Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/428 E. 2022/1804 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/428 Esas 2022/1804 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/428
KARAR NO : 2022/1804

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/11/2020
NUMARASI : 2020/221 Esas 2020/638 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Rücuen Tazminat
DAVA TARİHİ : 14/05/2020
KARAR TARİHİ : 30/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/01/2023

Taraflar arasındaki rücuen tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 24/07/2006 tarihinde işletme hakkı devir sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 7.4 madde gereğince dağıtım faliyetinin hisselerinin tamamının davalıya ait olduğu dönemde …’ın özelleştirilmesinden önce yani … ile …’ın ayrılmaz bir bütün olduğu dönemde 13/05/2009 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle dava dışı işçi tarafından açılan dava sonucu verilen kararın icra takibine konulması nedeniyle icra dosyasına ödenen miktardan ve yapılan yargılama masraflarından davalının sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak şimdilik 140.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında işletme hakkı devir sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme uyarınca sözleşme tarihinden sonra meydana gelen zararlara ilişkin sorumluluğun davacıya ait olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, iş kazasının 13/05/2009 tarihinde gerçekleştiği, hisselerin tamamı davacı …’a ait iken dağıtım faaliyeti kapsamında ortaya çıkan üçüncü kişi alacağından İHDS hükümleri uyarınca artık davalı …’ın sorumlu tutulamayacağı, davacının dayanak ilam nedeni ile ödediği temyiz harcı, onama harcı ile icra dosyasına ödediği bedeli rücuen davalıdan talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; … ile …’a bağlı olarak faaliyet gösteren elektrik dağıtım şirketlerinin fiili devir tarihi olan 30/10/2009 tarihine kadar ayrılmaz bir bütün olduğu hususunun …’ın 2004-2010 arası ve sonraki yıllarda yayımladığı faaliyet raporlarına da konu olduğu, ortada ticari bir iş ve sözleşmenin birlikte değerlendirilmesi gerekli yeni bir delil bulunduğunu, özelleştirmenin 25/09/2008 yılında tamamlandığını ve Özelleştirme İdaresinin onayına gönderildiğini, haksız fiilden doğan maddi yükümlülüklerin talep edilmesi halinde talep eden kişinin sözleşmenin tarafı olmadığı için üçüncü kişi olduğunu, … ile …’a bağlı olarak faaliyet gösteren elektrik dağıtım şirketlerinin fiili devir tarihi olan 30/10/2009 tarihine kadar ayrılmaz bir bütün olduğu ve bu döneme ait hakların … tarafından yürütülmesi gerektiği hususunun … Hukuk Müşavirliği görüş yazısında da belirtildiğini, olayın salt sözleşmeler hukuku içerisinde değerlendirilerek devir bilançolarına yansımayan tutarlara elinde olmayan sebeplerle sadece müvekkilin katlanmasının istenmesinin kabulünün mümkün olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Konya 1. İş Mahkemesi’nin 2017/139 Esas 2017/304 Karar sayılı dosyanın (bozma öncesi 2013/163 Esas); davacısı …, davalısı … vs. olup, 13/05/2009 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu yaralanan işçi tarafından uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini talebiyle açılan davada verilen davanın kısmen kabulü kararının Yargıtay 21. Hukuk Dairesi tarafından onanmasına karar verildiği, verilen kararın Konya 13. İcra Müdürlüğü’nün 2015/12728 sayılı dosyası ile … A.Ş. Genel Müdürlüğü vs. aleyhine icra takibine konulması sonucu davacının icra dosyasına 21/01/2019 tarihinde 345.295,78 TL ödediği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde; taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten sonra, 13/05/2009 tarihinde meydana gelen iş kazasına dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Konya 1. İş Mahkemesi’ndeki davanın davacısı bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda ise de İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının ödediği bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmamaktadır.
Öte yandan, Hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinde “…İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi öncelikle uygulanacaktır.
Hal böyle olunca İHDS imza tarihinden sonra gerçekleşen rücuya dayanak ilama konu iş kazasından kaynaklanan sorumluluğun davacı şirkette olduğu gözetilerek ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27/10/2022 tarih 2021/3576 Esas 2022/7514 Karar sayılı ilamı).
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 30/12/2022

Başkan – Üye – Üye Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.