Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 20 Esas 2022/ Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/41
KARAR NO : 2022/1170
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2020
NUMARASI : 2015/560 Esas 2020/458 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 07/09/2015
KARAR TARİHİ : 05/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/10/2022
Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile dava dışı… San. Tic. Ltd. Şirketi arasında imzalanan 17.10.2011 tarihli 4.000.000 TL tutarlı kredi sözleşmelerine istinaden kredi kullandırıldığını, davalı …’in söz konusu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi geri ödemelerinin zamanında yerine getirilmemesi üzerine dava dışı asıl borçlu ile tüm kefillere ihtarname gönderilerek mehil verildiğini, borcun ödenmemesi üzerine haklarında yasal yollara müracaat edildiğini, davalının borcunu ödemediğini, 20.09.2012 itibariyle temerrüde düştüğünü, bankaca ihtarnameye esas alacağa akdi % 36 ve temerrüt % 72 oranı üzerinden faiz işletildiğini, yapılan hesaplamada 413.190,40 TL’si asıl alacak, 523.335,14 TL’si işlemiş faiz ve 20.166,76 TL’si BSMV olmak üzere toplam 962.692,30 TL nakit, borçlu firmaya kullandırılan çek karnelerinden dolayı 23.290,00 TL gayrinakit borç tespit edildiğini bildirdiğini, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, nakdi alacağın 962.692,30 TL ve gayrinakdi alacağın 23.290,00 TL olarak tespitine, asıl alacak tutarına dava tarihinden itibaren % 72 oranında temerrüt faizi işletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davalının … Ltd. Şti ile davacı banka arasında akdedilen sözleşmeye kefil olduğu hususunun doğru olduğunu, davacı banka tarafından kullandırılan nakdi ve gayrinakdi krediler için o tarihte muaccel olma koşulları oluşmadan ihtar çekilip 1 gün süre verilerek, Ankara 29.İcra Müdürlüğünün 2012/13600 esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla, 2012/13601 sayılı dosya ile de ilamsız takip yolu ile takiplere girişildiğini, Ankara 29.İcra Müdürlüğünün 2012/13601 sayılı dosyasına, muaccel olma koşullarının oluşmadığı, henüz çekler için bir ödeme yapılmadığı teminat mektupları nakde çevrilmediği için depo talebine, aynı tutarlar için iki yarı takip yapılmasının iyiniyet kurallarına aykırı olduğu, fahiş temerrüt faizi talep edildiği gerekçeleri ile itiraz edildiğini, itiraz üzerine davacı banka tarafından itirazın iptali davası açıldığını, Banka yöneticilerinin, anaparanın ödenmesi halinde diğer taleplerden vazgeçileceğine ilişkin beyanları üzerine, borcun teminatını oluşturan ipotekli gayrimenkulun 3. kişi …’e satıldığını, adı geçen tarafından davacı bankaya 20.05.2015 tarihinde 335.000,00 TL tutarında ödeme yapıldığını, davacı bankanın 14.09.2012 gün ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinde talep edilen kullanılmış nakdi kredi tutarı 255.793,99 TL ve o tarihe göre tahsile verilmemiş çeklerden ve banka teminat mektuplarından dolayı 188.000,00 TL gayrinakit kredi karşılığı talebinin bulunduğunu, davacı bankanın alacağının nakdi kredi kısmının tamamının bu ödeme ile karşılanmış olduğunu, ayrıca Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdindeki dava dosyasında mevcut bilirkişi raporu ile banka tarafından bir ödeme yapılmadan çek yaprakları için ödeme talep edilemeyeceğinin belirtildiğini, davacı bankanın, mutabakat gereği asıl alacağını tahsil etmiş olması nedeniyle Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdindeki davayı takip etmeyerek, davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, davacı banka bu kez, asıl alacak tutarı fazlası ile ödenmiş iken, bu ödeme hiç yapılmamış gibi huzurdaki davayı ikame ettiğini, bu davada da gerek asıl alacak gerekse faiz taleplerinin fahiş ve hakkaniyete aykırı olduğunu bildirmiş, şirket adına yapılan 335.000,00 TL ödeme düşülmeden ve talep edilmeyecek nitelikteki çek bedelleri düşülmeden açılmış olan, yasa ve hakkaniyete aykırı fahiş talepleri içeren davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; TCMB ile yapılan yazışmada davacı banka tarafından Eylül 2012 ve sonrasına ait fiilen ticari kredilere uygulanan faiz oranının istenildiği, gönderilen yazı cevabı uyarınca bankanın uyguladığı