Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/448 E. 2021/1396 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ….

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …..
NUMARASI …..
DAVA TARİHİ : 13/09/2020
KARAR TARİHİ : 24/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/12/2021

Taraflar arasındaki olağanüstü genel kurul toplantısına çağrıya izin istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu, mahkemece davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine yönelik ek karara karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile aralarında boşanma davası bulunan eşinin davalı şirkette ortak olduklarını, boşanma davasının başladığı tarihten itibaren davalı şirketin zarar ettiğinin görüldüğünü, aralarındaki husumet nedeniyle şirketin diğer ortağı tarafından müvekkiline bilgi verilmediğini, hesapları inceleyemediğini, müvekkili tarafından şirket kayıtları incelenmek üzere davalıya ihtarname gönderildiğini, davalının ise şirket kayıtlarının kötü niyetli olarak şirket zararına kullanılma tehlikesi bulunduğu gerekçesiyle talebin reddedildiğini, müvekkilinin şirketin genel kurulunun yapılması için çağrı yapılması ve genel kurul toplantısında gündeme eklenecek maddelerin bildirilmesi yönünde davalıya ihtarname gönderdiğini, davalının ise denetim hakkının kullandırılmayacağı ve genel kurulun toplantıya çağrılmayacağının ihtar edildiğini belirterek davalı şirketin olağanüstü genel kurul toplantısına çağrı talebinin kabulü ile gündemin belirtilen şekilde hazırlanması ve gerekli işlemlerin yapılması için şirkete kayyum atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ortaklığının formaliteden ibaret olduğunu, şirketin ekonomik olarak zor bir dönemden geçtiğini, davacının olağanüstü genel kurul toplantısı istemesinin kötü niyetli olduğunu, şirket genel kurulunu toplantıya çağırmanın kural olarak müdürün görev alanında bulunduğunu, zorunlu arabuluculuk başvurusunun yapılmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacının hissesinin esas sermaye payları itibarıyla azlık niteliğinde olduğu, davalı şirketi temsil yetkisi bulunan müdürün davacının bilgi alma ve denetleme hakkını kullandırmadığı, olağanüstü genel kurulu toplama ve gündeme madde ekletme taleplerini kabul etmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının “Şirket ortağı …’ün şirketin bütün iş ve işlemlerini ve hesaplarını incelemesi konusu ( davalı şirket müdürünün bilgilerin şirket zararına kullanılabileceğine ilişkin çekincesi dikkate alınarak oylanması ) ve şirketle ilgili her türlü mali bilgiyi alma yetkisi verilmesi, …’e şirketin mali durumuyla ilgili tüm bilgi ve belgelerin eksiksiz verilmesi, özel denetçi atanması, şirket müdürüne karşı sorumluluk davası açılması için genel kurul onayı alınması, denetim yetkisi kapsamında şirket stoklarının denetlenmesi,” gündemli olağanüstü genel kurul toplantısının yapılması hususunda çağrı için davacıya izin verilmesine, verilen çağrı kararını yerine getirmesi için Av. …’nın kayyım atanmasına, kayyımın TTK’nun 410/2. maddesinde belirtildiği üzere gündemi düzenlemek ve kanun hükümleri uyarınca yetkili kılınmasına, kayyım … için şirket malvarlığından karşılanmak üzere 3.000,00 TL ücret takdirine, davacı tarafından kayyım ücreti mahkeme veznesine depo ediliğinde karardan bir suretin kayyıma tebliğe çıkarılmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, 30/12/2020 tarihli ek karar ile, davalı yanın cevap dilekçesinin UYAP kayıtlarından okunduğu, karar hazırlanırken sehven davalının cevabının gerekçeli karara eklenmediği, hüküm fıkrasından açıkça anlaşılacağı üzere taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların tavzih yolu ile sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği gerekçesiyle davalının tavzih talebinin reddine karar verilmiştir.
