Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/450 E. 2022/394 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/450 Esas 2022/394 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/450
KARAR NO : 2022/394

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/12/2020
NUMARASI : 2014/347 Esas 2020/781 Karar
ASIL DAVADA
DAVACI :
VEKİLİ :
TEMLİK ALAN
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklı Alacak)
DAVA TARİHİ : 26/12/2008

BİRLEŞEN 2008/518 E SAYILI DOSYASINDA
DAVACI :
VEKİLİ :
TEMLİK ALAN
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklı Alacak)
DAVA TARİHİ : 31/12/2008
KARAR TARİHİ : 31/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31 /03/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemiyle açılan asıl ve birleşen davaların yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı asıl davada davalı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
ASIL DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; birleşen dosyada davalı … ile müvekkili banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi ve taksitli kredi sözleşmesine istinaden rotatif kredi kullandırıldığını, davalı …’in işbu kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi borcunun vadesinde ödenmemesi sebebiyle borçlulara Eskişehir 2. Noterliği’nin 15.10.2018 tarihli kat ihtarının keşide edilerek tebliğ edildiğini, ancak kat ihtarına rağmen kredi alacağının tahsil edilememesi üzerine işbu kredi alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine haksız itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı hakkında açılan icra takibine itirazının haklı olduğunu, icra dosyası incelendiğinde asıl borçlu …’nın borca ve imzaya itiraz ettiğini, kendisi halinde dava dahi açılmadığını, demek ki imza ve borcun gerçek dışı olduğunu, …’nın dilekçesinin incelenmesi sonrasında malulen emekli olduğunu ve kendi halinde bir vatandaş olduğunu, 500.000 TL kredi çekecek iş kapasitesinin olmadığını, davacı bankanın hayali bir kredi kullanarak kendi adamlarına kullandırdığını, davalının, kuzeni …’a 20000 TL kefil olmak için davacı bankaya gittiğini, aradan zaman geçince bankadan davalıya ihbarnameler ve ödeme emirlerinin geldiğini, bu denli yüksek miktar bir kredi için davalıdan herhangi bir teminat istenmediğini, maaş ve bordrosunun dahil sorulmadığını, davacının, davalıya kefalet sözleşmesini vermediğini, davalının da diğer herkes gibi bankalara güvendiğini, kuzenine kefil olacağım diye bankaya gittiğinde sözleşmelere imza attırıldığını ve hile yapıldığını savunarak davanın reddine, %40 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVA
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı banka tarafından davalı … lehine bankada düzenlenen genel kredi sözleşme ve taksitli kredi sözleşmesine istinaden rotatif kredi kullandırıldığını, …’in iş bu kredilerden müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olduğunu, borcun ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edilerek Eskişehir 2. Noterliği’nin 15/10/2008 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname düzenlendiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/979 D.iş 2008/979 K sayılı dosyası ile ihtiyati haciz alınarak Eskişehir 6. İcra Müdürlüğü’nün 2008/3987 E sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı …’ın borca haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ederek takibin durmasına neden olduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … süresinde cevap dilekçesi sunmamış, 20.02.2009 tarihli celsede takip dosyasındaki itirazlarını aynen tekrar ettiğini, takip konusu kredi sözleşmesi altındaki imzanın kendisine ait olmadığını, imza örneklerinin bulunduğu kurumları araştırıp yazılı olarak bildireceğini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince asıl ve birleşen dosyada iddia, savunma, bilirkişi raporuna, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi’nin 08/01/2010 tarihli raporuna ve toplanan tüm delillere göre; birleşen dosya davalısı …’nın kredi sözleşmesi altında kendisini bağlayıcı imzasının bulunması, asıl dosya davalısı …’in sözleşmedeki imzalarını kabul etmesi ve kredi ve kefalet limiti yazılı bulunan sözleşmenin boş olarak imzalatıldığı, sonrasında rızası hilafına doldurulduğu yolundaki savunmasının yazılı delille ispatlanmasının gerekmesi ve bu yönde bir ispatın gerçekleşmemesi karşısında, her iki davalının kredi sözleşmesi nedeniyle asıl borçluya kullandırılan ve bilirkişi tarafından yerinde olduğu hesaplanarak raporunda gösterilen takipte talep edilen banka alacak miktarından sorumlu bulundukları, dolayısıyla her iki davalının takibe yönelik itirazlarının haksız olduğu kabul edilerek birleşen her iki davanın kabulü ile, davalıların icra takibine yönelik itirazlarının iptali ile asıl alacak miktarı likit bulunmakla %20’sine karşılık gelen icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Asıl davada davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin kredi sözleşmesine …’ın kullanacağı krediden dolayı kefil olduğunu, ama icra takibi yapıldığında hiç tanımadığı … adlı şahsa kefil olduğunu öğrendiğini, oysa müvekkilinin …’ya kefil olma iradesinin bulunmadığını, banka görevlilerince …’ın 20.000,00 TL kredi çekeceğinin söylendiğini ve 20.000 TL kefalet iradesinin olduğunu, daha sonra karşısına 20.000,00 TL’lik ve 500.000,00 TL’lik kredi sözleşmeleri çıktığını, kredi sözleşmelerini imzalarken miktar ve asıl borçlu bölümlerinin boş olduğunu ve sonradan banka görevlilerince doldurulduğunu, daha sonra 2008 yılı Ağustos ayında …’ın … Bank’a dönüşümü sebebiyle davacı bankanın Organize Şube Sanayi görevlisi … ile …’ın müvekkilinin evine giderek boş bir kredi sözleşmesi