temerrüt faiz oranını %72 olduğu, sözleşmenin 52.3 maddesine göre “… Borcun hangi tür krediden doğduğuna ve bu kredi vadesine bakılmaksızın veya hesapların kat’ı veya borçluların muacceliyeti yahut sözleşmenin feshi tarihinde sözleşmede yer alan veya bankaca değiştirilen yeni temerrüt faiz oranının uygulanmasını ve bu faize ilişkin mali yükümlülükler ile temerrüt komisyonu ve masraflarıda derhal ödemeyi müşteri kabul ve taahhüt eder” hükmü temerrüt tarihi itibari ile Merkez Bankasına bildirilen en yüksek faiz oranını %36 olduğu dikkate alındığında temerrüt faizinin %72 olarak kabulü gerektiği, itibar olunan bilirkişi hesaplamaları ışığında davacı talebi ile de bağlı kalınarak nakti alacak yönünden davacının davasının kısmen kabulüne, 86.608,39TL asıl alacak, 523.335,14TL işlemiş faiz, 26.166,76TL BSMV 636.110,29TL’nin asıl alacağı dava tarihi 07/09/2015 tarihinden itibaren işletilecek %72 oranında temerrüt faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin talebi ile gayrinakdi alacağın depo edilmesine ilişkin taleplerinin yerinde bulunmadığından reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Kredi taksitlerinin zamanında ödenmemesi nedeniyle tüm hesapların muaccel hale getirilmesi için borçlulara ihtar çekildiğini ve 29.03.2017 tarihinde muacceliyetin gerçekleştiğini, dosyaya sunulan müvekkili bankanın faiz genelgeleri gereği temerrüt tarihinden itibaren istenecek ve işleyecek faiz oranının % 72 olup, bilirkişiler tarafından %36 cari faiz talep edilemeyeceğini, kredinin orijinal faizinden hesaplama yapılabileceğine ilişkin tespitin yanlış olduğunu, faiz oranlarına ilişkin genel mektupta kat edilen hesaplarda hesap katından temerrüt tarihine kadar % 36 cari faiz uygulanacağı hükmü bulunmakta olup, genel kredi sözleşmesinde müvekkili banka kayıtlarının esas alınacağının açıkça belirtildiğini, yine aynı genel mektupta temerrüt faizinin cari faizin %100 fazlası yani %72 olarak uygulanacağının açık olduğunu,
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ihtar tarihinden takip tarihine kadar bir kısım ödemeler yapıldığını, yapılan kısmi ödemelerin BK’nun 100 gereği öncelikle faiz ve masraflardan düşülmesi gerekirken, ödeme tarihindeki toplam borç üzerinden dahi değil de ana paradan düşüm yapılarak, buna göre sonraki dönemler kalan anapara üzerinden eksik faiz hesabı yapıldığını, yapılan tahsilatın BK’nun 100 maddesine göre masraf ve faize mahsup edilmesi gerekirken müvekkili bankanın kendi iç hesap tutarlılığı ve tahsilat hesap tutma yöntemi olarak ana paraya mahsup yapılması nedeniyle müvekkili banka kayıtlarının esas alınacağını ve yapılan tahsilatın ana paraya yapıldığı hususunun kabul edilmesi gerekeceği belirtilmiş olup; hükme de esas alınan bilirkişinin bu tespitinin yerinde olmadığını,
Mahsup işleminin icra dosyasındaki talepleri dikkate alınarak yapılması gerektiğini, bilirkişi raporunun tümüyle hatalı hesaplamaya dayalı olduğunu,
Ayrıca ilamda, davada talep edilen gayri nakdi alacaklar için depo kararı verilmesi talebinin ayrı bir davaymış gibi değerlendirilerek bu talep yönünden ayrıca yargılama gideri ve harç hesabının da hatalı olduğunu,
Ayrıca ilamın 4. Maddesinde davalının kendisini vekille temsil ettirmesinden dolayı toplam 34.711,00 TL vekalet ücretinin taraflarından alınıp davalıya ödenmesine karar verildiğini, ancak ilamdan da anlaşılacağı üzere davalının dosyada vekili bulunmadığını, dosya ilk açıldığı dönemde Av. …’nin davalının vekilliğini üstlenmiş ise de; vekilin Mart 2019 tarihinde vefat ettiğini ve vefatla birlikte vekalet ilişkisinin de son bulduğunu, bu tarihten sonra da dosyanın başka bir vekilce takip edilmediğini, bu nedenle bu yönüyle de kararın hatalı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı/lı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacı tarafından dava dışı asıl borçlu ve davalıya Beşiktaş 17. Noterliğinin 14/09/2012 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile kat tarihi olan 13/09/2012 itibari ile 255.793,99 TL nakdi alacak 188.000,00 TL tutarında gayri nakdi alacağın depo edilmesi için 1 gün süre verildiği, her iki borçluya ihtarnamenin 18/09/2012 tarihinde tebliğ edildiği, 20/09/2012 tarihi itibari ile temerrütün oluştuğu görülmüştür.
Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2012/13601 sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklısının … Bankası, borçlularının davalı … ve dava dışı diğer kefiller olup, alacağın tahsiline yönelik olarak icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından itiraz üzerine takibin durdurulduğu;
Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2012/13600 sayılı dosyasının incelenmesinde; … Bankası, borçlularının davalı … ve dava dışı diğer kefiller olup, ipoteğin para çevrilmesi suretiyle takip başlatıldığı,
Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2012/13601 esas sayılı dosyasındaki itiraz nedeni ile Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/706 esas sayılı dosyasında itirazın iptali dosyası açıldığı, bilahare bu dosyasının Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1629 esas sayılı dosyasında görülmeye devam ettiği ve 03/09/2015 tarihli karar ile 15/07/2015 tarihi itibari ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bankacı …’den alınan bilirkişi raporunda özetle; davacı banka ile dava dışı şirket arasında 17/10/2011 tarihinde 4.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalının da sözleşmenin müteselsil kefili olduğu, dava dışı şirketin kullanmış olduğu kredinin ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini, kat ihtarının dava dışı şirket ile davalıya 18/09/2012 tarihinde tebliğ edildiği, 20/09/2012 tarihi itibariyle temerrütün gerçekleştiği, bankanın genel mektubu ve sözleşmenin 52.3.maddesi gereğince temerrüt faizinin Merkez Bankasına bildirilen en yüksek faizin %100’ü olacağı, Merkez Bankasına bildirilen en yüksek faiz oranının %36 olup, temerrüt faizinin de %72 olacağı, kredi nedeniyle alınan ipoteğin satış sonucu 335.000,00 TL tahsilat yapıldığı, bu tahsilatın da ihtarnamede yer alan kredi alacaklarının ana para borcuna mahsup edildiği, kat tarihinden sonra ödemede bulunduğunu, ihtara konu dava dışı şirketin kullandığı her bir kredinin akdi faiz oranının farklı olup, bankanın temerrüt faizinin hesabında dikkate alınan %36 akdi faizi talep edemeyeceği, dava tarihi itibariyle davalının davacı bankaya 86.563,39 TL asıl alacak, 761.809,13 TL işlemiş faiz, 38.090,46 TL BSMV olmak üzere toplam 886.462,98 TL borçlu olduğu belirtilmiştir.
Üç kişilik bankacılık alanında uzman heyet raporunda özetle; davacı banka ile dava dışı şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde davalının 4.000.000,00 TL limitle kefaletinin bulunduğu, davacı bankaca dava dışı şirkete nakdi ve gayri nakdi krediler kullandırıldığı, kullanılan kredinin ödenmediği için hesabın kat edildiği, kat ihtarının 18/09/2012 tarihinde dava dışı şirket ile davalıya tebliğ edildiği, kat ihtarında 1 günlük ödeme süresi öngörüldüğü, bu nedenle temerrütün 20/09/2012 tarihinde gerçekleştiği, temerrüt faizinin sözleşmenin 52.maddesi gereğince %72 olduğu, sözleşme hükümleri davacı bankanın defter ve kayıtları incelendiğinde genel kredi sözleşmesi kapsamında ipotek alınan taşınmazın 335.000,00 TL’ye satıldığı, tahsil edilen 335.000,00 TL’nin davacı bankaca ana paradan düşüldüğü ve Borçlar Kanununun 100.maddesindeki öncelikle faiz alacağının tahsil edilmesi maddesinden yararlanılmadığının anlaşıldığını, bir önceki bilirkişi raporundaki tespitlere aynen katıldıklarını, genel kredi sözleşmesinin 18.maddesi gereğince gayri nakdi alacağın deposunun kefillerden talep edilebileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığını, sözleşmede açık hüküm bulunmadığından çek taahhüt tutarının depo edilmesi talebinde kefillerin sorumluluğunun bulunmadığını, banka defter ve kayıtlarının incelenmesi neticesinde davacı bankanın kullandırmış olduğu kredilerdeki kararlaştırılan akdi faiz oranlarının aynen uygulanması gerektiği, temerrüt faizinin ise %72 olacağı, dava tarihi itibariyle bu oranlar dikkate alınarak ve ipotek nedeniyle tahsil edilen 335.000,00 TL asıl alacaktan düşülmek suretiyle yapılan hesaplama sonucu davacı bankanın davalıdan 86.608,39 TL asıl alacak, 761.220,61 TL işlemiş faiz, 38.061,03 TL BSMV olmak üzere toplam 885.890,03 TL alacaklı olduğu, mahkemece 335.000,00 TL’lik tahsilatın ana paradan düşülmemesi gerektiği kanaati söz konusu ise davacı bankanın bu kez 413.190,40 TL asıl alacak, 523.335,14 TL işlemiş faiz, 26.166,76 TL BSMV olmak üzere toplam 962.692,30 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir.