Mahkemece, 19/01/2021 tarihli ek karar ile, mahkemece verilen kararın kesin karar niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dosyasına cevap dilekçesi ve eklerin sunulduğunu, mahkemece cevap dilekçesinin görülmediğini, cevap dilekçesi sunulmamış gibi karar verildiğini, savunma ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, eksik inceleme ile duruşma açılmadan dosya üzerinden kesin olarak karar verilmesinin adaleti sekteye uğrattığını, cevap dilekçesindeki haklı ve makul gerekçelerin değerlendirilmediğini, dilekçelerinin maddi hata kaynaklı istinaf başvuru dilekçesi olarak kabul edilmesi gerektiğini, zorunlu arabuluculuk başvurusunun yapılmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın öncelikle usulden, aksi kanaat halinde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili 19/01/2021 tarihli ek karara yönelik istinaf dilekçesinde asıl karara yönelik olup, yukarıda özetlenen istinaf itirazlarını tekrar ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın öncelikle usulden, aksi kanaat halinde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; TTK’nun 410. maddesi uyarınca olağanüstü genel kurul toplantısı yapılmasına izin istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nun anonim şirketlerde genel kurulun toplanmasına ilişkin çağrı usulünü düzenleyen 410. maddesinde, genel kurulun, süresi dolmuş olsa bile, yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılabileceği, tasfiye memurlarının da görevleri ile ilgili konular için genel kurulu toplantıya çağırabilecekleri, yönetim kurulunun devamlı olarak toplanamaması, toplantı nisabının oluşmasına imkan bulunmaması veya mevcut olmaması durumlarında mahkemenin izni ile, tek bir pay sahibinin genel kurulu toplantıya çağırabileceği ve mahkemenin vereceği kararın kesin olacağı, TTK’nun 411. maddesinde, sermayenin en az onda birini, halka açık şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahiplerinin, yönetim kurulundan, yazılı olarak gerektirici sebepleri ve gündemi belirterek, genel kurulu toplantıya çağırmasını veya genel kurul zaten toplanacak ise, karara bağlanmasını istedikleri konuları gündeme koymasını isteyebilecekleri, esas sözleşmeyle, çağrı hakkının daha az sayıda paya sahip pay sahiplerine tanınabileceği, yönetim kurulu çağrıyı kabul ettiği takdirde, genel kurulun en geç kırkbeş gün içinde yapılacak şekilde toplantıya çağrılacağı, aksi hâlde çağrının istem sahiplerince yapılacağı düzenlenmiş olup, TTK’nun 412. maddesinde ise, pay sahiplerinin çağrı veya gündeme madde konulmasına ilişkin istemlerinin yönetim kurulu tarafından reddedildiği veya isteme yedi iş günü içinde olumlu cevap verilmediği takdirde, aynı pay sahiplerinin başvurusu üzerine, genel kurulun toplantıya çağrılmasına şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinin karar verebileceği düzenlemeleri yer almaktadır.
Davacı yan davalı şirketin iki ortaklı olduğunu, diğer ortakla aralarında boşanma davasının devam ettiğini, şirket hakkında tarafına bilgi verilmediğini, hesapları inceleyemediğini, genel kurula çağrı yapılması talebinin davalı şirket tarafından reddedildiğini iddia ederek davalı şirketin olağanüstü genel kurul toplantısına çağrı talebinin kabulü ile gündemin belirttiği şekilde hazırlanmasına, işlemlerin yapılması için şirkete kayyum atanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Verilen bu karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş, mahkemece kararın kesin olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine hükmedilmiş, verilen ek karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
6102 sayılı TTK’nun 412. maddesi uyarınca genel kurulun toplantıya çağrılmasına yönelik izin istemine ilişkin mahkemece verilecek kabul veya red kararları kesin niteliktedir (Emsal mahiyette Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/10/2017 tarih ve 2016/3287 Esas 2017/5383 Karar sayılı içtihatı). Hal böyle olunca, mahkemece kararın kesin olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine yönelik verilen ek kararda usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine yönelik ek kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin 19/01/2021 tarihli ek karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin 19/01/2021 tarihli ek karara yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 59,30 TL istinaf karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda 6102 sayılı TTK’nın 412. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.24/11/2021
…..
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.