Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/449 E. 2023/1187 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/449 Esas 2023/1187 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/449
KARAR NO : 2023/1187

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/10/2020 (Karar) – 30/12/2020 (Ek Karar)
NUMARASI : 2020/210 Esas 2020/584 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/11/2014
KARAR TARİHİ : 21/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/10/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini belirterek davalıların icra takibine itirazının iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibine konu mektupların hiçbirisinin nakde çevrilmediğini, bu nedenle davacı nezdinde müvekkiller aleyhine herhangi bir borç oluşmadığını, … şirketi ile … şirketinin ana statülerinde üçüncü şahıslar lehine borçlanma ve kefil yetkisi bulunmadığını, bu nedenle kefalet imzalarının hükümsüz olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, dava konusu yapılan 3.750.117 Euro bedelli teminat mektubunun bulunmadığı, mahkememiz ilk kararında ve Ankara BAM 21. Hukuk Dairesinin kararına konu yapılan, tazmin edilen teminat mektubunun 3.570.117 Euro bedelli olduğu ve 04/09/2015 tarihinde 11.875.133,53 TL olarak tazmin edildiği, maddi hata sonucu 3.750.117 Euro olarak yazıldığı görülmekle, bu maddi hatanın düzeltilerek karara esas alındığı, davacının asıl borçlu … A.Ş. aleyhine, taraflar arasında akdedilen sözleşmeler çerçevesinde gayrinakit alacaklarla ilgili depo talebinde bulunabileceği, depo talebi yönünde icra takibi başlatılabilmesi için gayrinakit alacağın nakde çevrilmesinin gerekli olmadığı, bu sebeple takip tarihi itibariyle 5.250.000,00 TL, 150.000,00 TL, 56.536,56 TL, 1.294.300,00 Euro gayrinakit krediden kaynaklı alacağın davalı … İnş. A.Ş.’den davacı depo talebinde bulunabileceği, kapanmayan 5.230.000,00 TL gayrinakit teminat mektubu kredisinin davacı bankanın faizsiz bir hesabında depo edilmesine imkan verecek şekilde takibin devamına karar verilmesi gerektiği, kefiller yönünden kefalet sözleşmelerinde gayrinakit alacağın kefillerden depo talebinde bulunulacağına ilişkin sözleşmelerde açık hüküm bulunmadığından asıl borçlu dışındaki diğer davalılar yönünden gayri nakdi alacağa yönelik açılan davanın reddine hükmedildiği, icra takibinde depo edilmesi talep edilen 3.570.117 Euro bedelli teminat mektubunun dava tarihinden sonra 04/09/2015 tarihinde davacı banka tarafından, dava dışı teminat mektubu lehtarına ödendiği, davacının anılan teminat mektubu yönünden talebinini artık depo değil, tahsile yönelik olduğu, tazmin edilen teminat mektubundan asıl borçlu … … şirketi dışındaki kefil olan diğer davalıların da kefalet limitleri dahilinde kalan bedelden müteselsilen sorumlu bulundukları, 3.570.117 Euro bedelli teminat mektubunun 04/09/2015 tazmin tarihinden itibaren tazmin bedeli olan 11.875.133,53 TL’nin %72 temerrüt faizi ve faizin %5’i BSMV ile birlikte davalılardan tahsili yönünde takibin devamına karar verilmesi gerektiği, bilirkişi raporuna göre dava ve takip tarihinden sonra kapandığı tespit edilen muhatap tarafından iade edilen 150.000,00 TL bedelli teminat mektubu, 56.536,56 TL DBS kredisiyle Sağlık Bakanlığı’ndan teyidi alınarak çıkışı yapılan 1.294.300,00 Euro bedelli teminat mektubu bedeli ile dava tarihinden sonra sıfırlandığı tespit edilen 29.940,00 TL gayrı nakdi çek riski yönünden davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalıların icra takip dosyasında takip tarihi itibari ile 5.250.000 TL, 150.000 TL, 56.536,56 TL ve 1.294.300 Euro bedelli teminat mektuplarından kaynaklı dava ve takipten itibaren kapanmayan 5.230.000 TL gayri nakit kredinin davalı … … A.