Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/389 E. 2022/1430 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/389 Esas 2022/1430 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/389
KARAR NO : 2022/1430

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/11/2020
NUMARASI : 2019/745 Esas 2020/620 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 20/12/2019
KARAR TARİHİ : 10/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/11/2022

Taraflar arasındaki limited şirket genel kurul kararının iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin Ankara Ticaret Odasının … sicil numarasına kayıtlı olarak kurulduğunu, davacının %50 dava dışı …’ın %50 hissesi olup şirket yetkilisinin de … olduğunu, şirket yetkilisinin şirketin kurulduğu günden itibaren hiç bir olağan genel kurulu toplamadığını, toplantı yapılmadığını, davalı şirketçe müvekkiline iadeli taahhütlü mektupla gelen kapalı zarf içerisinde genel kurul toplantısının yapılacağını dair ticaret sicil gazetesinin 06/09/2019 tarihli evrak suretinin gönderildiğini, çağrıda finans tabloları, şirket müdürlerinin yıllık faaliyet raporlarının genel kurul toplantısından en az 15 gün önce şirket merkezinde pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulacağının belirtildiğini, şirketin ticari adresinin de… olduğunun belirtildiğini, müvekkilinin finans tablolarını ve yıllık faaliyet raporlarını incelemek için ticari adresi olarak belirtilen adresine 20/09/2019 tarihinde gittiğini, bu adreste … adlı bir giyim mağazasının olduğunu gördüğünü, iş yeri yetkililerinin burada uzun süre kendilerinin ticaret yaptıklarını, böyle bir şirketi de tanımadıklarını belirttikleri, davacının bunun üzerine gerek şirkete gerek şirket yetkilisine Etimesgut 2.Noterliğinin … yevmiye numaralı 23/09/2019 tarihli ihtarnamesini keşide ederek durumu belirterek, genel kurul toplantısı yapılması koşulunun oluşmadığını ihtar ettiğini, davalı şirket yetkilisinin 24/09/2019 tarihli cevabı ihtar göndererek şirket adresinin … adresinden … adresine alındığını, bunun da bilindiğini bu adreste incelemeye açık olduğunun belirtildiğini, ticaret sicilde ilan edilen adresinin geçerli olduğunu, ilan edilmeyen adresin geçerli olmadığını, ihtarın müvekkilinin eline genel kurul toplantısından sonraki gün olan 26/09/2019 tarihinde geçtiğini, müvekkilinin şirket kayıtlarını inceleyemediği halde genel kurula katılabilmek için, genel kurulun yapılacağı yer olarak ilan edilen … adresine saat 10:00 da gittiğini, fakat ilan edilen yerin oyun salonu olduğunu, işyerinin kapalı olduğunu ve şirket müdürünün de adreste bulunmadığının görüldüğünü, bununla ilgili tutanak tutulduğunu, ilanda “No:7/A” dendiği için bölgede araştırma yaptığını, bina üzerinde No:7 yazıldığını A/B diye bir işaretin olmadığını, yaptığı incelemede zemin katta oyun salonu olduğunu, bir kat aşağıda depo olduğunu gördüğünü, bu konuda da tutanak düzenlediğini, müvekkilinin araştırmaları yaptığı sırada, bir başka esnaf tarafından 7/A nolu bölümün depo olarak görüldüğünü beyan etmesi üzerine, saat 10:13 de depoya gidildiğini, depo sahibi olduğunu söyleyen …’nün orada olduğunun görüldüğünü, bu kişinin beyanında …’ın 09:55 de geldiğini, müvekkillinin gelmesinden bir dakika önce ayrıldığını beyan ettiğini, bu hususun da tutanak altına alındığını, gerek usul açısından gerekse esas açısından yasaya aykırı şekilde yapılan genel kurulda alınan kararların, genel kurulun yapıldığı gün şirket müdürünce Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne başvurularak ilan edildiğini, genel kurula katılma hakkı engellendiği için alınan kararların batıl olduğunu, gerek genel kurulun yapılmasından önce gerekse genel kurulun yapılması sırasında müvekkilinin kayıtları incelememesi için ve genel kurula katılmaması için şirket müdürü tarafından her türlü engellemenin yapıldığını, genel kurul toplantısı yapılmadığı halde yapılmış gibi tutanak düzenlendiğini, bu durumun sair hususların araştırılmasına gerek olmaksızın toplantının ve toplantıda alınan kararların batıl olduğunun tespitine yeterli olduğunu, şirket