Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/467 E. 2021/853 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ… 12.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2020
NUMARASI :…
DAVA : Şirketin ihyası
DAVA TARİHİ : 31/12/2018
KARAR TARİHİ : 23/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2021

Taraflar arasındaki şirketin ihyası istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı …’nce süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin resen terkin edilen ve ihyası talep olunan……. pay sahibi ve aynı zamanda imzaya yetkili iki ortağından biri olduğunu, ……. Müdürlüğünce 27.10.2014 tarihinde ticaret sicilinden re’sen terkin edildiği tarihte şirketin devam etmekte olan Ankara 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin…. esas sayılı dosyasında derdest davası bulunduğunu ileri sürerek….’nin derdest olan davası sonuçlanıncaya kadar ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı sicil müdürlüğü temsilcileri cevap dilekçesinde özetle; şirketin 23.10.2014 tarihinde TTK’nın geçici 7. Maddesi hükmüne uygun olarak re’sen sicilden terkin edildiğini, şirketin TTK’nın 547/2. Maddesi gereği ek tasfiye ile tasfiye olunarak şirkete tasfiye memuru atanması gerektiğini, bu davanın açılmasına sebebiyet vermeyen ve yasal hasım konumunda olan müvekkili aleyhine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, savunarak davanın reddine, yasal hasım konumunda olan müvekkili kurum aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmemesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; dava, Ticaret sicil kaydı TTK Geçici 7. Maddesi uyarınca terkin edilmiş şirketin ihyasına ilişkin olup … Müdürlüğünün … ticaret sicil numarasında kayıtlı olan …ni Ankara 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin……esas sayılı dosyasında derdest davasının mevcut olduğu, bu nedenle davacının davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu, TTK’nun geçici 7/1 maddesinde terkin sebepleri sınırlı olarak sayılmış olup, 5174 sayılı yasanın 10. Ve 32. Maddeleri kapsamında odaca kaydın silinmesinin bu madde kapsamında olmadığı, kaldı ki geçici 7/4-a maddesi uyarınca şirket yetkilisine usulüne uygun ihtarat yapıldığının da ispatlanamadığı, bu haliyle dava konusu şirket hakkında uygulanmaması gereken TTK geçici 7 maddesi uygulanmış olması sebebiyle 7/15. maddedeki süre sınırlamasının dikkate alınamayacağı gerekçesiyle davacının davasının kabulüne …. ihyasına, dava açılmasına yanlış işlem yaparak davalı sebebiyet verdiğinden davalının yargılama giderinden sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … temsilcileri istinaf dilekçesinde özetle; 30.12.2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan…. Silinmesine İlişkin Tebliğin 5/d ve 6102 sayılı yasanın geçici 7/b. maddesine dayanılarak … Müdürlüğü’nün …. sicil numarasına kayıtlı ….. usul ve yasaya uygun olarak 18/05/2004 tarihli … Kanunu’nun 10.ve 32. Maddelerine göre adreslerin ve durumların tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler kapsamında re’sen 23/10/2014 tarihinde re’sen sicilden terkin edildiğini, TTK’nın geçici 7. Maddesinin 4/a maddesi gereği şirkete tebliğe çıkarılan ihtarın 03.07.2014 tarihinde “taşınmış” notuyla iade edildiğini, ihtarın ayrıca 07.07.2014 tarihli … Gazetesi’nde ilan edildiğini, bu durumda usul ve yasaya uygun olarak şirketin sicilden re’sen terkin edildiğini, şirketin terkin tarihinde şirket derdest davalarının, alacak ve borçlarının kendileri tarafından bilinmesi mümkün olmadığından Müdürlüğün davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, şirketin geçici 7. Maddesindeki prosedüre uygun olarak hukuka uygun şekilde kapatıldığını, geçici 7. Maddenin 15. Maddesi hükmü uyarınca davanın açıldığı tarih itibarıyla 5 yıllık hak düşürücü sürenin de dolmuş olduğunu, şirketin TTK’nın 547/2. Maddesi hükmü gereği ek tasfiye hükümlerine göre tasfiyesinin sağlanarak tasfiye memuru atanması gerekirken şirketin ihyasına karar verilmesinin de doğru olmadığını, yasal hasım konumundaki müvekkili aleyhine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; 6102 sy. TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca ticaret sicilinden re’sen terkin edilen limited şirketinin ihyası istemine ilişkindir.
