Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/400 E. 2023/607 K. 26.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/400 Esas 2023/607 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/400
KARAR NO : 2023/607

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :18/12/2020
NUMARASI : 2017/851 Esas 2020/698 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
TEMLİK ALAN :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 05/12/2017
KARAR TARİHİ : 26/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/04/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın … Şubesi ile davalı … arasında imzalanan genel kredi sözleşmeleri kapsamında taksitli ticari krediler kullandırıldığı ve çek karnesi verildiğini, diğer davalı …’in de kredi sözleşmelerini müteselsil kefil olarak imzaladığını, kullandırılan kredilerin ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsiline yönelik olarak Ankara 29. İcra Müdürlüğü’nün 2016/18012 Esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçluların takibe haksız itirazı üzerine takip durdurulduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılara dava dilekçesinin tebliğ edildiği, davaya karşı cevap vermedikleri, 07/06/2018 tarihli celsedeki beyanlarında özetle; …Şubesinden yaklaşık 15 yıl önce …’in ticari kredi kullandığını ve …’in de kredi kullanırken evi ipotek ettiğini, o krediyi ödediğini, ipoteğin fek edilmesini istediğinde çek yapraklarından dolayı borcunun olduğu belirtilerek bir miktarın depo edilmesini istediklerini, ancak çeklerin bankaya ibraz edilmediğinden depoyu gerektirecek bir durum olmadığından istenen miktarı depo etmediklerini, ipotekli evi satmak için bankaya gidildiğinde yeni bir kredi açılmasını önerdiklerini kabul edildiğinin ve 28.000,00 TL – 30.000,00 TL civarında bir kredi daha kullanıldığını, geri ödeme planına göre kredi taksitlerinin bir yıl boyunca düzenli olarak ödendiğini, ancak devamı borçların ödenemediğini, borcu ödemek için piyasadan alınan çeklerin borca mahsuben bankaya verdiğini ve tahsilatlarının yapıldığını, bankaya borçlarının kalmadığını, bu nedenlerle davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacı bankanın davalı …’e, diğer davalının müteselsil kefili olduğu genel kredi sözleşmeleri kapsamında krediler kullandırdığı, kısım krediler borcunun ödenmediği, hesabın 02/07/2014 tarihi itibariyle kat edildiği ve bu tarih itibariyle toplam borcun 67.078,11 TL olduğu, bu tarihten sonra kredi için verilen ipoteğin paraya çevrilmesi sonucu 21/08/2015 tarihinde yapılan tahsilatın bankaca ana paradan mahsup edildiğinden, davalıların bankaya anapara borçlarının kalmadığı, ödeme sonrası bakiye kalan banka alacağının işlemiş temerrüt faizi ve BSMV ye ilişkin olduğu , davacı bankanın icra takibinde talep ettiği 9.359,37 TL’nin asıl alacak olmadığı ve de takip tarihi itibariyle davalıların 29.358,54 TL işlemiş temerrüt faizi ve 1.439,39 TL BSMV alacağı bulunduğu anlaşıldığından, bu kalemlere takip sonrası faize faiz işletilemeyeceği kuralı da nazara alınarak faiz işletilemeyeceği, yine davalıların itiraz ettikleri alacak kalemleri likit olduğundan aleyhlerinde kabul edilen miktarın % 20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği, bu nedenlerle davanın kısmen kabulüne, Ankara 29.İcra Müdürlüğü’nün 2016/18012 sayılı dosyasında davalıların; işlemiş faizin 29.358,54 TL’sine, BSMV nin 1.439,39 TL’sine olmak üzere toplam 30.797,93 TL’ye yaptığı itirazın iptaline, bu miktarlar yönünden takibin devamına , fazlaya ilişkin talebin reddine, kabul edilen miktarın %20 oranında hesap edilen 6.159,59 TL icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kısmen kabul kısmen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Mahkemenin çek yaprak deposuna ilişkin olarak, çek yapraklarıyla ilgili banka sorumluluğunun 30/06/2018 tarihinde sona ereceği, sözleşmenin çek kredisiyle ilgili hükümlerinde çek garanti tutarlarının deposunun isteneceğine yönelik açık hüküm bulunmadığından reddine ilişkin gerekçesinin hatalı olduğunu, sözleşme kapsamında çek yaprak bedellerinin davalılardan talep ve dava hakları bulunduğunu,