ortağı olan davacının toplantıya katılmasının fiilen engellenmesi ve bu hususta oy kullanmasına izin verilmemesi, paydaş olarak haklarını kullanamaması sonucunu doğuran dava konusu genel kurul toplantısının, TTK’ nın 447. maddesi kapsamında butlanla sakat olduğunu, usule aykırı olarak şirket adresinin farklı bir adres gösterildiğini, TTK’ nın 446. maddesinde genel kurul toplantısına katılmaya fiili olarak fırsat verilmeyen pay sahibinin dava hakkının olduğunun düzenlendiğini, müvekkilinin, davalı şirketteki çıkarlarını kullanmasına engel olurken yönetici olan diğer ortağın keyfi ve şüpheli işlemlerinin denetlenmesine engel olunduğunu, toplantının şirketin merkez adresinin dışında bir adreste yapıldığını bunun da iptal nedeni olduğunu, TTK’ nın 619. maddesi uyarınca herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmış bulunanların, müdürlerin ibralarına ilişkin kararlarda oy kullanamayacaklarını buna rağmen genel kurulun 5. maddesinde şirket müdürünün tek başına oy kullanıp kendini ibra ettiğini 4. maddede belirtilen bilanço, kar/zarar hesaplarının onaylanması ve 3. madde de faaliyet raporlarının da ibra kapsamında olup bunların onaylanması için de şirket müdürünün oylamaya katılmaması gerektiğini, onaylanmanın yasaya aykırı olup iptali gerektiğini, TTK’ nın 621/1-f maddesi kapsamında, bu maddedeki şartların hiç biri yerine getirilmeden salt şirket müdürünün oyu ile 8.maddedeki kararın alındığını, bu maddenin de iptalinin gerektiğini, müdürlük ataması için sermayenin yarısından çoğunu temsil eden ortakların kararını yeterli saydığını, …’ın %50 sermayeye sahip olduğunu, buna göre yeni müdür atamasının geçersiz olup iptali gerektiğini belirterek, davanın kabulü ile 25/09/2019 tarihinde yapılmış olan olağan genel kurul toplantısında alınan kararların TTK nın 447.maddesinin 1 fıkrasında düzenlenen hüküm çerçevesinden batıl ve geçersiz olduğunun tespiti, iptalini, bu talebin kabul görmemesi halinde gerek olağan genel kurulun ön aşamasındaki usulsüzlükler, gerekse genel kurulda alınan kararların yasaya aykırı şekilde alınmış olması nedeniyle tüm kararların iptaline, karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin önceki genel kurul toplantısının 10/06/2014 tarihinde gerçekleştiğini, bu genel kurulda …’ in %50 ortak olduğunu, davacının, şirketi ve şirketin diğer ortağını dolandırıp şirketi iflasın eşiğine getirene kadar genel kurul talebinin olmadığını, davacının hile ve desise ile elde ettiği bir vekaletname ile şirketi mali yönden çok büyük zararlara soktuğunu, şirketi iflasın eşiğine getirdiğini bu durumun Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/383 esasına kayıtla dava konusu olduğunu, davacının haksız bulunduğunu, yapılan tüm satışların iptal edildiğini, o tarihten itibaren şirket yetkilisi …’ın bir çok defa ulaşılabildikçe sözlü olarak olağan genel kurulun toplanması ve şirketin ticari faaliyetini sürdürebilmesi için gerekli asgari zorunlu kararların alınması gerektiği konusunda davacıyı bir çok defa uyarmış olmasına rağmen davacının yıllarca olağan genel kurul toplantısının yapılmasına engel olduğu gibi sürekli il ve adres değiştirerek kendisini ulaşılmaz kıldığını, şirket müdürünün gerekli ilan ve tebligatları davacının adres değiştirmesine rağmen şirkete bildirdiği en son adrese yaptığı, 25/09/2019 tarihinde olağan genel kurul toplantısını yaparak şirketin devamı ve işlerin yürütülebilmesi için asgari zorunlu kararları aldığını, davacının genel kuruldan 5 gün önce adresi kontrol etmesine rağmen, genel kurul toplantısının yapıldığı gün adresin etrafında dolanıp genel kurul toplantısının bitmesini beklemesi, şirket ortağı ve müdürünün ayrılmasına müteakip bir iki dakika sonra gelip kimseyi bulamamış gibi tutanak tutması, süreci tıkamaya ve genel kurul toplantısının yapılmasını engellemeye yönelik bir davranış olduğunu, davacının asıl amacının Ankara Asliye 17. Hukuk Mahkemesi’nin 2016/383 Esas sayılı davasına konu olan şirket paylarını kaçırmaya yönelik eylemleri neticesinde şahsı aleyhine açılan ve şirket lehine sonuçlanan tapu iptal ve tescil