Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/395 E. 2021/502 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ… 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2020
NUMARASI : …
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 15/06/2020
KARAR TARİHİ : 08/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/04/2021

Taraflar arasındaki şirketin ihyası istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı ve davacı tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; 6335 sayılı Kanun’un 38. maddesi ile 6102 Türk Ticaret Kanunu’na eklenen geçici 7. madde hükmü gereğince re’sen terkin edilen … … … ve … Şirketi’nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde özetle; ihyası talep edilen şirketin müdürlüğe bildirilen son adresinin … 14/10/2008 tarihinde ilan edildiğini, bu tarihten sonra şirketin TTK kapsamında mevcut faaliyet adresine ticaret sicilinde tescil ve ilan ettirmediğini, bu zorunluluğu yerine getirmediğini, şirkete gerekli tebligatın yapıldığını, ihtarın ilan edildiğini, 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde şirketin ek tasfiyesine ve tasfiye memuru atanması gerektiğini, yasadan doğan zorunlu hasım durumunda olduklarını, yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacaklarını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, TTK’nun geçici 7. Maddesi ve tebliğ hükümleri uyarınca müdürlük tarafından yapılacak tebliğin şirketin kayıtlı son adresine ve temsil ve ilzama yetkili kişilere yapılması gerektiği, davalı tarafından şirketin yetkili temsilcisine ihtar yapılmadığı, terkin işleminin yerinde olmadığı, şirketin usulüne uygun olarak terkin işleminin yapılmadığı, şirketin halen faaliyetinin devam ettiği, davalının zaman aşımı itirazının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, … … … ve … Şirketi’nin ihyasına, karar kesinleştiğinde kararın bir örneğinin tescil ve ilan için …’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı istinaf dilekçesinde özetle; gönderilen ihtara rağmen şirketin verilen sürede münfesih olmadığını belgeleyen hiçbir evrak ibraz etmediğini, şirketin son adresine yapılan tebligatın geçerli olduğunu, kendilerine kusur atfedilemeyeceğini, 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, şirketin sona erme nedeni ortadan kalkmadığı için ihya kararının ek tasfiye işlemleri ile sınırlı olarak verilmesi ve re’sen kapatıldığı için yapılamayan tasfiye işlemlerini tamamlamak üzere tasfiye memuru atanması gerektiğini, yasadan doğan zorunlu hasım olduklarını, dava açılmasında kusurlarının bulunmadığını, aleyhlerine yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerektiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, aleyhlerine yargılama giderlerine hükmedilmemesine karar verilmesini istemiştir.
Davacı istinaf dilekçesinde özetle; şirketin kuruluşundan itibaren yer değiştirmediğini, davalı tarafından gönderilen tebligatın ellerine ulaşmadığını, şirketin faaliyetine devam ettiğini, faal olan şirketin ticaret sicilinden terkin edilmesi nedeniyle şirketle ilgili hiçbir işlem yapamadıklarını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; şirketin ihyası istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
İhyası talep olunan şirket ana sözleşmesi, işyeri açma ve çalışma ruhsatı, belediye vergi levhası, yevmiye defteri, vergi dairesi alındı belgeleri, … Müdürlüğünün yazı cevabı,…Mükellef E-Yoklama fişi, davalı tarafından ihyası talep olunan şirkete gönderilen ihtarname sureti, ihtarname tebliğ evrakı, ihtar ilanı dosya içerisinde yer almaktadır.
…kaydının incelenmesinde; ihyası istenen … … … ve … Şirketi’nin münfesih olmaları veya sayılmalarına rağmen TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca Müdürlük tarafından kendilerine yapılan ilana rağmen süresi içerisinde bildirimde bulunmadığından 23/10/2014 tarihinde ticaret sicilinden re’sen silindiği anlaşılmıştır.