Bilirkişi raporunda hatalı değerlendirme yapıldığını, bankaların iç işleyişleri ve bilançoları gereği yapılan ödemeleri ana paradan düşmüş gibi gösterebildiklerini, BK’nun 100.maddesi gereğince borçlu faiz ve giderleri ödemede gecikmiş ise kısmen yapılan ödemenin ana paradan düşülemeyeceğini, mevcut durumda borçlunun faiz ve giderleri ödemede geciktiğinin ortada olduğunu, bu nedenle TBK’nun 100.maddesinde belirtilen ön koşulun gerçekleşmediğini, borçlu tarafından yapılan ödemenin ana paradan düşülmesinin de söz konusu olamayacağını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini ve ayrıca davalı yanın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kısmen kabul kısmen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, müvekkillerinin herhangi bir borcu bulunmadığını, bilirkişi tarafından yapılan itirazlar dikkate alınmadan rapor oluşturulduğunu,
İcra inkar tazminatına ilişkin mahkeme kararının hatalı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini ve ayrıca davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olarak başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacı bankanın … Şubesi ile davalılardan … arasında 21/09/2005 tarihinde 50.000,00 TL limitli kredi sözleşmesinin imzalandığı ve ….Ltd. Şti.’nin sözleşmenin kefili olduğu,
Davacı bankanın … Şubesi ile davalılardan … arasında; 11/11/2011 tarihli 100.000,00 TL limitli kredi sözleşmesinin imzalandığı ve davalı … bu sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladığı,
Davacı bankanın … Şubesi ile davalılardan … arasında 10/08/2012 tarihli 100.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesinin imzaladığı, davalı …’ in müteselsil kefil olarak sözleşmeyi imzaladığı,
Ankara 2. Noterliği’nin 02/07/2014 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesinin incelenmesinde; ihtar edenin …, muhataplarının … Şti, … ve … olup, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan nakdi borç tutarı 78.019,62 TL’nin 3 gün içerisinde ödenmesi ve aynı süre içinde 23 adet çek yaprağı için 12.765,00 TL’nin de deposunun talep edildiği, ihtarnamenin davalılara 04/07/2014 tarihinde tebliğ edildiği ve temerrütün 08/07/2014 tarihinde gerçekleştiği,
Ankara 29. İcra Müdürlüğü’nün 2016/18012 sayılı dosyası incelendiğinde; alacaklısının …, borçlularının …, … ve … Şti olup, genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan 9.359,37 TL asıl alacak, 34.321,21 TL işlemiş faiz (% 40) ve 1.716,05 TL BSMV olmak üzere toplam 45.396,63 TL nakdi alacağın, asıl alacak kalemine takipten itibaren % 40 temerrüt faizi ve faizin % 5 BMSV’si ile tahsili, yine 22,82 TL işlemiş faiz ( % 35) , 1,14 TL BSMV olmak üzere toplam 23,96 TL ‘nin tahsili ile 11 adet çek yaprağı garanti tutarı bedeli olan 10.720,00 TL’nin deposunun talep edildiği, davalı borçluların süresi içerisinde borca ve ferilerine itirazı üzerine takibin durdurulduğu görülmüştür.
Bankacı bilirkişiden alınan raporda özetle; davacı bankanın ipotekli gayrimenkulun satılmasıyla tahsilat yaptığı 21/08/2015 tarihi itibariyle; borcun taksitli ticari krediden dolayı 10.727,79 TL asıl alacak, 3.812,60 TL işlemiş temerrüt faizi ve 180,99 TL BSMV olmak üzere toplam 14.721,38 TL ve BCH hesabı ile ilgili olarak 56.022,63 TL anapara, 25.837,19 TL işlemiş temerrüt faizi ve 1.272,96 TL BSMV si olmak üzere toplam 83.132,78 TL, (asıl alacak kalemleri toplamının 66.750,42 TL, işlemiş temerrüt faizlerin toplamı 29.649,79 TL ve BSMV ler toplamının 1.453,95 TL olmak üzere toplam borcun 97.854,16 TL) olduğu ve yapılan 67.056,23 TL tahsilatın anapara borcu toplamı 66.750,42 TL ‘ye mahsubu sonucu 305,81 TL’nin kaldığı, bununda faiz ve BSMV’den mahsubu sonucu anapara borcunun kalmadığı, işlemiş temerrüt faizinin 29.358,54 TL ve işlemiş faizinin 1.439,39 TL olmak üzere toplam 30.797,93 TL borcun kaldığının tespit ve hesap edildiğini, davacı banka tarafından dosyaya sunulan 27/02/2019 tarihli yazı ekindeki listeye göre de, takibe konu edilen 9.359,37 TL’lik asıl alacağın, tamamının kredinin ödenmeyen akdi faizi olduğunun aşıldığı , temerrüt faizine ve BSMV’ye faiz işletilemeyeceğinden icra takip tarihi itibariyle alacak miktarının, bu miktarlar olduğu, yine 22,82 TL işlemiş faiz ( % 35) , 1,14 BSMV olmak üzere toplam 23,96 TL ‘nin yönünde ise ,delil olmadığından bu kısmın istenemeyeceği yönünde rapor sunulmuştur.