davasını sabote etmek, şirket müdürünün yetkilerini elinden alıp, şirketi müdürsüz bırakmak ve davayı akamete uğratmak olduğunu, davacının adresi bulamadığı, ulaşamadığı veya adreste evrakı inceleyemediği şeklindeki beyan ve iddiaların gayri ciddi olduğunu, davacının bu süreçte ne şirket yetkilisini ne ortağını ne de mali müşavirlik bürosunu arayıp irtibata geçmediğini, toplantı adresinin sabit bir yer olup, saatinin de belli olduğu, dışarıda bekleyip toplantının bitmesini beklemek ve gelip tutanak tutmanın kötü niyetli bir davranış olduğunu, dava dileçesinin 2. sayfasında olaylar kısmının 5. maddesinde belirtilen şirketin burada olmadığı aynı adreste … firmasının olduğu beyanında bahsi geçen firmanın yaklaşık 9 – 10 yıldır aynı adreste ticari faaliyetini yürüttüğünü davalı şirketin bu adresi 15/07/2010 tarihinde terk ettiğini, bu durumu şirketin ortağı olan davacının bilmemesinin imkansız ve hayatın olağan akışına ters bir durum olduğunu, davacının yaklaşık 6 yıl önce 2014 yılında ortak olduğunu, ortak olduktan sonra ve ortak olurken yaklaşık 6 yıl boyunca şirket adresine uğramamış olmasının şirket adresini bilmiyor olmasının düşünülemeyeceği, toplantı çağrı evrakında finans tablolarının ve yıllık faaliyet raporlarının şirket adresinde olduğunu, sonrasında çekilen ihtarda da yine şirket adresinde ve bir nüshasınında toplantı yapılacak olan depoda olduğunun davacı tarafa bildirildiğini, şirket merkez adresinin ticari sicilde kayıtla olan … olmadığını merkez adresinin 2014 yılından beri homeofis olarak şirket ortağı …’ ın evi … olduğunu, …’in ortak olduğu günden itibaren bildiğini, davacının … de bulunan dükkanların farklı katlarda ve girişlerinin farklı olduğu gibi bir algı oluşturma gayreti oluşturduğunu, oysa dükkanların her ikisinin de binanın ön cephesinde ve yan yana olduğunu, davacının toplantı adresini araştırırken dükkanlardan birine sorup diğerine sormamasının kötü niyetinin göstergesi olduğunu, …’ın şirket müdürü olarak tüm hesaplara ve defterlere hakim olarak genel kurul sırasında kısa sürede hazırlayıp gözden geçirdiğini, gündem maddeleri arasında bir yoğunluk olmadığı gibi davacı ortağın haklarını zarara uğratacak, kısıtlayacak bir karar da alınmadığını bu nedenle toplantının kısa sürdüğünü 10-15 dakika sürdüğünü, TTK’nın 447. maddesinin iş bu davada uygulanmasının mümkün olmadığını, davacı aleyhine karar alınmadığını, alınan kararların kanuna, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, toplantı çağrısının usulüne uygun olarak davacıya yapıldığı, gündemin de ilan edildiği, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin ve temsilcilerin toplantıya katılıp oy kullandakları hususlarının olmadığı, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmeme durumumun olmadığı, toplantıya katılması yönündeki iddianın kabule şayan görülmediğini, şirket merkez adresinde toplantı yapılmamış ise de aynı ilçe sınırlarında başka yerde yapıldığı, şirket ana sözleşmesinde toplantı yapılacak yer ile ilgili bir hükmün yer almadığı, merkez adresinde toplantının yapılmamış olmasının sırf bu nedenle toplantıyı geçersiz kılamayacağı, gündem maddelerinin toplantı nisapları yönünden değerlendirilmesinde, 1. maddenin toplantı açılışını, 2. maddenin toplantı başkanlı seçimine ilişkin olduğu, oylamaya etki edici unsurların bulunmadığı, 4. maddenin bilançonun onaylanmasına ilişkin olduğu; TTK 424. maddesi uyarınca bilançonun onaylanmasına ilişkin kararın yönetim kurulu üyelerinin ibrası sonucunu doğurduğu, TTK 436. maddesi uyarınca şirket yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanamayacakları, bilançonun onaylanmasının da ibra hükmünde olduğu, davalı şirket temsilcisinin 4 ve 5. maddelerde oy kullanarak karar alındığı, yasa hükümleri de nazara alındığında oy kullanamayacak olması durumları da nazar alındığında bu maddede yöneticinin oyuyla alınan kararın yok hükmünde olduğu anlaşılmakla dava konusu genel kurul toplantısında gündemin 4 ve 5. maddesinde alınan kararların yoklukla batıl olduğunun tespitine,diğer maddelerde alınan kararların içerikleri itibariyle TTK 