Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/401 E. 2023/296 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/401 Esas 2023/296 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/401
KARAR NO : 2023/296

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/11/2020
NUMARASI : 2019/592 Esas 2020/636 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/11/2019
KARAR TARİHİ : 02/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/03/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili Banka ile dava dışı asıl borçlu … A.Ş. Arasında akdedilen 15.03.2018 tarih ve 2.200.000 TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesini davalıların müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, söz konusu genel kredi sözleşmesine istinaden dava dışı asıl borçlu şirkete kullandırılan nakid ve gayri nakdi kredi alacaklarının müvekkili banka tarafından asıl borçlu ve kefillere keşide edilen Ankara 8. Noterliğinin 05.08.2019 tarih … yevmiye numaralı kat ihtarına rağmen ödenmediğini, bunun üzerine kredi alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar cevap dilekçesi sunmamış, davalılar vekili 07.09.2020 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde; müvekkillerinin kefaletlerinin geçersiz olduğunu, takipten sonra tarafların anlaştığını ve borcun ödendiğini, dolayısıyla icra takibinin ve davanın konusuz kaldığını, bilirkişi raporunda müvekkilleri ile ilgili bir inceleme yapılmayıp dava dışı kredi borçlusu ile ilgili değerlendirme yapıldığını, eksik incelemeye dayalı olarak raporun düzenlendiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre; davalılar aleyhine genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan nakdi ve gayri nakdi kredi alacaklarının tahsili istemiyle başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemiyle açılan davada, düzenlenen bilirkişi raporu ve taleple bağlılık ilkesi dikkate alındığında, davanın kısmen kabulüne, davalıların 1.290.373,38TL asıl alacak, 66.957,82TL işlemiş faiz, 3.347,89TL BSMV toplamı 1.360.679,09TL’ye yaptıkları itirazın iptali ile takibin bu rakam üzerinden 1.244.974,21TL’lik kısmına takip tarihinden itibaren %44,625 faiz oranı ile 45.399,17-TL’lik kısmına takip tarihinden itibaren %28,80TL faiz oranı işletilmesine, alacak likit olduğundan ve davalılar takibe haksız olarak itiraz ettiğinden, alacağın %20’si oranında hesaplanan 272.135,81-TL icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekmiş, depo talebi yönünden sözleşmede davalı kefillerin sorumlu tutulabilmesi bakımından açık bir hüküm bulunmadığından davalılar yönünden bu talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince dava konusu ilamsız icra takip dosyasında istenilen 9 adet çek yaprağı bedeli 18.270,00 TL’nin reddine dair verilen kararın gerekçeye yer verilmeksizin reddedildiğini, kaldı ki taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin temerrüt halleri ve takip hükümleri başlıklı 31.2.11 maddesinde açıkça davalı kefillerden gayrinakdi risk tutarlarının depo edilmesinin talep edilebileceğinin” düzenlendiğini, yine bu sözleşmede borçlu ile müteselsil kefillerin sorumluluğu başlığı altında 15.1. Maddesi hükmü gözetildiğinde davalı-kefillerden çek kredisi ve çek yapraklarına ilişkin depo talebinden sorumluluklarının bulunduğunu ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, dava dışı asıl borçlu şirkete kullandırılan nakdi ve gayri nakdi kredi alacaklarının davalı müteselsil kefillerden tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. Maddesi uyarınca iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle nakdi kredi alacağının kısmen kabulüne, takip konusu 9 adet çek bedelinin depo edilmesine ilişkin gayri nakdi kredi alacağının ise reddine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Dava konusu Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2019/12547 Esas sayılı icra dosyasında; davacı-alacaklı banka tarafından davalı borçlular… AŞ, … AŞ, … AŞ ve …aleyhine 23/09/2019 tarihinde başlatılan ilamsız icra takibinde 1.293.100,71 TL, nakdi kredi alacağı, 66.957,82 TL %45 sabit oranlı işlemiş faiz, 3.347,89 TL %5 BSMV, 18.270,00 TL 9 adet çek yaprağı blokaj bedeli olmak üzere toplam 1.381.676,42-TL istendiği, takibin dayanağının 2.200,000,00-TL bedelli 15/03/2018 tarihli genel kredi sözleşmesi olduğu, ödeme emrinin davalılara 28/09/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalıların 27/09/2019 tarihinde borca, faize ve tüm fer’ilerine itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğu, davacının yasal süresi içerisinde tüm takip miktarı üzerinden itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında yer alan takip dayanağı 2.200,000,00-TL bedelli 15/03/2018 tarihli genel kredi sözleşmesini davalıların TBK’nın 583. Maddesi uyarınca nitelikli kefalet koşullarına uygun olarak imzaladıkları, kefaletlerinin şeklen geçerli olduğu görülmüştür.
Uyuşmazlık, dava ve takip konusu 9 adet çek yaprağı sorumluluk bedelinin davalı -kefillerden depo edilmesinin talep edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bankacılık işlemleri konusunda uzman bilirkişi… tarafından düzenlenen 16.07.2020 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; yerinde incelemede temin edilip dosyaya dahil edilen çek durum raporuna göre dava dışı asıl borçlu şirkete 28.02.2019 tarihinde teslim edilen 1043511-1043535 seri numaralarını taşıyan 25 adetlik çek defterinden müşteri nezdinde olduğu tespit edilen 9 adet çek yaprağının 2019 yılı için belirlenmiş yasal garanti tutarı 2.030,00 TL üzerinden depo talebine konu edilebilecek tutarın 18.270,00 TL olarak hesaplandığı, çek basım tarihi 25.02.2019 olduğu için çekler yönünden henüz 5 yıllık sürenin dolmadığı, gayri nakdi risk tutarının depo talebinden sözleşme kefillerinin sorumlu tutulabilmesi için sözleşmede bu konuda açık bir hüküm bulunması yönünde Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarının bulunduğu bildirilmiştir.
Somut olayda davalı kefillerin kefalet imzalarının bulunduğu 15.03.2018 tarihli genel kredi sözleşmesinin “temerrüt halleri ve takip hükümleri” başlıklı 31. Maddesinin 31.2.11 bendinin 2. Fıkrasında; “Borçlular ve Müteselsil Kefiller; işbu sözleşmede belirtilen herhangi bir madde veya maddelere aykırı hareket edildiğinin bankaca tespit edilmesi durumunda; kredinin muaccel hale gelip temerrüt hali oluşacağını ve buna göre sözleşmenin feshi ile kredinin kat edilmesine bankanın yetkili olduğunu kabul eder. Banka bu maddeye atıfla haklarını kullanmaya karar vermesi halinde temerrüt faizine dair hükümler mahfuz kalmak kaydıyla ortaya çıkan yukarıda sayılan haller sebebiyle Bankanın uğradığı zararları, masrafları, primleri ve ceza tazminini, teminat mektuplarının iadesini veya gayrinakdi risk tutarlarının depo edilmesini talep edebilir….” düzenlemesi yer almaktadır. İlk derece mahkemesince davalı kefile karşı çek depo bedelinin talep edilemeyeceğine paragraf başındaki müteselsil kefiller ibaresinden sonra “… eder” sonucu ile kefillere ilişkin hüküm bitirilmiştir. Devamındaki cümlede ise müteselsil kefilleri de kapsar bir açık belirleme olmadığı gibi anılan maddede çek karnesi verilmesinden kaynaklı gayrinakdi kredinin de depo edilmesine yönelik açık düzenleme olmadığı, teminat mektubuna ait düzenleme niteliğinde olduğu gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf sebebine itibar edilmesi mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davacı taraftan alınması gereken 179,90 TL istinaf maktu karar harcından başlangıçta alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 120,60 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan giderlerin kendisi üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy çokluğu ile karar verildi. 02/03/2023