Ş tarafından davacı bankanın faizsiz bir hesabında depo edilmesine imkan verecek şekilde takibin devamına, tahsili halinde nakte tahvil tarihinden itibaren %72 temerrüt faizi ve faizin %5’i BSMV ile davalı … … A.Ş’den tahsili ile davacıya ödenmesine, dava ve takip tarihinden sonra kapandığı tespit edilen (muhatap tarafından iade edilen 150.000 TL bedelli teminat mektubu, 56.536,56 TL DBS kredisi, Sağlık Bakanlığından teyiti alınarak çıkışı yapılan 1.294.300 Euro bedelli teminat mektubu ve 29.940 TL gayri nakti çek riski yönünden) gayri nakit kredi alacağı yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, 3.570.117 Euro bedelli teminat mektubunun 04/09/2015 tazmin tarihinden itibaren 11.875.133,53 TL’nin %72 temerrüt faizi ve faizin %5’i BSMV ile birlikte davalılardan tahsili yönünde takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine
karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; vekalet ücretinin yanlış hesaplandığını, reddedilen kısım yönünden müvekkili aleyhine 164.522,31 TL vekalet ücretine hükmedildiğini, tazmin edilen teminat mektupları yönünden dava kabul edilip, dava tarihinden sonra iade olan mektuplar yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği gözetildiğinde hükmedilen vekalet ücretinin reddedilen kısma ilişkin ücretten fazla olduğunu, lehine vekalet ücretine hükmedilen davalılar arasında herhangi bir ayrım yapılmadığını, asıl borçlu yönünden davanın reddedilmediğini, bu durumun çelişki yarattığını, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilen, dava ve takip tarihinden sonra iade edilen risklerle ilgili müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilip hükmedilmediğinin anlaşılamadığını, konusuz kalan kısma ilişkin alacak yönünden itiraz eden borçluların haksız olduğunu, bu tutarlar yönünden müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, yapılan yargılama sonunda davalı borçluların borçlu olduğu tespit edilen miktar üzerinden müvekkili lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, gayri nakdi risklerden akit firma kadar kefaletleri oranında müteselsil kefillerinde sorumlu olduğunu, sözleşmede teminat mektubu bedelinin depo edilmesinin banka tarafından talep edilebileceğine ilişkin açık hüküm bulunduğunu, müteselsil kefillerin de sözleşmenin tüm maddelerini imzalayarak kabul ettiğini, davalıların tümünün teminat mektubu, çek bedelinin deposundan müteselsilen sorumlu olduklarını, dava ve takip tarihinden sonra nakde dönen teminat mektuplarından akit firma ve kefiller birlikte sorumlu tutulmasına kağmen gayri nakdi durumdaki mevcut riskler ve dava-takip tarihinden sonra iade edildiği için karar verilmesine yer olmadığı kararı verilen risklerle ilgili de kefillerin sorumlu tutulması gerektiğini, aynı gerekçeli karar kapsamındaki bu iki hükmün çelişki yarattığını, bu nedenle tüm davalıların tüm kredilerden sorumlu olmasına karar verilmesi gerektiğini, takip talebinde iadesi talep edilen ve kararda depo talebi olarak kabul edilen gayri nakdi risk tutarının 5.250.000,00 TL olduğunu, ancak bu miktarın sehven 5.230.000,00 TL olarak belirtildiği belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl borçlu konumundaki … A.Ş. Dışındaki kefil sıfatına sahip müvekkilleri yönünden kefalet limitleri dahilinde sorumlu olacaklarına ilişkin hükmün kendi içerisinde çelişkili olduğunu, müvekkili kefiller yönünden temerrüt faizi bakımından ayrı ayrı ve açık bir şekilde hüküm altına alınması gerekirken bu konuda bir düzenleme dosya kapsamında yer alan kredi sözleşmesinde bulunmadığından kefillerin sorumluluğuna gidilmesinin mümkün olmadığını, aksi durumun kabulü halinde dahi kararda kefil sıfatıyla yer alan davalılar yönünden kefalet limitlerinin ayrı ayrı belirtilmediğini, asıl borçlu ile kefillerin müteselsilen karşıya vekalet ücreti, harç ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulduklarını, hükümde