Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/386 E. 2022/1423 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/386 Esas 2022/1423 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/386
KARAR NO : 2022/1423

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2019
NUMARASI : 2017/413 Esas 2019/90 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 08/06/2017
KARAR TARİHİ : 10/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/11/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin öngöremediği durumlar nedeniyle bir kısım ödemelerin aksadığını, ancak icra dosyasmda talep edilen kadar borçlarının bulunmadığını, çok az bir borcunun kaldığını, ödemeye ilişkin dekontların davacı bankadan talep edilmesi durumunda bu kadar borçlarının olmadığının ortaya çıkacağını belirterek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkmemece; 14/09/2012 tarihli sözleşmede davalı …’nun kefalet imzasının bulunmadığı, 23/05/2013 tarihli ikinci sözleşmede ise kefalet imzası bulunmakla birlikte TBK.583 madde gözetildiğinde kefaletin tarihi ve limit belli olmadığından kefaletin geçerli olarak tesis edilmediği, bu kapsamda davalı …’un belirtilen sözleşmelere istinaden dava konusu krediden sorumlu tutulmasının mümkün bulunmadığı,davalı ….Ltd.Şti.’nin sözleşme kapsamında anılan borçtan sorumlu olduğu ve hüküm kurmaya ve denetime elverişli rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulüne, alacağın likit olmaması ve hesap gerektirmesi gözetilerek yerinde bulunmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı …’nin icra takibinden sonra banka ile yaptığı 01.12.2016 tarihli ödeme planını kefil sıfatıyla imzaladığını ve 88.043,65 TL borcu ödemeyi kabul ettiğini ödeme planı doğrultusunda birkısım ödemeler yaptığını dolayısıyla TBK 583.maddesinin şartlarının gerçekleştiğini ayrıca alacağın likid olduğunu ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek davalı … hakkındaki kararın ve icra inkar tazminatının reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Genel kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarı, Ankara 15. İcra Müdürlüğü’nün 2015/25859 sayılı takip dosyası, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 19/05/2018 tarihli kök, 09/10/2018 tarihli ek bilirkişi raporu, ödeme planı dosya içerisinde yer almaktadır.
Ankara 15. İcra Müdürlüğü’nün 2015/25859 sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı alacaklı tarafından davalılar ile dava dışı borçlular aleyhine toplam 66.404,86 TL alacağın tahsili talebi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçlu …’a 01/12/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde 08/12/2015 tarihinde icra takibinde yer alan borca itiraz ettiği,davalı borlu şirkete ödeme emrinin 01/12/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde 08/12/2015 tarihinde icra takibinde yer alan borca itiraz ettiği davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporuna göre, davalılardan …’un 14.09.2012 ve 23.05.2013 tarihli Kredi Genel Sözleşmelerine istinaden dava konusu borçtan sorumlu tutulamayacağını, davalı …’nun dava konusu icra takibinden sonra, bankaya verdiği 01.12.2016 tarihli ödeme planını “Borçlu/kefil* sıfatıyla imzalamış olmasına karşın, kefalet limiti ve kefalet tarihi el yazısı ile belirtilmediğinden ve dolayısıyla, kefaletin TBK. madde 583’e uygun olarak tesis edilmediğinden, anılan ödeme planına istinaden davalı …’dan talepte bulunulamayacağını, davalı …’un ödeme planını imzalamış olması nedeniyle sorumlu olduğu kanaatine varılması halinde, ödeme planında “müteselsil kefil” ibaresine yer verilmediğinden, kefaletinin TBK 585. madde adi kefalet olarak değerlendirilmesi gerektiği, dolayısıyla TBK. 585’de belirtilen şartlar gerçekleşmeden … hakkında doğrudan takibat yapılamayacağını, buna karşın diğer davalı…. Şti.’nin ise , icra takip tarihi itibariyle; asıl alacak 49.893,58 TLolarak belirlenmiş olduğundan, davacının bu kaleme ilişkin talebinin (talep 49.905,12) 11,54 TL’lik kısmının, İşlemiş faiz 7.301,53 TL olarak tespit edildiğinden, davacının bu kaleme talebinin (talep 15.406,08) 8.104,55 TL’lik kısmının, BSMV 365,08 TL olarak belirlenmiş olduğundan, davacının bu kaleme talebinin (talep 770,29) 405,21 TL’lik kısmının yerinde olmadığı, takip tarihi itibariyle borcun 49.893,58 TL asıl alacak,7.301,53 TL işlemiş faiz,365,08 TL BSMV ve 323,37 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 57.883,56 TL olduğu belirtilmiştir.