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –
(Karşı oy)

KARŞI OY
Dava, dava dışı asıl borçlu şirkete kullandırılan nakdi ve gayri nakdi kredi alacaklarının davalı müteselsil kefillerden tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. Maddesi uyarınca iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle nakdi kredi alacağının kısmen kabulüne, takip konusu 9 adet çek bedelinin depo edilmesine ilişkin gayri nakdi kredi alacağının ise reddine karar verilmiştir.
Sayın heyetle görüş farklılığı esasen davacı bankanın davalı-müteselsil kefillerden çek yaprağı bedelinin depo edilmesini talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Kefaletin kendisi tıpkı depo gibi bir teminat olup kefil açıkça çek bedelini ayrı bir garanti sözleşmesi ile garanti etmedikçe kefilin iradesinin dar olarak yorumlanması uygun olacaktır. Daha açık bir anlatımla, davacının müteselsil kefil olarak imzaladığı sözleşmede açıkça çek bedelini depo etme yükümlülüğü bulunmaması halinde depo talebinden kefil sorumlu tutulamaz. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.03.2020 tarihli ve 2017/11-36 Esas- 2020/290 Karar sayılı kararı da bu yöndedir.
Davacı banka vekilinin gerek yargılama sırasında bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde gerekse duruşmadaki beyanında, davalıların müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının atılı bulunduğu 15.03.2018 tarihli genel kredi sözleşmesinin yukarıda yer verilen “temerrüt halleri ve takip hükümleri” başlıklı 31. Maddesinin 31.2.11 bendinin 2. fıkrasına göre davalı müteselsil kefillerden gayrinakdi risk niteliğindeki dava ve takip konusu 9 adet çek yaprağı bedelinin talep edilebileceğini bildirmiştir. Gerçekten de söz konusu hükmün 2. cümlesinde davacı bankanın gayri nakdi riskin depo edilmesini talep edebileceği açıkça düzenlenmiştir. Her ne kadar bu cümlede “müteselsil kefillerden” böyle bir talepte bulunulabileceği belirtilmemiş ise de “Borçlular ve Müteselsil kefiller” ibaresi ile bir önceki cümlenin devamı olduğu gözetildiğinde, davacı bankanın davalı-müteselsil kefillerden gayri nakdi risk niteliğindeki 9 adet çek yaprağı bedelinin depo edilmesini talep edebileceğinin kabulü gerekir. Aksi halde, bu cümlede “borçlu” ibaresine de yer verilmediği gözetildiğinde sanki borçludan da depo talebinde bulunulamayacağı sonucu çıkar ki, kredi sözleşmesinin niteliği itibarıyla bu böyle bir sonuca varmak abesle iştigalden öteye gitmez. Bu sebeple davacı banka vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen karar HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereği kaldırılarak davacı bankanın davalı müteselsil kefillerden 9 adet çek yaprağı bedeli olan 18.270,00 TL’nin depo edilmesi talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.
Üye-
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.