daha imzalattıklarını, bu sözleşmenin yeni bir sözleşme olmayıp bankanın … Banka dönüşmesi sebebiyle daha önce imzalanan kredi sözleşmesinin yenilenmesi olduğunun söylendiğini, 2008 yılı Ekim ayında 2008 yılı Ekim ayında …’ın durumunun kötüleştiğini öğrenince müvekkilinin yanında eşi ile İngbank’a gittiğini, orada banka çalışanı …’tan …’ın kredi borcununı 270.000 TL. olduğunu öğrendiğini, müvekkilinin kredi sözleşmesini görmek istediğini ancak 45 dakika sonra getirilen kredi sözleşmesine baktığında hiç tanımadığı … isimli kişiye kefil yapıldığını, sözleşmeye 01.10.2006 tarihi atıldığını gördüğünü, 01.10.2006 tarihi Pazar gününe denk gelmekte olup,Pazar günü bankaların kapalı olduğunu, banka çalışanlarının müvekkilini boş sözleşmeyi doldurmak için 45 dakika beklettiklerini, müvekkilinin kendisine gelen ihtarname ile 08.07.2008 tarihli ve asıl borçlusu … olan 500.000,00 TL kredi limitli sözleşmeden haberdar olduğunu, müvekkilinin … Bank müdürü ile yaptığı görüşmede kendisinden önce 100.000,00 TL ödemesini istediğini, müvekkilinin kabul etmeyince 20.000,00 TL ödemesini istediğini, bunun üzerine müvekkilinin 18.000,00 TL ödediğini ancak 15 gün sonra müvekkili hakkında icra takibi yapıldığını, müvekkilinin davacı bankanın genel müdürlüğüne şikayet dilekçesi vermesi üzerine İngbank’ın müfettiş incelemesi yaparak 10.04.2009 tarihli Teftiş Kurulu raporu hazırladığını, müvekkilinin banka çalışanları …, …, …, …, … ve … hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu Eskişehir 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2013/276 E.,2014/127 K. sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda banka çalışanları. …, …, … ve …’nun TCK’nın 209/1 maddesine göre cezalandırıldığını, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıray 11. CD tarafından açığa atılan imzanın kötüye kullanılmasının suçunun yazılı delille ispatlanabileceği gerekçesiyle bozulduğunu, bozma kararına üzerine yapılan yargılama sonunda anılan mahkemenin 2020/208 Esas,, 2020/131 Karar sayılı dosyasından sanıklar hakkında beraat kararı verildiğini, bu kararın temyiz edildiğini, ticaret mahkemesinin beraat kararı üzerine davanın kabulüne ve müvekkilinin tazminat ödemesine karar verdiğini, Eskişehir 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nin Yargıtay 11.Ceza Dairesi’nin bozma üzerine verdiği 2020/208 Esas, 2020/131 Karar sayılı dösyasından verilen beraat kararında tespit edilen maddi vakıalar;(Gerekçeli kararın 14.sayfasının 3.ve 4.paragraflarına göre) “Sanıklar …, … ve …’ı bankada katılan …’e miktarı yazılmamış kredi yazılmamış kredi sözleşmelerini imzalatmalarının ve sanık …’nün de katılan …’in evine giderek …’ın …’a devri sonrası sözleşmelerin yenilenmesi nedeniyle miktar yazılmamış kredi sözleşmesini katılan …’e imzalatmalarının sanıkların eyleminin açığa imza atılması suçunu oluşturduğu” (gerekçenin 14 sayfasının 3.paragrafında yazılıdır son )”..Her ne kadar sanıkların … adına miktarı yazılmamış 2 adet Genel kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla suçunu oluşturacağı anlaşılmış ise de TCK 209. Mad, kapsamında açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun oluşması için YİBGK 24.03.1989 gün ve 1988/1-1989/2 sayılı ilamında açıklandığı üzere; senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunun yazılı delille ispatı zorunlu olup, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun cevaz verdiği haller dışında iddianın yazılı delille ispatı gerektiği, katılanın soyut iddiası dışında suça konu sözleşmelerin aradaki anlaşmlaya aykırı doldurulduğuna dair yazılı delil bulunmadığı” gerekçesi ile sanıklar hakkında beraat kararı verildiğini, (Ek 3 Beraat kararının gerekçesi) bu gerekçeye göre; müvekkilinin genel kredi sözleşmelerini boş iken imzaladığını yani açığa imza attığını, açığa imza attığı Genel Kredi Sözleşmelerinin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu ceza mahkemesinde yazılı delil ile ispatlayamadığını, esasen müvekkilinin kefil sıfatıyla imzasının atılı bulunduğu kredi sözleşmesinde kefalet miktarı açıkça yazılı olmadığından BK’nın 484. Maddesi uyarınca geçersiz olduğunu, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Asıl davada davacı vekili, asıl davada davalı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Asıl dava, genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil, sıfatıyla imzalayan davalıya, birleşen dava ise aynı kredi sözleşmesini asıl borçlu sıfatıyla imzalayan davalıya karşı başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. Maddesi gereği iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından; ilk derece mahkemesince verilen gerekçeli kararın birleşen dosya davalısı olan …’ya tebliğe çıkarılmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle gerekçeli kararın birleşen dosyada davalı …’ya tebliğ edilerek HMK’nın 345. Maddesi gereği yasal iki haftalık istinaf süresi beklenildikten sonra adı geçen davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması halinde istinaf dilekçesinin HMK’nın 347. Maddesi gereği davacı vekiline tebliğ edildikten sonra yeniden istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmesi amacıyla dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Gerekçeli kararın birleşen davada davalı …’ya usulüne uygun olarak tebliğ edilerek istinaf süresi beklenildikten ve istinafa başvurulması halinde istinaf başvuru dilekçesinin davacı vekiline tebliğ edilerek yasal istinaf süresi beklenildikten sonra dosyanın Dairemize gönderilmek üzere mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda HMK’nın 352. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 31/03/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.