Davalının istinaf itirazları incelendiğinde, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde şirketlerin hangi şartlarda ve usullerde tasfiye ve ticaret sicilinden re’sen kayıtlarının silinmesinin düzenlendiği, aynı maddenin 4.fıkrasının “a” bendinde; kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın, ilan edilmek üzere … Müdürlüğüne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, aynı maddenin 11.bendinde ise; dördüncü fıkra uyarınca yapılan ihtar ve ilana rağmen süresi içerisinde cevap vermeyen veya tasfiye memuru bildirmeyen veyahut durumunu kanuna uygun hale getirmeyen veya faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtları ile birlikte bildirmeyen şirketin unvanının ticaret sicilinden re’sen silineceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta şirketin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığından bahisle davalı sicil müdürlüğünce ihtarname hazırlandığı ve ihtarnamenin …Gazetesi’nde yayınlandığı, ancak ihyası istenen şirket yetkilisine tebligat yapıldığına ilişkin herhangi bir bilgi belgenin veya tebligatın dosyaya sunulmadığı gibi dosyaya sunulan ihyası istenen şirkete çıkartılan tebligatın ise bila tebliğ iade edildiği anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 4/a bendi uyarınca terkin işlemi öncesinde yapılması öngörülen ihtarın öncelikle şirkete, şirketin yetkisine tebliğ edilmeksizin doğrudan …Gazetesinde ilan suretiyle yapılan ihtar usule aykırıdır. Bu nedenle dava konusu ihyası istenen şirketin terkin işleminin hukuka uygun olmadığı açıktır.
Öte yandan … Sayılı … Kanunun 10/3. maddesinde; “Oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla …kaydının re’sen silinmesi için …memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemeyeceği, hükmünü içermektedir.
30/12/2012 gün ve … sayılı resmi gazetede yayınlanan ” Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş…. Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in 1. maddesinin “d” bendinde; “18/5/2004 tarihli ve … sayılı …. Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.” ifadesi ile kanunda olmayan bir hali tebliğ ile düzenlemiştir.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde; “01/07/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır” denilmek sureti ile ancak kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirketin tasfiyesi TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre tasfiye edileceği belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu maddede belirtilen sınırlı hallere mühhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Bu nedenle tadadi nitelikteki (numerus clausus) bu haller dışındaki durumlarda geçici 7. maddeye göre değil TTK veya ilgili kanunlardaki tasfiye usulünü uygun tasfiye yapılacaktır. Maddenin geçici ve istisnai oluşu göz önüne alındığında anılan maddeki sayılan hallerin tadadi olduğu ve genişletilmeye tabi tutulamayacağı veya genişletici yorumda bulunulamayacağı açıktır. Kanunun istisnai tasfiye usulüne (geçici 7. Maddeye göre) tabi olacağını belirtmediği bir hal ikincil bir düzenleme ile de olsa geçici 7. madde kapsamına alınamaz. Hukuk Genel Kurulu’nun 14/06/2017 tarih ve … karar sayılı kararında; “…Diğer taraftan normlar hiyerarşisi dikkate alındığında daha alt basamakta yer alan ve tamamen idarenin düzenleyici tasarrufu niteliğinde olan yönetmelikle, daha üst basamakta bulunan ve yasama organı tarafından objektif, soyut ve genel nitelikte bir yasama tasarrufu niteliğinde bulunan kanuna aykırı düzenleme getirilmesi mümkün değildir. Yönetmelik kaynağını kanundan alır ve ancak kanunun uygulanmasını gösterir. Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin, yönetmelikle ihdası ve bu yolla kanunun önüne geçen bir uygulamanın benimsenmesi hukukun genel teorisine de aykırıdır” denilmek sureti ile yönetmeliğin kanunla çelişen hükümlerinin değil kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Özetle ikincil düzenlemeler dayandıkları kanun maddelerine aykırı olamaz ve çelişen hallerde ikincil düzenleme hükümleri dikkate alınmaz ve kanun hükümleri uygulanır.
Doktrinde de bu çelişkiye dikkat çekilerek tebliğdeki düzenlemenin kanuni dayanağının bulunmadığı ve kanundaki sayımın sınırlı olduğu vurgulanmıştır. …….
Davalı … Sicil Müdürlüğünce ihyası istenen şirketin oda kaydından re’sen terkin edilmesi sebebi ile silinme hususu kanunda tadadi olarak sayılan hallerden olmadığından yapılan terkin işlemi bu nedenle de usul ve yasaya aykırıdır (Emsal: Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 04/03/2019 tarih ve…. Karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24/09/2018 tarih….