Somut olaya gelince; temlik eden davacı bankanın … Şubesi ile davalı … arasında imzalanan genel kredi sözleşmeleri kapsamında taksitli ticari krediler kullandırıldığı ve çek karnesi verildiği, diğer davalı …’in de kredi sözleşmelerini müteselsil kefil olarak imzaladığı, kullandırılan kredilerin ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiği, borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsiline yönelik ilamsız icra takibi başlatıldığı, dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetim ve hüküm kurmaya elverişli bankacı bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davalının da kefil olduğu sözleşmeler kapsamında kullandırılan taksitli ticari kredi gereğince sözleşme de akdi faizin %19,80 olduğu, temerrüt faizinin ise %50 fazlası olan olan %29,70 olacağını, borçlu cari hesap kredisinin akdi faizinin %27,05, temerrüt faizinin ise %40 olduğu, takip tarihi itibariyle davacı bankanın 66.750,42 TL asıl alacak, 29.649,79 TL işlemiş temerrüt faizi, 1.453,95 TL BSMV olmak üzere toplam 97.854,16 TL alacağı bulunduğu, ancak davacı banka tarafından dosyaya sunulan 27/02/2019 tarihli yazı ekinde ki listede 9.359,37 TL’lik asıl alacağın tamamının kredinin ödenmeyen akdi faizinden oluştuğu belirtilmiş olması nedeniyle ipotekli taşınmazın satışından 21/08/2015 tarihinde elde edilen 67.056,23 TL tutarında ki tahsilatın öncelikle ana paraya mahsup edildiğini, bu nedenle takip tarihi itibariyle davacı bankanın ana para alacağı kalmadığı, takip tarihi itibariyle 29.358,54 TL temerrüt faizi, 1.439,39 TL işlemiş BSMV olmak üzere 37.797,93 TL alacağı kaldığından bu alacak üzerinden takibin devamına yönelik ilk derece mahkemesinin kısmen kabul kısmen ret kararı usul ve yasaya uygundur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2021/3738 Esas 2022/1 Karar sayılı emsal içtihadındaki ” TBK’nın 131/2. maddesi ve alacaklının takip talebinde işlemiş ve işleyecek faiz bakımından ödemeden önce talepte bulunması nedeniyle bu hakkını saklı tuttuğunun kabulü gerektiği gözetildiğinde, asıl alacak tutarı ödenmekle, TBK’nın 131/1. maddesi uyarınca, alacaklının temerrüt tarihinden ödeme anına kadar işlemiş faizi isteme hakkının sona erdiğinden söz edilemez. Bu durumda, borçlunun yaptığı ödemenin tarihi ve tutarı da nazara alındığında, alacaklının bir miktar işlemiş faiz alacağının bulunduğu kuşkusuz olup yapılan ödeme bu anlamda kısmi ödeme niteliğindedir.
” açıklaması gözetildiğinde; icra takip talebinde davacı alacaklı işlemiş ve işleyecek faiz isteminde bulunmakla durum ve şartlara göre faiz istemi hakkını saklı tuttuğu anlaşılmakla davalı yanın buna ilişkin istinaf istemi yerinde görülmemiştir.
31.01.2012 gün ve 6273 sayılı Yasa ile Çek Kanunu’nun 3. maddesine eklenen son fıkrasında yer alan “Çekin, üzerinde yazılı baskı tarihinden itibaren beş yıl içinde ibraz edilmemesi hâlinde, muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu sona erer” hükmü düzenlenmiştir.
Yine aynı Yasanın Geçici 3. maddesinin 4. fıkrasında “Bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, muhatap bankanın 3 üncü maddenin üçüncü fıkrasına göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu 30/6/2018 tarihinde sona erer.” düzenlemesi mevcuttur.
Somut olayda, taraflar arasındaki sözleşmeler kapsamında davalı …’e teslim edilen çek karnelerinin en son ki keşide tarihinin 31/12/2008 tarihi olduğu, davacı bankaca çeklerin basım tarihinin daha sonraki bir tarih olduğuna ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı, böylelikle çeklerin basım tarihleri dikkate alındığında yukarıda belirtilen yasa hükümleri gereğince davacı bankanın sorumluluğunun 30/06/2018 tarihinde sona erdiği anlaşılmaktadır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 11/09/2018 tarih 2016/14467 Esas 2018/5170 Karar sayılı; 13/02/2015 tarih 2014/14408 Esas 2015/1870 Karar sayılı emsal ilamları). Ayrıca, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 17.maddesinde çek karnesine yönelik düzenlemenin müşteriye ilişkin olduğu, kefile yönelik herhangi bir düzenleme bulunmadığı da anlaşılmakla çek yapraklarının deposuna yönelik olarak açılan davanın reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararı bu hale göre usul ve yasaya uygundur.
Davalı …’in davacı bankadan kullanmış olduğu kredilerin miktarı belli olup davacı bankanın alacak miktarı likit ( bilinebilir – belirlenebilir – hesap edilebilir) nitelikte olduğundan İcra İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi gereğince %20’dan aşağı olmamak üzere davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesine yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup, davalıların buna yönelik istinaf başvurusuna itibar edilmemiştir (Emsal mahiyette Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 09/02/2017 tarih 2016/12900 esas 2017/994 karar sayılı içtihatı).
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabul kısmen reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalılardan alınması gerekli olan 2.103,81 TL harçtan peşin alınan 526,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.577,81‬ TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.26/04/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.