Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/384 E. 2023/1471 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/384 Esas 2023/1471 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/384
KARAR NO : 2023/1471

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/07/2020
NUMARASI : 2018/101 Esas -2020/318 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ :
DAVA : Ticari Şirket Ortaklığından Çıkma
DAVA TARİHİ : 06/02/2018
KARAR TARİHİ : 25/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/11/2023

Taraflar arasındaki limited şirket ortaklığından çıkma istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 2008 yılından bu yana iki ortaklı davalı limited şirketin müvekkilinin %36 pay oranında oranında ortağı olduğunu, şirketin her iki ortağının da davalı şirketi münferiden temsile yetkili olduklarını, 2015 yılından itibaren müvekkilinin şirketle ilişkisinin fiili olarak kesildiğini, şirketin işlerinin diğer müdür, dava dışı … tarafından yürütüldüğünü, kendisine şirket işleri hakkında bilgi verilmediğini, adı geçen ortağın şirketi kötü yönetip içini boşalttığını, gayrimenkullerini ve araçlarını da sattığını, tüm bu işlemlerden müvekkilini haberdar etmediğini,2013 yılından beri şirketin genel kurul toplantılarının yapılmadığını, ayrıca şirketin durumunun kötü olması nedeniyle aleyhinde icra takipleri de başlatıldığını, yine müdür …’in müvekkilinin bilgisi ve onayı olmadan dava dışı … AŞ’ yi kurduğunu ve ortak şirketin kaynaklarının kullanarak bu yeni şirketi lehine … OSB’den arsa tahsisi yaptığını ve arsa üzerine fabrika binası inşa edildiğini, ayrıca şirkete ait taşınmazlardan bir tanesini de …ve AŞ ‘ye sattığını, söz konusu taşınmazların satış nedeni ve de şirkete ne kadar gelir kazandırdığını bilmediğini, diğer müdür …’e Ankara 25. Noterliği’nden ihtarname çektiğini ve kendisine şirket hakkında bilgi verilmesini talep ettiğini, ancak söz konusu ihtarnameye cevap verilmediğin ileri sürerek ayrılma akçesi isteme hakkının saklı tutularak müvekkilinin kayıt üzerinde kalan … Ltd Şti’deki ortaklığının TTK’nın 638 maddesine göre haklı nedenlere dayalı olarak sona erdirilmesini, yani müvekkilinin ortaklıktan çıkmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; TTK’nın 614 maddesine göre her ortağa bilgi isteme ve bazı konularda inceleme yapma hakkının tanındığını, söz konusu hakkının engellendiğini düşünen ortakların genel kurula başvurma taleplerinin genel kurulda görüşülmemesi veya reddedilmesi halinde mahkemeye başvurma haklarının olduğunu, genel kurul toplantılarının fiilen yapılmasının zorunlu olmadığını, ortaklardan birinin gündem konusunda yapacağı öneriye diğer tüm ortakların yazılı onay vermesi suretiyle de karar alınabileceğini, davacının yönetimde söz sahibi olmasına rağmen şirkete hiç uğramadığını, şirket işlerini takip etmediğini, üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmeyerek haklarını zamanında kullanmadığını, davacının kendi kusurundan faydalanarak şirketten çıkmayı talep edemeyeceğini, şirketin mevcut durumundan davacınında sorumlu olduğunu savunarak davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre; davalı limited şirket ortaklığından haklı nedenle çıkma istemiyle açılan davada, davacının ortağı ve münferiden temsil yetkisine sahip olduğu şirketin diğer müdürünün tüm işlemleri yürüttüğünü ve kendisine bilgi vermediğini, şirketin mal varlığını kurduğu …AŞ ye aktardığını, şirketin kötü yönetildiğini, içinin boşaltıldığını ve borçlandırıldığını belirterek TTK nun 638.maddesi kapsamında haklı nedenlerle ortaklıktan çıkmak istemekte ise de ; kendisininde şirketi münferiden temsile yetkili kişi olması nedeniyle gerekli bilgileri elde edebileceği gibi diğer temsilci tarafından engellenmesi halinde de TTK nın 614. ve 644.1.c maddelerinde belirlenen yetkilerini ve haklarını kullanması, yine diğer temsilcinin görevin kötüye kullandığı durumda adı geçenin bu görevinden azlini mahkemede istemesi, diğer yasal haklarını kullanması gerekirken, bu haklarını kullanmadığı ve kendisine düşen sorumluluğu yerine getirmeden bu aşamada haklı nedenlerin oluştuğu gereçesiyle ortaklıktan çıkma isteminin yasal koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin %36 oranında hissedarı olan müvekkilinin 2015 yılından itibaren şirketle fiilen ilişkisinin kesildiğini, şirketin faaliyetlerinin diğer ortak ve şirket müdürü … tarafından yerine getirildiğini, 2013 yılından itibaren şirketin hiçbir genel kurul toplantısının yapılmadığını, alınan yönetim kurulu kararlarının hiçbirisinde müvekkilinin imzasının bulunmadığını, şirketin mal varlıklarının müvekkilinin haberi olmaksızın diğer ortağın kendisine ait … AŞ’ye devredildiğini, bu usulsüz işlemler davalı şirketin ticari defter ve kayıtları sunulmadığı için tespit edilemediğini, davalı şirkete tebliğ olunan meşruhatlı davetiyeye rağmen şirket defterlerinin ibraz edilmediğini, bu durumda şirket ortaklığından çıkma için haklı sebebin gerçekleştiğinin kabulü gerektiğini davalı şirket defterleri incelenmeden düzenlenen bilirkişi raporuna itibar edilemeyeceğini, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davacının ortağı olduğu davalı limited şirketin ortaklığından TTK’nın 638/2. Maddesi gereğince çıkmasına izin verilmesi istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Bilindiği üzere 6102 sayılı TTK’nın limited şirket ortaklığından çıkmayı düzenleyen 638. maddesinde; “(1) Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir.