418. madde kapsamında oldukları, toplantı ve karar nisabının oluştuğu, aksine daha ağır nisap öngörülmüş olan haller kapsamında olmadığı anlaşılmakla TTK 446. maddesindeki koşullar da bulunmadığından diğer maddelerle ilgili açılan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesinin süresinde verilmediğini, müvekkilinin, davalı şirket yetkilisince genel kurula katılmasının açıkça engellendiğini, müvekkilinin şirket kayıtlarını inceleyemediğini, şirket yetkilisinin genel kurulu kendisi yaparak 10 dakikada 10 yıl süreyle yapılmayan genel kurulu kapsayacak şekilde yaptığını bu genel kurulun 10 dakika gibi kısa bir sürede yapılamayacağını bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ,genel kurula katılma hakkı engellendiği için alınan kararların batıl olduğu ve ayrı ayrı iptalinin gerektiğini, şirket müdürü …’ın müdür yetkisinin TTK’nun 449. maddesi kapsamında dava sonuna kadar yürütülmesinin geri bırakılmasına ve bu hususun sicil gazetesinde ilan edilmesini talep ettiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, limited şirket genel kurul kararının yoklukla malul olduğunun tespiti olmadığı takdirde iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Dava konusu 25/09/2019 tarihli davalı şirket olağan genel kurul toplantı tutanağı, hazirun cetveli, davalı şirket ticaret sicil kaydı,şirket ana sözleşmesi Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi suretleri dosya içerisinde yer almaktadır.
Uyuşmazlık, davalı şirketin 25/09/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde sayılmasını gerektirir bir durum bulunup bulunmadığı hususundan kaynaklanmaktadır.
TTK’nın 622. maddesinde yapılan atıfla limited şirketlere de kıyasen uygulanacağı kabul edilen aynı Yasa’nın 445.maddesi hükmünde belirtildiği üzere; kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kurallarına aykırı olup genel kurul kararlarına karar tarihinden itibaren 3 ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açılabilir.Aynı yasanın 446. maddesinde ise; genel kurul toplantısına katılarak olumsuz oy veren ve muhalefetini tutanağa geçirten pay sahipleri yada genel kurulda toplantıda hazır bulunsun veyahut bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun yada olmasın çağrının usulüne uygun yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin yada temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahiplerinin iptal davası açabileceği ön görülmüştür.
Dava, dava konusu genel kurul toplantısının yapıldığı 25/09/2019 tarihinden itibaren 3 aylık hak düşürücü sürede, 20/12/2019 tarihinde açılmıştır.
Dosyada yer alan 06.09.2019 tarihli ve 9903 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi örneğine göre, davalı şirketin yetkili müdürü … tarafından alınan 03.09.2019 tarihli karar ile ilanda belirtilen gündem ile 25.09.2019 tarihinde 2009-2010-2011-2012-2013-2014-2015-2016-2017-2018 yılları olağan genel kurul toplantısının gerçekleştirileceği ilan edilmiştir.
Davalı şirketin iki ortağı bulunmakta olup davacı %50 değer ortak…ise %50 paya sahip olup toplantıya sadece ortak …’ın katıldığı, davaya konu 25/09/2019 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağının 1. maddesine göre, toplantının … tarafından saat 10.00 ‘da açıldığı,2.maddesi ile toplantı başkanlığına …’ın seçildiği,3.maddesi ile, 2009 – 2010 – 2011 – 2012 – 2013 – 2014 – 2015 – 2016 – 2017 – 2018 yıllarına ait faaliyet raporlarının onaylandığı, 4. maddesi ile 2009 – 2010 – 2011 – 2012 – 2013 – 2014 – 2015 – 2016 – 2017 – 2018 yılları bilanço, kar-zarar hesaplarının onaylandığı, 5. maddesi ile 2009-2010-2011-2012-2013-2014-2015-2016-2017-2018 yılları için şirket müdürü …’ın ibra edildiği 7.maddesi ile şirket müdürlüğüne …’ın seçilmesine, 8. madde ile şirket adresinin … adresinden … adresine taşınmasına oybirliği ile karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin istinaf istemi genel kurul kararlarının yoklukla batıl olduğunun tespiti aksi halde iptali istemiyle açılan davada ilk derece mahkemesince kabul edilen 4. ve 5.maddelerde alınan karar dışında reddolunan kararlara ilişkindir.