tüm müvekkilleri yönünden ayrı ayrı sorumluluk tutarlarının belirtilmesi gerektiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Yargılama aşamasında bankacı ve mali müşavir bilirkişi heyetinden alınan 27/01/2016 tarihli kök, 09/06/2017 havale tarihli birinci ek, 23/02/2018 tarihli ikinci ek bilirkişi raporu, Ankara 27. İcra Müdürlüğünün 2014/20590 sayılı takip dosyası, genel kredi sözleşmesi suretleri, hesap kat ihtarı dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 27. İcra Müdürlüğünün 2014/20590 sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalı borçlular aleyhine teminat mektupları, çek ve DBS kredisinden kaynaklanan gayri nakit alacağın depo edilmesi talebi ile icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı …’na 30/10/2014, diğer davalılara ise 27/10/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçluların 7 günlük itiraz süresi içerisinde 31/10/2014 tarihinde takibe konu borca itiraz ettikleri, iş bu itirazın iptali davasının İİK’nun 67. maddesi uyarınca, itiraz dilekçesinin alacaklı/vekiline tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı dosya içeriğiyle sabittir.
Anılan icra takip dayanağı genel kredi sözleşmelerinin davacı banka ile davalı … … şirketi arasında akdedildiği, 25/05/2009 tarihli 3.000.000,00 TL limitli sözleşme, 02/06/2009 tarihli 8.100.000,00 TL limitli sözleşme, 23/07/2010 tarihli 17.650.000,00 TL limitli sözleşme, 01/12/2011 tarihli 10.000.000,00 TL limitli sözleşme, 23/01/2012 tarihli 4.500.000,00 Euro limitli sözleşme, 15/11/2012 tarihli 43.750.000,00 TL limitli sözleşmelerde asıl borçlu davalı … … şirketi dışında diğer davalıların tümünün müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının yer aldığı, 03/04/2006 tarihli 100.000,00 TL limitli sözleşme ile 02/11/2007 tarihli 750.000,00 TL limitli sözleşmelerde ise davalı …’nun müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, diğer davalıların kefaletinin bulunmadığı, davalıların sözleşmelerde yer alan imzalarını inkar etmediği anlaşılmıştır.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan gayri nakti kredi alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalı yan ise, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda 03/10/2018 tarih ve 2014/1559 Esas 2018/593 Karar sayılı karar ile davalı … … şirketi hakkındaki davanın kısmen kabulüne, 5.230.000,00 TL’nin davacı bankanın faizsiz bir hesabında depo edilmesine imkan verecek şekilde takibin devamına, dava ve takip tarihinden sonra kapandığı tespit edilen 150.000,00 TL, 56.536,56 TL, 1.294.300,00 Euro bedelli teminat mektupları yönünden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 3.750.117,00 Euro teminat mektubunun tazmin tarihinden itibaren 11.875.133,53 TL’nin % 72 temerrüt faizi ve % 5 BSMV’siyle birlikte davalı … … şirketinden tahsili yönünde takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, diğer davalılar yönünden açılan davanın reddine karar verilmiş, anılan karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemizin 05/03/2020 tarih ve 2018/2501 Esas 2020/319 Karar sayılı kararıyla “…dava konusu icra takip talebi ve ödeme emri gayri nakit kredi alacağının davacı bankada faiz getirmeyen bir hesapta depo edilmesinin yanı sıra gayri nakit kredilerin nakte tahvil edilmesi halinde nakte tahvil tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi, BSMV ve icra harç-masraflarıyla birlikte tahsili talebini içermektedir. Bu durumda takip tarihinden sonra depo edilmesi talep edilen herhangi bir gayri nakit alacak kalemi davacı banka tarafından tazmin edilmesi nedeniyle nakde dönüşmesi halinde davalı borçlulardan icra takibi ile depo değil, tahsil talep edilecektir. Somut olayda dava tarihinden sonra 04/09/2015 tarihinde dava konusu icra takibinde depo