMEN KABULÜNE,
3-Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 09.11.2020 tarihli ve 2013/189 Esas-2020/622 Karar sayılı davalılar hakkında açılan itirazın iptali davasında gayri nakdi kredi alacağına ilişkin verilen kararın KALDIRILMASINA,
B) 1-Dava ve takip konusu gayri nakdi kredi alacağına vaki itirazın iptali istemiyle davalı-kefiller hakkında açılan itirazın iptali davasında davacı temlik alan varlık şirketinin aktif husumeti bulunmadığından REDDİNE,
Dava ve takip konusu gayri nakdi kredi alacağı yönünden İİK’nın 67. Maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından, davalı … vekilinin kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
2-Davalı-kefiller hakkında nakdi kredi alacağının tahsili için açılan itirazın iptali davasının ayrı ayrı reddine,
Davalılar vekillerinin kötü niyet tazminat taleplerinin koşulları oluşmadığından ayrı ayrı reddine,
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken davada talep olunan gayri nakdi kredi alacağı için belirlenen 269,85 TL maktu karar harcının dava konusu ilamsız icra takip dosyasında peşin alınan 664,50 TL peşin harçtan mahsubu ile fazla alınan 394,65 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacı temlik alana iadesine, (dava dilekçesi ekinde varlık şirketinden harç alınmamış)
4-Yargılamada vekil ile temsil olunan davalılar yararına davada reddolunan nakdi alacak yönünden ret sebebi ortak olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 3. Ve 13/1. Maddeleri uyarınca tek belirlenen 16.575,65 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
5-Yargılamada vekil ile temsil olunan davalılar yararına davada reddolunan gayrinakdi alacak yönünden ret sebebi ortak olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 3. Ve 7/2. Maddeleri uyarınca tek belirlenen 17.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine
6-Davacı tarafından yapılan 281,20 TL posta masrafı, 600,00 TL bilirkişi masrafı ve icra takip dosyasında alınan 13,10 X2 başvuru harcı olmak üzere toplam 907,4 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı … tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine
8-Davalı … tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
9-HMK’nın 333.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya iadesine,
10-Davalı … hakkındaki kaldırma kararının sebebi ve şekli gözetilerek öteki istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına,
C)1-Karar tarihinde yürürlükte bulunun 492 sayılı Harçlar Kanunu’ nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvuranda haksız çıkan davacı taraftan takip ve dava konusu nakdi kredi alacağı yönünden alınması gereken 269,85 TL istinaf maktu karar harcından başlangıçta alınan 59,30 TL’ nin mahsubu ile bakiye 210,55 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
2-İstinafa başvuran davalı … tarafından yatırılan 205,48 TL istinaf nispi karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde kendisine iadesine,
3-Kaldırma kararının niteliği ve itirazın iptali davasındaki haklılık durumu gözetilerek davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinafa başvuran davalı … tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine, varsa kullanılmayan istinaf gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran taraflara iadesine,
5-İstinafa başvuran davacı temlik alan tarafından gayri nakdi kredi alacağı için ayrı istinaf maktu karar harcı yatırılmadığından iadesi hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinafa başvuran davalı … yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde verilecek dilekçe ile Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 02/11/2023
Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.