Anılan rapora davacı vekilince itiraz edilmesi üzerine alınan bilirkişi ek raporunda ise davacı vekilinin itirazlarının yerinde olmadığı belirtilerek kök raporda yer alan görüş tekrar edilmiştir.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili talebi ile başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalılar ise öngöremedikleri durumlar nedeniyle bir kısım ödemelerin aksadığını, ancak icra dosyasında talep edilen kadar borçlarının bulunmadığını, çok az bir borcun kaldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporu hükme esas alınıp,davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında, davacı banka ile davalı şirket arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalı …’nun sözleşmede müteselsil kefil olarak yer aldığı,23.05.2013 tarihli sözleşmede kefalet limiti ve kefalet tarihinin bulunmadığı borcun ödenmemesi üzerine davacı tarafından hesabın kat edildiği, davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalıların icra takibindeki borcun tamamına itiraz etmesi üzerine işbu itirazın iptali davasının açıldığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, dava konusu icra takip tarihi itibarıyla davacının davalılardan genel kredi sözleşmeleri nedeniyle herhangi bir alacağı bulunup bulunmadığı, alacak var ise miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı banka ile davalı ….Ltd.Şti. arasında 14.09.2012 tarihinde 500.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı bu sözleşmede,davalı …’nin kefaletinin bulunmadığı,davalı …’nin 02.05.2013 tarihinde şirket hisselerini devralarak şirketin tek ortağı ve müdürü olduğu,hisse devrinden sonra davalı şirket ile davacı banka arasında 23.05.2013 tarihinde limiti belli olmayan ikinci bir genel kredi sözleşmesi imzalandığı bu sözleşmede davalı …’nin kefil olarak imzası bulunmasına rağmen, kefalet tarihi ve kefalet limitinin olmadığı,davalıların sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemesi üzerine davacı bankaca kredi hesabının 31/08/2015 tarihinde kat edildiği ve davalılara ihtarname keşide edildiği ihtarnamenin 14.10.2015 tarihinde tebliğ edildiği,sözleşmede kefalet limiti ve kefalet tarihinin el yazısı ile belirtilmediği bu nedenle kefaletin sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nun 583 vd. maddelerinde yer alan şekil koşullarına uygun olmadığı dosya içeriğiyle sabittir.
Ancak davalı …’nun kefaletten ayrı, icra takibinden sonra, dava açılmadan önce davalı banka ile aralarında yapılan protokol ile 01.12.2016 tarih itibariyle 76.459,39 TL borçtan sorumlu olduğuna,borç tutarına anılan tarihten itibaren %15 faiz ve %5 BSMV ve diğer vergiler işletilerek oluşturulan ödeme planına uygun olarak belirlenen tarihlerde ödemelerini tam ve eksiksiz olarak ifa edeceğine takip konusu borcu ferileri ile birlikte kabul ettiğine itirazını geri çekmek suretiyle hakkında açılmış takiplerin kesinleşmesini sağlayacağına dair taahhütte bulunduğu ve banka ile aralarında yapılan bu protokolde her bir taksidin miktarı ve ödeme tarihlerinin ayrı ayrı belirtildiği ve davalı … tarafından imzalandığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince davalı …’nin kefaleti’nin geçersiz sayılmasında bir isabetsizlik yok ise de,davacı banka ile davalı … arasında yapılan 01.12.2016 tarihli protokol ile davalı …’nin borcu kabul ettiği anlaşıldığından ilk derece mahkemesince bu husus değerlendirilmeden davalı … yönünden davanın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş olup, asıl borçlunun sorumlu olduğu miktarın bilirkişi raporu ile tespit edildiği,davalı …’nin ödeme taahhüdünde yer alan borç miktarının bu tutarın üstünde olduğu anlaşıldığından dairemizce yeniden hesaplama yapılmayarak, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf istemi kabul edilerek belirlenen bu tutar üzerinden itirazın iptaline karar verilmiştir. Ayrıca, davalıların icra takibine vaki itirazı haksız ve kredi sözleşmesinden doğan takip konusu kredi alacağı likit (bilinebilir, belirlenebilir) olduğundan İİK’nın 67. Maddesi gereği davacı yararına toplam alacak miktarı olarak belirlenen 50.983,46 TL’nin %20’sine karşılık gelen 10.196,70 TL icra inkar tazminatına da hükmedilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf sebeplerinin kabulü ile duruşma açılmasına gerek görülmeksizin ilk derece mahkemesince verilen karar HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi gereği kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile,
Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/02/2019 tarih ve 2017/413 Esas 2019/90 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1).b-2 maddesi uyarınca davalı … yönünden ve icra inkar tazminatı yönünden KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalıların Ankara 15 İcra Müdürlüğünün 2015/25859 Esas nolu dosyasına vaki itirazlarının 42.993,48 TL asıl alacak, 7.301,53 TL işlemiş faiz, 365,08 TL BSMV, 323,37 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 50.983,46 TL’lik meblağa ilişkin iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Hükmedilen 50.983,46 TL’nin %20’si oranında hesaplanan 10.196,70 TL icra inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3, 13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 5.958,18 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 765,82 TL harç, icra dosyasında peşin alının 332,02 TL ve 779,50 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 1.877,34 TL’nin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
6-Alınması gerekli 3.482,68 TL harçtan peşin alınan 734,42 TL harç ile icra dosyasında peşin alının 332,02 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.416,24‬ TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
C)1-Davacı banka harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına 2-Davacı banka tarafından istinaf aşamasında yapılan dosyanın istinafa gönderim gideri 31,50 TL yargılama gideri davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi,10/11/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.