Davalı şirkete dava dilekçesi ve eklerinin tebliği için çıkarılan tebligatın şirketin adresten ayrıldığından bahisle iade edildiği,şirket vekilinin 07.01.2020 tarihinde dosyaya uyap üzerinden vekaletname sunduğu ve 05.02.2020 tarihinde de,uyap üzerinden dava dilekçesi ve eklerinin okunamadığını belirterek dava dilekçesi ve eklerinin tarafına tebliğini talep ettiği,mahkemece 05.02.2020 tarihli celse de davalı vekiline dava dilekçesi ve eklerinin tebliğine karar verildiği,tebligatın davalı vekiline 12.02.2020 tarihinde tebliğ edildiği, cevap dilekçesinin de yasal sürede 26.02.2020 tarihinde verildiği anlaşıldığından davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir.
Dosyada mevcut 26.10.2009 tarihli Ticaret Sicil Gazetesine göre şirketin adresi …olduğu,dava konusu 25.09.2019 tarihli genel kurul toplantı çağrısında toplantının … adresinde yapılacağının belirtildiği ve davacıya genel toplantı çağrısının 11.09.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davacının belirtilen adreste giyim mağazası olduğunu belirterek davalı şirket yetkilisine ihtarname gönderdiği,ihtara verilen 24.09.2019 tarihli cevap ile şirketin genel kurulunun … adresinde yapılacağının bildirildiği,davacının toplantı gün ve saatinde belirtilen yere saat 10.13’te gittiğine ancak 7/A olarak belirtilen yerin depo olduğuna şirket yetkilisi …’ın 09.55’te geldiği ve davacının gelmesinden 1 dakika önce ayrıldığına dair belirtilen yerde bulunan depo sahibi ve esnaf ile birlikte tutanak tutulduğu anlaşılmıştır.
İptali istenen 25.09.2019 tarihli olağan genel kurul toplantısı şirket merkezinde yapılmamış ise de,davacıya toplantının yapılacağı yerin açık adresinin bildirildiği,davacının toplantı yeri,gün ve saatinden haberdar olduğu davacı ortağın toplantı adresini toplantı saatinde bulamamış olmasında davalı şirket yetkilisine izafe edilecek bir kusurun bulunmadığı, toplantıya katılımının bu nedenle engellendiği iddiasının kabule şayan bulunmadığı,toplantı tutanağının 1.maddesinin toplantı açılışına ilişkin,2.maddesinin ise toplantı başkanı seçimine ilişkin olduğu ve oylamaya etkisininin bulunmadığı gerekçesi ile ilk derece mahkemesince hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
TTK’nun 418.maddesi ile; (1) Genel kurullar, bu Kanunda veya esas sözleşmede, aksine daha ağır nisap öngörülmüş bulunan hâller hariç, sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla toplanır. Bu nisabın toplantı süresince korunması şarttır. İlk toplantıda anılan nisaba ulaşılamadığı takdirde, ikinci toplantının yapılabilmesi için nisap aranmaz.
(2) Kararlar toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile verilir.” şeklindedir.
Dosya kapsamı itibariyle toplantıya çağrının davacıya usulüne uygun yapıldığı ,şirketin merkez adresinde toplantının yapılmamış olmasının toplantıda alınan kararları geçersiz kılmayacağı, kaldı ki davacının toplantı yer,gün ve saatinden haberdar olduğu,dava konusu toplantı tutanağının içeriğine ve işbu genel kurul toplantısında alınan kararlar yönünden yapılan incelemeye göre, davalı şirketin 2 ortaklı olduğu,davacının %50 dava dışı …’ın %50 hisse sahibi oldukları, TTK’nın 418. maddesine göre genel kurulların,bu kanunda veya esas sözleşmede aksine daha ağır nisap öngörülmüş bulunan haller hariç, sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla toplanmasının gerektiği 25.09.2019 tarihli olağan genel kurul toplantısına %50 pay sahibi …’ın katılmış olması nedeniyle toplantı nisabının sağlanmış olduğu anlaşılmıştır.Bu yönden ana sözleşmeye ve yasaya bir aykırılık tespit edilememiştir. Yine TTK nun 418/2 maddesine göre toplantıda alınan her bir karar yönünden olması gereken karar nisabı ise toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu yani yarıdan fazlasıyla verilmesi gerektiğinden karar nisabının da sağlanmış olduğu anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece davalı şirketin dava konusu olağan genel kurul toplantısının 3-6-7-8.maddelerinde alınan kararların yok hükmünde sayılmasını ve iptalini gerektirir herhangi bir husus tespit edilmediği gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen ve iptali istenen kararlar yönünden davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 10/11/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.