Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/459 E. 2023/356 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/459 Esas 2023/356 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/459
KARAR NO : 2023/356

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/11/2020
NUMARASI : 2019/759 Esas 2020/742 karar
DAVACI : … –
VEKİLİ :
DAVALI : … – …
VEKİLLERİ :
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2019
KARAR TARİHİ : 09/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/03/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddine yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekilleri tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket hakkında Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/690 esas sayılı dosyasında 28.09.2018 tarihli ara karar ile geçici mühlet kararı verildiğini, müvekkili şirketin … Şubesi’ndeki hesabında bulunan 618.220,40-TL üzerine davalı bankanın hukuka aykırı olarak bloke koyduğunu, müvekkili şirketin konkordato talep etmesi sebebiyle konulan blokenin İcra İflas Kanunu hükümlerine aykırı olduğunu, konulan bloke sebebiyle müvekkilinin tasarruf hakkının hukuka aykırı olarak engellendiğini, blokedeki miktarı tahsil amacıyla davalı aleyhine icra takibine girişildiğini, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini beyan ederek, itirazının iptaline, takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılan ve Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen konkordato talepli davada geçici mühlet ve konkordato kararına karşı yapılan itiraz dilekçesinde de belirtildiği üzere müvekkili banka ile dava dışı ….Ltd. Şti. arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine davacının kefil olduğunu, davacının müvekkili bankaya olan muaccel kefalet borcu nedeniyle akdedilen sözleşme uyarınca müvekkili bankanın sözleşmeden kaynaklanan rehin hakkı kapsamında davacının hesaplarının kullanıma açılmadığını, bu nedenle aleyhlerine yapılan takibe itiraz edildiğini, sözleşmenin 11.7.1 maddesi uyarınca blokenin haklı nedene dayandığını savunarak davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre; itirazın iptali istemiyle açılan davada, takip tarihi itibariyle davalı banka tarafından davacının mevduat hesabında bulunan 618.220,90-TL’lik alacağın banka tarafından herhangi bir alacağa mahsup edilmediği, bu suretle davacı alacağının doğmadığı, böylelikle davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı nazara alınarak, her ne kadar bloke kaldırılmış ise de, eldeki dava blokenin kaldırılması amacıyla açılan muazaranın giderilmesi istemli bir dava olmadığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına değil, hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiş, yine davacının icra takibine kötüniyetli giriştiği sabit olmadığından davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi yönündeki davalı isteminin İİK. 67. maddesi gereğince reddine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine, davalı vekilinin kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirket hakkında Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/690 esas sayılı dosyasında 28.09.2018 tarihli ara karar ile geçici mühlet kararı verildiğini, müvekkili şirketin … Şubesi’ndeki hesabında bulunan 618.220,40-TL üzerine davalı bankanın hukuka aykırı olarak bloke koyduğunu, konkordato sürecinde bulunan müvekkili şirketin alacaklarına haksız ve hukuka aykırı olarak bloke konulması sebebiyle müvekkilinin zarara uğradığını, mahkemece her ne kadar paranın bir yerde kullanılmadığı belirtilmiş ise de ilgili para ayrıca bloke edilmiş olup müvekkilinin bu parayı kullanamadığını, alınan bilirkişi raporunda da blokeli hesapta bulunan bu paranın başka alacağa mahsup edilmediğinin belirlendiğini, davalı bankanın da dava aşamasında bu parayı iade ettiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesince verilen karar kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığı gibi müvekkili lehine yasal koşulları oluştuğu halde kötü niyet tazminatına hükmedilmemiş olmasının da doğru olmadığını, nitekim davadan sonra bloke kaldırılarak hesaptaki para davacıya ödenmiş olmakla davanın konusuz kaldığını, davacının takip ve dava tarihi itibarıyla kötü niyetli olduğunu, davacının icra/dava tarihi itibarıyla GKS’den doğan kefaleti bulunduğundan müvekkili bankanın GKS’den kaynaklanan rehin, takas, mahsup haklarını kullanmasının usul ve yasaya uygun olduğunu, müvekkili lehine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davacı şirketin davalı banka nezdindeki bloke konulan hesabındaki paranın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Dosya kapsamından; dava konusu Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün 2019/13925 Esas sayılı icra takip dosyasında; davacı şirket tarafından davalı borçlu banka hakkında 10.10.2019 tarihinde haksız olarak bloke konulan ve kullanılamayan mevduat alacağı 618.220,90 TL asıl alacak ve 46.956,23 TL (%9 adi faiz oranı ile birlikte) toplam 665.177,13 TL’nin tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine davalı-banka vekili tarafından borca ve ferilerine itiraz edildiği, itiraz üzerine icra takibinin durduğu görülmüştür.
İlk derece mahkemesince alınan bankacılık işlemleri konusunda uzman bilirkişi … tarafından düzenlenen 16.10.2020 havale tarihli bilirkişi raporunda; davacının dava dışı … …. Şti. İle davalı banka arasında imzalanan 30.11.2017 tarihli ve 1.000,000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil olarak imzalandığı, davacının mevduat hesabına 04.10.2018 tarihinde hesap blokesi konulduğu, bu tarihte hesapta bulunan miktarın 27.272,47 TL olduğu, bloke hesap blokesi şeklinde olduğundan hesapta bulunan ve daha sonra hesaba yatırılacak olan tüm paralarda blokeli durumda olacağı, davalı bankanın bloke konulmasına neden olan alacağının, dava dışı ……Ltd. Şti. Lehine kullandırılan 485.000,00 TL tutarlı bir adet kesin ve süresiz teminat mektubu alacağından doğduğu, takip tarihi 10.10.2019 tarihi itibarıyla davacının dava konusu blokeli mevduat hesabının bakiyesi 618.220,90 TL olup herhangi bir alacağa mahsup edilmediği, takip tarihi itibarıyla dava dışı asıl borçlunun 485.000,00 TL teminat mektubu borcu ve toplam 5.303,35 TL teminat mektubunun komisyonu ve ferileri olmak üzere toplam 490.303,35 TL borcu bulunduğu, davacının takipte talep ettiği %9 adi faiz oranı üzerinden işlemiş toplam faiz alacağı toplamının ise 46.861,40 TL olarak belirlendiği bildirilmiştir.