edilmesi talep edilen 3.750.117,00 Euro bedelli teminat mektubu bedeli davacı banka tarafından dava dışı teminat mektubu lehtarına ödenmiştir. Bu durumda takip talebi ve ödeme emri gözetildiğinde davacının anılan teminat mektubu yönünden talebi artık depo değil, tahsile yöneliktir. Mahkemece anılan teminat mektubuna ilişkin davalı asıl borçlu … … şirketi hakkında tahsil yönünde takibin devamına karar verildiği halde, tazmin edilen teminat mektubu bedelinden diğer davalıların neden sorumlu tutulmadıklarına ilişkin ise her hangi bir gerekçe yazılmamıştır. Öte yandan yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile takip tarihi itibarıyla davacı bankanın toplam 29.940,00 TL gayrı nakdi çek riskinin bulunduğu, dava tarihinden sonra bu riskin sıfırlandığı tespit edilmiştir. 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 3/3. maddesi uyarınca bankanın ibraz edilen çekin karşılıksız çıkması halinde her çek yaprağı için hamile ödeme yapma yükümlülüğünün bulunması, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayrı nakdi kredi sözleşmesi hükmündedir. Davacı banka ile davalı asıl borçlu … … şirketi arasında akdedilen genel kredi sözleşmelerinde de davacı bankanın asıl borçludan gayrı nakit alacağın depo edilmesini talep edebileceği hükme bağlanmıştır. Bu durumda mahkemece dava konusu icra takibinde depo edilmesi talep edilen gayrı nakdi çek riski yönünden genel kredi sözleşmelerinde müşteri yönünden yer alan gayri nakdi alacağın depo edilmesine yönelik hükmün 5941 sayılı Kanunun 3/3 maddesi ile birlikte değerlendirilerek davalı asıl borçlu … … şirketinin gayrı nakdi çek riskinin depo edilmesinden sorumlu olduğu, dava tarihinden sonra bu riskin sıfırlandığı gözetilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.” gerekçresiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacı vekilinin sair istinaf itirazları ile davalılar vekilinin istinaf başvurusunun şimdilik incelenmesine yer olmadığına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Dairemizin anılan kararı üzerine yeniden yargılama yapan mahkemece yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, davalıların icra takip dosyasında takip tarihi itibari ile 5.250.000 TL, 150.000 TL, 56.536,56 TL ve 1.294.300 Euro bedelli teminat mektuplarından kaynaklı dava ve takipten itibaren kapanmayan 5.230.000 TL gayri nakit kredinin davalı … … A.Ş tarafından davacı bankanın faizsiz bir hesabında depo edilmesine imkan verecek şekilde takibin devamına, tahsili halinde nakte tahvil tarihinden itibaren %72 temerrüt faizi ve faizin %5’i BSMV ile davalı … … A.Ş’den tahsili ile davacıya ödenmesine, dava ve takip tarihinden sonra kapandığı tespit edilen (muhatap tarafından iade edilen 150.000 TL bedelli teminat mektubu, 56.536,56 TL DBS kredisi, Sağlık Bakanlığından teyiti alınarak çıkışı yapılan 1.294.300 Euro bedelli teminat mektubu ve 29.940 TL gayri nakti çek riski yönünden) gayri nakit kredi alacağı yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, 3.570.117 Euro bedelli teminat mektubunun 04/09/2015 tazmin tarihinden itibaren 11.875.133,53 TL’nin %72 temerrüt faizi ve faizin %5’i BSMV ile birlikte davalılardan tahsili yönünde takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ve davalılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ise de, davalılar vekilinin eksik istinaf harçlarını ve giderlerini mahkemece çıkarılan muhtırada verilen kesin süre içerisinde yatırmaması üzerine ilk derece mahkemesince HMK’nun 344. maddesi uyarınca davalılar vekilinin istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin ek karar verilmiştir. Anılan ek karara karşı davalılar vekilinin herhangi bir istinaf başvurusu bulunmamaktadır. Dairemizce yapılacak istinaf incelemesi davacı vekilinin istinaf başvurusuna ilişkindir.