Somut olaya gelince; davacı banka ile dava dışı şirket arasında 17/10/2011 tarihinde 4.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalının sözleşmenin müteselsil kefili olduğu, dava dışı şirketin kullanmış olduğu kredinin ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiği, kat ihtarına rağmen borcun ödenmediği, bu nedenle dava tarihi itibariyle 413.190,40 TL asıl alacak, 523.335,14 TL işlemiş faiz ve 20.166,76 TL BSMV olmak üzere toplam 962.692,30 TL nakdi alacağın davalıdan tahsili ile borçlu firmaya kullandırılan çek karnelerinden dolayı 23.290,00 TL olduğunun tespiti ve asıl alacağa %72 oranında temerrüt faizi uygulanmasına yönelik işbu dava açılmış, ilk derece mahkemesince de alınan bilirkişi raporları ile davacı talepleri de gözetilerek açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı yanın genel kredi sözleşmesi kapsamında kullanılan kredilere temerrüt tarihine kadar %36 akdi faiz uygulanması gerektiğine yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde, davacı bankayla dava dışı şirket arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, imzalanan genel kredi sözleşmesi kapsamında dava dışı şirkete nakdi ve gayri nakdi krediler kullandırıldığı, dosya kapsamına uygun gerekçeli, denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişilerin bankada yerinde yapmış oldukları inceleme sonucu sunmuş oldukları raporda belirtildiği üzere, davacı banka tarafından kullandırılan kredilerde akdi faiz oranının taraflarca belirlendiği, bilirkişi heyetinin de taraflarca belirlenen bu akdi faiz oranı üzerinden temerrüt tarihine kadar işlemiş akdi faizi tespit ettikleri anlaşıldığından davacı bankanın akdi faizin %36 olduğuna yönelik istinaf başvurusuna itibar edilmemiştir.
Öte yandan, dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere her iki bilirkişinin de bankada yerinde inceleme yapılarak sözleşme hükümleri, davacı bankanın defter ve kayıtları incelenmek suretiyle rapor hazırlandığı, davacı bankanın genel kredi sözleşmesi kapsamında almış olduğu ipoteğin paraya çevrilmesi sonucu tahsil edilen 335.000,00 TL alacağın ana paradan düşülmek suretiyle hesaplama yoluna gittiği, bu hale göre davacı bankanın Borçlar Kanununun 100.maddesindeki öncelikle faiz alacağının tahsil edilmesi maddesinden yararlanmadığı anlaşıldığından davacı banka vekilinin bu kısma yönelik istinaf başvurusu da yerinde değildir.
Diğer yandan, davacı yanca dava dilekçesinde nakdi alacağın tahsili, gayri nakdi alacağın ise tespiti talep edilmiş olmakla, ilk derece mahkemesince nakdi alacağın kısmen kabul edildiği, gayri nakdi alacağa ilişkin talebin reddine karar verilmiş olmakla, her iki talebin birbirinden bağımsız olmasından ötürü yargılama gideri ile harç hesabına yönelik ilk derece mahkemesince yapılan uygulama usul ve yasaya uygun olduğundan bu kısma yönelik istinaf başvurusu da yerinde değildir.
Ayrıca, davalı yan davanın açılması ile birlikte kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan her ne kadar yargılama sırasında vekili vefat etmiş olsa bile reddedilen kısım yönünden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmiş olmasında da usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığından buna yönelik istinaf başvurusuna itibar edilmemiştir.
Hal böyle olunca, dosya kapsamına uygun denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyetinin raporu ile davacı vekilinin dava dilekçesinin kapsamı ile taleple bağlılık ilkesi gözetilmek suretiyle açılan davada davacının davasının kısmen kabulüne, 86.608,39TL asıl alacak, 523.335,14TL işlemiş faiz, 26.166,76TL BSMV 636.110,29TL’nin asıl alacağı dava tarihi 07/09/2015 tarihinden itibaren işletilecek %72 oranında temerrüt faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin talebi ile gayrinakdi alacağın depo edilmesine ilişkin taleplerinin yerinde bulunmadığından reddine yönelik kararı usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabul kısmen reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 05/10/2022
Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi –
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.