Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/4 E. 2021/1382 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
……

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/07/2019
NUMARASI …..
KARAR TARİHİ : 24/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/12/2021
Taraflar arasındaki menfi tespit, maddi ve manevi tazminat, istirdat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka ile dava dışı şirket arasında genel kredi sözleşmeleri imzalandığını, müvekkilinin sözleşmelerde kefil olarak gösterildiğini, taşınmazı üzerinde ipotek tesis edildiğini, davalı tarafından icra takibine konulan senetlerde de müvekkilinin kefil olarak gösterildiğini, takipler sonucu müvekkilinin durumdan haberdar olduğunu, tapuda yapılan ipotek belgesindeki, takip dayanağı senetlerdeki, genel kredi sözleşmelerindeki imzaların müvekkiline ait olmadığını, yapılan takipler nedeniyle müvekkilinin maddi zarara uğradığını, taşınmazına 700.000,00 TL değer biçilmesine rağmen taşınmazın davalı tarafından 310.000,00 TL bedel ile alacağına karşılık alındığını, müvekkilinin 390.000,00 TL maddi zarara uğradığını, zararın ve haksız tahsil edilen 310.000,00 TL’nin davalıdan faiziyle istirdatı gerektiğini, ayrıca müvekkiline ait başka bir taşınmaza 198.000,00 TL değer biçilmesine rağmen taşınmazın 148.000,00 TL’ye satıldığını, 50.000,00 TL maddi zarara uğradığını, davalı tarafça haksız tahsil edilen 148.000,00 TL’nin davalıdan faiziyle istirdatı gerektiğini, malını kaybetmenin verdiği acı nedeniyle manevi olarak zarara uğradığını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile davalıya 1.174.210,76 TL borçlu olmadıklarının tespitine, müvekkili aleyhine yapılan icra takiplerinin iptaline, takiplere konu senetlerin ve ipotek belgesinin iptaline, %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının tahsiline, davacının uğradığı 440.000,00 TL maddi zararın ve davalı tarafından haksız tahsil edilen 458.000,00 TL’nin ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; imza itirazı yapılan tüm belgelerdeki imzaların davacıya ait olduğunun resmi makamlarca yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde ortaya çıktığını, davacı hakkında kesinleşen takipler kapsamında taşınmazların cebri icra yoluyla satışının yapıldığını, taşınmazların tespit edilen değerleri ile icra satış değerleri arasındaki farkın müvekkilinden talep edilemeyeceğini, davacının tazminat talep edemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile belge asılları üzerinde yapılan inceleme sonucu belgelerdeki imzaların davacının eli ürünü olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı ile dava dışı şirket arasında iki ayrı genel kredi sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin taşınmazı üzerinde ipotek tesis edildiğini, bankada bulunan iki ayrı senette müvekkilinin kefil olarak gösterildiğini, ipotek belgesi, kredi sözleşmeleri ve senetlerdeki imzaların müvekkiline ait olmadığını, savcılığa şikayette bulunulduğunu, bu hususun davalıya bildirilmesine rağmen, davalının taşınmaz satışını gerçekleştirdiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, raporu hazırlayan bilirkişilerin kim olduklarının belirsiz olduğunu, bilirkişilere yemin yaptırılmadığını, uzman raporunun dosyada yer alan ve delil niteliğindeki iki adet uzman görüşü ile çeliştiğini, çelişkiye rağmen raporun hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, yeni heyetten rapor alınması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; icra takibine dayanak kambiyo senetleri, ipotek resmi senedi ve genel kredi sözleşmelerindeki imza inkarına dayalı menfi tespit, maddi ve manevi tazminat ve istirdat istemine ilişkindir.