Taraflar arasında davacı banka ile davalı … … A.Ş. arasında genel kredi sözleşmeleri imzalandığı, davalı …’nun 03/04/2006 ve 02/11/2007 tarihli sözleşmelerde müteselsil kefil olarak imzasının yer aldığı, diğer sözleşmelerde ise davalılar …, …, … ve … A.Ş.’nin müteselsil kefil olarak yer aldığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık takip tarihi itibarıyla davacının davalılardan talep edebileceği alacak bulunup bulunmadığı, var ise miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmelerinde çekten ve teminat mektubundan kaynaklanan gayri nakdi alacağın depo edilmesinden kefilin sorumlu olduğuna ilişkin açık bir hükme yer verilmemiştir. Kefil 3. kişinin borcunu teminat altına alarak yükümlülük altına girdiğinden kefile yükümlülük getiren düzenlemelerin sözleşmede açıkça yer alması gerekir. Bu nedenle sözleşmede yer alan müşteri hakkında yer alan hükümlerin kefil hakkında da uygulanacağına ilişkin hükmün varlığı halinde dahi kefilin çekten ve teminat mektubundan kaynaklanan gayri nakdi alacaktan sorumlu olduğu sonucuna varılamayacaktır (Emsal Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/03/2020 tarih ve 2017/11-36 Esas 2020/290 Karar sayılı ilamı).

Hal böyle olunca, mahkemece davalılar …, …, … ve … A.Ş.’nin kefil olarak imzasının bulunduğu genel kredi sözleşmelerinde çekten ve teminat mektubundan kaynaklanan gayri nakdi kredi borcunun deposundan sorumlu olduklarına yönelik açık bir hüküm bulunmadığı, anılan davalıların gayri nakdi alacak kalemine yönelik takibe itirazlarının haklı olduğu gözetilerek gayri nakdi kredi borcu yönünden davalılar …, …, … ve … A.Ş. hakkında yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Dava konusu icra takibinde gayri nakit alacağın depo edilmesi talep edilmiştir. Gayri nakit alacağın depo edilmesi talebiyle başlatılan icra takibine itirazın iptali davası sonunda davalı borçlunun takibe itirazının haksız olduğunun anlaşılması halinde İİK’nun 67. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilemeyecektir. Takip veya dava tarihinden sonra gayri nakit alacağın tazmin nedeniyle nakde dönüşmesi hali de bu sonucu değiştirmeyecektir. Dairemizce yeniden kurulan hüküm sırasında da davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine hükmedilmiştir.
Davalılar vekilinin kötüniyet tazminatı talebi bulunmakta ise de, reddedilen kısım yönünden davacı icra takibine girişmekte haksız ise de, kötüniyetli olduğuna ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığından davalı yanın kötüniyet tazminatı talebi reddedilmiştir.
Öte yandan yukarıda açıklandığı üzere davalı kefillerin kefaletlerinin yer aldığı genel kredi sözleşmelerinde teminat mektubunun depo edilmesinden sorumlu olduklarına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Açılan işbu itirazın iptali davası dava konusu icra takibine sıkı sıkıya bağlı olup, koşulların takip tarihinde yer alan duruma göre değerlendirilmesi gerekir. Bir başka anlatımla takip tarihinde nakde dönüşmeyen bir teminat mektubu var ise , bu teminat mektubunun takip ve dava tarihinden sonra nakde dönüşmesi hali, davalı kefillerin nakde dönüşen teminat mektubundan sorumlu bulunmaları sonucunu doğurmayacaktır.
