Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/445 E. 2022/400 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C…. Bölge Adliye Mahkemesi ….

T.C.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ… 6. ASLİYE … MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/09/2020
NUMARASI :…
DAVA : Şirketin İhyası, Tasarrufun İptali ve Tespit
DAVA TARİHİ : 11/03/2016

KARAR TARİHİ : 31/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/04/2022

Taraflar arasındaki şirketin ihyası, tasarrufun iptali ve tespit istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı ihya yönünden karar verilmesine yer olmadığına, tasarrufun iptali ve tespite yönelik davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı şirkette işçi olarak çalıştığını, uğradığı iş kazası nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davasında alınan bilirkişi raporu ile maddi tazminat miktarının tespit edildiğini, SGK’nın da müvekkiline yaptığı ve yapacağı ödemeleri davalı şirketten tahsil etmek amacı ile dava açtığını, mahkeme sürecinde şirketin alacaklarını ödememek için hileli tasfiye-kapanış yoluna götürüldüğünü öğrenmeleri üzerine şirketin ihyası davası açtıklarını, açılan davada davalı …’in tasfiye memuru olarak tayin edildiğini, anılan davalının davalı şirketin müdürü ve hisse sahibi olup, alacaklar ödenmeden şirketin tasfiye edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı sicilin ve …’in alacaklarından haberdar olduğunu, müvekkilinin alacaklarını tahsil edememesi için davalı şirketin hileli olarak tasfiye işlemlerinin yapılıp kapandığını belirterek … 23. İş Mahkemesinde açtıkları dava tarihinden itibaren davalı şirketin yaptığı mal devirleri ile borçlandırılmasına ilişkin işlemlerin iptaline, davalılar … … Müdürlüğü ile …’in tasfiye işlemlerinin başlatıldığı 03/09/2013 tarihindeki mal varlığıyla sorumlu olduklarının tespitine ve davalı şirketin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı şirket ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının şirketin ihyasını talep ederken hem müvekkili …’e, hem tasfiye edilen şirkete, hem de … … memurluğuna husumet yönelttiğini, müvekkili şirketin ihya davasında husumeti bulunmadığını, ihya davası ile tespit ve iptal davasının birlikte görülemeyeceğini, tasfiye işlemlerinin kanunda öngörüldüğü şekilde yapıldığını, tasfiye edilen şirketin tasfiye döneminde herhangi bir borcunun bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Davalı … … Müdürlüğüne dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen anılan davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davalı şirketin dava tarihi itibari ile … sicilden terkin edildiği, yargılama sırasında açılan başka bir ihya davasında, herhangi bir davada taraf teşkili veya alacağa yönelik olmaksızın davalı şirketin ihyasına karar verildiği, karara istinaden davalı şirketin 13/12/2016 tarihinde … sicile tescil edildiği, ihya davasının konusuz kaldığı, HMK’nun 119/1-e maddesi gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini bildirmek, anılan Kanunun 194. maddesi gereğince de tarafların dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükümlülüğü bulunduğu, tarafların dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmelerinin zorunlu olduğu, davada haklı çıkabilmek için soyut veya genel hatlarıyla bir iddiayı ortaya koymanın yeterli olmadığı, aynı zamanda bu iddiaların ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması, en azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerektiği, iddia somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı tarafın bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabileceği, soyut iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığı, somutlaştırma yükünün genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi aşamasındaki tezahür şekli olduğu, somutlaştırma yükünün, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda da geçerli bulunduğu, HMK’nun 31. maddesi gereğince hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, davacı vekiline tasarrufun iptaline