Ankara C. Başsavcılığı’nın….. sayılı dosyası, Ankara C. Başsavcılığı’nın ….. Sr sayılı dosyası sureti, dava dışı … ….. ticaret sicil kaydı, davacının sunduğu 07/03/2013 ve 03/12/2012 tarihli özel grafolog raporları, ceza soruşturmasında alınan 10/03/2013 tarihli grafolog bilirkişi raporu, Ankara 22. İcra Müdürlüğünün ….. sayılı icra takip dosyası, genel kredi sözleşmeleri, hesap kat ihtarı, Ankara 9. İcra Müdürlüğünün ….. sayılı icra takip dosyası, ipotek resmi senedi, Ankara 11. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin….. Karar sayılı karar sureti, tapu ve….. müfettiş inceleme raporu, Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ….. Esas sayılı dosyasında 3 kişilik grafolog bilirkişi heyetinden alınan bilirkişi raporu, yargılama aşamasında Jandarma Kriminal Laboratuvarı’ndan alınan 22/05/2018 tarihli rapor dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 22. İcra Müdürlüğünün…..sayılı icra takip dosyası ile davalı alacaklı tarafından davalı borçlu ve dava dışı asıl borçlu aleyhine, ipotek ve genel kredi sözleşmesi dayanak gösterilerek toplam 610.420,96 TL alacağın tahsili istemi ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığı, 30/11/2012 tarihinde alacağına mahsuben banka tarafından 310.000,00 TL bedel ile taşınmazın ihalede satın alındığı görülmüştür.
Dava konusu Ankara 9. İcra Müdürlüğünün …… sayılı icra takip dosyası ile davalı alacaklı tarafından davalı borçlu ve dava dışı diğer borçlular aleyhine iki adet bonoya dayalı olarak toplam 574.825,05 TL alacağın tahsili istemi ile kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.
İcra takibine dayanak bonoların borçlusunun …….., avalistinin … … (davacı) ve diğer borçlular, lehtarının … (davalı) olup 25/10/2010 tanzim tarihli, 30/11/2011 vade tarihli bononun 546.000,00 TL bedelli, 18/02/2011 tanzim tarihli, 30/11/2011 vade tarihli bononun 325.000,00 TL bedelli olarak tanzim edildiği görülmüştür.
Takip dayanağı genel kredi sözleşmelerinin davalı banka ile dava dışı ……arasında akdedildiği, davacının sözleşmelerde müteselsil kefil sıfatıyla imzasının yer aldığı, 25/10/2010 tarihli sözleşmenin 420.000,00 TL limitli, 18/02/2011 tarihli sözleşmenin 298.258,66 TL limitli olduğu, sözleşmelerde yer alan davacı kefaletinin sözleşme tarihlerinde yürürlükte bulunan mülga BK’nun 484 vd. maddelerinde yer alan şekil koşullarına uygun olduğu dosya içeriğiyle sabittir.
İcra takip dayanağı ipotek resmi senedi ile davacının taşınmazı üzerinde davalı banka lehine, dava dışı …….rin borçlarının teminatı olmak üzere 09/09/2009 tarihinde 1.500.000,00 TL limitli üst sınır ipoteği tesis edilmiştir.
Yargılama aşamasında alınan uzmanlık raporunda dava konusu icra takiplerine dayanak iki adet genel kredi sözleşmesi ve iki adet bonodaki imzaların davacı eli ürünü olduğu tespit edilmiştir.
Ceza soruşturma dosyasında grafolog bilirkişiden alınan raporda da dava konusu genel kredi sözleşmeleri, bonolar ve ipotek resmi senedindeki imzaların davacı eli ürünü olduğu belirlenmiştir.
Davacının sunduğu 07/03/2013 tarihli özel raporda belgelerdeki imzaların davacı eli ürünü olmadığı belirtilmiş, 03/12/2012 tarihli özel raporda da belgelerdeki imzaların davacı eli ürünü olmadığı, serbest taklit usulüyle gerçekleştirilmiş sahte imza olduğu görüşüne yer verilmiştir.