Dairemizin 2018/2501 Esas 2020/319 Karar sayılı kaldırma kararında nakde dönüşen teminat mektubu bedelinden davalı kefillerin neden sorumlu tutulmadıklarına ilişkin mahkemece gerekçe yazılmadığı gerekçesiyle karar kaldırılmıştır. Dairemiz önceki kararı dava tarihinden sonra nakde dönüşen teminat mektubundan davalı kefillerin sorumlu olduğuna yönelik olmayıp, sadece mahkeme kararının gerekçesiz olduğuna yöneliktir.
Somut olayda takip talebinde, dava tarihinden sonra tazmin edilen 3.570.117,00 Euro bedelli teminat mektubunun depo edilmesi talep edilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere davalı kefillerin teminat mektubu bedelinin depo edilmesinden sorumlu olduklarına yönelik açık bir sözleşme hükmü yoktur. Hal böyle olunca mahkemece davalı kefillerin teminat mektubu bedelinin depo edilmesinden sorumlu olduklarına ilişkin sözleşme hükmü bulunmadığı, takip tarihi itibarıyla 3.570.117,00 Euro bedelli teminat mektubunun nakde dönüşmediği, takip talebinde anılan teminat mektubu bedelinin depo edilmesinin talep edildiği, dava tarihinden sonra tazmin edilen 3.570.117,00 Euro bedelli teminat mektubundan takip tarihi itibarıyla sorumlu olmayan davalı kefillerin sorumlu tutulamayacakları gözetilerek davalı kefiller hakkında anılan teminat mektubu yönünden de açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiş ise de, istinafa gelenin sıfatı, aleyhe hüküm kurma yasağı gözetilerek bu husus eleştirilmekle yetinilmiştir.
Davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf itirazına gelindiğinde; yapılan yargılama sonunda asıl borçlu davalı … A.Ş. hakkında 5.250.000,00 TL gayri nakit alacağa yönelik icra takibine itirazının iptaline, dava tarihinden sonra tazmin edilen 3.570.117,00 Euro bedelli teminat mektubuna yönelik tüm davalıların icra takibine itirazlarının iptaline, 150.000,00 TL bedelli teminat mektubu, 56.536,56 TL gayrı nakit DBS kredisi, 1.294.300,00 Euro bedelli teminat mektubu ve 29.940,00 TL gayri nakit çek riski yönünden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararın gerekçesinden açıkça anlaşılacağı üzere davalı asıl borçlu genel kredi sözleşmesinde yer alan açık hüküm nedeniyle çek, teminat mektubu ve gayri nakdi kredi alacağının depo edilmesinden sorumlu tutulmuştur. Konusuz kalan kısım yönünden de davacı davalı şirket aleyhine işbu davayı açmakta haklıdır. Bir başka anlatımla, açıklanan bu durum karşısında davalı asıl borçlu hakkında reddine karar verilen bir dava değeri bulunmamaktadır.
Davalı kefiller yönünden ise, konusuz kalan kısım yönünden de, genel kredi sözleşmelerinde kefillerin çek ve teminat mektubunun depo edilmesinden sorumlu olduklarına ilişkin açık düzenleme bulunmadığından bu kısım yönünden davacı davalı kefiller aleyhine işbu davayı açmakta haksızdır.
Mahkemece davalı asıl borçlu hakkında itirazın iptaline karar verilen ve depoya ilişkin takibin devamına karar verilen kısım ile konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısım yönünden davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilerek bu ücretin davalı asıl borçlu şirketten tahsili yönünde hüküm kurulması gerektiği gibi, davalı kefiller yönünden konusuz kalan ve reddedilen kısım yönünden davacı işbu davayı açmakta haksız olduğundan bu kısımlar yönünden davalı kefiller lehine maktu vekalet ücretine hükmedilerek bu ücretin davacıdan tahsiline hükmedilmesi gerekir.