ve sorumluluğun tespitine ilişkin talebini somutlaştırması tespit ve iptale konu ettiği tasarrufları bildirmesi için yapılan ihtara rağmen, davacı vekilinin ihya davası dışındaki taleplerini somutlaştırmadığı, iddiasını ispata yönelik somut delil sunmadığı, davacının dava tarihinde ihya davası açmakta haklı olduğu gerekçesiyle ihya davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına, tasarrufun iptaline ve tespite yönelik davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının da %10 oranında kusurlu sayıldığını, davacı işçinin davalının işyerinde iş kazası geçirdiğinden kör olduğunu, sol bileği kırıldığını, vücudunun büyük bölümünün 3. Derecede yandığını, davalı …’in davalı şirketin müdürü ve büyük hissesinin sahibi olup daha sonra şirketin tasfiye kurulu başkanı olduğunu, bu nedenle şirket aleyhindeki davalarda ve SGK’nın müvekkiline bağladığı maaş ve gelirler nedeniyle SGK’nın alacaklarını bildiğini, şirketin borç ve alacakları varken, hakkında davalar devam ederken şirketin tasfiye kapanışının yapılamayacağını bilmesi gerektiğini, ancak davalı …’in alacaklardan kurtulmak için davalı şirketin içini boşaltmaya, borçlandırmaya dönük tasarruf işlemleri yaptıktan sonra şirketin tasfiye kapama işlemlerine de başladığını, kötüniyetli hareket ettiğini, davalı sicilin de şirketin borç ve alacakları kapanmadan tasfiye kapama vermemesi gerektiğini, aynı zamanda tasfiye kapama için kanuni zorunluluk olan bütün belgeleri düzenletip, bir örneğini alıp arşivlemek, tasfiye kapamayı kurum olarak sitesinde ilan etmek zorunda olduğunu, ancak sicilin yasa dışı davrandığını, iş mahkemesince sicile yazılan yazıya kurumda çıkan yangın nedeniyle davalı şirketin tasfiye kapamasına ilişkin evrakların yandığı, bu nedenle gönderilemediğinin bildirildiğini, daha sonra tasfiye kapama tutanağı talep edildiğinde tasfiye kapama dosyasının yandığına ilişkin bir tutanak bulunmadığı, tasfiye kapama belgelerinin … görevlileri tarafından elden tasfiye kurulu başkanı ve şirket müdürü …’e verilmiş olabileceğinin belirtildiğini, bilirkişi raporuna itirazları nazara alınarak ek rapor alınması veya başka bir heyetten rapor alınması gerekirken bu eksikliğin giderilmediğini, iş mahkemesinde açılan davanın sonunda masraf ve faiz dahil 1.999.975,54 TL alacak bulunduğunu, davanın somutlaştırıldığını, icra dosyasında davalı şirket ve sicilin herhangi bir teminat vermediğini, davalı şirket üzerinde mal bulunmadığından şirket yönünden teminat verilmeyip müvekkilinin alacağının %80’inin tahsil etme imkanı kalmadığını, bu nedenle davaya devam edilerek davanın kabulünde hukuki yarar bulunduğunu, bütün davalıların tüm alacak ve fer’ilerinden mal varlıklarıyla müteselsilen sorumlu olduklarının tespiti yanında alacağın hesaplanarak faiziyle birlikte hüküm altına alınmasına karar verilmesine ilişkin talep yönünden ret kararının hukuka aykırı olduğunu, eda davasıyla tespit davasının birbirini içerdiğini, bu nedenle tek dava olarak görülüp ret halinde dahi tek vekalet ücretinin karara bağlanması gerektiğini, davalılar yönünden ayrı vekalet ücretine karar verilmesinin hatalı olduğunu, 100,00 TL alacak talep ederek dava açıldığı halde hukuka aykırı olarak 100,00 TL’den fazla vekalet ücretine hükmedildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; 6102 sayılı TTK’nun geçici 7. maddesi uyarınca … … Müdürlüğünce re’sen terkin edilen şirketin ihyası, tasarrufun iptali, tasfiye memuru ve sicilin davacının tazminat alacağından mal varlığı ile sorumlu olduklarının tespiti istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
… 6. Asliye … Mahkemesinin 2016/80 Esas 2016/326 Karar sayılı karar sureti, … 2. İş Mahkemesinin 2013/283 Esas sayılı dosyasının UYAP’tan gelen sureti, … 23. İş Mahkemesinin 2016/82 Esas 2018/784 Karar sayılı ilamı, davalı şirket … … kaydı, yargılama aşamasında mali müşavir ve hukukçu bilirkişi heyetinden alınan 19/03/2018 tarihli kök, 09/04/2019 tarama tarihli ek rapor, … İcra Müdürlüğünün 2019/69 sayılı icra takip dosya sureti dosya içerisinde yer almaktadır.