Davacı yan iki adet genel kredi sözleşmesindeki kefalet imzası, iki adet bonodaki avalist imzası ile ipotek resmi senedindeki imzanın eli ürünü olmadığını, bankanın imzası kendisine ait olmayan belgelere dayalı olarak icra takipleri başlattığını, müvekkilinin anılan belgeler nedeniyle borçlu olmadığını, taşınmazlarının icra yoluyla satıldığını, maddi ve manevi zarara uğradığını iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda uzmanlık raporu hükme esas alınmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında icra takip dayanağı genel kredi sözleşmelerinde müteselsil kefil sıfatıyla, bonolarda avalist sıfatıyla, ipotek resmi senedinde ipotek veren sıfatıyla davacının imzalarının yer aldığı, dava dışı asıl borçlunun kredi borcunun ödenmediği iddiası ile davacı banka tarafından icra takipleri başlatıldığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, dava konusu iki adet genel kredi sözleşmesi, iki adet bono ve bir adet ipotek resmi senedindeki imzanın davacıya ait olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazlarına gelindiğinde; davacı taraf ipotek resmi senedindeki imzayı inkar ederek sahtecilik iddiasında bulunmuştur. 6100 sayılı HMK’nun “Yazı veya İmza İnkarı” başlıklı 208/4. maddesinde resmi bir senetteki yazı veya imzayı inkar eden tarafın bu iddiasını ancak ilgili evraka resmiyet kazandıran kişiyi de taraf göstererek açacağı ayrı bir davada incelenip karara bağlanabileceği, asıl davaya bakan hakimin, gerekirse bu konuda imza veya yazıyı inkar eden tarafa, dava açması için iki haftalık kesin bir süre vereceği düzenlenmiştir.
HMK’nun 208/4. maddesi uyarınca ilgili evraka resmiyet kazandıran mercinin de davada taraf olarak gösterilmesi gerekir (Emsal mahiyette Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin19/12/2017 tarih 2016/12618 esas 2017/8061 karar sayılı içtihatı).
Davacı yan ipotek resmi senedindeki imzayı inkar ederek sahtecilik iddiasıyla işbu menfi tespit, tazminat ve istirdat davasını açmıştır. Menfi tespitin dayanağı sahtecilik iddiası olduğundan ipotek resmi senedine ilişkin davada görevli mahkemenin tayini bu iddia çerçevesinde tespit edilmelidir.
Öte yandan yargılama aşamasında alınan 22/05/2018 tarihli uzmanlık raporunda iki adet genel kredi sözleşmesi ve iki adet bonodaki imzanın davacı eli ürünü olmadığı tespit edilmiş ise de, dava konusu bir adet ipotek resmi senedindeki imzanın davacı eli ürünü olup olmadığına ilişkin herhangi bir incelemeye yer verilmemiştir.
Ceza soruşturması sırasında alınan grafolog bilirkişi raporunda dava konusu iki adet genel kredi sözleşmesi, iki adet bono ve bir adet ipotek resmi senedindeki imzaların davacı eli ürünü olmadığı tespit edilmiş ise de, maddi vakıanın tespitine ilişkin herhangi bir ceza mahkemesi kararı bulunmamaktadır.
Bilindiği üzere hukuk yargılaması sırasında herhangi bir bilirkişi raporu alınmadan ceza soruşturması sırasında alınan bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulamayacaktır.
Mahkeme karar gerekçesinde ceza soruşturması sırasında alınan bilirkişi raporunda 09/09/2009 tanzim tarihli ipotek akit belgesindeki imzaların davacı eli ürünü olmadığının tespit edildiği belirtildikten sonra belge asılları üzerinde yapılan inceleme sonucu …… alınan raporda incelenen belgelerdeki imzaların davacı eli ürünü olduğunun tespit edildiği belirtildikten sonra, belge asılları üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen raporda imzaların davacı eli ürünü olduğu tespit edildiğinden davanın reddine karar verildiği belirtilmiştir. Ancak yargılama aşamasında…… alınan raporda incelenen belge asılları arasında dava konusu 09/09/2009 tanzim tarihli ipotek akit belgesi bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece ipotekteki imza inkarına dayalı açılan menfi tespit, tazminat ve istirdat davasında mahkemenin görevli olup olmadığı üzerinde durularak görevli mahkeme tayin edildikten sonra dava konusu 09/09/2009 tarihli ipotek resmi senedindeki imzanın davacı eli ürünü olup olmadığı üzerinde durularak gerektiğinde anılan belge üzerinde imzaya ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken ipotekteki imza inkarına dayalı açılan menfi tespit, tazminat ve istirdat davasında mahkemenin görevli olup olmadığı değerlendirilmeden ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli niteliğe sahip delil toplanmadan yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine, sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;

1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KISMEN KABULÜNE, sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/07/2019 tarih ve ……Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacının yatırmış olduğu 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonunda dikkate alınmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi uyarıca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/11/2021
…..
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.