6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesi uyarınca, şirket alacaklıları ve hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplerle dayalı olarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilirler. Eldeki dava her ne kadar ihyası istenen şirketin sicilden re’sen terkin edildiği 23/10/2014 tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içinde 31/12/2018 tarihinde açılmış olmakla dava süresindedir.
6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde anonim ve limited şirketlerin hangi şartlarda sicilden resen terkin edileceği düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrası uyarınca 1.7.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Madde hükmüne göre anonim şirketler, 559 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, 6102 Sayılı TTK’nın yürürlük tarihinden önce veya 1.7.2015 tarihine kadar münfesih olmaları, aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılamaması, TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması sebebiyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle resen terkin edilebilirler. Ticaret sicil müdürlüklerince kapsam dahilindeki şirketlere bir ihtar gönderilir. Bu şirketler tasfiye memuru bildirdikleri takdirde maddede gösterilecek usulde tasfiye edilecek olup, ihtara rağmen tasfiye memuru bildirmeyen şirketlerin unvanı ise ticaret sicilinden re’sen silinir.
Ticaret Sicil Müdürlüğünden celp edilen kayıtların incelenmesinde şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7.maddesi gereğince 18/05/2004 tarihli ve … sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Kanunu gereğince kaydının 23/10/2014 tarihinde silindiği, anlaşılmaktadır.
5174 Sayılı … Kanunun 10.maddesinde “Odalara kayıt zorunluluğu bulunanlar, durumlarında meydana gelen ve Türk Ticaret Kanununa göre tescil ve ilânı gereken her türlü değişikliği, gerçekleşmesinden itibaren bir ay içinde, kayıtlı oldukları odalara bildirmek zorundadır. Ticaret siciline tescili zorunlu olup da yasal şekil ve sürede tescil ettirilmemiş olan bir hususu haber alan ilgili oda, bu yasal zorunluluğu yerine getirmeyenlerin durumlarını gerekli sicil değişikliklerinin yapılması için ilgili ticaret sicil memurluğuna bildirir. Ticaret sicil memurluğu, bu bildirim üzerine gerekli işlemleri yapmakla yükümlüdür.
İçinde bulunulan yıldan önceki iki yıldan itibaren adresleri ve durumları tespit edilemeyenler ile bu süre zarfında aidat ödemeyen üyelerin isimleri, oda yönetim kurulu kararıyla, meslek grupları ve seçmen listelerinden silinir; aidat tahakkukları durdurulur. Bu fıkra hükmünün gereğinin her yılın ocak ayı içinde yerine getirilmesinden oda yönetim kurulu sorumludur. ” hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıdaki fıkrada anılan oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret sicil kaydının re’sen silinmesi için ticaret sicil memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemezler.
Ticaret sicilinden re’sen veya işin bırakılması halinde üyenin talebi üzerine kayıt silinmesine ilişkin ilânlar … Gazetesinde ücretsiz olarak yayımlanır.” hükmünü içermektedir.
30.12.2012 gün ve …. sayılı resmi gazetede yayınlanan ” Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş ….Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in
1. Maddesinin d bendi ” 18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı … Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.” ifadesi ile kanunda olmayan bir hali tebliğ ile düzenlemiştir.