(2) Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Dosya kapsamından yer alan ticaret sicili kayıtlarına göre davacının %36, dava dışı diğer ortak …’in %64 ortağı bulunduğu davalı iki ortaklı limited şirketi davacı ve davalının 28.03.2013 tarihli ve 2013/001 sayılı ortaklar kurulu kararına göre 15 yıl süreyle münferiden temsil yetkili oldukları, anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince yargılama sırasında alınan …tarafından düzenlenen 11.02.2020 tarihli bilirkişi raporunda; öncelikle davacının davalı şirketin ortağı olması yanı sıra münferiden temsile / imzaya yetkili müdürü olduğu , davacı ortağın bilgi alma hakkını kullanması için TTK 614. ve 644. 1.c hükümlerinde görülen yasal yolları tüketmediği, gerektiğinde bu yönde dava açmadığından bilgi alma hakkını kullanmadığı, sadece ortağın şirkete ihtar çekmesinin bu hakkını kullanıldığı anlamına gelmediği, bu yolları tüketmeden bilgi alma hakkının engellendiği gerekçesiyle haklı nedenle çıkma hakkının doğmayacağı, yine uzun süre genel kurulun toplanmadığı iddiası yönünden; öncelikle davacının mahkemeye başvurarak genel kurulun toplatılmasını istemesi buna rağmen sonucun olumsuz olması halinde haklı nedenin oluşabileceğini, ayrıca da davalı şirketin 20.05.2018 tarihinde genel kurulunun gerçekleştirildiğini, yine şirket ortağı ve müdürü olan … in kurucusu olduğu rakip firma … AŞ’ ye şirketin mal varlığını aktardığı iddiasına ilişkin yeterli delilin dosyada bulunmadığı gibi şirket gayrimenkullerinden birinin satıldığı iddiasının doğru olduğu ancak sadece bu taşınmaz değil birbirine yakın tarihlerde üç adet taşınmazın satıldığı, bu taşınmazlar üzerinde üçüncü kişiler lehine pek çok haczin bulunduğu, davalı şirketin vergi borcunun bulunduğu bu nedenle bu satışların borcu ödemek amacıyla yapılmış olabileceği, satış bedelin rayiç üzerinde belirlenip belirlenmediği vs dosya üzerindeki belgelerde tespit edilemediği belirtilmiştir.
Limited şirketler sermaye yanında şahsi ilişkilerin önem kazandığı şirketlerdir. Haklı nedenin oluşabilmesi için bu şahsi ilişki nedeni ile şirket ortakları arasında huzursuzluğun bulunması ve bu durumun çekilemez hale gelmesi gerekir. Hukuki çare üretilebilecek hususlar haklı sebeple şirketten çıkma sebebi teşkil etmez.