Bu durumda mahkemece ihyası talep edilen şirketin terkin tarihinde ve halen faal olduğu dosya içerisinde yer alan vergi dairesi yazılarından anlaşıldığı, şirketin ticaret sicilinden terkin edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu, davalı sicil müdürlüğünce uygulanan terkin prosedürünün de usul ve yasaya aykırı bulunduğu gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Öte yandan ihyası talep olunan şirket terkin tarihinde ve halen faal olup, davalı sicil müdürlüğünce usul ve yasaya aykırı olarak sicilden terkin edildiği, ihyasına karar verilen şirketin tasfiyeye tabi tutulmasına gerek bulunmadığı gibi tasfiye memuru atanmasına da gerek olmadığı anlaşıldığından ihyasına karar verilen şirket hakkında ek tasfiyeye ve tasfiye memuru atanmasına karar verilmemesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
6102 Sayılı TTK’nun geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesi uyarınca, şirket alacaklıları ve hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplerle dayalı olarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilirler. Eldeki dava ihyası istenen şirketin sicilden re’sen terkin edildiği 23/10/2014 tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 15/06/2020 tarihinde açılmıştır. Şu halde davanın açıldığı tarihte anılan madde uyarınca dava açma süresi dolmuş ise de, davalı … Sicil Müdürlüğü’nün TTK’nun Geçici 7. maddesi kapsamında kalmayan bir şirket hakkında bu maddeyi işlettiği anlaşıldığından yasada öngörülen 5 yıllık hak düşürücü sürenin somut olayda uygulanması mümkün görülmemiştir.
Davacı 12/03/2021 tarihli dosyanın öncelikli inceleme talebini içerir dilekçesinde davalının mahkeme kararında belirtilen dava ve mahkeme giderlerini talep ettiğini düşünerek dosyayı istinafa gönderdiğini, kendisinin herhangi bir talebi bulunmadığını, şirket olarak davalıdan herhangi bir talepleri olmadığını, dava ve mahkeme giderlerini kendilerinin ödeyebileceğini belirtmiştir. Bu durumda, mahkemece, davalı … sicil müdürlüğünün 6102 sayılı TTK’nun geçici 7. maddesinde öngörülen usul ve şartlar gerçekleşmeden ihyası istenen şirketi ticaret sicilinden re’sen terkin ederek iş bu davanın açılmasına sebebiyet verdiği gözetilerek davalı aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesi usul ve yasaya uygun ise de davacı yanın istinaf aşamasında ibraz etmiş olduğu dilekçe içeriğindeki talebi gözetilerek yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Davacının istinaf itirazlarına gelindiğinde, davacı tarafından ihya talebi ile açılan işbu davada yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilerek şirketin ihyası yönünde hüküm kurulmuş, yargılama giderleri davalı üzerinde bırakılmıştır. Bir başka anlatımla mahkeme kararında davacı aleyhine herhangi bir hüküm yer almamaktadır. Bu durumda davacının karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmasında herhangi bir hukuki yararının bulunmadığının kabulü gerekir.
Tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının yargılama giderleri yönünden kaldırılmasına, sair istinaf itirazlarının reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun hukuki yarar yokluğundan usulden reddine, karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE,
2-Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/12/2020 tarih ve…. sayılı kararının HMK’nın 353/(1).b-2 maddesi uyarınca yargılama giderleri yönünden KALDIRILMASINA,
B)1- Davanın KABULÜNE,
2-…’nün … sicil nosunda kayıtlı iken sicilden terkin edilen “… … … ve … Şirketi”nin ihyasına,
3-Karar kesinleştiğinde kararın bir örneğinin tescil ve ilan için …’ne gönderilmesine,
4-Peşin harç karar ve ilam harcını karşıladığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin talebi gözetilerek davacı üzerinde bırakılmasına,
6-HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
C)1-Davacının istinaf başvurusunun hukuki yarar yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcı ve 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 221,40 TL’nin talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
D)1-Davalı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 23,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 185,60 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/04/2021

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.