Yukarıda açıklandığı üzere davalı kefiller dava tarihinden sonra nakde dönüşen teminat mektubu bedelinden sorumlu değil iseler de, istinafa başvuranın sıfatı ve aleyhe hüküm kuruma yasağı gözetilerek nakde dönüşen teminat mektubu yönünden tazmin miktarı gözetilerek davacı lehine, aleyhe hüküm kurma yasağı da göz önüne alınmak suretiyle nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekecektir.
Dairemizce yeniden kurulan hüküm sırasında yargılama giderleri ile harçlar hüküm altına alınan miktarlar da gözetilmek suretiyle hüküm altına alınmıştır.
Kefalete ilişkin şekil koşullarına gelindiğinde, davalı kefillerin kefalet imzalarının yer aldığı 15/11/2012 tarihli genel kredi sözleşmesi dışındaki diğer sözleşmelerin akdedildiği tarihte mülga 818 sayılı BK yürürlükte ise de, anılan tarihte TBK yürürlükte olup, TBK’nun 583. maddesi uyarınca kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi ve müteselsil kefil olunması halinde bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiği kefilin kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. Anılan hüküm kefaletin şekil koşuluna ilişkin olup, yazının inkar edilmesi halinde kefalete ilişkin tarih, kefalet miktarı ve müteselsil ibarelerinin kefilin eli ürünü olup olmadığının mahkemece incelenmesi gerekir.
Yargılama aşamasında davalı kefiller …, …, … ve … A.Ş. vekili genel kredi sözleşmelerindeki yazıların kefillerin eli ürünü olmadığını savunmuştur. Kefillerin yazı inkarına ilişkin ise ilk derece mahkemesince, genel kredi sözleşmelerinde kefiller yönünden teminat mektubu ve çeklerden kaynaklanan gayri nakdi alacağın depo edilmesine ilişkin açık hüküm bulunmadığı, kefillerin depo edilmesi talep edilen gayri nakdi alacaktan sorumlu olmamaları nedeniyle sözleşmede yer alan kefaletin geçerlilik koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin herhangi bir inceleme yapılmamıştır. Oysa mahkemece dava tarihinden sonra 04/09/2015 tarihinde tazmin edilerek nakde dönüşen teminat mektubu yönünden davalı kefiller de sorumlu tutularak aleyhlerine hüküm kurulmuştur. Bu durumda mahkemece davalıların kefaletlerinin yer aldığı 15/11/2012 tarihli kefalet yazılarının kefillerin eli ürünü olup olmadığına ilişkin grafolog bilirkişiden rapor alınarak yazıların kefillerin eli ürünü olmadığının tespiti halinde kefillerin anılan sözleşmeden kaynaklanan ve nakde dönüşen borçtan da sorumlu tutulamayacakları gözetilerek hüküm kurulması gerekirken kefalet yazı inkarı üzerinde durulup, gerekli incelemeler yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiş ise de, istinaf yoluna başvuranın sıfatı, anılan hususun kamu düzenine aykırılık oluşturmadığı, aleyhe hüküm kurma yasağı gözetilerek bu husus eleştirilmekle yetinilmiştir.