Somut olayda, iki ortaklı davalı limited şirketin %36 oranında hissedarı ve aynı zamanda şirketi münferiden temsile yetkili müdürü olan davacı, şirketin faaliyetlerinden bilgi verilmediğini, 2013 yılından beri genel kurul toplantısının yapılmadığını, şirket taşınmazının dava dışı diğer ortağın yetkilisi ve ortağı olduğu … AŞ ye aktarıldığını, şirketin gayrimenkulleri ve araçları satılarak içinin boşaltıldığını, şirket aleyhine icra takiplerinin bulunduğunu, şirkete keşide ettiği ihtarnameye rağmen şirketin işlemleri hakkında kendisine bilgi verilmediğini ileri sürerek haklı nedenle şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesini istemiştir. Davalı şirket vekili ise davacının kendi üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmediğini, şirket işleri ile ilgilenmediğini, davacının kusurlu olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Uyuşmazlık, davacı ortağın davalı limited şirket ortaklığından çıkması için haklı nedenin gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle davacı, davalı ortağın ve yetkili müdürün şirket faaliyetlerinden kendisini haberdar etmediğini, bilgi vermediğini ileri sürmüş, bu bağlamda davadan önce davalı şirketin faaliyetleri hakkında bilgi verilmesi için diğer müdür …’e Ankara 25. Noterliği’nden ihtarname keşide ederek kendisine şirket hakkında bilgi verilmesini talep ettiğini, bildirmiştir. TTK’nın 614. maddesi gereğince müdürün şirket işleri ve hesapları hakkında bilgi vermemesi halinde ortağın şirket genel kuruluna başvurması, genel kurulun karar vermemesi halinde de mahkemeden karar alması gerekir. Davacı bilgi almak için genel kurula ya da mahkemeye başvurduğu yönünde bir iddiada bulunmamış, sadece davadan önce diğer müdür …’e ihtarname keşide etmiştir. Ortağın bilgi almak için her seferinde genel kurula ve mahkemeye başvurmak zorunda kalması halinde bu durum şirketten çıkma talebi için haklı sebep oluşturabilir. Ancak eldeki davada bu yönde bir iddiada bulunulmadığı gibi davalı şirketin sadece ortağı olmayıp aynı zamanda davalı limited şirketin münferiden temsile yetkili müdürü olan davacının, şirketin idaresinde kendi yükümlüğünü yerine getirmediğinden şirketin işlemleri ve faaliyetleri hakkında bilgi alamadığı kanaatine varılmıştır. Kaldı ki davalı limited şirketin müdürü olan davacının şirketin tüm iş ve işlemleri hakkında bilgi alma ve inceleme hakkını özel olarak düzenleyen TTK’nın 644/1-c bendinde yapılan atıfla aynı Yasa’nın 392. Maddesine göre, davacı şirket müdürünün şirketin tüm iş ve işlemleri hakkında bilgi isteyebileceği, soru sorabileceği ve inceleme yapabileceği düzenlenmiş olup aynı maddede devamla, bir üyenin istediği, herhangi bir defter, defter kaydı, sözleşme, yazışma veya belgenin yönetim kuruluna getirilmesi, kurulca ve üyeler tarafından incelenmesi ve tartışılması ya da herhangi bir konu ile ilgili yöneticiden veya çalışandan bilgi almasının reddedilemeyeceği, reddedilmişse dördüncü fıkra hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş olup 4. Fıkra hükmünde ise başkan bir üyenin, üçüncü fıkrada öngörülen bilgi alma, soru sorma ve inceleme yapma istemini reddederse, konunun iki gün içinde yönetim kuruluna getirileceğine, kurulun toplanmaması veya bu istemi reddetmesi halinde üyenin, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurabileceğine yer verilmiştir. Ne var ki somut olayda davacı, bilgi almak ve inceleme yapmak istediği konuyu davalı limited şirketin önce ortaklar kuruluna getirip reddi halinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurma yolunu izlememiştir. Şu halde kanundan doğan bu hakkını kullanmayan davacının bu yöndeki istinaf sebebi de yersizdir.
Ayrıca, davacı 2013 yılından beri davalı şirketin genel kurul toplantısının yapılmadığını da ileri sürmüştür. Davalı limited şirketin aynı zamanda yetkili müdürü olan davacının, 2013 yılından beri yapılmadığı iddia olunan davalı şirketin olağan genel kurul toplantısının yapılması için herhangi bir girişimde bulunduğunu iddia ve ispat etmemiştir. Kaldı ki dosyadaki genel kurul toplantı ve müzakere defteri örneğine göre davalı şirketin 2012 ila 2017 yılları arasındaki olağan genel kurul toplantısının yargılama sırasında 20.05.2018 tarihinde yapıldığı, davacı ortağın bu toplantıya katılmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda davalı şirketin salt genel kurul toplantısının uzun süre yapılmamış olması davacı ortağın ortaklıktan çıkması için haklı çıkma sebebi olarak görülmemiştir.
Öte yandan davacı, davalı şirketin kötü idare edildiğini, şirket aleyhine çok sayıda icra takibinin yapıldığını, dolayısıyla mali durumunun kötü olduğunu, şirket taşınmazlarının diğer müdür …’in ortağı ve yetkilisi olduğu …AŞ’ye satıldığını da iddia etmiştir. Davalı şirketin mali durumunun kötü olması ve şirketin iyi yönetilmemesi vakıalarına karşı Kanun’da hukuki çareler öngörülmüş olmakla bu yollara başvurulmadan dile getirilen şirketten çıkma talebi için dayanılan hususlar haklı sebep olarak değerlendirilemez. O halde davacı ortağın, şirketi kötü idare ettiğini iddia ettiği diğer müdür hakkında şirket müdürlüğünden azil veya taşınmazın satışının iptali için ile davalı şirket adına tapuda kayıt ve tescili için dava açmak, gibi hukuki çarelere başvurmak yerine bu şekilde açmış olduğu şirket ortaklığından çıkma davasında ileri sürdüğü söz konusu maddi vakıalar haklı neden olarak kabul edilemez.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa davacı vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davacı taraftan alınması gereken 269,85 TL istinaf maktu karar harcından başlangıçta alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 210,55 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan giderlerin kendisi üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/10/2023

Başkan – … Üye -… Üye – … Zabıt Katibi – …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.