… 6. Asliye … Mahkemesinin 2016/80 Esas 2016/326 Karar sayılı kararıyla davacı SGK tarafından davalılar … … … Müdürlüğü ve … aleyhine 01/02/2016 tarihinde açılan … ihyası davasında yapılan yargılama sonunda, işbu dava tarihinden sonra, 04/05/2016 tarihli karar ile … …ihyasına karar verildiği, verilen kararın kesinleştiği ve 13/12/2016 tarihinde şirketin … siciline tescil edildiği dosya içeriğiyle sabittir.
… 23. İş Mahkemesinin 2016/82 Esas 2018/784 Karar sayılı kararıyla davacı … vs. tarafından davalılar … ve ….. aleyhine 21/01/2016 tarihinde açılan iş kazası nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini talepli davada yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verildiği, verilen karar dayanak gösterilerek … İcra Müdürlüğünün 2019/69 sayılı icra takibinin alacaklı … vs. tarafından borçlular … ve …. aleyhine toplam 1.706.964,03 TL alacağın tahsili talebi ile 06/02/2019 tarihinde başlatıldığı, borçlu … tarafından takibe dayanak ilama karşı temyiz yoluna başvurulması nedeniyle icra müdürlüğünden mehil vesikası alınırken kıymet takdiri yapılan 11 adet taşınmazın teminat gösterildiği anlaşılmıştır.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi heyeti kök raporunda davalı şirketin ek tasfiyeye tabi tutulmasında davacının menfaati bulunduğuna yönelik kanaat bildirilmiş, ek raporda ise davalı şirketin ticari defterlerindeki aktif ve pasif kalemlerin gerçekliği üzerine herhangi bir tespit yapılmadığı, davacının tasfiye işlemleri devam ederken iş kazası nedeniyle tazminat davası açtığı, iş kazası nedeniyle ihtilaflı olan borçları karşılayacak tutarın tasfiye memuru tarafından notere depo edildiğine ilişkin dosyada herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, tasfiye memurunun şirket alacaklısına karşı sorumlu olduğu tespit edilmiştir.
Yargılama aşamasında mahkemece 15/01/2020 tarihli celsede davacı vekilinin açılan davada tasarrufun iptali ve tespit talebini somutlaştırarak dava değerini bildirip harcı ikmal etmesi için iki hafta kesin süre verilmiş, davacı vekilince 15/01/2020 tarihli dilekçeyle açılan davanın belirsiz alacak davası olduğu, harca esas değerin 100,00 TL olarak bildirildiği belirtilmiştir.
Davacı yan davalı şirkette işçi olarak çalıştığı dönemde uğradığı iş kazası nedeniyle ve SGK tarafından yapılan ödemelerin rücuen tahsili için açılan davalar bulunduğu halde tasfiye memuru olan davalı …’in davalı şirketin içini boşaltıp, tasfiye sürecini tamamlayarak şirketi sicilden terkin ettirdiğini, davalı … müdürlüğünün de tasfiye sürecinin usul ve yasaya uygun olarak tamamlanmasını sağlama yükümlülüğü bulunduğunu iddia etmiş, davalı yan ise yapılan tasfiye işlemlerinin usul ve yasaya uygun olduğunu savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yargılama aşamasında davalı şirketin ihyasına yönelik verilen karar kesinleşerek şirketin sicile tescil edildiği, ihya davasının konusuz kaldığı, davacının diğer talepleri yönünden talebini somutlaştıramadığı, iddiasını ispata dair somut delil sunmadığı gerekçesiyle ihya davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer talepler yönünden açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacının davalı şirkette işçi olarak çalıştığı dönemde iş kazasına uğradığı, maddi ve manevi tazminat talebiyle davalı şirket ve davalı … aleyhine dava açtığı, davalı …’in davalı şirketin tasfiye memuru olduğu, davalı şirketin tasfiye sürecinin tamamlanarak … sicilinden terkin edildiği, yargılama aşamasında açılan bir başka ihya davası nedeniyle davalı şirketin ihyasına karar verilerek … siciline tescil edildiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davalı şirketin ihyası koşullarının oluşup oluşmadığı, iş davasının açıldığı tarihten itibaren şirketin yaptığı mal devirlerinin yanında borçlandırılmasına ilişkin işlem yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise iptali koşullarının oluşup oluşmadığı, … … müdürlüğü ve tasfiye memurunun tasfiye işlemlerinin başlatıldığı tarihteki mal varlığıyla sorumlu olduğunun tespitinin talep edilip edilemeyeceği hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf talebinin kamu düzenine aykırılık yönünden incelenmesine gelindiğinde; 04/06/1958 gün 15/6 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da belirtildiği gibi, bir davada dayanılan maddi vakıaları açıklamak tarafların, bu olguları hukuken nitelendirmek, uygulanacak yasa maddelerini arayıp bulmak ve doğru olarak yorumlayıp uygulamak da hakimin görevidir. Bir başka anlatımla, bir davada maddi olayı anlatmak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime aittir. Davayı aydınlatma görevinin mahkeme hakimine ait olmasına göre uyuşmazlığın çözümüne dair hukuki nitelendirmeyi de yine hakim yapacaktır.