TTK’unun geçici 7. Maddesinde “1/7/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır” denilmek sureti ile ancak kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirketin tasfiyesi TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre tasfeyi edileceği belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu madde belirtilen sınırlı hallere mühhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Bu nedenle tadadi nitelikteki (numerus clausus) bu haller dışındaki durumlarda geçici 7. Maddeye göre değil TTK veya ilgili kanunlardaki tasfiye usulünü uygun tasfiye yapılacaktır. Maddenin geçici ve istisnai oluşu göz önüne alındığında anılan maddeki sayılan hallerin tadadi olduğu ve genişletilmeye tabi tututalamayacağı veya genişletici yorumda bulunulamayacağı açıktır. Kanunun istisnai tasfiye usulüne (geçici 7. Maddeye göre) tabi olacağını belirtmediği bir hal ikincil bir düzenleme ile de olsa geçici 7. madde kapsamına alınamaz. HGK’nun 14/06/2017 tarih ve …karar sayılı kararında ” …Diğer taraftan normlar hiyerarşisi dikkate alındığında daha alt basamakta yer alan ve tamamen idarenin düzenleyici tasarrufu niteliğinde olan yönetmelikle, daha üst basamakta bulunan ve yasama organı tarafından objektif, soyut ve genel nitelikte bir yasama tasarrufu niteliğinde bulunan kanuna aykırı düzenleme getirilmesi mümkün değildir. Yönetmelik kaynağını kanundan alır ve ancak kanunun uygulanmasını gösterir. Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin, yönetmelikle ihdası ve bu yolla kanunun önüne geçen bir uygulamanın benimsenmesi hukukun genel teorisine de aykırıdır” denilmek sureti ile yönetmeliğin kanunla çelişen hükümlerinin değil kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Özetle ikincil düzenlemeler dayandıkları kanun maddelerine aykırı olamaz ve çelişen hallerde ikincil düzenleme hükümleri dikkate alınmaz ve kanun hükümleri uygulanır. (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2… karar, Yargıtay 11. HD 24/09/2018 gün ve … sayılı ilamı)
Doktrinde de bu çelişkiye dikkat çekilerek tebliğdeki düzenlemenin kanuni dayanağının bulunmadığı ve kanundaki sayımın sınırlı olduğu vurgulanmıştır. (… Anonim Şirketlerin İnfisahı, sayfa 350-351, dipnot 251 atfı Çalışkan s. 200; Ş. Anonim Şirketlerde Tasfiyeden Dönme, sayfa 168 dipnot 418-aynı yöndeki atıf Karaman Coşgun s.316,) O halde, geçici 7. maddede tahdidi olarak sayılan silinme sebepleri arasında yer almayan ihyası istenen şirketin oda kaydının silinmesine dayanılarak davalı sicil tarafından söz konusu terkin işleminin gerçekleştirilmesi anılan yasa maddesine açıkça aykırıdır.
Öte yandan davalı sicil müdürlüğü geçici 7. maddeye göre tesis ettiği işleme gerekçe olarak oda kaydının silinmesini göstermiş ve işlemlerini de bu çerçevede yapmıştır. Yapılan işlemler geçici 7. Maddenin 4/a fıkrasındaki usule göre de yerine getirilmemiş, silinme işlemi nedeniyle şirketi temsil ve ilzama yetkili … ve … ihtar gönderilmemiştir. Ayrıca terkin işleminin gerçekleştiği tarihte ihyası istenen şirket tarafından 10.06.2014 tarihinde zayi belgesi verilmesi istemiyle Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …esas sırasında kayıtlı dava derdest olduğundan, anılan şirketin sicilden re’sen terkini aynı zamanda geçici 7/2. Maddesine de aykırılık teşkil etmektedir. Açıklanan bu nedenlerle esasen ihyası istenen şirketin sicilden terkin koşulları oluşmadığı halde TTK’nın 7. maddesine aykırı olarak dosyada yer alan ticaret sicili kayıtlarına göre ihyası istenen şirket halen faal iken davalı sicil terkin işlemini gerçekleştirmiş olduğundan, ilk derece mahkemesince şirkete tasfiye memuru atanmaksızın şirketin ihyasına karar verilmesinde ve usulsüz terkin işlemini gerçekleştiren davalı … sicil müdürlüğü aleyhine HMK’nın 326/1. Maddesi gereği yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş, davalı sicilin bu yöndeki istinaf sebebine itibar edilmemiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 20/11/2017 tarih ve …. karar sayılı emsal içtihatı).
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı … Sicil Müdürlüğü temsilcilerinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … Sicil Müdürlüğün istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gereken 59,30 TL istinaf maktu karar harcı başlangıçta istinafa başvuran davalı taraftan peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı … Sicil Müdürlüğü tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/06/2021.

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.