Tüm bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında kısmen isabet görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine, davalı … … A.Ş.’nin takip dosyasında 5.250.000.00 TL gayri nakit alacağa yönelik itirazının iptaline, takibin davalı … … A.Ş. yönünden 5.250.000.00 TL gayri nakit alacağın davacı bankanın faizsiz bir hesabında depo edilmesine imkan verecek şekilde takip talebindeki koşullarla devamına, 150.000,00 TL bedelli teminat mektubu, 56.536,56 TL gayri nakit DBS kredisi, 1.294.300,00 Euro bedelli teminat mektubu ve 29.940,00 TL gayri nakit çek riski yönünden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalıların takip konusu ve tahsil edilen 3.570.117,00 Euro bedelli teminat mektubuna yönelik Ankara 27. İcra Müdürlüğünün 2014/20590 sayılı takibe itirazlarının iptaliyle takibin teminat mektubu tazmin bedeli olan 11.875.133,53 TL’nin 04/09/2015 tazmin tarihinden itibaren %72 temerrüt faizi ve faizin %5 BSMV’si ile birlikte, aleyhe istinaf itirazı bulunmadığından, davalılardan tahsili yönünde takibin devamına, davalılar …, …, …, … A.Ş. hakkında fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının icra inkar tazminatının, davalıların kötüniyet tazminatı taleplerinin ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE,
2-Ankara 6. Asliye Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/10/2020 tarih ve 2020/210 Esas 2020/584 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine,
B)1-Davalı … … A.Ş.’nin Ankara 27. İcra Müdürlüğünün 2014/20590 sayılı takip dosyasında 5.250.000.00 TL gayri nakit alacağa yönelik itirazının iptaline, takibin davalı … … A.Ş. yönünden 5.250.000.00 TL gayri nakit alacağın davacı bankanın faizsiz bir hesabında depo edilmesine imkan verecek şekilde takip talebindeki koşullarla devamına,
2-150.000,00 TL bedelli teminat mektubu, 56.536,56 TL gayrı nakit DBS kredisi, 1.294.300,00 Euro bedelli teminat mektubu ve 29.940,00 TL gayri nakit çek riski yönünden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davalıların takip konusu ve tahsil edilen 3.570.117,00 Euro bedelli teminat mektubuna yönelik Ankara 27. İcra Müdürlüğünün 2014/20590 sayılı takibe itirazlarının iptaliyle takibin teminat mektubu tazmin bedeli olan 11.875.133,53 TL’nin 04/09/2015 tazmin tarihinden itibaren %72 temerrüt faizi ve faizin %5 BSMV’si ile birlikte, aleyhe istinaf itirazı bulunmadığından, davalılardan tahsili yönünde takibin devamına,
4-Davalılar …, …, …, … A.Ş. hakkında fazlaya ilişkin talebin reddine,
5-Davacının icra inkar tazminatının, davalıların kötüniyet tazminatı taleplerinin ayrı ayrı reddine,
6-Gayrinakit alacak yönünden davalı … … A.Ş.’den alınması gereken 269,85 TL karar ilam harcının peşin alınan 235.086,95 TL nispi karar ve ilam harcından mahsubu ile gayri nakit alacak yönünden başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
7-Hüküm altına alınan nakde dönüşen alacak yönünden alınması gereken 811.190,37 TL nispi karar ve ilam harcından, dava dosyasında peşin alınan ve bakiye kalan 234.817,10 TL ile 97.324,30 TL icra peşin harcının mahsubu ile bakiye 479.048,97 TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak Hazineye irat kaydına,
8-Davacı tarafından gayri nakit alacak yönünden yapılan 269,85 TL harç giderinin davalı … … A.Ş.’den tahsil edilerek davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından nakde dönüşen alacak yönünden yapılan bakiye 234.817,10 TL peşin harç ile 97.324,30 TL icra peşin harcının davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafça yapılan 793,75 TL tebligat ve posta gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.593,75 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre 1.290,20 TL’sinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
11-Kabul edilen gayrinakdi alacak yönünden dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir edilen 17.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı … … A.Ş.’den alınarak davacıya ödenmesine,
12-Konusuz kalan ve reddedilen gayri nakit alacak yönünden dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalılar …, …, …, … A.Ş. yararına takdir edilen 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalılara ödenmesine,
13-Tazmin edilen ve nakde dönüşen teminat mektubu yönünden dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına hesaplanan 207.376,33 TL nispi vekalet ücretinin aleyhe istinaf itirazı bulunmadığı gözetilerek davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
14-HMK’nun 333. maddesi gereğince mahkemece yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesine müteakip iadesine,
C)1-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından yatırılan 148,60TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında posta masrafı olarak yapılan 71,50 TL yargılama masrafının davadaki haklılık durumu gözetilerek 57,00 TL’sinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/09/2023

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.