Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/437 E. 2021/524 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/07/2020
NUMARASI :…
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 07/07/2020
KARAR TARİHİ : 08/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/04/2021

Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kamuya yararlı dernek statüsünde bulunan … tarafından bağımsız olarak kurulduğunu, … denetimine tabi olduğunu, … Müdürlüğünün müvekkili… ve vakfa bağlı tüm şirketleri denetlediğini, neticesinde denetleme raporuna göre vakfa bağlı şirketlerin iflas aşamasında bulunmasına karşılık şirketlerden vakfın yönetim kurulu kararının aksine iş sözleşmelerinde hüküm bulunmaksızın yapılan prim ödemelerinin şirketlerin kanuni temsilcilerinden tahsil edilmesinin bildirildiğini, personeline prim ödemesi yapılan şirket yönetim kurulu üyelerinden zararın rücuen tahsilini talep etmesi gerektiğini, bu nedenle şirketlerin yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilmesi için vakıf ve vakfa bağlı tüm şirketlerin gerekli işlemleri başlattığını, müvekkilinin yönetim kurulu kararları ile birbiri aleyhine karşı dava açma yoluna başvurmaksızın personele ödenen primler nedeniyle yönetim kurulu üyesi olan her bir tüzel kişinin yapılan prim zarar olarak kabul edilerek yönetim kurulu üyesi olduğu şirkete zarar olarak kabul edilen bu miktarı kendisini temsil eden gerçek kişiye rücu etmesine karar verildiğini, davanın konusunun dava dış…. personele ödenen primler olduğunu, müvekkilinin anılan şirketin yönetim kurulu üyesi sıfatı bulunduğunu ve alınan kararlar doğrultusunda dava dışı şirkette personele ödenen primlerin zarar olarak kabul edilerek dava ile kendilerini temsil eden gerçek kişi davalıya rücu için dava açıldığını belirterek şimdilik 16.735,42 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, dava dilekçesinde davacı vakfın kamuya yararlı dernek statüsü olan … tarafından kurulduğunun belirtildiği, her ne kadar ticari işletme işleten vakıf tacir sayılsa da kamuya yararlı dernek ve gelirinin yarısından fazlasının kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıfların tacir sıfatını kazanamayacağı, ticari işletme işleten vakıflarda tacir sıfatı vakfa ait olmakla dava dışı THK sigorta şirketinin de davacı vakfı temsil ettiği ve vakıf personeli olduğu belirtilen gerçek kişi davalının da tacir olmadığı, davalı personelin vakfın organı olduğunun veya vakıfla arasında hizmet akdinin bağımlılık unsurunun bulunduğunun ya da kişi-organ olarak çalıştığının da ileri sürülmediği, davanın TTK’nun 4. maddesinde tahdidi olarak sayılan Ticaret Mahkemesi’nde görülmesi gereken davalardan olmadığı, tarafların tacir olmadığı, davalı personele ödenen primlerin rücuen tahsili talebinin işçi işveren ilişkisi olup görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; personeline prim ödemesi yapılan şirketin yönetim kurulu üyelerinden zararın rücuen tahsilinin talep edilmesi gerektiğini, şirketin yönetim kurulu üyelerinin tüzel kişi olduğunu, tüzel kişinin yönetim kurulu üyesi olması halinde o tüzel kişi adına hareket edecek bir gerçek kişinin ticaret sicil gazetesinde ilan edileceğinin yasada hükme bağlandığını, tüzel kişi temsilcisinin üye seçilmesi ile üyenin tüzel kişi ile arasındaki bağın kesildiği, tüzel kişinin temsilcisinin eylem ve kararlarından sorumlu tutulamayacağı şeklindeki yapay teorinin reddedildiğini, her bir şirkette ödenen primler için o şirketin yönetim kuruluna gidilmesi gerektiğini, vakfa bağlı bir şirketin yönetim kurulu üyelerinin vakıf ve vakfa bağlı diğer şirketler olduğunu, bu durumda birbirleri aleyhine dava açmaları gerektiğini, temsil sorununun ortaya çıkacağını, birbirleri aleyhine yargılama giderlerine hükmedileceğini, bu yola başvurulmaksızın personele ödenen primler nedeniyle yönetim kurulu üyesi olan her bir tüzel kişinin yapılan prim zarar olarak kabul ettiklerini, vakfa bağlı bir şirketteki prim ödemelerinin vakfa bağlı diğer şirketin zarar olarak kabul etmesinin zararın giderilmesine yeterli olmamakta sonucun aynı kapıya çıktığını, primleri dağıtanların tüzel kişi adına hareket eden gerçek kişi davalı olduğunu, asliye ticaret mahkemesinde davanın bakılacağını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; limited şirkette personele ödenen prim nedeniyle uğranılan zararın yönetim kurulu üyesi tarafından gerçek kişi temsilciden rücuen tazmini istemine ilişkindir.
Davacı yan yönetim kurulu üyesi olduğu dava dışı …. personele ödenen prim nedeniyle şirketin zarara uğradığını, uğranılan zarardan tüzel kişi yönetim kurulu üyesinin gerçek kişi temsilcisi olan davalının sorumlu olduğunu iddia etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davaya bakmakla görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Davaya bakmakla görevli mahkeme, taraflar arasındaki ilişkinin niteliğine göre belirlenecektir. Davacı dava dışı limited şirketin tüzel kişi yönetim kurulu üyesi, davalı ise tüzel kişi yönetim kurulunun gerçek kişi temsilcisidir. Bu kapsamda taraflar arasındaki uyuşmazlık şirketler hukukundan kaynaklanmaktadır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesi uyarınca şirketler hukukundan kaynaklanan davalar mutlak ticari davalardır. Anılan Kanunun 5/2 maddesi uyarınca da tüm ticari davalara bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir. Mahkemenin görevli olması da, HMK’nun 114/1.c maddesi uyarınca dava şartlarından olup, anılan kanunun 115. maddesi uyarınca davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılır.
Hal böyle olunca, mahkemece, yukarıda belirtilen 6102 Sayılı Kanun hükümleri dikkate alındığında asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek taraf delilleri toplanıp işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, taraf delilleri toplanıp işin esasına girilerek bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih…. Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine,
3-Davacı tarafından peşin yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacının istinaf aşamasında yaptığı yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353(1)-a.3 maddesi uyarınca uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/04/2021

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.