HMK’nun 31. maddesi uyarınca ise hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir.
Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında somut olaya gelindiğinde, dava dilekçesindeki anlatımda davacı yan iş davasının açıldığı tarihten itibaren şirketin yaptığı mal devirlerinin yanında borçlandırılmasına ilişkin işlemlerin tespitini ve iptalini istemiştir. Mahkemece yargılama aşamasında davacı vekiline iptal ve tespit talebinin somutlaştırması için kesin süre verilmiş, davacı vekilince verilen kesin sürede herhangi bir somutlaştırma yapılmamış ise de, dava dilekçesindeki anlatım karşısında davacının somutlaştırmadığı talebinin davalı şirketin yaptığı mal devirleri ve borçlandırılmasına ilişkin işlemlerin tespiti ve iptaline yöneliktir.
Tasarrufun iptali davasında alacaklı ile borçlu taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım ya da banka alacağını oluşturan ticari ya da genel kredi sözleşmeleri görevin belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır. Tasarrufun iptali davası TTK’nun 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olmadığından 6100 sayılı HMK’nun 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10/02/2016 tarih 2014/17-2389 Esas 2016/129 Karar sayılı ilamı). Görev dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir.
Dava dilekçesindeki davalı … … müdürlüğü ve davalı tasfiye memuru …’in tasfiye işlemlerinin başlatıldığı tarihteki mal varlığıyla sorumlu olduklarının tespitine yönelik açılan davada davacının hukuki yararının bulunup bulunmadığı da açılan daada tartışılması gereken bir diğer husustur.
Hal böyle olunca, mahkemece yapılması gereken iş tasarrufun iptaline yönelik açılan davada mahkemenin görevli olmadığı gözetilerek anılan kısım yönünden dosyanın tefriki ile tasarrufun iptaline yönelik açılan davanın yeni bir esasa kaydı ile görev hususunun değerlendirilmesi, tasfiye memurunun sorumluluğu davasında ise davacının talebini somutlaştırıp somutlaştırmadığı tartışılıp, tespite yönelik açılan davada dava şartı niteliğindeki hukuki yarar üzerinde de durularak sonucuna uygun bir karar verilmesinden ibarettir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin tasarrufun iptali ve tespite yönelik davanın reddi yönündeki kararında kamu düzenine aykırılık nedeniyle isabet görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının ihya davası dışındaki davalara ilişkin verilen karar yönünden kaldırılmasına, davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın mahkemesine geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-… 6. Asliye … Mahkemesi’nin 02/09/2020 tarih ve 2016/215 Esas 2020/353 Karar sayılı kararının istinafa gelinmeyen ihya davası dışındaki davalara ilişkin verilen karar yönünden kamu düzenine aykırılık gözetilerek KALDIRILMASINA, davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3-İhya davası dışındaki davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacının yatırmış olduğu 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonunda dikkate alınmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
…..

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.