Somut olayda, davacı şirketin konkordato talebi üzerine Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28.09.2018 tarih ve 2018/690 esas sayılı ara kararı ile davacıya İİK. 286 vd. Maddeleri uyarınca 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verildiği, davalı bankanın … Şubesi nezdinde bulunan davacıya ait hesaba, dava dışı … …Ltd. Şti. ile davalı banka arasında akdedilen 30.11.2017 tarihli genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olması sebebiyle işbu kredi sözleşmesinden doğan alacağın tahsili için davacı kefilin mevduat hesabına 04.10.2018 tarihinde bloke koyduğu, bloke konulan miktarın 618.220,90-TL olduğu, dava açıldıktan sonra blokenin davalı tarafından kaldırıldığı ve hesapta bulunan bu paranın 22.06.2020 tarihinde davacıya iade edildiği, dosya kapsamı ile sabit olup, taraflar arasındaki ihtilafın konkordato sürecinde bulunan davacının mevduat hesabına konulan bloke konulmasının İcra İflas Kanunu ve taraflar arasında akdedilen sözleşmeye uygun olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, davacı şirketin dava dışı şirket ile davalı banka ile arasındaki genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olması sebebiyle işbu kredi sözleşmesine istinaden asıl borçlu şirkete kullandırılan kesin ve süresiz teminat mektubundan doğan kredi alacağı sebebiyle davacı şirketin davalı banka nezdindeki mevduat hesabına konulan blokenin hukuka uygun olup olmadığı, işbu bloke konulan alacağın tahsili için itirazın iptali davası açmakta davacının hukuki yararının bulunup bulunmadığı, noktalarında toplanmaktadır.
Bankalar kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede aynı veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür (5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun 61.maddesi). Buna göre davalı bankadaki mevduatı talep ettiği halde ödenmeyen davacının icra takibine girişmesinde hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir. Kaldı ki davacı şirketin konkordato prosedürü kapsamında konkordato komiserince yazılı olarak talep edildiği halde davalı bankaca bloke konulan davacı şirkete ait mevduat hesabındaki bu para ödenmemiş, bunun üzerine davacı şirket tarafından söz konusu mevduat hesabındaki paranın tahsili için dava konusu ilamsız icra takibine girişilmiştir. Nitekim eldeki davanın açıldığı 27.12.2019 tarihinden sonra davacıya ait hesapta bulunan bloke yargılama sırasında davalı bankaca 22.06.2020 tarihinde kaldırılmıştır. Bu durumda konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin ilk derece mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeplerle davacı vekilinin istinaf sebeplerinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Dava konusu bloke konulan hesap davacı şirketin davalı banka nezdindeki mevduat hesabı olduğuna göre icra takibine konu alacak İİK’nın 67. Maddesi anlamında likit (bilinebilir, belirlenebilir) nitelikte olduğu gibi davalı bankanın da takibe itirazı haksız olduğundan davacı yararına harçlandırılan asıl alacak miktarı üzerinden %20 icra inkar tazminatına da karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf sebeplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen karar duruşma açılmasına gerek görülmeksizin HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi gereği kaldırılarak konusuz kalan itirazın iptali davasında karar verilmesine yer olmadığına, davacı yararına takipte talep olunan ve harçlandırılan 618.220,40 TL asıl alacak tutarı üzerinden hesaplanan %20 oranı karşılığı 123.644,08 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, HMK’nın 331/1. Maddesi gereğince davanın açıldığı ve icra takibinin başlatıldığı tarihte haklı olan davacı yararına yargılama giderlerine karar verilmesine ve kaldırma kararının niteliğine göre davalı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine dair davanın esası hakkında yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri gereği davalıdan alınması gereken 179,90 TL istinaf maktu karar harcından başlangıçta peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
B)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE
2-Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/11/2020 tarih ve 2019/759 Esas-2020/742 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1).b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-İtirazın iptali davası konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
4-İİK’nın 67. Maddesi gereği %20 oranı karşılığı 123.644,08 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının başlangıçta alınan 10.557,66 TL ‘ den mahsubu ile fazla alınan 10.337,76 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
6-Yargılamada vekil ile temsil olunan davacı şirket yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. Maddesi gereği hesaplanan 86.004,24 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-İlk derece mahkemesinda davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 6,40 TL vekalet harcı 38,5 tebligat gideri 800,00 TL bilirkişi ücreti, olmak üzere toplam 927,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
8-HMK’nın 333. Maddesi gereği varsa kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
C)1-Davacı tarafından peşin yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
2-İstinafa başvuran davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf maktu karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde kendisine iadesine,
3-İstinafa başvuran davacı tarafından yatırılan 162,10 TL başvurma harcı 48,50 TL dosya gönderme ücreti toplam 210,60 TL istinaf giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/03/2023

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.